“Başka bir zamanı veya başkalarını beklersek değişim gelmeyecektir. Beklediğimiz bizleriz. Aradığımız değişim biziz.”
Barack Obama
Dünyayı değiştirmek “zordur”, “imkansızdır”, “yapılamayacak olandır”, “gücümüz yetmez”, “kalbimiz dayanmaz”, “içimiz kaldırmaz”, “biz kimiz ki dünyayı değiştirelim?”, ‘”böyle gelmiş, böyle gitmekte olandır”, “bizim boyumuzu aşandır”, “bizden çok ötelerde kalandır.”
Dünyayı değiştirmek bu kadar zor mudur gerçekten? Bir düşünelim bundan yüzyıllar önce birileri gemilere binerek “Dünya bu kadar küçük olmamalı” demiş ve sonucu her ne olursa olsun, hatta kıyısından düşeceklerine bile inansalar (!) sonuna kadar gitmek üzere yollara çıkmıştır. Denizlerde günlerce yol almış, kocaman okyanusları geçebilecek cesareti göstermiş ve sonunda bambaşka bir kıtayı keşfetmişlerdir. Ve evet, işte onlar dünyayı değiştirmişler, o gün inanılan dünyayı, bugün bizim bildiğimiz dünya haline getirmişlerdir…
Ben bugün sizlerle birlikte “benim buna gücüm yetmez, ben mi dünyayı değiştireceğim?” diyerek bir kenara atıverdiğimiz her şeye, yılın ilk günlerinden bakalım istiyorum. Bu yıl kendimize bir söz vereceğiz ve en azından hayatımızda tek bir şeyi, sadece bir şeyi değiştireceğiz.
Eğer kitap okumaya zaman ayıramıyorsak -bu, günde sadece bir sayfa kitap okumak olabilir-, eğer bir kursa gitmek istiyor da bir türlü vakit bulamıyorsak -bu YouTube üzerinden bu konuda video izlemek için sadece günde on beş dakikamızı ayırmak olabilir- veya hedefimizdeki tatil için para biriktirmeyi istiyor ve bir türlü farklı masraflardan dolayı gerekli bütçeyi denkleştiremiyorsak -bu, her gün beş lira kenara koymak üzere aksiyona geçmek de olabilir (ayda 150 liramız ve yıl sonunda toplam 1.800 liramız olacaktır!)…
Neden bir tek şeyi değiştirmek bile bu kadar kıymetlidir? Hayat değişimdir, bir ağaç çiçek vermeden, meyve vermeden önce yaprak döker, hazırlanır, değişir. Yağmur düşmeden önce su değişir, bulut olur, buhar olur ve sonra yağmura dönüşür, böylelikle oluşur. Bir şerbet, tadına ve tavına ermeden önce şeker içinde erir, erir ki suya tadını verir ve sonrasında ancak gerçek bir şerbet kıvamına erişebilir. Bir tırtıl kelebek olmadan önce değişir, o muhteşem renklere bürünmeden önce kabuğunu atar, gelişir ve böylelikle ortaya çıkar. Bir tohum filiz vermeden önce, toprağın üstüne çıkmadan önce, kimseler görmüyorken gelişir, yeşillenir ve bir gün gelir biz onu toprağın üzerinde görüveririz. Bir can ellerimize doğmadan önce tek hücredir, her gün bir şey değişir oluşunda. Bunun için dokuz aylık değişimi beklemek gerekir ve bir gün bakarız o tek hücrenin değişimi olağanüstü güzelliklere nail olmuş…
İşte bu yüzden değişimin “küçük” diye adlandırılması doğaya bile aykırıdır. Bir karınca, yuvasını yapmak için, tüm kış yiyeceği erzağı için, aylarca değişimi taşır ve her günü bizler için küçük olsa da kendisi için kocaman bir değişimdir. Emektir. Çalışmaktır. Düşlemektir. Hayata tutunmak üzer savaş vermektir.
Bu yüzden bugün kendinize bakmanızı dilerim, bu yıl için kendinize sormanızı dilerim, bir lira da olsa, beş dakikalık bir zamanda da olsa, dünya için çok küçük de olsa neyi değiştirebilirsiniz? Bu yıl dönüşmek için kendinizde, çevrenizde neyi değiştirebilirsiniz? Neyi farklı yapabilirsiniz? Nasıl farklı olabilirsiniz?
Çünkü DÜNYAYI değiştirmek mümkün!
İlginizi çekebilir: Neden kendinize meydan okumalısınız: Çünkü hayat, o zaman hayat!