X

Dostluk yolculuğunda kırılma noktası: Arkadaş ayrılığı

Hayat, uzun bir yolculuk… Bu yolculukta istesek de istemesek de zaman zaman yol ayrımları yaşayabiliyoruz. Bize eşlik edenlere yenileri eklenebiliyor ya da yanımızdakiler elimizi bırakabiliyor. Yol ayrımları, akıllara romantik ilişkilerinin bitişini getirse de arkadaşlıklar, dostluklar da ayrılıktan nasibini alabiliyor. İnsan, çok sevse, çok değer verse de yıllardır süregelen bir arkadaşlığı bitirmek zorunda kalabiliyor. Yıllar geçiyor, hayat ilerliyor, biz değişiyoruz, dolayısıyla etrafımızdakiler de… Ve yanımızda bizimle yürüyen bazı arkadaşlarımıza veda etme zamanı da gelebiliyor. Daha önce arkadaş ayrılığı yaşadıysanız tam olarak neyden bahsettiğimizi muhtemelen anlamışsınızdır. Ama böyle bir tecrübeniz olmadıysa ya da olmaya yakınsa tam olarak nedenini, nasılını merak ediyor olabilirsiniz. Gelin, arkadaş ayrılığını daha detaylı ele alalım ve bir arkadaşınıza veda etme zamanınızın gelip gelmediğini anlamanıza yardımcı olacak soruları konuşalım.

Arkadaşlıklar neden biter?

Bu sorunun cevabı aslında herkes için farklı olabilir, çünkü hepimizin sıkı bir dostluktan, sağlam bir arkadaş ilişkisinden bekledikleri farklı olabilir. Biri için sorun olan bir davranış, bir başkasına yanlış gelmeyebilir. Dolayısıyla her arkadaşlık ilişkisini kendi içerisinde değerlendirmek gerekir. Ancak, genel olarak kabul etmesi zor birtakım durumlar vardır ve bunlar hemen hemen her arkadaşlık ilişkisi için veda çağrısıdır. İhanet, bu zorlayıcı durumların en başında yer alabilir.

Arkadan iş çevirmek, kasıtlı bir şekilde fiziksel veya duygusal zarar vermek için hamleler yapmak, bir arkadaşlığın bitişinin habercisi niteliğinde olabilir. Bunun yanı sıra ilgi alanlarının, hedeflerin, yaşama karşı bakış açılarının farklılaşması, araya uzak mesafeler ve uzun zaman girmesi, iletişim sorunları/kopuklukları, değer farklılıkları ve olgunlaşma ilişkilerin değişim sürecine girmesine zemin hazırlayabilir. An gelir bir bakmışsınız ne siz o eski sizsiniz ne de arkadaşınız yıllar önce tanıdığınız o insan… Hayat böylesi değişim ve dönüşümle doluyken, ilişkilerin de aynı kalması zor…

Dolayısıyla, yüreğiniz el vermese bile bazen kendinizi o yol ayrımında bulabilir ve sanki sevgilinizden ayrılıyormuşçasına acı veren bir süreçte arkadaşınızdan ayrılabilirsiniz.

Arkadaşınızdan ayrılmadan önce üzerine düşünmeniz gereken sorular

Eğer, böyle bir zamanın geldiğini düşünüyorsanız, bazı soruların cevapları üzerine düşünerek bu süreci daha iyi değerlendirebilir, kararınızdan emin olabilirsiniz:

1. Arkadaşınız bir sorun olduğunu biliyor mu?

Arkadaşınız aranızda bir sorun olduğunun farkında mı, sizinle benzer duyguları hissediyor mu, yoksa hiçbir şey olmamış gibi hayatına, ilişkinize devam mı ediyor? Bu sorunun cevabı, sizi doğru kararı vermek konusunda aydınlatabilir. Herkes, ikinci bir şansı hak eder evet ama onun öncesinde durumdan haberdar olmayı da. Dolayısıyla arkadaşınız eğer aranızdaki sorunun, sizin düşüncelerinizin farkında değilse önce onu bu konuda bilgilendirmeniz ve mümkünse ilişkinizi iyileştirmeye çalışmanız daha doğru olabilir. Açık iletişim kurarak sorunlarınızı konuşabilir, ona aranızı düzeltmek için bir şey yapma fırsatı, gerekliyse özür dileme imkanı verebilirsiniz. Veya birlikte neler yapabileceğiniz üzerine konuşabilirsiniz. Öte yandan farkında olmasına rağmen herhangi bir adım atmak istemiyorsa, sorunlarınızı çözmeye gönüllü değilse o zaman ayrılık kararınızın belki de en doğrusu olduğunu düşünebilirsiniz.

2. Ayrılık, tek çözüm mü?

Arkadaşlığınızı bitirmeye kesin olarak karar vermeden önce şu soruya cevap verin; gerçekten ayrılık tek çözüm mü? Eğer değiştirebileceğiniz, iyileştirebileceğiniz bir şeyler varsa, ilk adım olarak bunlara odaklanabilir, ayrılığı erteleyebilir ya da tamamen rafa kaldırabilirsiniz. Belki de arkadaşlığınızı bitirmenize gerek yoktur, bakış açınızı değiştirmeniz ya da beklentilerinizi bir kenara bırakmanız durumu iyileştirebilir. Ya da yakınlığınızı yeniden gözden geçirebilirsiniz. Belki de ‘birinci’ dereceden bir dostluk değil de uzak arkadaşlıktır aranızdaki. Eğer öyleyse beklentilerinizi düşürmek daha kolay olacaktır ve ayrılığa gerek kalmayacaktır. Dolayısıyla ayrılık gerçekten gerekli mi bir düşünün.

3. Arkadaşlığınıza bugüne kadar neden zaman ve enerji harcadınız?

Şüphesiz ki biriyle arkadaş kalmayı istemenin, o arkadaşlığı uzun yıllar boyunca sürdürmenin pek çok sebebi olabilir. Anlaşmak, sevmek, enerji uyumu, benzer hayat tarzı ve görüşleri, ortak deneyimler, unutulmaz paylaşımlar bu sebeplerin başında yer alabilir. Ancak, her zaman ‘sağlıklı’ nedenler olmak zorunda değil. Bazen yalnızlık, dışlanma korkusu ya da zorunluluk gibi işlevsel ve iyi olmayan sebepler de bir arkadaşlığın sürmesine neden olabilir. Eğer sizin sebepleriniz bunlara yakınsa, belki de çoktan bu ayrılığı yaşamanızın vakti gelmiştir. O yüzden kendinize bu zamana kadar arkadaşlığınıza neden zaman ayırdığınızı, enerjinizi harcadığınızı sorun. Cevaplarınız, doğru kararı vermenize yardımcı olabilir.

4. Bu arkadaşlık neye mal oluyor?

Arkadaşlığın maliyeti mi olurmuş diye şaşırmadan önce şu örneği gözünüzde canlandırın; arkadaşınızla birlikte zaman geçirmek için onu davetli olduğunuz bir partiye çağırıyorsunuz, o da size eşlik ediyor, ancak tüm parti boyunca orada bulunmaktan şikayet ediyor veya başka bir yerde olmanız gerektiğine dair imalarda bulunuyor… İşte bu dinlediğiniz şikayetler o arkadaşlığın size maliyeti olabilir. Bir arkadaşınızla yolları ayırmadan önce bu gibi senaryoların hayatınızda olup olmadığını düşünün. Eğer varsa -yani arkadaşlığınızın maliyeti sizin için olumsuz etkilere sahipse- belki de yolları ayırmanız en iyisi. Kısıtlı enerji ve zamanımız varken, neden boş yere olumsuz durumlara harcayalım ki? Davetli olduğunuz bir partide yeni bağlantılar kurmak, eğlenmek, sosyal çevrenizi geliştirmek varken gerçekten şikayet dinlemek ister miydiniz?

5. İyi mi daha ağır basıyor kötü mü?

Yukarıdaki parti örneğinde olduğu gibi arkadaşınızla geçirdiğiniz benzer zamanları bir düşünün. Birlikte olduğunuzda hangi duyguları daha yoğun yaşıyorsunuz ya da kendinizi olumlu mu olumsuz mu duyguların içerisinde daha çok buluyorsunuz… Eğer güzel anılarınız yoğunluktaysa bir şans daha verebilir, arkadaşlığınızı toparlamaya gayret edebilirsiniz. Ama aklınızda hep kötü anlar canlanıyorsa, muhtemelen ayrılık vakti gelmiştir…

Tüm bu sorular size doğru cevabı bulmanız konusunda yol gösterebilir ve eğer sonunda ayrılmaya karar verirseniz birtakım ipuçlarına daha ihtiyacınız olabilir.

İlginizi çekebilir: Nasıl arkadaş edinilir?: Derin ilişkiler kurmanın 4 bilimsel yolu

Arkadaş ayrılığı ile nasıl başa çıkılır?

Evet, ayrılıklar da sevdaya dahil ve sadece romantik ilişkilerde değil, arkadaşlıklarda da… Vakti geldi, şartlar olgunlaştı ve bir karar verip arkadaşınızla artık yolları ayırdınız… Kolay olmayacağından ve en az romantik ilişkilerin bitişi ile başa çıkmak kadar zorlayıcı olacağından eminiz. Ama hayat bu ya, değişmek lazım, devam etmek, ilerlemek lazım. Kendinizi böyle bir sürecin içinde bulduysanız bazı ipuçları size yardımcı olabilir:

  • Mümkünse ayrılık konuşması yapın: Ghosting kavramına artık hepimiz aşinayız. Özellikle romantik ilişkilerde. Benzer bir duruma düşmemek için karşınızdakine hiçbir şey söylemeden ortadan kaybolmayın. Mümkünse arkadaşınızla son bir konuşma yapın ve aranızdakileri, kafanızdakileri anlatın. Böylece onun da aklında soru işareti kalmamış olur. Aksi halde tavrınızı anlamlandırması çok zor olacaktır.
  • Kendinizi suçlamayın: Hiçbir ilişki tek taraflı ilerlemez. Eğer, bir şeyler bu noktaya geldiği için kendinizi suçlayacaksanız, hemen durun ve bu fikrinizden vazgeçin. Arkadaşlığınızın bitmesi sizin suçunuz değildi. Her insan hayatının belli dönemlerinde benzer ayrılıklar yaşayabilir. Zamanı gelmişti ve bitti. Bu bitişin sorumluluğunu tek başınıza yüklenmeyin. Arkadaşlığınızı bitirme kararını siz alıp yürürlüğe koymuş olsanız da yolun sonuna tek başınıza gelmediniz, arkadaşınız da oradaydı.
  • Kendinize zaman tanıyın: Tıpkı bir sevgiliyi geride bırakmak, eski bir aşkı kalbe gömmeye çalışmak gibi, arkadaş ayrılığını da atlatmak, aşk acısını iyileştirmek kadar zorlayıcı olabilir. O yüzden kendinize bir süre izin verin. Yas tutmak, hakkınız. Dilediğiniz kadar bekleyin, kendinizle baş başa kalın, kendinizi dinleyin, anlayın, üzüntünüzü yaşayın. Ve sonunda yine kalkıp hayata kaldığınız yerden devam edin. Hemen toparlanmak zorunda değilsiniz ama ömrünüzün sonuna kadar da ‘zaten bitmesi gereken’ bir arkadaşlık bittiği için üzülmeye devam edemezsiniz.

  • Paylaşın: Sevdiğiniz, güvendiğiniz insanlarla bu süreçte yaşadıklarınızı, düşündüklerinizi paylaşmak, toparlanma sürecinizi hızlandırabilir ve kendinizi daha iyi hissetmenize destek olabilir. Dolayısıyla kendinizi kapatmak yerine, sevdiklerinizle paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
  • Yeni arkadaşlıklara açık olun: Hayata küsmeyin. Evet, arkadaşınız sizin için çok değerliydi, onu çok seviyordunuz, birlikte pek çok anı biriktirdiniz, ancak ilişkinizin bitmesinin de birçok sebebi vardı. Dolayısıyla biten bir arkadaşlığın yasını tutarken yenilerini kaçırmayın. Kendinizi dünyaya, yeni dostluklara kapatmayın. Farklı ortamlara dahil olun, sosyal çevrenizi genişletin ve yeni arkadaşlıklar kurmak için önce kendinize, sonra karşınızdakine izin verin.

Son olarak yaşam yolculuğunda buluşmalar kadar ayrılıklara da yer olduğunu unutmayın. Arkadaşlıklar da biter aşklar da, her şey insanlar için, her duyguya yer var. Kabul edin ve devam edin.

İlginizi çekebilir: Herkesin hayatında olması gereken arkadaşlık türleri

Kaynak: self.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

“Migros ile İyisin”: Üreticiden tüketiciye herkese iyi gelecek bir alışveriş deneyimi

Hepimiz hayatımız boyunca hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için en iyisini istiyor, en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Her zaman doğru seçimler yapmanın ve attığımız her adımın güvenilir olmasının peşindeyiz. Bu yüzden alışveriş yaparken sahip olduğumuz standartlar oldukça yüksek. Hem kaliteli hem güvenilir ürünler bulmak hem de bütçemize dost tercihler yapmak istiyoruz. Ancak, günümüz koşullarında tüm bu standartları sağlayan alışverişler yapabilmek pek kolay görünmüyor.



Güzel haber şu ki; 70 yıllık köklü geçmişiyle Türkiye’de modern perakendenin kurucusu ve “yeni nesil perakende” anlayışının mimarı olan Migros, “Migros ile İyisin” diyerek iyi bir alışveriş deneyimi sunmanın ötesine geçiyor. “Hepimize İyi Gelecek” mottosuyla yola çıkan Migros, çalışanından müşterisine, çiftçisinden tedarikçisine çepeçevre dokunduğu herkese sesleniyor ve dokunduğu tüm paydaşlarıyla çok büyük bir ekosistem yaratıyor.

Herkes için en iyiyi sunan bir alışveriş ekosistemi

Çoğu zaman göz ardı ediliyor gibi görünse de gerçek bir alışveriş deneyiminin arkasında yalnızca tüketiciyle sınırlı kalmayan çok büyük bir ekosistem var. Bu ekosistemin bilincinde olan Migros, her paydaşın önemini biliyor ve bu anlayış doğrultusunda hareket ediyor. Üreticiden tedarikçiye, çalışanlardan müşteriye kadar geniş bir ağda herkes için en iyisini sunan Migros, 75 bin çalışanıyla, 23.500 iş ortağıyla sürdürülebilir ve güçlü bir iş birliği modeline sahip. Müşteri odaklı oluşunun yanı sıra yerli üreticilere sağladığı destekle de bu ekosistemin güçlenmesine katkı sağlayan Migros, iş ortaklarına da her zaman büyüme imkanı tanıyor.



Yerli üreticiler, ürünlerini güvenilir bir şekilde tüketicilere ulaştırmanın mutluluğunu ve rahatlığını yaşarken, tüketiciler de kaliteli, taze ve uygun fiyatlı ürünlere kolayca erişebilmenin konforunu ve keyfini sürüyor. Sunduğu geniş ürün yelpazesi, uygun fiyat politikası ve güçlü kampanyalarıyla Migros, her alışverişte müşterilerinin gönlünü fethetmeyi başarıyor. Tüm bunların yanı sıra hem doğaya hem de üreticiye iyi gelen bir anlayışla çalışan ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını, doğal kaynakların korunmasına yönelik adımları destekleyen Migros, her geçen gün ekonomiye, tarıma ve istihdama katkı sağlamaya devam ediyor.

Migros Müşteri Deneyimi Stratejisi ve Pazarlama İletişimi Direktörü Sinem Serdar da “Migros’un dokunduğu herkes üzerinde güçlü pozitif etkisi var” diyerek Migros’un tüm Türkiye’ye iyi gelen bir anlayışla çalışmalarını sürdürdüğünün bir kez daha altını çiziyor. Bu anlayış sayesinde Migros, alışverişin çok ötesinde bir değer sunarak Migros ile İyisin mottosunun arkasındaki güçlü ağı korumaya devam ediyor.

*Bu yazı Migros katkılarıyla hazırlanmıştır.





Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale