X

‘Dream Board’dan gerçekliğe: Hayallerinize ulaşmaya hazır mısınız?

Bir yazı paylaştım bugün Instagram’da.

I’m in my ‘I don’t know how but I will.’ era.

Gerçekten de öyle bir dönemden geçtiğimi söyleyebilirim son günlerde. İstediklerimin, kurduğum düşlerin, hayallerimin nasıl gerçekleşeceği hakkında bir fikrim olmasa da çok uzun zamanın kalmadığını hissediyorum sanki…

Bir şey olacak gibi, hem de pek yakında.

Birkaç yazım yarım kaldı, bitiremiyorum bir türlü ama bir tanesini olsun bitireyim de yarına (yani sizin bugününüz oluyor kendileri) paylaşılsın istedim. Asla bitmeyen işlerimi, en azından biraz olsun toparlayıp kendime yarım saatçik de olsa ayırabilirim bugün diye düşündüm. Derken aklıma geldi yeniden, bu muydu benim hayalini kurduğum hayat? Başka bir insanın cebine paracıklar girsin diye durmadan nefes almadan çalışan yalnızca iki kişi ve uluslararası 1 firma. Ve de dahası…

Yok dedim kendi kendime. Bu aralar epey kendimle konuşuyorum, düşünüyorum, tartıyorum, ölçüyorum. Hatalarımı, yaşadıklarımı, yaşatılanları, en önemlisi de hayatımı. Yazayım, anlatayım hislerimi, hep iyi gelmedi mi sonuçta yazmak? Yine öyle olur bir yol gösterir belki bana. Ve de başladım yazmaya…

Hatırlar mısınız Dream Board olayını? Ben de 2019 yılının son günlerinde kendime bir Dream Board hazırlamıştım ve önümüzdeki yıllarda gerçekleşmesini çok yürekten dilediğim birkaç şeyi internetten bulup renkli çıktılarını almış ve mantar panoma asmıştım. Hatta uzun bir süre de o panoyu her an görebileyim diye televizyonun üstüne koymuştum.

Tabii öyle Survivor, Yemekte Gelinim (komik olmadı mı), ağlak diziler izlediğimi düşünmenizi istemem şimdi, ama bir dönemler öyle bir Netflix bağımlısıydım ki, bir gecede bir dizi bitirdiğim çok olmuştur…

İyi hoş Dream Board hazırdı, ben de bazı günler göz ucu ile bazı günse yüreğimin en derininden dileyerek panoya bakıp her birinin gerçekleştiğini hayal ediyordum. Ve ne mi oldu dersiniz? Yalnızca birkaç ay sonra pandemi oluverdi ve hep birlikte kapandık evlerimize.

Geçenlerde bir arkadaş ile sohbet ederken onun da benim gibi pandeminin hayatının en güzel dönemlerinden olduğunu öğrendim, ne tesadüf…

Evet şaşırdınız değil mi? Dünya bir bilinmezliğe giderken, binlerce ve akabinde milyonlarca insan hayatını kaybederken benim hayatımın en güzel anlarından birini yaşıyordum diye bahsetmeme şaşırırsınız pek tabii. Ama demek istediğim kendimi bulmuştum ben. Yalnız başıma 3 ay geçirmiştim ve hiç mi hiç sıkılmadım o hayattan. Kitaplar okudum, videolar izledim, içerikler ürettim, meditasyonlar yaptım, düzenli spor yaptım, yazılar yazdım, yemekler yaptım, bahçe ile ilgilendim, kendi gıdamı, kendi cilt bakım ürünlerimi hazırladım. Ah ne güzel zamanlar, benim için tabii, burasını atlamayalım.

Ve günler geçerken, aslında imkan olduğunda hayattan nasıl da keyif aldığımı gözlemledim.

Dream Board’a gelecek olursak, oraya astığım birkaç görsel dikkatimi çekti geçenlerde. Görsellerin bazılarının gerçekleştiğini söylesem inanmazsınız değil mi? Ama çok ciddiyim. Gördüğünüz resimlerin hepsi benim yıllar önce yaptığım Dream Board’da yer alan resimler, burada olmayanlar gerçekleşmemiş olsa da burada gördüklerinizin hepsi gerçekleşti inanın…

Mesela çocukluğumdan beri kampa gitmiyordum. Çocukken annem, abim ve onların arkadaşlarıyla çok giderdik Kumkamp’a. Bilir misiniz, gittiniz mi hiç? Ne çok eğlenirdim, en azından hatırladığım kadarıyla… O yıllardan sonra çadır kampına gitmeye hiç fırsatım olmamıştı. Ama bakıyorum da son yıllara, 2020 yazından beri kaç kere kampa gittim sayısını hatırlamıyorum. Sonra pandemi ile birlikte 1.5 sene home office çalışmıştım mesela, aynen Dream Board’daki hayalim gibi…

Güzel bir aşk yaşadım, şimdilerde yalan olduğunu düşünsem de o zamanlar çok güzeldi her şey. Kitap da okuduk birlikte, gitar da çaldı, şarkılar da söyledi benim için sahnede…

Sonra yeme içme mesela, gırla… Çok güzel sohbetler, çok güzel anılarım birikti. Kırgınlıklar da girse bazen, ömürlük dostlar edindim. Meditasyon yaptım, yıllardır yapmıyor olsam da. Mutlu olduğumda daha güzel olduğumu anladım en önemlisi. Ve mutlu oldukça güzellikler girdi hep hayatıma…

Sonra maaş olayı var, o da gerçek oldu baktığımda. Son dönemde roket hızında uçan fiyatlar olmasa daha iyi olurdu tabi ama olsun, bak o da gerçek oldu Gizem.

Sanırım en heyecanlandıranı da, yıllardır çok istediğim, yüzlerce kez biletler baktığım, her türlü olasılığı ölçüp tarttığım şeyi gerçekleştirdim ve Coldplay’i canlı izledim. Hem de bir hafta arayla iki defa 🙂

İlk baktığımda bana da çok uzak gibi görünse de hepsi 2019 sonunda, bakın ki bu görsellerin hepsi gerçekleşti. Yürekten istedim hepsini ve inandım her an…

Sanırım yeni bir Dream Board zamanı geldi benim için. Biliyorum, hissediyorum, bir mucize mi dersiniz adına, şans mı, yaptıklarımın, yaşadıklarımın bir mükafatı mı bilemem. Ama diliyorum ki gönülden kalbinde iyilik olan herkes, küçük veya büyük fark etmeksizin en doğru zamanda ulaşsın hayallerine. Tıpkı benim ulaştığım gibi, tıpkı yakın zamanda ulaşacağım gibi…

Kim ne derse desin hayalleriniz ulaşılamayacak gibi gözükse de size, hiç vazgeçmeyin, tıpkı küçük bir çocuk gibi hep inanın gerçekleşeceğine.

Kahkahalarla, ışıltılarla ama en önemlisi sağlıkla geçireceğiniz hayal tadında günleriniz olsun.

İlginizi çekebilir: Biraz da ‘Green Up’ diyelim mi?

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale