X

Doktor Joe Dispenza’ya göre değişimin 4 adımı

Son zamanlarda birçok platformda adından sıkça bahsettirmeyi başaran nörobilim alanında uzman, ünlü bilim insanı, yazar, epigenetik ve kuantum fiziği gibi konularda uluslararası paylaşımlar yapan, eğitimci, konuşmacı ve Kendiniz Olma Alışkanlığını Kırmak, Doğaüstü Olmak, Plasebo Sensin gibi çok satan kitapların yazarı Dr. Joe Dispenza, hem bedeni hem zihni bir bütün olarak ele alarak iyileşmenin, değişmenin, dönüşmenin, kısacası ‘kendimizi yeni baştan yaratabilmenin’ mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Dilerseniz değişimin adımlarına ve değişimi başlatmak için Dr. Dispenza’nın önerdiği pratiklere geçmeden önce daha önce kaleme aldığımız “Joe Dispenza’ya göre nörobilim perspektifinden zihinsel dönüşümün biyolojisi”Kendiniz Olma Alışkanlığını Kırmak, Doğaüstü Olmak, Plasebo Sensin gibi çok satan kitapların yazarı Dr. Joe Dispenza, hem bedeni hem zihni bir bütün olarak ele alarak iyileşmenin, değişmenin, dönüşmenin, kısacası ‘kendimizi yeni baştan yaratabilmenin’ mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Dilerseniz değişimin adımlarına ve değişimi başlatmak için Dr. Dispenza’ yazımıza göz atabilirsiniz.

Dr Joe Dispenza kimdir?

Ünlü nörobilimcinin onu bugünkü haline getiren çok ilginç bir hayat hikayesi var -ki herkes duymalı-; yaşadıkları, çektiği acıları, deneyimleri, atlattığı fiziksel rahatsızlıkları onu bugün herkese anlatmaya çalıştığı gerçeğe ulaştırmış; ‘zihin, bedeni iyileştirebilir’. Ona göre, iyi olmak, sağlıklı, güçlü bir bedende yaşamak istiyorsanız zihniniz de iyi olmalı. Çünkü, beden ve zihin birbirinden ayrı değil.

1986 yılında geçirdiği bir kaza sonrası omurgasında altı kırıkla baş başa kalan Dispenza, doktorların bir daha yürüyemeyeceğini söylemesine rağmen, belki de çoğu insanın imkansız diyeceği bir şeyi başarmış ve kendini iyileştirmiş. Peki, nasıl? Cevap: Zihnini yöneterek.

Kaynak: greatness

Ameliyat olmayı reddedip bunun yerine tamamen iyileştiğini hayal etmeye başladığını anlatan Dr. Dispenza, her omurunun iyileştiğini görselleştirerek omurgasını önce zihninde yeniden onardığını ve daha sonra ayağa kalkarak işlerine, eğitimine devam ettiğini paylaşıyor. Yaşadığı bu olaydan sonra sinirbilim okumaya karar verdiğini söyleyen ünlü doktor, o günden sonra çalışmalarını beden ve zihin üzerine yoğunlaştırarak, her şeyin zihinde başladığını ve herkesin zihnini yöneterek kendini iyileştirebileceğini, şifa bulabileceğini, en iyi haline erişebileceğini anlatıyor.

“Biz yaşayan bir organizmayız. Umudum, kendi sınırlarının zincirlerinden kurtulduğunda birbirini iyileştiren insan türünün daha gelişmiş bir formu olmamızdır.”

Joe Dispenza, çoğumuzun sürekli bir endişe içinde yaşadığımıza inanıyor. Ona göre evrimin beynimize yerleştirdiği savaş ya da kaç tepkileri, sürekli tetikte olmamıza neden oluyor ve bu da olumsuz düşünceleri tetikliyor, sonrasında ise hem mutsuzluk doğuyor hem de panik ataktan kansere kadar birçok hastalığa zemin hazırlanmış oluyor. “Düşüncelerimizi nasıl değiştireceğimizi öğrenirsek, zihin bedeni iyileştirebilir ve ister bolluk yaratmak, ister şifa bulmak, ister kendimizin en iyi hali olmak için bunu kullanabiliriz.” diyen ünlü doktor, kendimizi dilediğimiz gibi yeni baştan yaratabileceğimize ve üstelik bunu bir kez değil, tekrar tekrar yapabileceğimize de dikkat çekiyor. Ayrıca, hepimizde, toplumun her bir üyesinde bu yeteneğin olduğunu, bunu halihazırda yapan, kendine meydan okuyarak kendini dönüştüren birçok insanın etrafımızda olduğunu ve bizim de onlardan ilhamla kendimizi dilediğimiz gibi en iyi şekilde baştan yaratabileceğimizi söylüyor. İşte bu değişimi başlatacak 4 adım ve bu adımları kolayca günlük hayatımıza entegre etmek için faydalanabileceğimiz 7 günlük meydan okuma:

‘Kendinizi yeniden inşa edin’: Değişimin 4 adımı

Düşüncelerinizi değiştirmeye ve daha iyi, daha büyük bir size dönüşmeye hazır mısınız? Öyleyse, haydi başlayalım…

1. Birinci adım: Farkına varın

Farkındalık olmazsa hiçbir şey yapamayacağımızı, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimizi söyleyen Dispenza, kim olduğumuzun farkına varmamız gerektiğine dikkat çekiyor: “Kim olduğumuzun farkına varmak, bilinçsiz otomatik düşüncelerimize, davranışlarımıza ve duygularımıza ışık tutar. Eleştirmeden, yargılamadan veya suçlamadan, kendinizle ilgili her şeyi fark etmeye çalışın. Gözlemlediğiniz şeyle özdeşleşmek yerine, yalnızca meraklı bir görgü tanığı olduğunuzu hayal edin. Yargılamadan uzak durabilir, anda kalabilir ve kendinizi gerçek zamanlı olarak izleyebilirseniz, yeni varoluş durumunuzu yeniden ayarlamak için ihtiyacınız olan tüm verileri toplayabilirsiniz.”

Kendimizi bir görgü tanığı olarak hayal etmemizi söyleyen ünlü bilim insanı, başkalarını nasıl gözlemliyor, neler yapıyor diye izliyorsak kendimizi de benzer bir şekilde izlememiz ve bize ait her şeyin farkına varmamız gerektiğine dikkat çekiyor. “Tıpkı rol yapan bir oyuncuyu izlerken rolü iyi canlandırabiliyor mu, karakteri somutlaştırabiliyor mu, mimikleri, ifadeleri nasıl diye bakarken olduğu gibi kendinizi de aynı şekilde gözlemleyin” diyerek kendimizin farkına vardıktan sonra diğer değişim adımlarının daha kolay ilerleyeceğine de vurgu yapıyor.

2. İkinci adım: Durun ve işe yaramayan her şeyi bırakın

Farkındalıktan sonra artık sıra ikinci adımda: “Size hizmet etmeyen her şeyi terk edin. Hangi yönlerinizin artık size hizmet etmediğine karar verdiğinizde, artık olmak istemediğiniz o kişi olmayı bırakmalısınız. Hayatınızı yöneten eski bilinçaltı programlarından bağlantınızı kesmeniz ve kendinizi şimdiki ana geri döndürmek için yeterince yavaşlamanız ve hatta durmanız gerekir.diyen ünlü bilim insanı, ana dönebilmek için yavaşlama işini ciddiye almamız gerektiğini vurguluyor. “Ancak yavaşladığımızda don, kaç veya savaş gibi hayatta kalma modlarından çıkarak otonom sinir sistemimize yeniyi yaratmak, yeni bilgileri alıp işlemek için izin verebilir, gerekli sinyalleri gönderebilir ve güven içinde olduğunu hissettirebiliriz.” diyor.

Dispenza’ya göre durma ve yavaşlama eylemi; tanıdık geçmişten ve programlanmış, öngörülebilir gelecekten (bilinenden) çıkmak ve şimdiki ana (bilinmeyene) geçmek için esastır. Zihni, şimdiki ana getirmek, geleceğin otomatikleştirilmiş ve alışılmış programından çıkmak ciddi farkındalık gerektirir. Bunu yapabildiğimizde ise yani bilinenden bilinmeyene doğru hareket edebildiğimizde rahatsızlık duymamız normaldir. Bu rahatsızlıklar, fiziksel ağrılar, psikolojik sıkıntılar, kaygı, stres, mide bulantısı veya panik şeklinde kendini gösterebilir. “Sizi temin ederim ki, eğer bir rahatsızlıkla karşı karşıyaysanız, doğal bir tepki veriyorsunuz ve aynı zamanda işi doğru şekilde uyguluyorsunuz. Öyle olmasaydınız, yine mevcut halin içinde olurdunuz. Rahatsızlık olmazdı. Anahtar, nihayetinde bu rahatsızlık durumundan yeni bir özgürlük ve bütünlük durumuna geçmektir.”

3. Üçüncü adım: Değişim enerjisini bulun

Değişim sürecinin üçüncü adımı ise enerjimizi ve varoluş halimizi değiştirmektir. Farkına vardık, işe yaramayan tüm düşünceleri, davranışları, tavırları, kısacası bize hizmet etmeyen her şeyi terk ettik, şimdi ise niyetimize uygun olarak aktif adımlar atmaya başlama zamanı: “Üçüncü adım, enerjinizi ve varoluş halinizi değiştirmektir. Niyetinizle hizalanmış aktif adımlar atmaya başladığınızda, hem vücudunuzda hem de yaşamınızda değişimi görmelisiniz. Şimdiki an biçiminde görünecek olan gelecekteki halinize doğru yaklaştıkça, içine girdiğiniz enerjinin, dönüşmekte olduğunuz “siz” ile ilişkili duyguların daha fazlasını üretmesine izin verin. Niyetinizle uyumlanan bu yüksek enerji, tam olarak varoluş durumunuzu değiştirmek için ihtiyacınız olan şeydir.”

4. Dördüncü adım: Dirence karşı mücadele edin

“Artık sıfırlama düğmesine bastığınıza ve enerjinizi ve varoluş durumunuzu yeniden ayarladığınıza göre, tüm bilincinizle hayata dönme zamanı. Size burada çizginin sonu olmadığını hatırlatmama izin verin; bu dört adım doğrusal değil daireseldir. Şansınız varsa, bu adımları birçok kez tekrarlayacak ve sonunda daha hızlı bir şekilde bilinç durumuna geri döneceksiniz.”

Tüm bu dört adımın nihai amacının, vücudumuzun sonunda kırılması ve kendini özgürleştirmesi olarak tanımlayan Joe Dispenza, son adım için şunu söylüyor: “Kendinizi değiştirmeye yaklaştığınızda, vücudunuz kaçınılmaz olarak değişimin olmasını önlemek için son bir umutsuz çaba gösterecektir. Çünkü, bedeni bilmediği bir bölgeye götürmeye ve onu yeni bir zihne ikna etmeye çalışıyorsunuz ve beden değişmeye isteksiz. Ama merak etmeyin, vücudunuz değişime karşı direnç göstermiyorsa muhtemelen değişmiyorsunuz demektir. Mücadelede olanlarınız içinse, tebrikler ve partiye hoş geldiniz. Her şeyi doğru yapıyorsunuz. Devam edin, her düştüğünüzde geri kalkın. Sonunda, kaç kez düştüğünüzü hatırlamayacaksınız çünkü hedefe ulaşmış olacaksınız.”

Sabırla ilerlersek, sürece inanırsak ve değişimi gerçekten isteyerek mücadele edersek, vücudumuz ne kadar direnç gösterirse göstersin, sonunda istediğimizi başarabilir ve yeni kendimizi yaratabiliriz.

Değişimi başlatmak için 1 hafta boyunca her gün

Değişimin bu etkili 4 adımını kaleme alan ve sık sık konuşmalarında yer veren Dispenza, ünlü yazar ve çok satan The School Of Greatness kitabının sahibi Lewis Howes ile yaptığı söyleşisinde Howes’un tüm bunları nasıl günlük hayatımıza uyarlayabileceğimizi merak etmesi ve herkese daha faydalı olmak adına birtakım yollar önermesini istemesiyle bir meydan okuma ortaya çıkarıyor. Ve ikili, herkesi yenilenmeye, dönüşmeye davet ediyor. 7 gün boyunca uygulamak için 3 adım öneren Dispenza, bunları yaptığımızda zihnimizde ve bedenimizde olumlu değişimler fark etmeye başlayacağımızı garanti ediyor. İşte değişimi başlatmak için 1 hafta boyunca her gün yapabilecekleriniz:

  • Olumlu düşünmeye başlayın: Güne şu soruyla başlayın: “Bugün nasıl kendimin en iyi versiyonu olabilirim?”

“Çoğu insan sabah kalkar ve yaptıkları ilk şey hayatlarındaki sorunları düşünmek olur. Ve bu problemler geçmişten gelen hatıralardır, bu yüzden problemlerini düşündükleri an, geçmişte düşünürler. Bu yüzden kendilerini mutsuz, değersiz hissetmeye başlarlar.” diyen Joe Dispenza, aslında çoğumuza çok tanıdık gelen bir durumu paylaşmıyor mu? Güne sorunları düşünerek başladığımızda ortaya iyi bir şeyler çıkarma ihtimalimiz çok düşük; üstelik Dispenza’ya göre bu olumsuz düşünce tarzı hastalanmamıza neden oluyor, yani ben bedenimize hem zihnimize zarar veriyor. Ve ona göre, bu dünyada yanlış olan her şeye odaklanmak için çok zaman harcıyoruz. Oysa ki yapmamız gereken olumlu düşünmeye başlamak.

“Yedi gün boyunca her sabah güne olumlu bir düşünceyle başlamanızı istiyorum. Bugün kendinizin en iyi versiyonu nasıl olabilirsiniz? Olabileceğiniz en mutlu, en olumlu haliniz olmaya karar verin ve göreceksiniz güne çok daha iyi bir duygusal durumda başlayacaksınız ve fiziksel durumunuz doğrudan duygusal durumunuzla bağlantılı olduğu için iyi bir zihne sahip olduğunuzda bedeniniz de iyi olacak!”

  • Şükredin: Her günün sonunda şükran pratiği yapın.

Dr. Joe Dispenza’ya göre, şükretmenin beynimiz üzerindeki olumlu etkisi birçok araştırmanın da kanıtladığı üzere çok fazla. Şükretmek, vücudumuzu iyileştirmeye ve onarmaya yardımcı olan, minnettarlıkla tetiklenen yaklaşık 1200 farklı kimyasal reaksiyonu tetikliyor. Harika değil mi?

“Hayatınız ve içindeki iyi şeyler için günlük olarak şükran pratiği yapmanız hem bedeninizi hem zihninizi değiştirmenin, iyiye dönüştürmenin harika bir yoludur. Bu nedenle, haftanın her gecesini, yatmadan önce birkaç dakika şükrederek geçirin. Bunu zihninizde veya bir günlükte yapabilirsiniz -nasıl şükran pratiği yaptığınız önemli değil- sadece yapmalısınız!”

  • Meditasyon yapın: Etrafınızdaki her şey hakkında farkındalık geliştirin.

Dr. Dispenza’ya göre çevremiz hakkında ne kadar farkındalık geliştirirsek kendimiz hakkında o kadar çok şey öğrenebiliriz. Çünkü, beynimiz çevremizdeki farklı şeylere verdiği stres tepkilerini anlamaya başlar ve bu, olumsuz düşünceleri değiştirmek ve hayatı dönüştürmek için en önemli anahtardır.

“Farkındalığınız arttıkça stres hormonlarını azaltmaya başlar ve daha tutarlı beyin dalgalarını yaratır. “Şu anda … yapıyorum”, bu basit bir uygulama. Ama kadar çok yaparsanız, o kadar iyi yaparsınız. Bu adımı meditasyon olarak düşünebilirsiniz. Önümüzdeki yedi gün boyunca sessizce oturmak ve alanınızı hissetmek için her gün birkaç dakikanızı ayırın. Çevrenize dikkat edin ve gerçekten farkında olun. Her gün bu şekilde meditasyon yaptığınızda, beyninizin daha sağlıklı stres tepkileri geliştirmesini sağlayabilirsiniz.”

Bu 3 anahtar nokta, Dr. Dispenza’nın değişimi hemen şu andan başlatmak, zihnimizi iyileştirerek kendimizin en iyi haline ulaşmak, bedenimizi, zihnimizi iyileştirmek için önerdiği etkili pratikler arasında. Eğer sizde değişimin 4 adımını başlatmak ve her gün bu adımları uygulayabilmek için vücudunuz ne kadar direnç gösterirse göstersin mücadele etmeye devam etmek istiyorsanız bu 7 günlük meydan okumayla işe başlayabilir, daha sonra kolayca devam edebildiğinizi gözlemleyebilirsiniz.

Kendinize çok iyi bakmayı unutmayın!

İlginizi çekebilir: Zihin ve beden arasında dengeli ve pozitif bir bağ kurmanın yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale