X

Doğum ve doğum sonrasında doula desteği almak üzerine merak edilenler

Anne adayları için hamilelik süreci ne kadar heyecanlı ve bir o kadar da yorucu ise, doğumdan sonraki süreç de hemen hemen benzer özelliklere sahip. Yaşama yeni gözlerini açmış minik bir bebeğin ellerinden tutmanın verdiği o mutluluk, onun bakımını üstlenen ve bir yandan da kendi bedenindeki onlarca değişime ayak uydurmaya çalışan annenin karşılaştığı zorluklarla harmanlanıyor. Doğum sonrası süreç, beraberinde getirdiği tüm güzelliklerin yanı sıra yoğun, belirsiz ve çeşitli sorunlarla dolu bir zamanı da simgeliyor. Küçük bir canın bakımını üstlenmek; onun karnını doyurmak, altını değiştirmek, gazını çıkarmak, tüm bunları yaparken annenin kendi kişisel bakımı ile ilgilenmesi, evdeki yeni düzeni oturtmaya çalışması ve daha nice değişime ayak uydurmak için çaba harcaması hiç kolay değil. Ama bu süreci kolaylaştıracak, destekleyici ve rahat bir hale getirebilecek önemli bir konu var; o da bir douladan yardım almak.

Doula kelimesi, eski Yunanca’da ‘kadına destek olan kadın’ anlamına geliyor. Anne adayının doğumdaki destekçisi olan doula, aynı zamanda doğum sonrasında da anneye ve bebeğine destek olmak, onlar adına bu süreci kolaylaştırmak için rehberlik etme görevini üstleniyor. Ve pek çok annenin de bu süreçte aklını şu sorular kurcalıyor: Bir douladan destek almalı mıyım, doula şart mı, doula tutmalı mıyım? Sizin de bu konuda aklınız karışıksa veya yakın zamanda doğum yapacak bir anne adayına bu konuda destek olmak istiyorsanız, yazımızın devamından yola çıkarak ilham alabilirsiniz.

Doula kimdir, ne yapar?

Doula, her ne kadar modern dünyada ismini duymaya yeni yeni başladığımız bir kavram gibi gelse de aslında çok eski zamanlardan beri var. Eskiden sağlık sistemleri yeterince gelişmemişken, farklı doğum türleri yaygın değilken ve kadınlar evde doğum yaparken onlara destek olmak için eve ebeler giderdi; pek çok eski film sahnesinden veya annelerinizin/büyük annelerinizin doğum hikayelerinden benzer senaryolar gözünüzde canlanabilir. Bugün ise sağlık sistemlerinin iyileşmesi, teknolojinin gelişmesi, farklı doğum yaklaşımlarının yaygınlaşması, doğum sonrası özellikle annenin ihtiyaçlarına yönelik daha büyük farkındalık gelişmesi gibi nedenlerden ötürü doula desteği daha da önemli bir hal aldı. Doulalar, yalnızca doğum esnasında anneye destek olmakla kalmıyor, doğum sonrasında da hem fiziksel hem duygusal destek sağlamak için yeni anne ve dünyaya daha yeni gözlerini açmış bebeği ile birlikte kalıyor. Peki, bir doula tam olarak ne yapıyor? Doula, annenin doğum sırasında yanında olarak başta ağrı yönetimi olmak üzere rahat ve kolay bir doğum için anneye yardımcı olacak ipuçlarını paylaşıyor, fiziksel destek veriyor ve doğum sonrasında bebeğin bakımı konusunda en uygun yöntemler konusunda rehberlik ediyor.

Ayrıca, annenin bu süreçte yaşadığı değişimle baş edebilmesi, bedenindeki fiziksel farklılıkları doğru anlayıp yorumlaması, bebeğin tepkilerine en uygun karşılığın verilmesi gibi konularda da destek oluyor. Emzirmeyi kolaylaştırmak için göğüs masajı, bebeğin altını değiştirirken doğru pozisyonun bulunması gibi anne ve bebeğe dair yaşamı kolaylaştırıcı her türlü desteği doula sağlayabiliyor. Tamamlayıcı bir bütüncül sağlık desteği olarak da doulaları tanımlayabilmek mümkün.

Doula desteği almanın faydaları nelerdir?

Şüphesiz ki pek çok anne -hele ki ilk annelik deneyimleri ise- doğum sonrasında binlerce soru ile kendini meşgul ediyor. Acaba doğru mu yapıyorum, bebeğimi nasıl emzirmeliyim, neden böyle hissediyorum, yanlış bir şey yaparsam bebeğime bir şey olur mu gibi sorular yeni annelerin kendini çıkmazda bulmasına neden olabiliyor. Doula desteği, en başta annenin kafasındaki sorulara anlık cevap bularak kendini çok daha iyi hissetmesini ve bebeğine en doğru bakımı vermesini sağlıyor. Öte yandan, hamilelik, doğum ve doğum sonrası dönemdeki duygusal dalgalanmalarla annelerin başa çıkmasına destek oluyor. Emzirme, bebek bakımı ve annenin iyiliği konusunda yardımcı oluyor, anne ve bebek bağının güçlenmesi için annelerin duygusal sağlığını iyileştirmek için rehberlik ediyor. Bazı çalışmalar, doula desteği almanın; doğum sırasındaki tıbbi müdahaleleri azalttığını (epidural, sezeryan vb), daha kısa doğum süresi ile ilgili olduğunu ve en önemlisi de doğum sonrası depresyon riskini (postpartum depresyon) düşürdüğünü gösteriyor. Bilimsel araştırmalara göre, bir douladan destek alan annelerin doğum sonrası depresyon riski %57.5 azalıyor. Hayatının yepyeni bir dönemine başlamış anneler için bu geçiş sürecinde destek alabilecekleri ve güvenebilecekleri birinin varlığı, hem onların hem de bebeğin sağlığını ve refahını önemli ölçüde etkiliyor.

Her anne doula tutmalı mı?

Doula desteğinin anne ve yenidoğan açısından pek çok faydası olsa da, doula desteği almak kişisel bir tercihtir ve her ailenin ihtiyaçları farklıdır. Dolayısıyla her anne adayının doğumda veya doğum sonrasında doula desteği alması şart değildir. Bu annenin, çevresindeki desteğe, kendi bilgi ve tecrübesine, aile yapısına, duygu ve sağlık durumuna bağlıdır. Örneğin, ilk defa anne olacak kadınlar veya yakın çevresinde anne, abla, teyze gibi desteği bulunmayan, kendini hem doğum hem de doğum sonrası konularında rahat ve güvende hissetmeyenler için doula desteği daha kritik önem taşıyabilir. Öte yandan, hem fiziksel hem duygusal destek konusunda çevresinden yardım talep edebilecek anneler için çok büyük bir önem taşımayabilir. Aynı şekilde, doula desteğini ne kadar süre almak gerektiği de yine annenin ve ailenin ihtiyacına göre şekillenebilir. Sonuç olarak doula desteğinin sizin için uygun bir seçenek olup olmadığını değerlendirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: ‘Annelik spektrumu’: Anne olmaya ilişkin düşünceleriniz spektrumun neresinde?

Kaynak: parents, mindbodygreen

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale