X

Dronların önlenemez yükselişi

Kameralar, fotoğraf makineleri ve akıllı telefonlarımızdan fışkıran sayısız fotoğraf ve videoyla her gün adeta yeniden oluşturduğumuz kocaman bir dünya var. Evrensel görsel hafızamız gün geçtikçe büyüyor ve gelişiyor. Yoksa şişmanlıyor mu demeli? Masallardan aşina olduğumuz obur devler misali, önüne gelen her bir pikseli de yutarak…

Bu duruma pek çoğumuzun itirazı yok gibi. Her gün onlarca kez ayna karşısına geçip kendini seyre dalan, dünya hâline bigâne birini görsek, belki gözümüze yabancı gelebilir bu tavır. Ama gün içinde defalarca ‘özçekim’ yapmakta herhangi bir beis görmüyoruz. Küçücük lensleri ve rengârenk filtreleriyle harika işler başaran cihazlarımız işi hallediveriyor! Uygun açı ve ışığı ayarlamamız kâfî…

Bu açı meselesine biraz daha odaklanmak iyi olabilir aslında. Her ne kadar ‘selfie çubuğu’ gibi absürd enstrümanlarla elimizi güçlendirmiş de olsak, aynı anda en fazla kaç kişi sığdırabiliyoruz ki bir fotoğraf karesine? Olmaz! Bu kabul edilemez! Neyse ki artık dronlarımız var!

Silahlı kuvvetlerden, reklam sektörüne genişleyen açılar

Birkaç yıldır sayıları ve türleri hızla artan İnsansız Hava Araçları (İHA) ya da daha yaygın adıyla ‘drone’lar… Arzu ettiğimiz geniş açı için imdadımıza yetişmiş vaziyetteler!

Amerikan Hava Kuvvetleri başta olmak üzere, birçok ülkenin savunma bakanlıklarının, özellikle stratejik keşif görevlerinde kullanmak üzere emrinde bulundurduğu ‘Unarmed Aircraft Vehicle’ (UAV) denen komplike araçlardan daha basit donanım ve görünüme sahipler. Kolayca uzaktan kumanda edilebilen yüksek çözünürlüklü kameraları da cabası! Bu sayede, başta reklam ve dizi-film sektörü olmak üzere; hobi amaçlı kullanımları da giderek yaygınlaşmaya devam ediyor.

Festivaller, konserler, yürüyüşler, mitingler… Kısacası insanların bir amaç uğruna bir araya geldikleri, toplandıkları ne türden etkinlik varsa; artık bir drone da eşlik ediyor. (‘Özçekim’ türevi bir çeviri faaliyeti iyi olur bu arada, TDK yetkililerine duyurulur! Şimdilik biz dron demeye devam edelim.)

Mahalleye dron inmiş!

İlk gördüğüm geceyi hiç unutamıyorum. Doğup büyüdüğüm ve hâlâ evimizin bulunduğu mahalle, öyle süper lüks villaların falan olmadığı kendi halinde bir muhittedir. Bir gece yarısı işten yorgun argın dönerken, etrafına ışıklar saçarak havada süzülen bir cismin köşeyi dönüp üzerime doğru seyirttiğini gördüm. Tam ‘UFO gören masum köylü’ bakışlarımı hazırlamıştım ki; ellerinde kumanda, büyük bir ciddiyetle aleti havada tutmaya gayret eden mahallenin çocuklarından birkaçını tanıdığımı fark edip, derin bir nefes aldım. Onları seyre daldım.

Üzerinde çalıştıkları bu tuhaf uçan nesneyle ne türden bir ‘uçarılık’ peşine düştükleri konusunda hâlâ endişelenmiyor değilim hani. Ama tanıdıkça bu dört pervaneli keratayı, ilgim arttı. Endişelerim yerini, yine ürpertiyle karışık, bir ‘Dünya nereye?’ halet-i ruhiyesine bıraktı.

Dronla hasar tespiti

Sonra aynı yıl içerisinde (2013), mezunu olduğum Galatasaray Üniversitesi’ndeki o talihsiz yangın çıktı! Bilhassa ‘süslü salonuyla’ bizleri mest eden o tarihi yalıda çıkan yangının ertesinde dayanışma için bir araya gelmiştik. Neredeyse külleri kalan binanın içler acısı hâlini daha net görebilmemiz için, bu kez birkaç öğrenci bir tane dron havalandırdı ve bizler biraz daha hüzünlendik. Manzara berbattı –hâlâ da öyle sanırım.-

En son karşılaşmamızda ise; kendisi 19 Mayıs şenliğinde Beşiktaş sahilde toplanan kalabalığı coştururken, bendeniz ailenin malumatfuruşu olaraktan konu hakkında annemi bilgilendiriyordum.

Boru hatlarını kontrolden, uyuşturucu ticaretine

Asıl gaye fotoğraf ve video olsa da; fiyatlarının cazip olmasından sanırım, mahallenin bakkalına varıncaya kadar herkesin ilgi alanına girmiş durumda şu günlerde. Tabii her zaman insanlık namına kullanılmadığını da belirtmek de yarar var. Meksikalı uyuşturucu tacirlerinin teslimatlar esnasında polis takibinden sıyrılmak uğruna havalandırdıkları örneğin, görülmemiş şey değil!

Dronla çekilen bir porno filmin bile olduğunu da anımsarsak, ABD’li yetkililerin ‘tuhaf, kirli veya tehlikeli’ (dull, dirty or dengerous) işler için diye tanımladığı dronlar, tam da tanıma uygun hareket ediyorlar aslında.

Eskiler bir işte şaşırdığımız zaman, ‘Allah tependen bakmasın!’ derler bizi kendimize getirirlerdi. Yerel ve uluslararası havacılık organizasyonları da, tehlikeli gidişatın çok geçmeden farkına vardılar. İlgili yönetmeliklerle dronların bu önlenemez yükselişine gem vurmada, gerekli sınırları çizmekte gecikmediler. Özellikle hava meydanlarında uçurulmaları ciddi tehlikelere yol açabileceğinden dolayı yasaklanmış durumda. Bu konuda cezai yaptırımlar bir hayli ağır. Genç dron pilotlarına duyurulur!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gürsoy Ercan: 2004 yılında Galatasaray Üniversitesi’ni kazanmış, Fransızca temelli eğitim veren bu kurumda, altı yıl boyunca İletişim Fakültesi’ne devam etmiştir. 2006 yılında henüz üniversiteye devam ederken, çalışma hayatına da adım atmıştır. Eurosport Türkiye adlı spor kanalında yedi yıl boyunca dünyanın dört bir yanında, gerçekleştirilen yüzlerce farklı turnuvadan spor müsabakalarının canlı anlatımlarını başarıyla gerçekleştirmiştir. Son yıllarda teknoloji felsefesi ve gastronomi üzerine okumalarına devam etmekte olup; öğrenmeyi ve öğretebilmeyi çok sevmektedir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale