X

Dünyanın dengesini korumak ve iklim değişikliğini önlemek için: Karbon ayak izimizi nasıl azaltırız?

Her canlı, yaşadığı süre boyunca doğal kaynakları tüketir. Biz insanlar da birer memeli hayvan olarak su, hava ve mineraller gibi inorganik maddeler ile birlikte karbonhidrat, yağ, lif ve protein gibi organik maddeleri yaşamımız boyunca tüketmek durumundayız. Ancak biz diğer canlılardan farklı olarak ihtiyaç dışı tüketim de yapıyoruz. Bunun üzerine bir de sanayileşme faaliyetlerini ekleyelim. Yiyoruz, giyiyoruz, yakıyoruz, yıkıyoruz ve daha bir sürü doğal olmayan eylemde bulunuyoruz.

Yiyecek, giyecek ve yakacak olarak tükettiğimiz hemen her şey organik, yani karbon atomu içeriyor. Her tüketimin ya üretim ya da kullanım aşamasında atık açığa çıkıyor. Haliyle de atıklar karbon atomunca zengin oluyor. İşte, bir bireyin bir yılda bireysel faaliyetleri ile sebep olduğu karbon içerikli atıkların (karbon emisyonunun) toplamına kişisel karbon ayak izi deniyor.

Karbon emisyonu büyük çoğunlukla karbondioksit gazı ya da metan gazı gibi karbon temelli organik bileşikler formunda doğaya karışır. Bu gazlar ısı tutma özellikleri ile bilinirler. Atmosferde bu gazlar biriktiğinde, gezegendeki ısının atmosfer dışına kaçmasına engel olur ki buna da sera etkisi denir. Bu gazlar, sera etkisine sebep oldukları için sera gazları olarak da bilinirler.

Sera etkisi kötü bir olay değildir. Aksine, eğer sera etkisi olmasaydı gezegenimizde gece-gündüz ve yaz-kış sıcaklık farkı, canlıların yaşamasına izin vermeyecek kadar fazla olurdu. Ancak sera etkisinin artması küresel ısınmaya sebebiyet verir ki bu da iklim değişikliğine ve bu değişiklikten kaynaklanan çevre felaketlerine zemin hazırlar.

İşte tam da bu sebeple, dünyamızın dengesini koruyabilmek ve iklim değişikliğini önleyebilmek amacıyla her birimiz, kişisel karbon ayak izimizi azaltmanın yollarını bulmak zorundayız. Çünkü gezegenimiz daha ne kadarını kaldırabilir ki?
Şimdi gelin, kişisel karbon ayak izimiz üzerinde etkisi olan başlıca faktörleri detayları ile inceleyelim.

Elektrik

Elektrik, teknoloji üzerine kurulu modern dünyamız için vazgeçilmez bir enerji türüdür. Elektrik üretiminin sebep olduğu karbon salınımı, üretim yöntemine göre değişir. Fosil yakıtlarla çalışan termik santralleri ile üretilen elektriğin karbon maliyeti yüksekken, güneş enerjisi ve rüzgâr türbinleri kullanıldığında bu maliyet çok daha düşük oluyor.

Ülkemiz, elektrik üretimi için fosil yakıtların yoğunlukla kullanıldığı ülkelerden biri. Koruma altında olması gereken doğal hazinelerimiz, neredeyse her gün bir yenisinin inşaatına başlanan termik santraller tarafından sürekli tehdit altında kalıyor. Türkiye’de elektrik %45 kömürden, %22 hidroelektrik santrallerinden (HES), %17 doğalgazdan elde edilirken rüzgâr ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları bu grafiğin sadece %14’ünü oluşturuyor (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı EİGM Raporları, Enerji İstatistik Bülteni Sayı:408 / 2020-38.Hafta). Geçmişte yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı %1,87 idi (2013), yani aslında iyi yönde bir ilerleme var gibi görünüyor ancak bu durum günümüzdeki gerçeği değiştirmiyor; yaktığımız her ampul atmosfere yüksek miktarda karbondioksit salınmasına sebep oluyor.

Türkiye’nin Elektrik Üretiminde Kaynak Dağılımı Grafiği, 2020.

Isınma

Binalarda ısıtma için kullandığımız enerji kaynakları da büyük oranda fosil yakıtlardan elde ediliyor. Isınma için en çok kullanılan kömür, doğalgaz, yakıt yağı (fueloil) ve likit petrol gazı (LPG), yüksek karbon ayak izi olan fosil yakıtlardandır. Üstelik ekonomik maliyeti de yüksektir. Düşünün, doğalgaz faturasından şikâyetçi olmayan kimse ile karşılaştınız mı?

Kömür, bitki ve hayvan parçaları gibi organik maddelerin uzun süre toprak altında yüksek basınç altında kalması ile oluşan bir kayaç türüdür. Organik maddelerden oluştuğu için karbon bakımından zengindir ki bu durum, kömürün karbon ayak izinin oldukça yüksek olduğunu gösterir. 1 kg kömür yakıldığında 2,93 kg karbondioksit gazı açığa çıkarır, ağırlığının neredeyse üç katı kadar.

Doğalgaz, toprak altında kalan fosillerin açığa çıkardığı yanıcı bir gaz karışımıdır. Bu karışımda karbon temelli bir organik bileşik olan metan gazından (CH4) bolca vardır. Dolayısıyla doğalgaz da karbon ayak izi yüksek bir enerji kaynağıdır. 1 m3 doğalgaz yakıldığında yaklaşık 2 kg karbondioksit gazı açığa çıkar.

LPG genelde tüpler halinde satılan bir yanıcı gaz karışımıdır. Türkiye’de mutfaklarda ve piknik gibi dış mekân etkinliklerinde yemek pişirmek amacıyla kullanımı yaygındır. LPG %70 bütan (C4H10), %30 propan (C3H8) gazı içerir ki bunlar da metan gibi karbon temelli organik bileşiklerdir. 12 kiloluk ortalama bir mutfak tüpünün tamamen yanması ile açığa çıkan karbondioksit miktarı yaklaşık 36 kg’dır, yani ağırlığının üç katı kadar.

Ulaşım

Ulaşım, petrol tüketiminin en yoğun olduğu sektörlerden biridir. Ulaşım için harcanan petrol ve petrol ürünlerinin tüketimi nedeniyle açığa çıkan sera gazları, ilkim değişikliğine sebep olduğu bilinen etkenler arasındadır. Petrol ve türevleri ile çalışan ulaşım araçları arasında, karbon ayak izi en büyükten en küçüğe doğru bir sıralama yaparsak: Hava Yolları > Otomobiller > Motosikletler > Toplu Taşıma şeklinde bir sıralama elde ederiz.

Uçak yolculuğu her ne kadar hızlı ve konforlu olması ile avantajlı olsa da karbon maliyeti en yüksek ulaşım türüdür. Çünkü yüksek irtifada donmayan ve diğer yakıt türlerine göre daha fazla enerji içeren özel bir petrol türevi olan “kerosene” kullanılır. Ancak yüksek enerji demek daha fazla karbon atomu ve daha fazla karbon ayak izi demektir.

Toplu taşıma, tek bir araç ile birden fazla yolcuyu taşıdığı için yakıt tasarrufu sağlar. Böylece, kişi başına düşen karbon emisyonu azalır. Bu nedenle de fosil yakıt tüketen ulaşım türleri arasında iklim değişikliğine en az etkisi olan ulaşım şekli toplu taşımadır.

Tüketim alışkanlıkları

Yukarıda bahsettiğim elektrik, ısınma ve ulaşım sektörlerinin sebep olduğu sera gazı emisyonunun toplamından çok daha fazla emisyona sebep olan bir sektör var; hayvancılık sektörü. Hayvansal ürünlerin karbon ayak izi bitkisel ürünlere kıyasla çok daha yüksektir. Özellikle kırmızı et ve süt ürünleri tüketiminde çok yoğun sera gazı açığa çıkar. Bunun sebebi ise bu ürünlerin üretiminde kullanılan hayvanların atmosfere metan gazı salgılamalarıdır ve ortalama bir metan gazı molekülünün sera gazı etkisi, yirmi karbondioksit molekülüne eşdeğerdir.

Bazı yiyecekler ve CO2 emisyonları.

Bitkisel ürünlerin toplam emisyonu, bitkiler organik tarım yoluyla üretilmişse, ciddi oranda düşer. Bunun sebebi de yapay yem, kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanılmamasıdır. Tüm bu saydığım yapay malzemeler zehirdir, sadece yabani otları ve böcekleri değil topraktaki bakterileri de öldürür. Bitkiler havadan aldıkları karbondioksitten gelen karbonun %40’ını köklerinde biriktirir. Köklerden toprağa geçen karbon, toprak bakterileri tarafından tutulur ve kullanılır. Zirai zehirler ile toprağa zarar verdiğinizde bu bakteriler ölür ve toprakta birikmiş karbon havaya karışarak sera gazı etkisini arttırır. Organik tarım bu zehirleri kullanmaz ve bu nedenle de karbon emisyonu daha düşüktür. Bu kimyasalların üretiminde açığa çıkan karbon miktarının denklemden çıkarılması ile, bitkilerin fotosentez yaparak havadaki karbondioksiti azalttığını da düşünürsek, bitkisel ürünlerin toplam emisyonu sıfıra yaklaşır.

İlginizi çekebilir: Vegan Dosyası 1: Hayvancılık ve çevre

İthal gıdalarda toplam emisyon artar, çünkü ulaşım için harcanacak fosil yakıt miktarı daha fazladır. Mevsiminde tüketilmeyen gıdalarda da toplam emisyon artar çünkü bu ürünlerin saklanması için kullanılan enerji miktarı denkleme girer.

Sadece gıda değil, giyim sektöründe de karbon ayak izi şaşılacak kadar yüksektir. Satın aldığınız her bir tişörtün karbon maliyeti vardır. Pamuk, keten, deri gibi organik materyallerden üretilen kıyafetler kıyafet başı 6,5 kg, polyester gibi sentetik malzemelerden üretilen kıyafetler ise kıyafet başına 5 kg karbon salınımına sebep olur. Aslına bakarsanız satın aldığımız hemen her ürünün, tükettiğimiz her şeyin bir karbon maliyeti bulunur.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek

Kişisel karbon ayak izimizi nasıl azaltabiliriz?

  • Enerji verimi yüksek olan beyaz eşyalar ve teknolojik cihazları tercih edin, enerji tasarruflu ampuller kullanın.
  • Binanızda dış cephe ısı yalıtımı yaptırın, ısınma için daha az yakıt harcayın.
  • Kullanılmayan elektronik eşyalarınızı fişten çekin.
  • Çamaşır ve bulaşık makinenizi tam kapasite çalıştırın.
  • İhtiyaç dışı tüketimden kaçının, mümkün olduğunca minimalist olun.
  • Isınma için kömüre göre karbon emisyonu daha düşük olan doğalgazı tercih edin, hatta mümkünse güneş enerjisinden yararlanın.
  • Sıcak su için de elektrikle ve doğalgazla çalışan kombileri kullanmak yerine güneş enerjisi kullanın.
  • Otomobil alacağınız zaman düşük motorlu araçları tercih edin, daha az yakarlar. Hatta mümkünse hibrid veya elektrikli araçları tercih edin.
  • Otomobil yerine toplu taşıma, otobüs yerine tramvay/metro kullanın. Mümkünse bisiklete binin veya çok uzak değilse yürüyün.
  • Uçağa binmekten mümkün olduğunca kaçının. Uçağa binmeniz gerekiyorsa, business yerine ekonomi sınıfı tercih edin.
  • Hayvansal gıda tüketiminizi minimuma indirin. Hatta yapabilirseniz vegan olun.
  • Yerli ve mevsiminde yiyecekler tüketin.
  • Organik ürünleri tercih edin.
  • Plastik ambalajlı ürünlerden kaçının.
  • Organik atıkları kompost yaparak bu atıkların metan gazı açığa çıkarmalarına engel olun.
  • Ağaç dikin, ağaçlandırma çalışmalarına destek sağlayın.

İlginizi çekebilir: Sıfır Atık Rehberi 5: Kompost hakkında her şey

Her yıl atmosfere yaklaşık 51 milyar ton karbon temelli sera gazı salıyoruz. Bunun 37 milyar tonluk kısmını sadece karbondioksit gazı oluşturuyor ki bu miktar 50 yıl önceki değerlerin neredeyse üç katı (1970 – 14 milyar ton CO2). Salınım ve birikim arttıkça ekolojik bozulmalar çok daha ciddi ve göze batar hale geliyor. Her yaz bir öncekinden daha sıcak, her yıl buzulların erime hızı daha da artıyor. Yazın dolu yağmaya, kurak yerleri sel basmaya başladı. Orman yangınları daha sık ve şiddetli yaşanır oldu. Sıcak deniz canlıları kuzey denizlerinde görülmeye başlandı çünkü denizler de ısınıyor, bu da soğuk deniz canlılarının yaşam alanlarını daraltıyor.

Bu hızlı iklim değişikliğini engellemenin tek yolu ise toplam karbon emisyonumuzu azaltmak. Bilim insanlarına göre geri dönülmez akşamın ufkuna tam 7 yılımız kaldı ve 7 yıl içinde herkes üzerine düşeni yaptığı takdirde, dünya kendini toparlayabilir. Hala geç değilken, hala gidişatı tersine çevirme şansımız varken acilen harekete geçmeliyiz.

Kaynaklar
http://climatechange.boun.edu.tr/karbon-ayakizi/
Devin Bahçeci – Kişisel Karbon Ayak İzi Rehberi, Yeni İnsan Yayınevi.
Jonathan Safran Foer – Bu Bizim Havamız, Siren Yayınları.
Mike Hulme – İklim Değişikliği Konusunda Neden Anlaşamıyoruz, Alfa Yayınları.
Kiss The Ground: Onarıcı Tarım (Netflix)
Kurzgesagt In A Nutshell – Who Is Responsible For Climate Change?
https://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/ayak_izinin_azaltilmasi/su/yenilenebilir_enerjinin_surdurulebilirligi/
https://www.goingzerowaste.com/blog/5-ways-to-reduce-your-carbon-footprint/
Şekil 1: T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı EİGM Raporları, Enerji İstatistik Bülteni Sayı: 408 / 2020-38.Hafta. https://enerji.gov.tr/eigm-raporlari
Şekil 2: Devin Bahçeci – Kişisel Karbon Ayak İzi Rehberi, Yeni İnsan Yayınevi.

İlginizi çekebilir: İklim değişikliğinin ormanlar üzerindeki etkisi: Ormanlar neden yanıyor?

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale