X

Dostluk üzerine: Tüm kapıları açmak her zaman iyi midir?

Bir insana içinin bütün kapılarını açınca, bütün evini gasp edeceğini sanmamalı! Ben bunu o kadar çok yaşıyorum ki artık anlatmak yetmez bir de ölümsüzleştirip yazmak istedim. Bir insanla dostluk kurmak, hayatının tüm açmazlarını ona açmak, çareler aramak, bazen sadece dinlemesini istemek sizi ilk hatanızda kıracağı anlamına gelir mi? Ya da şöyle düşünelim, bazen bir sıkıntısını, derdini paylaşamamak yapmış olduğun tüm doğruları götürür mü? Bazen sonuca bakıp direkt yanlış olarak kategorilendirmeden, gidiş yoluna da puan vermek gerekmez mi gerçekten dostunsa o insana.

Ben ilişkilerimde fazla tavizkarım sanırım. Birini hayatıma alınca, gerçekten tüm kapılarımı öyle bir açıyorum ki tüm odalarıma kapıyı çalma ihtiyacı duymadan girebiliyorlar. Oysa benim de biraz sakinliğe, biraz kendi kabuğuma çekilmeye ve evet bazen de hata yapmaya ihtiyacım var.

Tüm duygular bizim için, her yerde bangır bangır bağıran “iyi hissetmen gerek” çığlıklarının ardında bazı gerçekler de var insana dair. Biraz hüzün, biraz neşe, bazen biraz da kaygı… Hepsi insana dair değil mi? Çok mutsuz olduğumuz bir durumu dibine kadar yaşamazsak nereden bileceğiz gerçek mutluluğun kıymetini?

Bırakalım da bu duyguları da yaşayalım. Tıpkı aniden bastıran ve sokakta hazırlıksız yakalandığımız bir sağanak yağmur gibi, girelim bir tentenin altına, bekleyelim dinmesini o yağmurun. Beklerken, duygularımızı içimize çeke çeke koklayalım, tıpkı yağmurun toprağa karışan kokusunu kokladığımız gibi. Belki yağmur hemen dinmez, ama hafiflediğinde ve yeniden tentenin altından çıkacak cesareti bulduğumuzda çıkalım, beklerken harmanladığımız duygularımızla yeniden yola devam edelim.

Peki tüm bunlara rağmen, bazen hak etmediğinizi düşündüğünüz durumlara maruz kaldığınızı düşünmez misiniz siz de? Ben son dönemlerde epey bir düşünür oldum. Çok yakınımda olan birçok insanın, sadece o sırada şartlarım uygun olmadığından “yeterince” destek olamadığımı düşündükleri için kırıcı eleştirilerine maruz kaldım. Ve tabii ki düşündüm hemen; haklılar mıydı? Hemen empati ve sempati çarklarımı çalıştırdım ve durumu enine boyuna masaya yatırdım. Ben olsam ne yapardım? Böyle mi tepki verirdim? Keşke cevaplarım evet olsaydı. Ama maalesef, ben böyle tepki vermezdim. Ben, dostumu iyi tanıdığım için onun hangi niyetle o şekilde davrandığını bulup, konuyu rafa kaldırırdım. Ve ona da bunu söylemezdim ki, kafasına takıp üzülmesin diye. 

Tam bu yazıyı yazarken karşıma şu söz çıktı, der ki: “Çevrendeki insanlar susacağı, konuşacağı ve duracağı yeri bilmiyorlarsa, sen fazla adım atmışsındır onlara. Biraz geri çekil!”

Duygularıma çok güzel tercüman oldu bu güzel söz. Zira çokça kez düşündüğüm gibi, insanların bize davranışlarını yine biz kendimiz belirliyoruz. Biz ne kadarına izin verirsek, o kadar konuşmalılar bence. Bazen biraz geri durup, olaylara dışarıdan bakmak bazı durumları berraklaştıracaktır sanırım. Ne dersiniz? Aslında konuşmadan önce de Sokrates’in üçlü filtresinden geçse her sözümüz, tüm ilişkilerimiz daha keyifli bir hal almaz mıydı sizce de? Nedir bu üçlü filtre peki?

Bir gün bir adam Sokrates’e, “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” der. Sokrates, “Bir dakika bekle” diye cevap verir ve devam eder, “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor.” Adam merakla, “Üçlü Filtre?” diye sorar. “Doğru” diye devam eder Sokrates. “Benimle arkadaşın hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir. Bu ona üçlü filtre dememin sebebi. Birinci filtre: Gerçek filtresi. Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak gerçek olduğundan emin misin?” Adam, “Hayır, aslında bunu sadece duydum.” “Tamam” der, “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun… Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, yani iyilik filtresini. Arkadaşın hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” diye sorar Sokrates. Adam Sokrates’e, “Hayır, tam tersi” diye cevap verir. Sokrates, “Öyleyse onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. İşe yararlılık filtresi; bana arkadaşın hakkında söyleyeceğin şey benim için yararlı mı?” diye sorar. Adam şaşırarak, “Hayır! Gerçekten de değil!”  der. Sokrates, “İyi o zaman. Eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse ve yararlı değilse, bana niye söyleyesin ki!?” der.

İşte bu üçlü test ile ben de genelde bir olay karşısında tepki vermeden önce durup bir sorguluyorum: Bu söyleyeceğim şeyin bana faydası ne, karşımdakine faydası ne, üçüncü kişilere faydası ne? Bu üçlü mini teste vereceğim cevaplar bir amaca hizmet ediyorsa o zaman hemen eyleme geçiyorum. Değilse, gökyüzüne salıyorum o düşünceyi, zihnimden uzağa gitsin, kimseye bir zararı olmasın diye.

Dilerim bu üçlü testi içselleştirerek yaşamınıza yön verir, yönetmesi bazen zor olan insan ilişkilerinde yolunuza pusula edersiniz.

İlginizi çekebilir: Değer bilmek: Geç olmadan hak edene hak ettiği değeri verebilme sanatı

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale