X

Düğün planlama esnasında oluşabilecek anlaşmazlıklarla baş etme rehberi

Şüphesiz ki her çift mükemmel bir düğün planlamak ister. Hayatlarını birleştirme kararlarını sevdikleriyle kutlarken her şeyin kusursuz olması, herkesin en büyük hayallerinden biridir. Ancak, düğün planlama ne kadar heyecanlı bir süreç olsa da bir o kadar da stresli olduğu su götürmez bir gerçek. Hesapta olmayan harcamalar, tansiyonu yüksek tartışmalar, fikir ayrılıkları derken işin içerisine bir de geniş aile girdiğinde iyice karmaşık bir hal ortaya çıkabiliyor; çünkü müstakbel eşler kendi aralarında bile her konuda anlaşamazken bir de teyze, hala, kayınvalide, kayınpeder gibi yakın akrabalar da sürece dahil olduğunda ‘ayıkla pirincin taşını’…

Daha önce düğün planladıysanız muhtemelen bu satırları okurken aklınızdan kendi yaşadıklarınız geçmeye başlamıştır. Belki düğün yeri ile ilgili sorunlar yaşadınız, belki diğer aile üyeleriyle anlaşamadığınız için çok fazla tartışmayla yüzleştiniz, belki eşinizle daha önce hiç kavga etmediğiniz kadar bu süreçte kavga ettiniz… Ne yazık ki düğün hazırlıkları sırasında karşılaşılan sorunlar ve anlaşmazlıklar, birçok insan için beklenmedik zorluklarla dolu bir serüven. En yaygın sorunlar ise tahmin edilebileceği üzere geleneklerle, maddiyatla ve ‘kayın validelerle’ ilgili.

Karmaşık aile dinamikleriyle çalışan bir klinik psikolog olan Dr. Kate Kaplan ve yaşam koçu Christine Agro, düğün planlama sırasında en sık karşılaşılan sıkıntıları ve bunlarla başa çıkmak için çiftlerin neler yapabileceğini anlatıyor. Gelin, ilişki uzmanlarının konuya bakış açısını öğrenelim ve bir gün kendimize veya sevdiklerimize lazım olabilecek başa çıkma stratejilerini keşfedelim. İşte çiftlerin ve ailelerin düğün planlaması sürecinde karşılaştığı yaygın zorluklar ve bu zorlukların nasıl aşılabileceğine dair öneriler:

Gelenekler konusunda anne(ler) ile çatışmak

Gelinlik seçimi, çiçek tercihleri veya dini gelenekler gibi görünüşte basit ayrıntılar, beklenmedik şekilde büyük bir anlaşmazlığa dönüşebilir. Bu tip konular, anne (ler) ile gelin arasında gerginliğe neden olabilir. Dr. Kate Kaplan bu konuda “Gelinlere tavsiyem, bu anları bir bağlantı noktası olarak kullanmaları. Annenizle kendi düğün planlama deneyimi hakkında konuşun, çünkü kendi annesinin deneyimi genellikle sizinle nasıl etkileşime girdiğini etkiler.” diyor.

Anneniz veya kayınvalideniz ile kendi düğünü hakkında konuşarak aranızdaki empatiyi artırabilir, birbirinizi daha iyi anlayabilirsiniz. Ayrıca, kendi geleneklerinizi inşa edebilir, iki tarafın da hoşuna gideceği yeni gelenekler bulabilirsiniz.

Maddi konularda uzlaşamamak

Düğünlerin yüksek maliyetli olduğu bilinen bir gerçek, dolayısıyla bütçe konusunda beklenmeyen anlaşmazlıkların çıkması da olası. Hangi harcamaların öncelikli olduğu, kimin ne kadar ödeyeceği gibi konular, partnerler ve aileler arasında istemsiz bir gerilim yaratabilir. Dr. Kaplan şöyle diyor: “Terapide gelinler için gündeme gelen ateşli konular, harcanan para miktarı (ve nereye harcandığı), kimin faturaları ödediği ve bütçelerin aşılmasıdır.” ve ekliyor “Parayı neye harcamanız gerektiği konusunda fikir ayrılığına düşebilirsiniz, bu yüzden burada uzlaşmanız gerekebilir.”

Düğün hazırlıkları esnasında maddi konulardaki tartışma ve gerilimleri azaltmak için ilk adımda bütçeyi net bir şekilde belirlemek ve hangi harcamaların öncelikli olduğuna karar vermek çok önemli. Önceden bu tür konuları konuşmak, ileride çıkabilecek sorunları azaltabilir. Parayla ilgili farklı görüşler varsa, uzlaşmaya çalışın ve esnek olun. Ebeveynler veya başkaları düğün gününüzü hayata geçirmek için maddi katkıda bulunuyorsa, onların mali karar verme sürecinde ne kadar dahil olacaklarını mutlaka önceden konuşun.

Herkesin fikrini paylaşması

Bazen siz bile tam olarak ne istediğinizi bilemezken ya da müstakbel eşinizle ortak bir kararda uzlaşamazken herkesin fikrini paylaşması çok sinir bozucu olabilir. Özellikle yakın arkadaşlar veya aile üyeleri düğününüzle ilgili kendi fikir ve planlarını paylaşma konusunda aşırıya kaçabilir, bu da işleri daha da zora sokabilir.

“Unutmayın, bu sizin ve eşinizin günü. Önemli insanların bunun bir parçası hissetmelerine izin vermek önemli; ancak kontrol etmelerine izin vermemelisiniz.” diyor yaşam koçu Christine Agro. Diğer insanların fikirlerini önemseyin, ancak kontrolü elinizde tutun. Herkes heyecanlı, düşüncelerinizi nazikçe ifade ederek, herkesi anlamaya çalışın. Kendi vizyonunuzu ve eşinizin tercihlerini vurgulayarak, güzel bir denge kurabilirsiniz.

Partnerler arasında iletişim sorunu olması

Sorunlar her zaman başkaları ile ilgili anlaşmazlıklardan çıkmıyor; bazen partnerler kendi aralarında da ortak bir karara varmakta zorluk yaşayabiliyor veya olaylara farklı pencerelerden bakabiliyorlar. Dr. Kaplan, “Düğün hazırlıkları çiftler için iletişimin son noktası olabilir.” diyor ve ekliyor “Düğün zamanı, rahatsız edici konuşmaları ve anlaşmazlıkları nasıl ele alacağınızı öğrenmek ve bunlara alışmak için bir eğitim sahasıdır.”

Unutmayın, mükemmel bir takım olmanız için her konuda anlaşmanız gerekmez. Partnerinizle birbirinizi anlamaya gayret edin; ihtiyaçlarınızı, isteklerinizi, beklentilerinizi konuşun. Anlaşmazlıklarınızı ilişkinizi güçlendirmek için harika bir fırsat olarak kullanın.

Kayınvalidelerin sınırları zorlaması

Aile dinamikleri karmaşık olabilir ve bu, düğün planlaması sürecinde farklı beklentilere ve anlaşmazlıklara yol açabilir. Kıskançlık, çekememezlik, tahammülsüzlük gibi duygular da devreye girebilir. “Çiftler kayınvalidelerle kavga ettiklerinde, genellikle fazla müdahaleci bir kayınvalidenin gelini rahatsız etmesi söz konusudur” diyor Dr. Kaplan ve gelinlerin “Kayınvalideme bir şey söylemeli miyim ve eğer söyleyeceksem, nasıl saygılı bir şekilde söylemeliyim? Yoksa partnerime bu konuşmayı onun yapması için izin mi vermeliyim?” diye düşündüklerini belirtiyor.

Böyle bir durumda en iyisi derin bir nefes almak ve zor da olsa empati kurmaya devam etmek. İhtiyaçlarınızı açıkça ifade edin ve karşınızdaki kişinin de bakış açısını anlamaya çalışın. “Kayınvalidenizle konuşmak için zaman ayırın, bunu zaten sinirlendiğiniz bir zamanda ele almayın.” diyor Agro. Söylemek istediğiniz şeyleri planlayın, hayalinizdeki düğünü anlatın ve desteğini takdir ettiğinizi belirtin.

Birinin daha fazla sorumluluk üstlenmesi

İlişki uzmanlarına göre, en yaygın olan anlaşmazlıklar biri partnerlerin düğün hazırlıkları süresince eşit sorumluluklar üstlenmemeleri. Partnerlerden biri tüm düğün yükünün kendisine kaldığını düşünürken ve her şeyle ilgilenirken diğeri daha ilgisiz görünebiliyor. Bu durum, zaman geçtikçe daha da can sıkıcı bir hal alarak sorumlulukların fazlasını üstlenen tarafın patlamasına neden olabiliyor.

Bu çatışmayı önlemenin etkili bir yolu, her iki partnerin de düğünle ilgili düşüncelerini ve görüşlerini yazılı hale getirmesi. Büyük fikirlerden en küçük detaylara kadar, her partner büyük gün için neyin en önemli olduğunu, kaygılarını, emin olduklarını, kısacası her şeyi açıklamalı ve listelemeli. Ardından, listeleri bir araya getirip görev paylaşımı yapmak daha dengeli bir iş planı oluşturmaya yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, düğün planlama süreci, birçok çift için büyük bir heyecan ve stres kaynağı olabilir. Ancak, iletişim, iş birliği, empati ve anlayışla yaklaştığınızda, bu süreç daha keyifli ve anlamlı hale gelebilir. Farklı görüşlere saygı göstermek, öncelikleri anlamak ve görevleri adil bir şekilde paylaşmak, düğün hazırlıklarınızı daha düzenli ve hoş bir deneyim haline getirecektir. Unutmayın ki bu süreç sadece bir gün değil, aynı zamanda birlikte geçireceğiniz bir ömre dair planlar yapma yolculuğu…

İlginizi çekebilir: Stresin doruk noktası düğün hazırlıklarında sevgili kalabilmek

Kaynak: brides.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale