Canlı veya cansız varlıklara dokunarak onları tanımak insan hayatının en önemli deneyimleri arasında yer alıyor. Yetişkin bireyler, kişisel bağlarını birbirlerine temas ederek geliştirebiliyorlar. Çocuklar da hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlayacak öğrenimleri dokunarak elde edebiliyorlar. Özellikle bebekler ve küçük çocuklar için hayati değer taşıyan dokunma deneyiminin ebeveynler tarafından bilinmesi büyük önem taşıyor. Bu yazımızda, bu deneyimi ön planda tutan dokunma terapisini sizler için kaleme aldık.
Dokunma terapisi nedir?
Gelişimsel temas terapisi ve gelişimsel oyun terapisi olarak da bilinen dokunma terapisi, psikolog Viola Brody tarafından 1970’lerde ortaya atıldı. Bu yöntem, alanında uzman terapistler tarafından uygulanan bir oyun terapisi olarak tanımlanıyor. Genellikle küçük yaştaki çocuklar üzerinde uygulanan bu terapi esnasında temas yoluyla ilişki kuruluyor. Doğru dokunuşların hayata geçirilmesine odaklanan bu terapi, temelde bireyin bedensel uyarılarını fark etmesini amaçlıyor.
Dokunma terapisi, dokunmayı bir terapötik araç haline getiriyor; terapistler, bu terapiyi uygularken dokunma merkezli oyunlar aracılığıyla çocukları iyileştiriyorlar. Brody’nin geliştirdiği bu oyunlar sayesinde çocuk gelişimine katkı sağlanıyor ve küçük bireylerin benlik algısı inşa etmesi kolaylaştırılıyor. Her ne kadar bu yöntem oyun terapisi olarak ele alınsa da bu noktada oyuncak içeren deneyimlerin var olmadığını vurgulamak istiyoruz. Bir başka deyişle, dokunma terapisi esnasında temas bir oyuncak görevi görüyor. Terapist, cinsel bölgeler hariç çocuğun diğer vücut bölgelerine oyunların yönergelerine bağlı kalarak dokunuyor. Şefkatin ve sevginin ağır bastığı bu temaslar, travma yaşamış veya ihmal edilmiş çocukların ruhlarına ulaşıyor. Bu sayede, çocukların farklı durumlardan dolayı sahip olduğu fiziksel ve psikolojik yaralar iyileştiriliyor.
Dokunma terapisinin prensipleri nelerdir?
Hem bireysel terapi hem de grup terapisi olarak uygulanabilen dokunma terapisi, 35 yıllık bir çalışma sonucunda ortaya atılmış bir yöntem. Uzun bir araştırma sürecinin meyvesi olan bu yöntem, temelde beş prensipten oluşuyor. Şimdi, bu prensipleri sizlere açıklamak istiyoruz.
Bu terapi çeşidi, sağlıklı bağlanma ilişkilerinin kurulmasını teşvik ediyor. Bu yöntemle çocuğun ebeveynleriyle veya kendisine bakan kişilerle güvenli ve sevgi dolu ilişkiler kurması hedefleniyor. Buna ek olarak, bu yöntem çocukların duygusal ihtiyaçlarının anlaşılmasına ve karşılanmasına odaklanıyor. Bu ihtiyaçların anlaşılması ve bunlara yönelik hareket edilmesi sonucunda çocukların duygu dünyasında gerekli olan denge sistemi yaratılıyor. Ayrıca, bu terapinin altında çocuklar için güvenli ortamların oluşturulması da yatıyor. Bu nedenle, terapinin uygulanacağı alan çocuklara güven verecek ve onları rahatlatacak şekilde dizayn ediliyor. Güvenli ortam oluşturulduktan sonra da terapistin empati ve duyarlılık aşamasına geçmesi gerekiyor.
Karşısındaki çocuğun duygularını kabul eden ve destekleyen terapist, çocuğun duygusal iyilik halinin sağlanması için bir kapı aralıyor. Son olarak, çocukların psikolojik olarak ‘görüldüklerini’ hissetmelerine yardımcı olan bu yöntemin yaratıcılığa dayandığını belirtmek istiyoruz. Terapi esnasında kullanılan yaratıcı aktiviteler, çocukların duygularını ifade etme becerilerini geliştiriyor ve duygusal zorluklarla nasıl başa çıkılabileceğini onlara öğretiyor.
Dokunma terapisi hangi durumlar için kullanılır?
Her yaştan çocuk için yararlı olduğu belirtilen dokunma terapisi, genellikle ilişki kurmakta sıkıntı çeken çocuklar için tercih ediliyor. Ayrıca, şiddet veya cinsel istismar gibi travmatik durumlara maruz kalmış çocuklara da bu yöntem uygulanabiliyor. Kötü dokunma deneyimlerine ek olarak, çevresindeki yetişkinlerden yeteri kadar ilgi görmemiş çocuklar da bu terapinin öznesi olabiliyor. Son olarak, otizm gibi yaygın gelişimsel bozukluklara sahip çocuklar için de bu yöntemin önerildiğini vurgulamak istiyoruz.
Her durum için her zaman tek başına çözüm olamayan dokunma terapisi hakkında farklı görüşler bulunuyor. Günümüz dünyasında ne yazık ki çocuk istismarı çok yaygın bir kötülük. Bu nedenle, bazı ebeveynler bu terapi çeşidini çocuk istismarıyla ilişkilendirerek bu yöntemin zararlı olabileceğini düşünüyor. Bazı ebeveynler ise çocuklarının dokunma terapisiyle daha güçlü bağlar kurduğunu vurguluyor. Durum ne olursa olsun ebeveynlerin her zaman tedavi sürecine dahil olması ve çocuklarını günlük hayatlarında desteklemesi gerektiğini belirtmeliyiz.