X

Doomscrolling (felaket kaydırması) nedir: Kötü haberleri takip etmeye bağımlı olabilir misiniz?

Sosyal medya hesapları şüphesiz ki çoğumuzun her gün saatler harcadığı, farkında olmadan sürekli ekran kaydıra kaydıra derin girdaplara daldığı dijital ortamlar… Ekonomik kriz, Covid-19, savaş, küresel ısınma, gıda kıtlığı ve benzeri birçok olumsuz haberle karşılaşabildiğimiz bu ortamlarda, gelişmeleri takip etmek, daha fazla bilgi sahibi olmak için istemsizce oradan oradan geçiş yapıp ekranı hızla değiştirebiliyoruz. Literatürde yeni yeni kendine yer bulan “doomsurfing” ya da “doomscrolling” olarak adlandırılan bu durum; “haberler üzücü, cesaret kırıcı, iç karartıcı olsa bile, kötü haberler arasında gezinmeye devam etme eğilimi” olarak tanımlanıyor. Türkçe’ye “felaket kaydırması” olarak çevrilen bu kavram, ruh sağlığı için oldukça tehlike arz ediyor. Gelin, ‘doomscrolling’ konusuna daha yakından bakalım.

Özellikle pandeminin dünyada ilk ortaya çıktığı zamanlarda birçoğumuzun Covid haberlerini yakından takip ettiği; istese de ekrandan kopamadığı, sürekli yeni haberler arayışında olduğu o dönemi hatırlarsınız… Nerede kaç vaka var, virüs ne hızla yayılıyor, hayatını kaydeden insanların sayısı kaç, kısıtlamalar ne kadar devam edecek, mutasyona uğramış yeni tür nerede görülmüş… ve benzeri iç karartıcı daha birçok soruyla günlerce, aylarca haberleri odağımıza aldık. Derken virüsün yayılmasını dünyadaki savaşlar, çevre kirliliği, orman yangınları gibi çeşitli felaketler takip etti. Kötü haberler artıkça bizim de haberlerin içinden kendimizi çekmemiz zorlaştı. Hiç merak ettiniz mi; neden, özellikle kriz dönemlerinde zaten birçok olumsuz durum varken aldığımız haberlerle, öğrendiğimiz bilgilerle yetinmeyip daha da derine inmek istiyoruz, neden daha fazla üzücü haber arıyoruz? Sebebi: Doomsurfing.

Neden ‘doomscrolling’ yapıyoruz?

Güncel haberleri takip etmek, dünyadan haberdar olmak, neler olup bittiği hakkında fikir edinmek elbette ki yaşamın gerekliliklerinden biri; ancak her şeyin olduğu gibi kötü haberlere maruz kalmanın da fazlası zarar. Olumsuz haberleri yoğun bir şekilde takip etmenin ruh ve zihin sağlığımızı olumsuz etkilediğini bildiğimiz halde yine de daha fazla kötü habere erişmek için zamanımızı harcayabiliyoruz. Peki ama neden?

Birçok psikoloji uzmanına göre, durmadan kötü haberler aramak, daha da derin bilgiler edinmek hayret verici bir şekilde alışkanlığa dönüşerek tatmin edici bir durum yaratabiliyor. İnsanlar, bir şeyleri kaçırma, dünyadan kopma korkusu ile ‘felaket kaydırması’ girdabının içine çekiliyor. Çünkü, uzmanlara göre dünyadaki belirsizlik ve dakika dakika gelişmeye devam eden olumsuz durumlar, karşı konulamaz bir şekilde takip etme hissi uyandırabiliyor.

Yapılan birçok bilimsel araştırma, özellikle tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinin doomscrolling’in ortaya çıkışını tetiklediğine dikkat çekiyor. Pandeminin yarattığı belirsizliğin yanı sıra aynı dönemde akıllı telefonlarda geçirilen zamanın artması da ‘felaket kaydırması’nın sorumluları arasında gösteriliyor.

Araştırmalar, ‘felaket kaydırması’nın bizi daha kötü hissettirdiğini bilmemize rağmen devam ediyor olmamızı, aynı zamanda değişen sosyal medya alışkanlıklarına da bağlıyor ve medya tüketiminin şaşırtıcı bir şekilde haberler ne kadar kötü olursa olsun tatmin edici bir his yarattığına dikkat çekiyor. Öte yandan, ünlü Psikanalist Babita Spinelli, bu konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor ve durumu şu şekilde özetliyor: “Stres zamanlarında insanlar bilgi için sosyal medyaya yöneliyor ve ‘doomsurfing’, bugünün dünyasındaki belirsizliklerle ‘başa çıkma mekanizması’ haline geliyor.”

Benzer bir açıklamayı Medya Psikolojisi Araştırma Merkezi‘nin yöneticisi Pamela Rutledge da yapıyor ve şöyle söylüyor: “Doomscrolling, korktuğumuz zamanlarda yanıtlar almak için hissettiğimiz dürtüsel ihtiyacı açıklıyor. Yeni bilgilerin bir tehdit oluşturup oluşturmadığını değerlendirmek için biyolojik olarak ‘doomscrolling’e yöneliyoruz.”

Araştırmaların sonuçlarından ve uzman görüşlerinden de anlaşılacağı üzere, kendimizi kötü haberlerle sarıp sarmamızın ve hep daha fazlasını öğrenmek için çabalamamızın altında sosyal medya alışkanlıklarımız ve kötü haberlere başa çıkabilmek için ihtiyaç duyduğumuz savunma mekanizması yatıyor. Gündemle ilgili ne kadar bilgi sahibi olursak kendimizi o kadar güvende hissedebiliyoruz. Tüm gelişmelere hakim olduğumuzda kendimizi daha iyi koruyabileceğimizi düşünüyoruz ve ‘felaket kaydırması’nın içinden kendimizi çekemiyoruz.

‘Felaket kaydırması’nın önüne nasıl geçebiliriz?

Dünyada olup bitenleri takip ederken, kötü haberleri, olumsuz gelişmeleri izlerken ‘felaket kaydırması’nın girdabına kapılmamak için en önemli adım ‘farkındalık’. Uzmanlar, bizi üzen, yıpratan, tüm dünyayı olumsuz yönde etkileyen gelişmelerle başa çıkabilmek için ‘doomscroolling’ten başka savunma mekanizmaları geliştirmemiz gerektiğine dikkat çekiyor ve doğru, kesin bilgiler sunan kaynaklara ulaşmanın önemini vurguluyorlar.

İnternette, sosyal medya hesaplarında, amaçsızsa ve yanlış yönlendirmelerle dolu bilgi kirliliğinin arasında boğulmamak için sadece güvenilir kaynaklardan gelen bilgilere dikkatimizi kanalize etmek başlangıç için en iyi adımlardan biri olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, bu kaynaklarda geçirilen zamanın sınırlandırılması da şart. Aksi halde tüm günü üzücü haberlerle geçirip daha kötü hissedebiliriz. Sadece gelişmeleri takip etmek için birkaç dakikalık zaman dilimlerinde doğru kaynaklardan bilgi edinmek ‘felaket kaydırması’nın önüne geçmek için etkili adımlar olarak görülüyor.

Diğer bir yandan, kişisel gelişime önem vermek, yeni gündemler hakkında bilimsel bilgilere erişmek, doğruluğu kanıtlanmış araştırmaları, makaleleri okumak, alanında uzman kişilerin görüşlerini dinlemek, ‘felaket kaydırması’ yaşamadan gelişmeleri takip edebilmenin ve doğru bir şekilde bilgi sahibi olmanın en etkili yöntemleri arasında değerlendiriliyor. Bilgi kirliliğinden uzaklaşmak ve uygunsuz içeriklere maruz kalmamak için özellikle kriz anlarında geniş bir kitle tarafından paylaşılan ama güvenilirliği kanıtlanmamış içerikleri yayınlayan sosyal medya hesaplarından uzak durmak, yalnızca teyit edilmiş bilgilere itimat etmek, ‘doomscrolling‘in önüne geçebilir.

Son ama en fazla işe yarayacak ve ‘doomsurfing’in önüne geçecek adımlardan biri olarak ise ‘anda kalmak’ vurgusu yapılıyor. Uzmanlar, ‘mindfulness’ becerilerini geliştirerek ‘şu ana odaklanma’nın gücünden faydalanmak gerektiğine; böylece ‘felaket kaydırması’ndan kendimizi koruyabileceğimize dikkat çekiyorlar. Nefes egzersizleri, çeşitli meditasyon teknikleri ve mindfulness çalışmaları ile anda kalmaya odaklanmak ‘doomscrolling’i önlemenin yanı sıra zihinsel ve ruhsal sağlığımızın desteklenmesine de katkı sağlayabilir.

Kaynak: merriam-webster, bbc, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Sosyal medya hayatınızı ele geçirmesin: 6 adımda detoks

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale