Dönüşüm: Bir taraftan ayrışıp, bir taraftan birleşmek
Lohusalık sanki, ya da kar toplamaya başlamış olan bir bulut… Durduğu yerde duran, kendini kendine doğru yoğunlaştırıp doyuran, dolduran, besleyen ama duran…
Bu aralar hissettiğim, çok çok ağır ilerleyen bir süreç, sanki bir spiralin boğumundan yukarı giden yokuşa atılan minik adımlar… Geçiş, dönüşüm başladı. Öyle bir anda başladı gibi değil de, hazırlıklar tamamlanmıştı şu ana kadar, şimdi yavaş yavaş ana kapıdan geçiyoruz gibi.
Ana kapıdan geçerken biraz form, biraz da yapı değiştiriyoruz, elekten geçer gibi, ince ipliklerimiz ayrışıyor, kapı ardında ise alıştığımızdan başka bir şekilde örülüyor. Artık bütünümüzün deseni Selanik değil de haroşa…
Aynı malzeme gibi ama şekli şemali, kalınlığı, efekti farklı. Kullanılacağı yerler, konumu, yeri farklı.
Sözümüzün anlamları, kelimelerimizin ruhları farklı. Burası bildiğimiz dünya değil. Burası hayal ettiğimizi sandığımız ama aslında ara ara rüyalarla bize aktarılan vizyonların dünyası… Hayallerimizden çok başka!
Daha iyi veya kötü değil, başka.
Hayali yorumlayan zihnin, bilmediği şeyi bildiklerinin en yüksek versiyonuna yorar, oysa olan, bilmediklerinden oluşan, ancak zihnin bilmediğine uyumlandığında anlaşılır olan olur. Öyle bir başkalık, bu yüzden hem tanıdık hem de anlaşılmamış.
Dolmaktayız.
Eski halimize doğru değil, bilinmeyene doğru dolmaktayız. Sorular aynı olacak olsa da (?) cevapların istemsiz farklı olacağı yere dolmaktayız.
Belki kontrolcülüğü bırakmak, olana teslim olmak, akışa güvenmek diye dile pelesenk olanlar, tam şu anda, burada iplikçiklerimizin ayrışırken zorlanıp kopmaması içindir? Hayatı daha mutlu yaşamak amacından değil, geçişlerde kopuşlara, kayboluşlara sebebiyet vermemek içindir?
Yavaşlamak, sakin zihinlere sahip olmak, dinginleşmek, belki bu “dolum” esnasında “endişelenmemek”, değişenlere sükunet ile bakabilmek içindir?
Ne dersiniz?
Bir taraftan ayrışıyor, bir taraftan birleşiyoruz, başka formlara, başka şekillere.
Kelimeleri olmayan seslere…
Tanımlamaya çalışmadan hissetmek, yargılamadan, anlamlandırmaya çalışmadan gözlemlemek, şimdiye kadar kendimizi tanımak için geliştirdiğimiz ustalığımızı şimdi yaşamın ve tüm sistemin üzerinden uygulama vakti. Ucu açık bir enneagram olarak oturmak ve izlemek…
Kalplerden kalplere akacak bir destan, açık bir sır.
Kalbi okuyabilene destan, okuyamayana sır…
İlginizi çekebilir: İsteklerinizin gerçekleşmesinden korkuyor olabilir misiniz?