Koca bir yılı devirdik ve taptaze bir başlangıç noktasındayız.
Başlangıç metaforik.
Bir döngünün içindeyiz. Devam ediyoruz kaldığımız yerden. Hiçbir şey sıfırlanmıyor. Bir-iki promosyon uygulamasında puanların siliniyor ama diğer her alanda yeni yıl, Ocak 1 bir şey değiştirmiyor. Sorumlulukların devam, ödenmemiş borçların aynı, alacağın aynı. Yıl döndü diye kaynakların da değişmiyor. İnsanoğlunun icadı döngüleri bölmek ve öyle de oldu.
Olay, bitiş ve başlangıç döngüsü.
Her bitiş bir başlangıçtır ve içinde yükler barındırır.
Bu yüklerin bir miktarı fizikseldir; bir sonraki döngüye aynen taşırsın. Bazen artar fiziksel yüklerin. Bazen de duygusal yükler taşırsın. Tamamlanamamış her şeyin ağırlığı eklenir. Bir de düşüncelerin oluşturduğu yükler var… Altında ezilirsin. Bel ağrıları, sırt, boyun ağrılarına selam olsun 🙂
Şirketler yaptı bile bilançolarını; kişisel yaşantımızda da bilanço yapma zamanı döngünün tamamlanması: Kaynaklarım, yükümlülüklerim, gelirim, giderim ve borçlarım. Yeni döngüdeki odağımı belirlemem için önemli veri bu bilançoda.
Çoğu zaman kişisel bilanço yapmadan devam ediyoruz.
Umudu, fırsatları, yenilikleri, arzu ettiğimiz değişimi getirme yükümlülüğünü de yeni “başlangıca” veriyoruz. Bu görevi yeni yıla vermeyi küçük yaşlardan itibaren “öğreniyoruz”. Bu yüzden belki de anaokullarından itibaren en sık ve hatta düzenli yapılan etkinliktir “Yeni Yıl Dilekleri”. (Ve belki de en kolay boşa çıkan, seken dileklerdir onlar.)
Halbuki kaynaklarımı tüketmişsem, alma-verme dengem şaşmışsa yeni döngü bana n’apsın?
İnsan en kolay kendine verdiği sözleri tutmuyor. Sözünün eri olmak bir erdem iken, bu sözler kendimize olunca kimse bilmiyor zaten deyip erteleme, öteleme, vazgeçme davranışlarında daha kolay bulunuyoruz. Kendinden ve dolayısıyla yaşadığın hayattan memnuniyetin de kendinle ilişkine bağlı.
Belki de bu döngünün en önemli hedefi kendine verdiğin sözleri tutmak olsa?
Bu yazımın çıkış noktası aslında yıllardır her yeni yıl yazdığımız dilekleri sorgulamak. Ne işe yarıyor Allah aşkına?
Bazı yıl ne dileyeceğimi bilmiyorum, kafam karışık oluyor. Maddi şeyler istemeyeyim diyorum bakıyorum o olmadan olmuyor ki diğerleri. Bazısında klişe diye yargılıyorum dileklerimi ya da “imkansız” zihniyetine kurban ediyorum.
Sağlık, huzur, keyif, mutluluk, başarı, bereket…
Hep aynı!
Aile masalarını çok severim. Bizim geleneksel Cuma akşamı buluşmalarımız vardır: Herkesin en sevdiği yemekler pişer; acıkanlar börekleri yürütür mutfaktan masa tamamlanana kadar, şakalar havada uçar, gündem tartışılır, bayram, seyran, yeni yıl ritüelleri yerine getirilir. Tombala, Tabu dışında yeni yıl ritüelimiz uzunca bir süre benim metalik ağacıma kalp şeklinde kestiğim kartlara dilek yazmaktı. Ertesi yıl hep birlikte söker; bilanço yapar yenilerini öyle asardık. Bilanço zamanı değerlendirme hem güldüğümüz hem hüzünlendiğimiz anlardı.
Yıllar içinde ne ilginç dilekler okuduk: Eve domuz almak isteyen minik yeğenim, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu arzulayan babam, Grey’s Anatomy bitmesin diyen kızım derken, kartlarda bebek, ev, araba, sevgili, Phuket tatili, Playstation, çeşitli Apple ürünleri ile bir nevi alışveriş listesine dönüşmeye başladı. Bir de aralara samimi dostluklar, mutluluk, başarı, sağlık, para gibi kavramlar serpiştiriliyordu.
Bir şeyi sürekli yaptığınızda anlamını yitiriyor.
Kelimelerle yapardık hatırlıyorum: Sıradan bir kelimeyi alın ve 30 saniye durmadan tekrar edin. Kelime sadece bir sese dönüşüyor anlamı gidiyor.
Galiba benim ağaç ritüelim de aynı etki altında kaldı sadece yaz as; içerik: Çok da üstüne kafa yorma (!)
Bu yıl ağacı söktüm.
Kartlardan ne olduğu bile belli olmayan ağacım öyle dekoratif ama boş kaldı!
Serbest bıraktım dilekleri… Asılı kalmadılar 🙂
Onun yerine Ocak ayı (tercihen ilk haftası) için kendime şöyle bir çalışma koydum:
Günlüğüme şu aşağıdaki soruları cevaplayacağım ve bu döngüdeki odağımı belirleyeceğim.
Her seferinde 1 adet.
Tamamladıkça yeni odak.
Yeni hedef.
Yeni süreç.
- En iyi versiyonum nasıl biri?
- Benim en iyi versiyonumla aramda nasıl bir mesafe var?
- O mesafeyi aşmak için neye ihtiyacım var?
- Kaynaklarım neler?
- Engellerim neler? Bu engelleri nasıl aşabilirim?
- Bu çalışmadan sonra hedefim yönünde ilk ne yapacağım?
- Hedefime vardığımı nasıl anlayacağım? Ve…
- Bu başarımı nasıl kutlayacağım?
Kendine koçluk yaparak sen de bu döngüyü verimli kılabilirsin.
Dedim ya koca bir yılı devirdik ve taptaze bir başlangıç noktasındayız.
Başlangıcın tazeliği ve umudu ilhamınız olsun.
Açın ajandanızı ve kendinize bir koçluk randevusu yazın.
Telefonunuza hatırlatma koyun.
O gün alın kahvenizi, çayınızı, kağıt-kalem ile yukarıdaki soruları yanıtlayın. Bırakın aksın yanıtlar. Yargılarınızla, sınırlı düşünme becerinizle sınır koymayın.
Biraz “çılgın” olmaya yer açın. Şaşırtın kendinizi.
Disiplinle oturun ama çocuksu ve oyuncu ruh halinizle yapın çalışmayı.
Hırsla doldurulmuş uzun listeler yerine yenilir yutulur lokmalar olsun bu sefer ki.
Neresinden tutacağınızı bildiğiniz bir şey.
Son olarak güncelleme konusuna bir değinelim:
- Hedefleriniz eğer size değil de başkalarına bağlı ise orada bir güncelleme gerekiyor demektir. Kişi ancak kendine hükmedebilir, diğer insanlara, sisteme, doğaya hükmedemez. Bunun aksi yönünde koyulan hedefler hep hüsran.
- Konudan koparsanız, inancınızı yitirirseniz soruları yeniden yanıtlayın. Odağınızı kişisel konumunuz açısından da güncellemeniz gerekebilir.
- Her seferinde 1 odak noktası.
Umut sizinle olsun…
İlginizi çekebilir: Post-truth (gerçek ötesi): Yalanlara alıştığımız yerde gerçekler anlamını yitirdi mi?