X

Dramalardan uzak bir ilişki yaşamak mümkün mü?

Romantik ilişkilerinizde ya da çevrenizdeki ilişkilerde sürekli devam eden bir drama hali olduğunu fark ediyor musunuz? Hepimiz sağlıklı bir ilişkinin hayalini kuruyoruz; ilişkimizdeki mutluluğu, huzuru artırmak istiyoruz ancak yine de zaman zaman dramaların esiri olmaktan kaçamıyoruz. İlişkimizi çevremizdeki ilişkilerle kıyaslayabiliyor, sosyal medyada gördüğümüz çiftlerin paylaşımlarından etkileniyor ya da tepkilerimizi kontrol edemediğimizi için içimizdeki o sürekli bir drama arayan yönü besleyebiliyoruz. Haliyle, kıskançlıklar yaşayabiliyor; partnerimizle tartışmalara, kavgalara girebiliyoruz. Her ne kadar ufak tefek atışmalar ya da kıskançlıklar ilişkilerin tuzu biberi olarak değerlendiriliyor olsa da aslında ilişkilerin yapısına zarar veriyor. Peki, ilişkilerimizi bu dramalardan kurtarmak mümkün mü? Doğru yaklaşımlarla, evet. İşte dramasız bir ilişki için ipuçları:

Toksik düşüncelerinizi yönetin

Mutlu çiftlerin paylaştığı ortak bir şey vardır ki o da her şeyin ötesinde, birbirleri hakkında daha iyi, gerçekçi ve sağlıklı düşünme biçimi. Bu düşünce tarzı, çiftlerin iletişimlerini geliştirmelerini, sorunları çözmelerini ve romantizmi iyileştirmelerini sağladığı için dolayısıyla ilişkinin sağlıklı ilerleyişini de destekler. Öte yandan, partneriniz hakkında toksik düşüncelere sahip olmanız ilişkinize dramaları davet edebilir. Kendinize sürekli onunla ilgili olumsuz şeyler söylüyor ve tüm bunlara inanıyorsanız nasıl iyi hissetmeyi bekleyebilirsiniz? Gerçekten partneriniz öyle olmadığı halde onun sorumsuz ya da tembel olduğuna kendinizi inandırmışsanız ilişkiniz hakkında da güzel duygular beslemeniz imkansız bir hal alabilir. Bu nedenle duygu ve düşüncelerinizi en doğru şekilde yönetebilmek için partnerinizi gerçek anlamda iyi tanımaya zaman ayırmanız ve iletişiminizi iyileştirerek ilişkinizi güçlendirmeniz gerekir.

Birbirinizi düzeltmeye çalışmayın

Hem romantik hem de sosyal ilişkilerin en büyük sorunlarından biri karşımızdaki kişiyi düzeltmeye çalışmak. Partnerler, ilişkilerine birbirlerini ‘oldukları gibi’ severek başlasalar da zaman geçtikçe birbirlerini değiştirmeye çalışabiliyorlar. Alışkanlıklarına, yaşam tarzlarına, inançlarına, düşüncelerine, yargılarına, sorunları çözme yöntemlerine müdahale ederek kendi doğrularını empoze etmek için çaba harcayabiliyorlar. Tüm bu düzeltme çabaları da ilişkilerdeki dramaları tetikleyebiliyor. Bu nedenle partnerinizi düzeltmeye çalışmak, kendi değer yargılarınızı kabul ettirebilmek için efor harcamak yerine saygı duyarak ilişkinizi daha güçlü bir zeminde tutabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Karşımızdakini ‘düzeltmeye çalışmadan’ ona yardımcı olmak mümkün mü?

İncir çekirdeğini doldurmayan şeyler için kavga etmeyin

Ufak tefek tartışmalar, sürtüşmeler elbette ki ilişkilerin tuzu biberi ancak dozunda olduğunda… İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden dolayı kavga çıkarmak, haklılığınızı kanıtlamak için sürekli bir uğraş halinde olmak devamlı bir drama döngüsünün içine çekilmenize neden olacağı gibi ilişkinizi de yıpratır. Bu nedenle Instagram’daki bir arkadaşının fotoğrafını beğendiği ya da kendine yakıştırdığı için giydiği bir kıyafeti değiştirmesi için kavga çıkarmak yerine ilişkinizdeki yapıcı noktalara odaklanmanızda fayda var. Aksi halde gerçekten tartışıp çözmeniz gereken konulara ayıracak enerjiyi ve sabrı bulamayabilirsiniz.

Farklılıklarınızı kabul edin

Sizin de partnerinizin de farklı koşullarla farklı şekillerde yetiştirilmiş iki farklı insan olduğunuzu unutmayın. İhtiyaçlarınız, istekleriniz, beklentileriniz farklı olabilir; her iki insan da olduğu gibi… Bu nedenle bu farklılıklar yüzünden olay çıkarmak yerine onları kabul etmeyi ve farklılıklarınızdan bir şeyler öğrenmeyi deneyin. İkiniz de tamamen aynı olsaydınız, ilişkiniz çok sıkıcı olmaz mıydı?

Birbirinize alan ve zaman tanıyın

Alan ve zaman tanımak en ufak bir sorunda ilişkinize ara vermeniz anlamına gelmez. Sadece kafanızı dinlemek, kendinizi daha iyi ifade edebilmek, sakinleşmek ve ne istediğinizi daha doğru bir şekilde anlatabilmek için kendinizle baş başa kalabilecek zamanlar konusunda birbirinize anlayış göstermeniz anlamına gelir. Sizin de partnerinizin de ilişkinizden ayrı olarak da yaşamlarınız devam ettiği için zaman zaman birbirinize iyi gelecek küçük molalar ilişkinizi güçlendirmenize, gereksiz dramaları önlemenize yardımcı olabilir.

Empati becerinizi geliştirin

Sizin de partnerinizin de birer hayatlarınız var; bu nedenle 7/24 müsait olmak ya da ondan her an ulaşılabilir olmasını beklemek adil değil. Bir şey için tepki göstermeden önce anlamaya çalışmak, empatiyle yaklaşmak hem sizin hem de onun için en doğru yolu bulmanıza yardımcı olabilir. Sizinle o gün buluşmadı diye trip atmak yerine kendi işlerine de zaman ayırması gerektiğini düşünürseniz dramatik tepkiler vermek yerine en doğru iletişimini kurabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sağlıklı ilişkiler için 3 temel adım: Empati, coşku ve destek

Trip atmak yerine iletişim kurun

İletişim, her türlü ilişkide en iyi araçtır. Hepimiz kendimizi daha iyi anlatmak, karşımızdakini doğru bir şekilde anlamak için kelimelere ihtiyaç duyuyoruz. Trip atarak, karşı tarafın bizi anlamasını beklemek doğru bir yaklaşım olamaz; çünkü kabul edelim ki hiçbirimiz akıl okuyamıyoruz. Bu nedenle ne istediğinizi dile getirerek, kendinizi açıkça ifade ederek sağlıklı bir iletişim kurabilir, gereksiz yere dramatik davranarak hem kendinizi hem de partnerinizi yıpratmamış olursunuz.

90 saniye kuralını uygulayın

İlişkilerin her zaman güllük gülistanlık olmadığı kesin. Ne kadar başarılı iletişim kurduğumuzu düşünsek de ya da tepkilerimizi yönetmeye çalışsak da bazen özellikle çok sinirli, kızgın ya da kırgın olduğumuzda kendimizi kontrol etmekte zorlanabiliriz. Haliyle, belki de normalde vermeyeceğimiz kadar büyük tepkiler göstererek ilişkimize zarar verebiliriz. Bu gibi durumlarda 90 saniye kuralını uygulamak, yani baş etmesi zor bir durum karşısında harekete geçmeden, bir şey söylemeden önce 90 saniye beklemek, geri dönülmez tepkileri önleyebilir.

İlginizi çekebilir: 90 saniye kuralı ile öz kontrolünüzü artırın

Küçük oyunları bırakın

Romantik ilişkilerde kıskançlık, aşkın, sevginin önemli bir göstergesiymiş gibi algılanabilir. Bu nedenle partnerler birbirlerini kıskandıracak ufak tefek oyunlarla ilişkilerini canlı tutmaya çalışıyor olabilir. Ancak, partnerinizi kıskandırmak için başvurduğunuz herhangi bir yöntem, çok yanlış yerlere giderek ilişkinizi temelinden sarsabilir. Böyle bir riske girerek hiç yoktan dramalar yaratmak yerine ilişkinizi güçlendirecek daha yapıcı yollara başvurabilirsiniz.

Her zaman dürüst davranın

Dürüstlük, her ilişkinin en temel yapı taşı. Partnerinizin size karşı her zaman dürüst davranmasını istiyorsanız siz de ona karşı dürüst olmalısınız. Güven duygusu olmadan bir ilişkinin sağlam bir şekilde ilerlemesi çok zor. Bu duyguyu sarsmamak adına birbirinize karşı her zaman doğrucu bir yaklaşım benimsemelisiniz. Küçük yalanlarla, dolambaçlı laflarla, belki de eğlenceli görünen dramatik oyunlarla ilişkinizi zedelemek yerine her zaman içiniz dışınız bir tavır takınmak ilişkinizdeki güven duygusunu daha da güçlendirecektir.

Muhtaç rolüne bürünmeyin

Şüphesiz ki ilgi, herkesin ihtiyacı ve partnerler de birbirlerine zaman ayırarak ilgi göstermeli ancak her şeyde olduğu gibi ilgi de dozunda olduğunda her iki taraf için de anlamlı. Sürekli ilgi beklemek, her şey için partnerinizin yardımınıza koşmasını istemek hem ona haksızlık hem de size haksızlık. Çünkü, herhangi bir işe partneriniz olmadan kalkışamıyorsanız bu sizi aşırı derecede bağımlı hale dönüştürebileceği gibi partnerinizin gözünde de needy yani Türkçe’si ile muhtaç rolüne bürünmenize neden olabilir. Yetişkin bir birey olarak kendi kendinize de yetebilecek kadar güçlü olduğunuzu unutmamanızda fayda var.

Rastgele iyilikler, küçük jestler yapın

İlişkinizi güçlendirmenin, heyecanınızı korumanın eğlenceli bir yolu küçük mutluluk sebepleri yaratmaktır. Olumlu duygularınızı besleyerek ilişkinizde dramaların yerini doldurabilirsiniz. Küçük bir hediye, sebepsiz bir çiçek, mutlu bir mesaj, 10 dakikalık bir masaj ya da partnerinizin sevdiği atıştırmalıklar, güzel duyguları tetikleyerek hem sizin hem partnerinizin kendisini daha iyi hissetmenizi sağlayabilir.

Sağlıksız alışkanlıklarınızı gözden geçirin

İlişkinizdeki dramaların ne zaman patlak verdiğini düşünün ve altında ciddi sebepler olup olmadığına odaklanın. Görece daha masum bir kıskançlık krizi mi yoksa tehlikeli bir bağımlılık mı? Eğer alkol veya uyuşturucu gibi sağlıksız alışkanlıklardan dolayı sizin veya partnerinizin zihni karışıyor ve normalde söylemeyeceğiniz şeyler söylüyor, sizden beklenmeyen davranışlar sergiliyorsanız kötü alışkanlıkları bırakmak için profesyonel destek alabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Romantik ilişkilerde hemen fark edilemeyen kırmızı bayraklar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale