Dünya Sağlık Örgütü Yaş Skalası
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kronolojik sınıflamasına göre:
0-18 yaş arası: ergen,
18-65 yaş arası: genç,
65-74 yaş arası: genç-yaşlı,
74-84 yaş arası: yaşlı,
85 yaş ve üzeri: çok yaşlı kabul edilmektedir.
Çeşitli sınıflandırmalar, farklı yaş kriterlerinin kullanımı söz konusu olsa da, ulusal ve uluslararası yaşlılık çalışmalarının genelinde DSÖ’nün tanımı esas alınmaktadır.
Yaşlılık tanımları
Yaşlılık, genetik, yaşam şekli, kronik hastalık gibi değişkenleri içeren karışık bir süreçtir. Yaşlılık ve yaşlanma kavramları, tek bir tanımla yapılamadığından, genellikle yaşlanma; kronolojik, sosyal, fizyolojik ve psikolojik yaşlanma olarak tanımlanmaktadır:
Kronolojik yaşlanma: Doğumdan itibaren, insanın içinde bulunduğu zamana kadar geçen, yıllara bağlı yaşlanmadır. Yani DSÖ’nün güncel olarak belirttiği 65 yaşa kadar genç tanımı kronolojik yaş dilimidir.
Sosyal yaşlanma: gerontologlar yaşlıları oynadıkları sosyal rollere ve alışkanlıklara göre tanımlamaktadırlar. Sosyal rol olarak tanımlanan konular, kişilerin baba, büyük anne, emekli gibi yaşamları boyunca gerçekleştirdikleri olaylar ve beklentilerdir.
Fizyolojik yaşlanma: yapısal ve fonksiyonel değişimleri içermektedir. Bu değişimler arasında, aerobik kapasitenin düşmesi, hafıza kayıtları, vücut postürünün değişmesi, derinin elastikiyetini kaybetmesi, kırışıklıkların oluşması ve yaşla beraber yerine konulamayan hücre kayıpları bulunmaktadır.
Psikolojik yaşlanma: kişilerin duygularında, algılamalarında ve davranışlarında oluşan değişimlerdir.
Yaşlanma sürecinde onarım ve yeniden yapım
Cansız varlıkların zaman içerisinde aldıkları mesafe ‘eskime’ veya ‘yıpranma’ olarak tanımlanırken canlı varlıklar için ‘yaşlanma’ terimi tercih edilir. Çünkü biz insanların yani canlı organizmaların zaman içerisindeki yaşlanma süreci her ne kadar yıpranma ve bozulmayı içeren bir süreç olsa da onarım ve yeniden yapım mekanizmaları devrededir.
İnsanda onarım ve yapım mekanizmalarında fiziksel aktivitenin rolü
Onarım ve yeniden yapım mekanizmalarının vücudumuzda işlemesinde egzersiz çok önemli rol oynamaktadır. Yaşın artmasının genellikle görünüşe yansıyan fiziksel boyutun gençleşmesinde, fiziksel aktivite yani hareketliliğin önemini hepimiz az çok deneyimleriz kendimizde ve çevremizde… Fiziksel aktivite sadece spor aktiviteleri ve planlı eğlencelerle sınırlı değildir. Fiziksel aktivite olanakları, insanların yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerde, mahallelerde kısacası her yerdedir ve gençleştirir.
Omurgamız hayati organlarımızı (omurilik, sinir çıkışları, iç organlar) korumanın yanında, sinir sistemi aracılığıyla tüm faaliyetlerini kolaylıkla yapmasına da destek olmaktadır. Omurgamıza yönelik düzenli egzersizler gençleştirir.
O zaman omurgamız için dans!
Videoda görüldüğü gibi nefes alıp vermeye devam ederken omurgamızda (boynumuzda, sırtımızda, belimizde) her bir omuru hissederek, yavaşça, farkında olarak, bacaklarımızı ve kollarımızı da hareketin içine katarak koordineli dans figürleri uygulayabiliriz. Omurganızın bir lastik ip misali yavaşça yukarı doğru çekilerek uzadığını, sonra öne doğru eğilirken yavaşça küçüldüğünü fark edin. Boyun omurlarının sırt ve bel omurlarına göre daha geniş hareket kabiliyeti olduğunu fark edin. Ellerinizi ve bacaklarınızı da dansın içine katın. Sevdiğiniz, yavaş tempoda bir müzik seçin arka fonda (Ben Fifth element soundtrack’tan “Diva Dance” seçtim). Mesela her gün işten eve döndüğünüzde akşam ritüeliniz 3 dakikalık sevdiğiniz parçada yavaş tempolu omurga odaklı dans olsun:
Kaynaklar:
World Report of Aging and Health
Who
Hacettepe Üniversitesi
Beğer T, Yavuzer H. Yaşlılık ve Yaşlılık Epidemiyolojisi
Soyuer F, Soyuer A. Yaşlılık ve fiziksel aktivite. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
İlginizi çekebilir: Bel ağrısı şikayetlerini en aza indirmek için koordinasyon egzersizlerinin önemi