X

Dominik Dominik sokaklar, Rio misket yuvarlar

Şimdi sizlere Karayip turumuzun dördüncü durağı olan Dominik Cumhuriyeti’nin başkentinin Santo Domingo olduğunu, Hispanyola adasında yer aldığını, bu tropik, neşeli ülkenin Avrupalılar tarafından Las Americas (Amerika kıtaları)’da ilk oluşturdukları yerleşim olduğunu, ana dilinin İspanyolca olduğunu falan, gerçekten uzun uzun anlatmak isterdim. Fakat gelin görün ki, bir önceki durağımız Turks ve Caicos Adaları’nda havada, karada ve suda her yerimi ısırmış olan sivrisineklerden dolayı Dominik Cumhuriyeti; benim için hastane, uçağımın iptal edilmesinden dolayı panik ve sıkıntı, yine uçak iptalinden dolayı da çok enteresan bir hikayeye sebep olan tesadüflerden oluşuyor. Turks ve Caicos Adaları’ndan 30 kişilik pırpır uçağımızla heyecanlı bir yolculukla Santiago’ya doğru yol alıyoruz. Karayip turu içinde üçüncü kez bindiğimiz bu tek hostesli, pırpır uçakları çok sevmiş ve alışmış olmamıza rağmen, yolculuk boyunca o kadar sallanıyoruz ki inince toprağı öpecek kıvama geliyoruz. Aslında uçaktaki yolcular da inanılmaz eğlenceli ve neşeli tipler. Herkes bağıra bağıra konuşuyor, gülüyor, bir yandan da uyuşturucu kaçakçısına benziyor! Yani böyle türbülanslı, heyecanlı, uyuşturuculu bir Orta Amerika filminde hissettiriyor bu kısa yolculuk bana kendimi. Santiago’da hiç vakit kaybetmeyip, (Santo Domingo’da artık neler var zannediyorsak) koştura koştura bir otobüse binip iki saat sürecek olan yolculuğumuza başlıyoruz. Allahım! Bu iki saat boyunca sinek ısırığından ponçik ponçik şişmiş bacaklarımı deyim yerindeyse haşır huşur kaşıyorum. Arkadaşım daha fazla kaşımamam için ellerime vuruyor ama nafile. Ben hayatımda böyle bir kaşıntı, böyle bir acı hissetmedim. Derimi yüzüp, kemiklerimi kaşımak istiyorum neredeyse!

Sinek Mıncırıkları

Santo Domingo’daki otelimiz Europa Boutique Hotel’e geldiğimizde resepsiyonist teyze tüm sevimliliğiyle bizi camsız odamıza yerleştirip, derdime çare bulmak için kaşıntı önleyici krem önerirken, bacaklarımı gördüğü anda irkilerek hastaneye gitmek üzere bir taksi çağırıyor. Zaten o sırada ben de; “Beni hastaneye götürün” diye ağlamaya başlamışım bile. Taksi şoförümüz Alexis; dünyanın en iyi insanlarından biri. İngilizce konuşuyor, hastanenin içine kadar gelip bize yardım ediyor. Doktorlara benim alerjim olduğundan, dolayısıyla aspirin içerikli ilaçlar alamayacağımdan bahsediyor, sigorta, para ve reçete gibi bütün gerekli hususlarda bize yardımcı oluyor. Bu sırada ben Clinica Abreu’ nun acilinde uzanmış, benimle ilgilenecek doktoru bekliyorum. Kaşıntı içinde kıvranırken, bir yandan da hayal kurmayı ihmal etmiyorum tabii. Şimdi diyorum, içeri (buraya dikkat) “zorunlu görevini Dominik Cumhuriyeti’nde yapmakta olan, inanılmaz yakışıklı, Brezilya’lı bir doktor girecek”, birbirimize aşık olacağız ve ben Brezilya’ya taşınacağım. Daha benim hayal baloncuğum sönmemişken, içeri iri yarı bir abla giriyor. Bir kolumdan, bir popomdan olmak üzere iki tane iğneyi ok atar gibi yumuşak derime sapladıktan sonra, serumumu takıyor. Ben de hayalimin tadı damağımda, iğnenin acısı popomda, kaşıntılarımın geçmesini beklemeye koyuluyorum. İşte hayaller ve gerçekler! Hastanede işimiz bittikten sonra, Alexis bizi bir eczaneye götürüyor. Kocaman bir eczane, fakat içeri giremiyoruz. İçerdeki adam mikrofonla bize bir şeyler soruyor, reçeteyi banka veznelerindeki gibi, azıcık açık bir boşluktan içeri bırakıyoruz. Eczacı reçeteyi alıp, bütün ilaçları hazırlıyor ve yine aynı daracık boşluktan bize uzatıyor. Alt tarafı bir eczane, bu güvenlik niye! İlaçlarımı alıp otele geri dönerken karşıma çıkan iyi insanlar için Allah’a bir kez daha şükrediyorum. Dünya’nın bir ucuna gidiyor, tanımadığımız insanların evlerinde kalıyor, hastanelere kaldırılıyor, birazdan bahsedeceğim Sinan gibi internetten bulduğumuz insanlarla tanışıp, görüşüyoruz… Neyse ki karşımıza hep Alexis gibi yardımsever taksiciler, Cheminade’lar gibi misafirperver ev sahipleri, Sinan gibi dost canlısı insanlar çıkıyor…

Plaza Espana

Biraz da Santo Domingo’da neler var, neler yok kısmına gelelim. Şehrin en civcivli bölgesi Zona Colonial; Las Americas yani Yeni Dünya’nın en eski yerleşim bölgesi, UNESCO ( Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu)’nun dünya miraslarından sayılan, koruma altında olan bir bölge. Burada, Plaza Espana’da bulunan Pat’e Polo, La Briciola, Angelo gibi birbirinden şık ve leziz restoranlarda bir akşam yemeği yemeden, Avenida Venezuela ( Venezuela Caddesi)’daki gece klüplerine gitmeden, Dominik Cumhuriyeti birası Presidente’yi tatmadan dönmeyin derim. Las Americas’ın en eski kilisesi; Catedral Santa Maria La Menor’ u görüp Calle El Conde ( El Conde Caddesi)’de alışveriş yapmayı da ihmal etmeyesiniz.

Avenida Venezuela’dan gece manzarası

Aman efendim Santo Domingo çok sıcak, yüzümüz, gözümüz ter içinde kaldı, ayağımızı bir denize soksak hiç fena olmaz derseniz, hemen bir otobüse atlayıp ya da paraya birazcık kıyıp 30km uzaklıktaki Boca Chica plajına gidebilirsiniz. Gidemeyip de hep merak ettiğim Punta Cana’yı gezip bana anlatmak isterseniz de keyifle dinlerim. Haa bir de Acun’un memleketine kadar geldik, Survivor nerde çekiliyor yahu derseniz 2 saatlik bir yolculukla Las Terrenas’a ulaşabilirsiniz.

Boca Chica

Couchsurfing.org’un velinimetlerinden bir kere daha yararlanarak bizimle aynı tarihlerde Dominik Cumhuriyeti’nde olacak bir Türk genci; Sinan’la Zona Colonial’deki Hard Rock Cafe’nin önünde buluşmak için sözleştik. Yediğim iğnelerden sonra bayağı azalan kaşıntılarımdan dolayı mutluydum ve artık eğlenmeye hazırdım. Sinan yıllardır Haiti, Trinidad ve Tobago ve Panama’da Orta Amerika’nın Turkcell’i Claro’da çalışıyormuş. Santo Domingo’ya iki haftalığına iş için gelmiş, gelmişken de bizle buluşma gafletinde bulunmuş. İspanyolca’yı inanılmaz akıcı konuşan, yıllardır Türkiye’yi ziyaret etmemiş bu iyi niyetli, Mersinli genç Sinan; iş için Santo Domingo’da bulunduğundan, bütün otel ve taksi paralarını şirketi ödüyor. O da sağ olsun bize bir kuruş taksi parası verdirmiyor. Malecon’daki restoranlardan birinde yediğimiz akşam yemeği sırasında Sinan’ı daha da yakından tanıyoruz ve çok seviyoruz. Ardından beraber Avenida Venezuela’ki gece kulüplerini ziyaret ediyoruz. Dünya’nın bir ucunda tanıştığımız dünya tatlısı arkadaşımızı oradan ayrıldıktan sonra bir daha hiç aramamış olmanın utancı içinde Sinan’ı buradan öpüyorum ve Türkiye’ye gelir gelmez onu göreceğime söz veriyorum…

Sinan ve biz

Santo Domingo’daki son akşamımda, en iyi iki arkadaşımdan ayrılıp, Türkiye’ye dönmek üzere Küba’ya uçacak olmamın heyecanı içinde onlarla vedalaşıyorum. Normal şartlar altında o gece Havana’ya uçup, iki gün daha orada kaldıktan sonra güzel yurduma dönecektim. İçime doğmuş gibi arkadaşlarımdan ayrılırken, içimde çok garip bir his olduğunu, hiç uçağa binecekmiş gibi hissetmediğimi söylüyorum. Böyle cümleler kurmama alışkın olmayan arkadaşlarımın da içine bir sıkıntı düşürerek yanlarından ayrılıyorum. Havaalanına vardığımda Cubana de Aviacion’la Havana’ya gidecek olan uçağımın iptal olduğunu öğreniyorum. “Hah işte biliyordum” diyorum. Ama hayatımın en güzel, en farklı ve nostaljik anılarından birini yaşamama sebep olacak bir tesadüf, bir karşılaşma yaşayacağımı bilmiyordum… Şimdi biraz merak edin bakalım =)

Dominikli JR’la

Önemli Detaylar:

  • Santo Domingo’nun, bir Tayland olmasa da hatrı sayılır baağyan sektörü potansiyeli olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Genç delikanlılar, bekarlığa vedasını kutlayacak yalancı damatlar, hayatına renk katmak isteyen orta yaşlı amcalar; Santo Domingo’nun Gentilmen’s Club’larını beğeneceksiniz. Valla ben bile bayıldım!
  • Güney ve Orta Amerika’nın spesyalitelerinden biri ceviche ( kevişe ya da sevişe diye okunduğu için biz bayağı gülmüştük). Çiğ balık, limon, pişmemiş pirinç gibi gereksiz bir karışımdan oluşan, içinizde garip hisler uyandıracak bu yemeğin tadına bakmak isterseniz bir bakın bakalım.
  • Avenida Venezuela’daki barlarda genellikle reggaeton müziğine maruz kalacağınız için kılıç, kalkanınızı kuşanıp gidin bence. Ya da bayağı bir için, zira bu müziğe başka türlü dayanacağınızı sanmıyorum. Bir de bu müzik beraberinde inanılmaz müstehcen, seks odaklı bir dansı getiriyor. Uyarmadı demeyin.
  • Boca Chica’daki satıcılar içinizi bayana kadar başınızdan ayrılmayacaktır. Ama genelde zararsızlar, kibarca kovabilirsiniz. Hepimiz ekmeğimizin peşinde değil miyiz en nihayetinde!
  • Dominik Cumhuriyeti’nin tropikal iklimi biraz fazlacana nemli olduğundan gün içinde burnunuz, göz altlarınız, alnınız… vs su içinde kalacaktır. Şapkasız çıkmayın derim…
  • Dominik Cumhuriyeti’ne giderken Türkiye’den vize almanıza gerek yok. Havaalanında 10 dolar gibi cüzi bir rakama vize alarak ülkeye rahatça giriş yapabiliyorsunuz.

Yazarın tüm yazıları için tıklayın.

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale