X

Dünya döndükçe umut hep var: Umuda daha fazla yer açmak için 4 öneri

İçinde bulunduğumuz yılda ihtiyaç duyduğumuz en önemli duygulardan biri umut duygusu değil mi sizce? İşte tam da bu yüzden, bu sene ikinci kez umut kavramı hakkında bir yazı kaleme almak istedim. Antik Yunan mitolojisinin Pandora’nın Kutusu efsanesini çoğunuz duymuşsunuzdur. Bu efsanenin en çok bilinen versiyonunda umut kötü bir kavram olarak gösterilmiştir. “Human, All Too Human” isimli kitabında Pandora’nın Kutusundan bahseden Friedrich Nietzsche’ye göre de umut kötü bir kavramdır. Evet, Nietzsche umudun kötü olduğunu düşünür, çünkü ona göre umut, insanı gereksiz bir beklenti içine sokarak çekilen eziyeti uzatmaktadır. Hume, Kant gibi filozoflara göre umut insan doğasında mevcut olan temel duygulardan biridir.

Tarih boyunca birçok filozofun ve son zamanlarda da psikologların hakkında farklı fikirlere sahip olduğu umut kavramı, Türk Dil Kurumuna göre olması beklenen veya olacağı düşünülen şeydir (TDK, 2020). Umut her ne kadar sadece bir duygu olarak düşünülse de, bu kavramın bir de bilişsel boyutu vardır. Son zamanlardaki en kapsamlı umut teorisini ileri süren Snyder (2002) duygusal ve bilişsel ögeleri içeren modelinde umudu; bireylerin kendilerini, arzu edilen hedeflere giden yolları üretme, bu yolları harekete geçirme ve sürekli kullanma yeteneğine sahip olarak gördükleri, hedefe yönelik bir düşünme türü olarak tanımlamıştır (Akt: Tarhan ve Bacanlı, 2016). Zournazi (2004) ise umudu; bireyin dünyaya olan inancını, güvenini ve hayatın yaşamaya değer olduğu yönündeki düşüncesini içeren temel bir insanlık durumu olarak tanımlar (Akt: Tarhan ve Bacanlı, 2016).

Umut, yazılarımda ve çalışmalarımda sık sık yer verdiğim Pozitif Psikolojinin en önemli kavramlarından biridir. Genelde olumlu bir duygu olarak tanımlanan umut insanı motive edebilir, kişiye yaşama sevinci verebilir. Umut kavramının insanlar için olan önemini Pozitif Psikolojinin önde gelen isimlerinden Martin Seligman tarafından yapılan 1991 tarihli araştırmada da görüyoruz. Seligman CAVE (Content Analysis of Verbatim Explanations) adını verdiği bir teknikle 1900 ile 1984 yılları arasında yapılan 22 Amerikan başkanlık seçimindeki başkan adaylarının konuşmalarını incelemiş. Araştırma, Amerikalıların 18 kez, daha umut dolu konuşan başkan adayını başkan olarak seçtiklerini ortaya çıkarmış (Seligman, 1991). Adams ve arkadaşları (2002) tarafından yapılan bir başka araştırmadaysa yüksek umut seviyeli İnsan Kaynakları departmanlarına sahip şirketlerin kar oranlarının ve çalışan memnuniyetlerinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Synder’e göre umut öğrenilebilen bir durumdur. Peki hayatınızda umuda daha fazla yer açmak için siz neler yapabilirsiniz?

Konuşma şeklinize dikkat edin.

Gün içinde nasıl cümleler kuruyorsunuz? Ağzınızdan dökülen kelimeler umutsuz, bardağın sadece boş tarafını görmeye yönelik kelimeler mi yoksa dünyayı daha güzel hale getirecek kelimeler mi? Unutmamak gerekir ki ağzımızdan çıkan sözlerle önce kendimize sonra etrafımıza umut verme ya da dünyadaki umutsuzluğun yayılımına katkıda bulunma gücüne sahibiz. Siz seçiminizi hangi taraftan yana yapmak istiyorsunuz?

Başkalarının umutsuz dünya görüşünün bir parçası olmayın. 

Etrafınızda size sürekli umutsuzluk aşılamaya çalışan arkadaşlarınız mı var? Hani güzel bir hayalinizden bahsettiğinizde, anında moralinizi bozup sizi aşağıya çeken insanlardan söz ediyorum. Neden bir dahaki sefere bu tip bir arkadaşınıza sakin bir ses tonuyla “Lütfen kendin için konuş ve beni umutsuz dünya görüşünün bir parçası haline getirme” demiyorsunuz? Unutmayın başkalarının bize nasıl davranacağını biz onlara öğretiriz. Bu tip arkadaşlarınızın sizi de umutsuzluk girdabına çekmelerine izin vermeyin. Bu arada siz siz olun değerli vaktinizi umutsuzluğu yaşam biçimi haline getirmiş insanları değiştirmeye çalışmakla harcamayın. Bu dünyada değiştirebileceğimiz tek insan biziz bunu lütfen aklınızdan çıkarmayın.

Negatif duygularınızın varlığını kabullenin.

Bizler 7/24 pozitif düşünmeye programlanmış androidler değil her türlü duyguya sahip insanlarız. Zaman zaman negatif duygu ve düşüncelere sahip olmamız da kendimizi umutsuz hissetmemiz de son derece doğal bir durum. Ancak kendinizi sürekli olarak hayata karşı olan umudunuzu kaybetmiş gibi hissediyorsanız bunun nedenini araştırmakta ve gerekiyorsa psikolojik destek almakta fayda var.

Umut duygunuzun gerçekçi olmasına dikkat edin.

Umut her zaman üzerimizde pozitif etkisi olan bir duygu mu? Eğer taşıdığımız umut duygusunun gerçekçi bir temeli yoksa, bu sorunun cevabı hayır olacaktır. Son yılların en detaylı umut teorisini ortaya çıkaran Synder “sahte umut” kavramı üzerinde de durmuştur. Sahte umut; beklentilerin gerçek yerine yanılsamalar üzerine kurulu olması, uygunsuz amaçların peşinde koşulması ve arzu edilen amaca ulaşma stratejilerinin zayıf olması durumudur (Tarhan ve Bacanlı, 2016).

Eğitimizin ya da iş tecrübelerinizin aslında hiç uygun olmadığı bir iş başvurunuzun sonucunun olumlu olacağına dair duyduğunuz umut, sahte umuda bir örnektir. Sahte umut risklerin ve tehlikelerin anlaşılmasını engelleyerek, abartılı seçimler yapılmasına ve hatalı kararlar alınmasına neden olurken, gerçek umut varolan gerçek tehlikelerin hesaplanması ve çözülmesi için en uygun yolların araştırmasını sağlar (Groopman, 2005, Akt: Tarhan 2012). Hayatta her durumda olduğu gibi umut konusunda da denge çok önemlidir. Sahte umut duygusundan uzak durup, umudun motive edici, yaşam sevincini artıran özelliklerinden her daim yararlanmanız dileklerimle. Hepimiz zorlu bir yıl geçiriyoruz ama unutmayalım dünya döndükçe umut var olacaktır. Bu arada sizlere bir eğitim haberim var. Zoom üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. 2020 yılını “Hayatı Güzelleştirme Yılı” ilan ettim. Hayatı güzelleştirmekle ilgili psikoloji egzersizleri paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Adams, V.H., Snyder, C.R., Rand, K.L., King, E.A., Sigman, D.R. and Pulvers, K.M. (2002) Hope in the Workplace. In: Giacolone, R. and Jurkiewicz, C., Eds., Handbook of Workplace Spirituality and Organization Performance, Sharpe, New York, 367-377.
Seligman, M.E.P., (1991), Learned Optimism, Alfred Knopf, New York.
Snyder, C. R. (2002). Hope theory: Rainbows in the mind. Psychological Inquiry, 13(4), 249–275.
Tarhan, S. (2012). Umudun Özyeterlik, Algılanan Sosyal Destek Ve Kişilik Özelliklerinden Yordanması. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı Rehberlik Ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı.
Tarhan, S., Bacanlı, H. (2016). İlkokuldan üniversiteye umut kavramının tanımlanması üzerine nitel bir çalışma. Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi. Journal of Qualitative Research in Education, 4(2), 86-112. [Online] www.enadonline.com. http://dx.doi.org/10.14689/issn.2148-2624.1.4c2s5m
TDK (2020). Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük. Web: www.tdksozluk.com adresinden 08.11.2020 tarihinde edinilmiştir.
Zournazi, M. (2004). Umut değişim için yeni felsefeler (çev. U. Abacı). İstanbul: Literatür.

İlginizi çekebilir: Dertlerinizi ne küçümseyin, ne de fazla önemseyin

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale