X

Dünya Ruh Sağlığı Günü: Ruh sağlığını ve ruhsal iyilik halini küresel bir öncelik haline getirelim

Her yıl, 10 Ekim’de dünya çapında sayısız etkinlik, konuşma, seminer ile kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yılki teması “ruh sağlığını ve ruhsal iyilik halini küresel bir öncelik haline getirmek”. Yani, bireysel ruh sağlığına küresel açıdan yaklaşmak. Peki ama neden ve nasıl?

Duygusal, psikolojik, sosyal refahı içine alan ruhsal sağlık; ne düşündüğümüzden nasıl hareket ettiğimize birçok davranışımızı etkiliyor. Ayrıca, stresle nasıl baş ettiğimizi ya da edemediğimizi, başkalarıyla olan ilişkilerimizi, sağlıklı seçimler yapıp yapamamamızı da belirliyor. Yaşamın her aşamasında; çocukluktan ergenliğe, yetişkinlikten yaşlılığa son derece önemli olan ruh sağlığı tehdit altında olduğunda bu yılın teması olan küresel öncelik konusu gündeme geliyor. Diğer bir deyişle, ruh sağlığımızın bozulması yalnızca kendimizi değil, tüm dünyayı etkiliyor!

Neden ruh sağlığı herkes için küresel bir öncelik olmalıdır?

Dünyanın tamamı için bireysel ruh sağlığının ne denli önemli olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Ruh sağlığının küresel etkisi dendiğinde aklınıza mutlu insan, mutlu toplum, mutlu ülke, mutlu dünya gibi bir sıralama geliyor olabilir. Çok da haklısınız. Bireylerin iyi olması günün sonunda aileyi, toplumu, ülkeyi ve dünyayı iyileştirebilir. İyi hissetme hali, hızla yayılarak daha geniş kitlelere ulaşabilir. Tıpkı dalga etkisi (ripple effect) gibi… Bir düşünün kendinizi iyi hissetmediğinizde, canınız sıkkın, modunuz düşük olduğunda katıldığınız bir ortamdaki enerjiyi nasıl aşağılara çektiğinizi… Ya da aile bireylerinden birinin morali bozuk, hali, tavrı mutsuz olduğunda evdeki diğer kişilere de bir isteksizlik, neşesizlik hali meydana geldiğini… Sebebi elbette ki birbirimizden etkileniyor oluşumuz. Arkadaş grubunuzdaki enerjisi çok yüksek, her zaman pozitif kalan, olayların iyi tarafını gören o kişiyi hatırlayın. Ortama girer girmez herkesin modu onun saçtığı neşeyle adeta yükselmiyor mu?

Bireysel iyi oluşlar, kitlesel iyi olma halini şüphesiz ki tetikliyor. Bu durumu çok daha geniş açıdan düşündüğümüzde olay ülkeye, dünyaya kadar yayılabiliyor. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için durumu kesinlikle ruh sağlığında da geçerli. Ancak bu konuda öyle kritik bir nokta daha var ki, bu senenin Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün temasının odağını oluşturuyor: O da küresel kalkınma. 2022 Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün teması olan ‘ruh sağlığını ve ruhsal iyilik halini küresel bir öncelik haline getirelim’ neden önemli, neden ruh sağlığı herkes için küresel bir öncelik olmalı, gelin birlikte ele alalım.

İyi bir ruh sağlığı, refah içerisinde ve sağlıklı, sürdürülebilir toplumsal büyüme için gerekli olan esaslardan biri. Yaşamı tamamen stressiz ve zorluklardan arındırmış bir hale getirmek imkansız; ancak, onlara rağmen güçlü kalabilmek, değişmeye, gelişmeye, ilerlemeye devam edebilmek mümkün. İnsanların yaşamdaki zorluklarla ve stres faktörleriyle başa çıkmaları, yani ruh sağlıklarını koruyabilmeleri; üretken çalışmalar sürdürmelerini ve toplumlarına olumlu katkılarda bulunmalarını destekliyor. Bu nedenle çoğu zaman ikinci plana atılan ve fiziksel sağlıktan daha az önemliymiş gibi görünen ruhsal sağlık, aslında toplumların ilerlemesinde kritik bir role sahip.

Ancak, dünya üzerinde her dört insandan biri yaşamı boyunca en az bir ruhsal sağlık sorunuyla karşılaşmasına rağmen; çoğu ihtiyacı olan desteği alamıyor, çünkü imkanlar kısıtlı. Ve bu sorumlusu olarak da karşımıza liderler, politikalar, yasalar, sağlık hizmetleri ve benzeri değişkenler çıkıyor. Yani, ülkeler vatandaşlarına gereken ruh sağlığı yatırımını yapmıyor, yapamıyor; elbette ki bugün bunun temelinde dünyayı etkisi alan pandemi ve getirdiği ekonomik sıkıntılar da yer alıyor.

Covid-19 pandemisinden önce, dünya çapında yaklaşık 1 milyar insanın ruh sağlığı bozuklukları ile yaşadığı tahmin ediliyordu. Pandeminin ortaya çıkışından sonra ise bu rakamlar neredeyse ölçülmesi imkansız bir şekilde katlanarak artmaya devam etti -hala da devam ediyor-. Pandeminin yanı sıra enerji krizleri, ekonomik sıkıntılar, savaşlar, çatışmalar, artan ev harcamaları, değişen çalışma ve sosyalleşme alışkanlıkları, iklim değişikliği ve diğer tehditler derken dünyanın ve dolayısıyla bireylerin maruz kaldığı stres faktörleri küresel sağlık yüküne ciddi katkıda bulunuyor. Şöyle ki; bu durum hem ruhsal sağlık sorunları yaşayan kişileri, hem toplumu hem de dünya ekonomisini ciddi anlamda olumsuz etkiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, yalnızca depresyon bile tek başına dünya çapında 350 milyon insanı etkiliyor ve depresyon ile kaygıdan kaynaklanan üretkenlik kaybı, küresel ekonomiye her yıl 1 trilyon dolara mal oluyor. Böylesi büyük bir meblağ ile neler yapılabilir siz düşünün.

Eğitime, tarıma, ekonomiye, şehirlere, çocuklara, gençlere, sosyal derneklere yatırım yapmak; ihtiyacı olanlara yardım fonu oluşturmak, iş alanlarını genişletmek, teknolojik gelişmeleri yakalamak, kısacası ülkeleri geliştirerek küresel kalkınmayı desteklemek için kullanılabilir miydi? Elbette ki evet. Ama ne yazık ki dünya genelinde tüm bunları gerçekleştirmeye yardımcı olabilecek para, bireylerin yaşadığı ruhsal sağlık sorunlarının bir sonucu olarak elden uçup gidiyor. Çok acı bir tablo, değil mi…

Aslında çok yakından tanık olduğumuz bu tablo ruh sağlığının neden herkes için küresel bir öncelik olması gerektiğinin cevabını da veriyor. Diğer bir deyişle, yerel, ulusal ve küresel düzeyde acil eylem ve müdahale planlamaları gerekiyor. Hem kısa vadede hem uzun vadede ülkeler ve global olumlu sonuçlar alınması için toplumların ruh sağlığına yatırım yapılması gerektiği kritik bir hal alıyor. Ruh sağlığı sorunlarının dünya genelinde çok ciddi bir yük oluşturmasını önlemek için bizler bireysel anlamda ruh sağlığımızı korumak için gerekli önlemleri alırken; dünya liderlerinin de ülkeleri için her türlü sağlık hizmetini, herkes için erişilebilir kılması gerekiyor. Bu yıl, Dünya Ruh Sağlığı Günü’ne özel planlanan ve etkinliklerde Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası-Uluslararası Para Fonu ile ortaklaşa düzenlenen toplantılarda birçok ülkede hala devam etmekte olan çatışmalar zorunlu göç halinin de önemi vurgulanarak her zamankinden daha acil bir şekilde ruh sağlığı yatırımlarının artırılmasına vurgu yapılıyor.

Ruh sağlığı hizmetlerinde ihtiyaç duyulan acil yatırımları ve sağlıksal, sosyal ve ekonomik faydalar açısından beklenen getirileri göz önünde bulundurarak iş dünyasının, bakanların, başkanların, politikacıların, kısaca ülke gündemine ve dünyaya yön verebilecek isimlerin konuyla ilgili çalışmalarında hızlı davranmalarını ümit ederken, bireysel anlamda da neler yapabileceğimize göz atalım:

Ruh sağlığını desteklemenin yolları

Pandemi, stres, küresel sıkıntılar, sağlık sorunları, ilişkilerimizdeki çatışmalar, geçim zorlukları ve benzeri karşılaştığımız birçok olumsuz durum hem fiziksel hem zihinsel olarak yıpranmamıza neden olarak ruh sağlığımızı tehdit edebiliyor. Bu nedenle ruh sağlığımızın öneminin farkında olmak ve desteklemek için yapıcı adımlar atmak büyük önem taşıyor.

Duygularınızı ifade edin: Nasıl hissettiğiniz hakkında konuşun. Duygularınızı bastırmayın; olumlu-olumsuz tüm duygularınıza alan açın. İçinize atmak ya da onları bastırmaya çalışmak kendinizi kötü hissetmenize neden olabilir. Onun yerine güvendiğiniz insanlarla konuşun, duygularını anlatın.

Hayır demeyi öğrenin: Sevmediğiniz ya da artık yapmak, katılmak istemediğiniz etkinliklere “hayır” demeyi öğrenin. Başkalarını kırmamak ya da yanlış anlaşılmamak için kendinizden ödün vermek zorunda olmadığınızın farkına varın.

Verimli bir rutin oluşturun: Zamanınızı daha iyi yönetmek, üretkenliğinizi artırmak, odaklanma becerilerinizi geliştirmek ve zihninizi rahatlatmak, daha düzenli bir yaşam tarzına sahip olmak için size iyi hissettiren rutinler oluşturun.

Sınırlar koyun: İlişkilerinizde hem kendinizi hem de başkalarıyla aranızdaki bağı korumak için sağlıklı sınırlar inşa etmeyi öğrenin. İnsanların fikirlerinize müdahale etmemelerine müsaade etmeyin. Önce kendinizi dinleyin ve kendi ihtiyaçlarınıza, mutluluğunuza odaklanın.

Fiziksel sağlığınıza dikkat edin: Sağlıklı bir zihin için sağlıklı bir beden şart. İyi uyuyun, dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın. Unutmayın; ‘Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.’

Başa çıkma mekanizmaları geliştirin: Herkesin yaşam yolu, hayat yolculuğu birbirinden farklı. Haliyle karşılaşılan zorluklar da öyle. O yüzden zorluklar karşısında herkes için işe yarayacak bir başa çıkma stratejisi yok. Kendi yöntemlerinizi geliştirin. Size iyi gelen, sorunları çözmenize yardımcı olan, yol gösteren, sakinleştiren, mutlu eden şeyleri keşfedin.

Zihninizi susturun: Olumsuz düşünceler girdabına bir kez girdiniz mi kendinizi oradan çekmek oldukça zor olabilir. O yüzden zaman zaman zihninizi susturmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Meditasyon yapın, şükredin, ana odaklanın, nefes egzersizlerini deneyin.

Kendinize değer verin: Sizinle kötü konuşan iç sesinizi susturun, kendinize sevgi gösterin, saygı duyun, aşırı özeleştiriden kaçının. Hobilerinize, sevdiğiniz etkinliklere zaman ayırın. Dinlenin, kendinize özel anlar yaratın.

Gerçekçi hedefler belirleyin: Akademik, profesyonel ve kişisel olarak neyi başarmak istediğinize karar verin ve hedeflerinizi gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğunuz adımları yazın. Ancak, kendinizi bu yolculukta hırpalamayın; öz değerinizi düşürmemek, kendinizi suçlamamak için gerçekçi hedefler koyun, küçük adımlarla ilerleyin ve tüm başarılarınızı kutlayın.

Doğadan destek alın: Doğanın iyileştirici gücünü hafife almayın. Kendinizi daha iyi hissetmek, stresli anlarınızda sakinleşmek, duygularınızı kontrol etmek, zihninizi dinlendirmek, bedeninizi hareket ettirmek, kısaca bütüncül bir destek için açık havada zaman geçirin.

Etrafınızı size iyi gelen insanlarla kuşatın: Enerjinizi düşüren, sürekli şikayet eden, her daim olumsuz duygu ve düşünceler saçan insanlarla zamanınızı geçirmeyin. Aksi halde sizin de modunuz düşebilir. Güçlü, mutlu ve destekleyici bir sosyal çevre yaratın.

Alkol, tütün gibi zararlı alışkanlıkları bırakın: Özellikle zor zamanlarda birçok insanın sorunlarda baş etmek için bulduğu bir yöntemmiş gibi görünen kötü alışkanlıklar, duyguları, durumları daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz. Kendinizi iyi hissedeceğiniz sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye ve işlevsel rutinlerinize sadık kalmaya çalışın.

Destek istemekten çekinmeyin: Yalnız olmadığınızı unutmayın. İhtiyaç duyduğunuzda sevdiklerinizden destek isteyin veya size rehberlik etmesi için bir profesyonelden yardım alın.

Ruh sağlığı konusunu ele aldığımız farklı yazılarımıza da göz atmayı unutmayın:

Ruh sağlığınızı korumak için neler yapabilirsiniz: Duygusal bağışıklığınızı güçlendirecek 5 öneri
Zihin ve ruh sağlığını destekleyen iyi yaşam önerileri
İyi bir ruh sağlığı için terapistlerin danışanlarına verdikleri 10 öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale