Doğu’nun kadim bilgeliğinde filizlenmiş yaşam felsefeleri: Guyub, Wu-wei, İtadakimasu ve Uzakdoğu’dan ilham veren 10 yaşam felsefesi
Yaşamdaki nihai amacınızın ne olduğunu daha önce hiç düşünmüş müydünüz? Sabah sizi yataktan kaldıran o itici gücün içinizde nerede saklı olduğunu biliyor musunuz? Peki, güçlü yanlarınız kadar zayıflıklarınızı da aynı şefkat ve istekle kucaklayabiliyor musunuz? Yaşamda karşınıza çıkan zorlukların, aldığınız yaraların, kırgınlıklarınızın, mutsuzluklarınızın sizden bir şeyler alıp götürdüğünü mü düşünüyorsunuz yoksa eskisinden çok daha sağlam, güvende ve değerli hissetmenizin sebebi bu deneyimler mi?
Dünya üzerindeki tüm coğrafyalarda ortak olan, insanlığın ortak mirası sayılabilecek belki de en önemli şey yaşamdaki yolculuğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi devamlı olarak sorguluyor oluşumuz. Kültürlerimiz, inançlarımız, renklerimiz, zevklerimiz, ritüellerimiz, yediklerimiz, içtiklerimiz ne kadar farklı olursa olsun insanoğlu bulunduğu her coğrafyada, var olduğu günden beri yaşamdaki varoluşunu sorgulamaya devam ediyor.
Dünyanın farklı ülkelerinden farklı yaşam tarzlarına yer verdiğimiz Mutlu yaşam sanatı: Meraki, Pura Vida, Ubuntu ve dünyanın farklı bölgelerinden ilham veren 14 yaşam felsefesi yazımızdan sonra bu kez rotamızı kadim bilgeliğin ve binlerce yıllık medeniyetlerin beşiği olan Uzakdoğu’ya çevirerek; bu coğrafyadan yaşamınıza derinlik katacağını ve anlam arayışınızda ilham vereceğini düşündüğümüz yaşam felsefelerini sizler için derledik.
İkigai / Japonya
Japonca ‘iki’ (yaşamak) ve ‘gai’ (neden) kelimelerinin birleşiminden oluşan İkigai kavramı en basit haliyle ‘hayattaki amacımız’ olarak tanımlanabilir. Batı toplumunda kazanmak ya da kaybetmek, sahip olmak ya da olmamak gibi iki ayrı kutup üstünden üstünden değerlendirilen başarı kavramının aksine ikigai felsefesi, her zaman kazanamayacağımızı ve her şeye sahip olamayacağımızı kabul etmemiz için gerekli olan zihniyet değişimini odağına alan bir yaşam felsefesi.
Japon kültüründe, her insanın bir ikigaisi olduğuna inanılıyor. Bazıları için ikigai aile kurmak ve bu aileyi genişletmek ya da yaşamda zevk veren hazları keşfedip bu hazların tadını çıkarmakken, bazılarının ikigaisi kariyerinde doğru seçimler yapmak ve kişisel potansiyelini en üst seviyede kullanmak olabiliyor. Yapılan iş ya da gerçekleştirilmesi gereken kısa vadeli hedefler ne olursa olsun nihai bir amaca sahip olmak, Japonların bu kadar disiplinli çalışmasının da en önemli sebeplerinden biri. Bu nedenle siz de yaptığınız herhangi bir işte amaç ve mutluluk bulabilirseniz, kendi ikigainizi bulma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz demektir.
İkigai felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Her birey eşsiz ve biricik, dolayısıyla her birimizin yaşamdaki vizyonu ve misyonu birbirinden çok farklı. İkigainizi, yani yaşamda ilerlediğiniz yolun hangi yöne gitmesi gerektiğini keşfetmek için kendinizi bambaşka amaçları olan insanlarla karşılaştırmak yerine, kendi yaşam amacınızı bulma yolunda merakınızı, çabanızı ve ilerlemenizi daima canlı tutmaya çalışmalısınız. Hayattaki nihai hedefinizi keşfetmeye başladığınızda, problemlerinizi çok daha hızlı çözmeye başladığınızı, seçimleriniz konusunda çok daha net olabildiğinizi ve potansiyelinizi çok daha verimli kullandığınızı somut olarak görmeye başlayacaksınız.
İlginizi çekebilir: Japonların uzun ve mutlu yaşam sırrı: İkigai
Guyub / Endonezya
Endonezya’da yaşayan Java halkının, topluluk içinde birbirleriyle ilişki kurma şeklini tanımlayan guyub kısaca, ‘güçlü bir aidiyet duygusu, karşılıklı şefkat, samimi ve içten destek’ olarak özetlenebilir. Java kültüründe aynı sosyal gruptaki insanlar sadece birbirini tanımakla kalmaz, aynı zamanda ihtiyacı olan topluluk üyelerine özverili bir şekilde yardım ederler. Topluluktaki herkes, herhangi bir üyenin mutluluğundan kendi mutluluğuymuşçasına zevk alır, bu nedenle grupta bulunan kimse mutluluğunu diğerleriyle paylaşmaktan çekinmez. Zor zamanlarda olduğu kadar mutlu anlarda da birbirinin yanında olan topluluk üyeleri arasında kolektif bir destek mekanizması olduğu için problemlerin çözümü ekip çalışmasıyla, çok daha hızlı şekilde gerçekleşir.
Guyub felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Başkalarının hayatlarına dokunmanın, içinde bulunduğumuz topluma katkı sağlamanın, yardımlaşmanın ve dayanışmanın mutlu bir hayatın formülü olduğunu öğütleyen guyub felsefesi, yakınımızdaki kişilerle kurduğumuz içten ve samimi ilişkilerin desteğe ihtiyaç duyduğumuz anlarda kullanabileceğimiz doğal ve organik bir kaynak yarattığını gösteriyor. Ekonomik sıkıntısı olan bir arkadaşınıza maddi ve manevi anlamda destek olmak, aile bireylerinizden birinin sağlık problemi olduğunda ailenin diğer üyeleri için destek sağlamak, iş arkadaşlarınızın altından kalkmakta zorlandığı bir projeyi takım çalışması ve işbirliğiyle çok daha kısa sürede bitirmek gibi dayanışmayı odağına alan eylemler birine yardım etmenin verdiği manevi hazzın yanı sıra, kendinizi çok daha güçlü, desteklenmiş ve özgüvenli hissetmenize yardımcı olacaktır.
Wu wei / Çin
Kabaca ‘çaba sarf etmeden’ olarak tercüme edilen wu wei felsefesi, dışarıdan gelecek olumlu ya da olumsuz hiçbir etkiye engel olmaya çalışmadan, müdahale etmeden ve çaba sarf etmeden, sizi etkilemesine izin vermek anlamına geliyor. Wu wei’ felsefesini hayatınıza entegre etmenin en kolay ve etkili yolu, yaşamda karşılaştığınız her durumda aşırı bir çaba sarf etmeden hareket etmek ya da atacağınız her adımdan önce egonuzu bir kenara kaldırarak, tamamen kendi isteklerinizden, arzularınızdan ve hırslarınızdan arınmış şekilde yola koyulmak olacaktır. Wu wei, ‘en çok’, ‘en iyi’, ‘en mükemmel’ olana ulaşmayı değil, ‘en rahat’ hissettirene odaklanmayı öğütler. Wu wei, en basit ve yalın haliyle kendinizi akışa bırakmanız demektir.
Wu wei felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Wu wei öğretisi, güçlü olmanın kontrolü bırakmakla mümkün olabileceğini, efor sarfetmemenin evrenle uyumlanmamız, dengeyi bulmamız ve daha huzurlu olmamız için en önemli gereklilik olduğunu öğütler. Wu wei’yi hayatınızda uygulamak için karar vermeden önce biraz durup beklemeyi, karşınıza çıkan her fırsata anında atlamamayı, her şeyi biraz akışına bırakıp rahat bir nefes alarak çevrenizdeki tüm durumların, insanların ya da zorlukların sizin adınıza karar vermesine izin vermeyi deneyebilirsiniz.
Pakikipagkapwa-tao / Filipinler
Pakikipagkapwa-tao, insanın başkalarıyla kurduğu ilişkilerde tüm çıkarlarını, bireysel menfaatlerini ve etiketlerini bir kenara bırakarak diğer insanlarla sadece insani değerler çerçevesinde ilişkilenmesini ifade eder. Filipin kültüründe bireysel değerlerden çok topluluk değerlerine önem verilir ve topluluktaki bireylerin bireysel sorumlulukları herkesin ortak görevi olarak görülür. Bu nedenle pakikipagkapwa-tao felsefesi, birbirinin ihtiyaçlarını gözeten, birbirine her koşulda sorgusuz sualsiz destek olan insanlardan oluşan bir sosyal destek sisteminin oldukça otantik ve doğal bir yolla oluşmasını sağlar.
Pakikipagkapwa-tao felsesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Herkesin sadece kendisine fayda sağlayacağını düşündüğü şeylere odaklandığı, çıkar ilişkilerinin baskın olduğu, rekabet ve yarışın gün geçtikçe ivme kazandığı günümüz dünyasında pakikipagkapwa-tao felsefesini yaşamınıza entegre etmeniz biraz zor olsa da, bu felsefenin özünde olan sosyal destek sisteminizi güçlendirmek için önce diğer insanları önemsemeyi ve gerektiğinde odağınızı kendi ihtiyaçlarınızdan diğer insanların ihtiyaçlarına çevirebilmeyi öğrenmeniz gerekiyor. Bu da daha fazla empati kurabilmeniz, başkalarının ihtiyaçlarına daha duyarlı olabilmeniz ve başkalarına koşulsuz olarak yardım etmeye daha istekli olmanızla mümkün. Pakikipagkapwa-tao felsefesini hayatınızda uygulamaya başladığınızda kendinizi daha az bencil hissettiğiniz, daha sevgi dolu olduğunuz ve daha insancıl yaşadığınız bir dünya inşa edebilirsiniz.
Itadakimasu / Japonya
Japon halkı yemek ritüelleri konusunda son derece geleneklerine bağlı olmalarıyla ve yedikleri her şeye büyük bir saygı duymalarıyla bilinir. Japon kültürüyle ilgileniyorsanız, bu kültürdeki insanların yemek yemeden önce ‘itadakimasu’ dediğini duymuş olabilirsiniz. İtadakimasu, en basit haliyle ‘alçakgönüllülükle kabul ediyorum’ anlamına geliyor. İtadakimasu, Budistlerin evrendeki tüm canlı varlıklara saygı duyma inanışıyla yakından ilgili olmasıyla birlikte, özünde yemek için yaşamları sonlandırılan tüm bitkilere ve hayvanlara teşekkür etmenin bir yolu olarak görülebilir. İtadakimasu aynı zamanda, yemeği hazırlayan şeften pirinci eken, büyüten, işleyen çiftçilere kadar yemeğin her aşamasına katkıda bulunan ve hazırlanmasına emek veren herkese de teşekkür etmenin nazik bir yoludur.
İtadakimasu felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
İtadakimasu, yediğimiz yemekten aldığımız nefese kadar evrenin bize sunduğu tüm nimetlere şükretmenin, insan olarak tükettiğimiz en basit şeylerin bile üzerinde nasıl büyük emekler olduğunu hatırlamanın, doğaya saygı duymanın ve sahip olduğumuz kaynakları bilinçli tüketmenin ne kadar önemli olduğunu fark etmemizi sağlayacak bir öğreti. Tüketim alışkanlıklarınızı gözden geçirerek, tükettiğiniz şeylerin kaynağını, hangi koşullarda üretildiğini sorgulayarak; israf etmeyerek ve dönüştürerek bu felsefeye uygun bir yaşam tarzını benimseyebilirsiniz.
Tri Hita Karana / Bali
Evrenle, doğayla ve diğer insanlarla uyumlu olmanın mutlu olmak için gerekli olduğuna inanlardansanız, tri hita karana sizin yaşam felsefeniz olabilir. Tri hita karana kelime anlamı olarak, ‘mutlu olmanın üç yolu’ anlamına geliyor. Tri hita karana felsefesindeki bu üç yol ise insanlarla, tanrıyla ve doğayla uyum içinde olmak.
Dengeli bir yaşam sürmenin, bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak dengede olmanın; diğer insanlarla kurduğumuz ilişkilerin sağlıklı olmasının ve doğayla bağlantımızı korumanın sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürmek için ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Bali halkının yaşam felsefesi olarak benimsediği, geleneksel tri hita karana öğretisi de denge ve uyum içinde yaşamanın mutlu bir yaşamın formülü olduğunu öğütlüyor.
Tri Hita Karana felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Tri hita karana felsefesini yaşamınızda uygulayabilmek için diğer insanlarla sağlıklı ve destekleyici ilişkiler geliştirebilir, spiritüel yönlerinizi keşfetmek için merak ve çaba gösterebilir, doğada tek başınıza vakit geçirerek üzerinde yaşadığınız dünyayla olan bağlantınızı güçlendirebilirsiniz.
Wabi-Sabi / Japonya
Salvador Dali’nin ‘Mükemmellikten korkmayın çünkü ona asla ulaşamayacaksınız.’ sözünü daha önce duymuş olabilirsiniz. Epey bir doğruluk payı olan bu ilham verici alıntı, Japonların wabi-sabi felsefesini en iyi özetleyen sözlerden biri. Wabi-sabi felsefesi, en basit tanımıyla ‘kusurları kucaklamak’ anlamına geliyor. Güzelliği ve estetiği kusurlu olan şeylerde de bulabileceğimizi söyleyen bu felsefe, hali hazırda sahip olduklarımızdan hoşnut olmayı ve daha fazlası için kendimizi hırpalamamızın anlamsız olduğunu öğütlüyor.
Wabi-Sabi felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Wabi-sabi tüm insanlığın ortak paydası olan kusurlara, düzensizliğe ve her şeyin artısıyla, eksisiyle ‘olduğu gibi’ olan haline odaklanır. Dolayısıyla bu felsefeyi benimsediğinizde kendinizi mükemmel olmak için zorlamamayı, sahip olduğunuz her şeyi kabul edebilmeyi; kendinizin eksiklik, zayıflık, hata olarak gördüğünüz yanlarınızı da şefkatle kucaklamayı öğrenebilirsiniz.
Kintsugi / Japonya
Japon estetik ve sanat anlayışı, nesnelerde zamana ve kullanıma bağlı aşınmalara, çatlamalara ve kırılmalara değer verir. Kintsukuroi ya da kintsugi sanatı da, nesnelerde zamanla oluşmuş çatlakları ya da kırılmaları; altın, gümüş, platin gibi dikkat çeken, parlak renkteki boyalarla tamir etmeyi içerir. Kırılmış olan nesneler çöpe atılmak ya da bir kenara kaldırılmak yerine çatlakları ve kırıkları daha da belli olacak şekilde yapıştırılıp boyanarak, nesneye eşsiz bir görünüm kazandırılır. Bu nedenle de kintsugi sanatıyla ile tamir edilmiş olan nesneler, yeni ve eskimemiş versiyonlarından çok daha değerli kabul edilir.
Kintsugi sanatı bir yaşam felsefesi olarak da hayatta yaşadığımız kalp kırıklıklarının, yüzümüzde oluşan çizgilerin, ağıran saçlarımızın, hatalı ve kusurlu gibi gördüğümüz yanlarımızın çok daha değerli olduğunu, bu nedenle mükemmeli arzulamak yerine kusurlu ve hatalı gördüğümüz yanlarımıza verdiğimiz değeri bir kez daha gözden geçirmemizi; kusurlarımızdaki güzellikleri görmeyi öğrenmemiz gerektiğini söylüyor.
Kintsugi felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Kintsugi felsefesinden ilham alarak yaşamınızı dönüştürmek, olumlu ya da olumsuz sahip olduğunuz her şeyle kendinizi kucaklayabilmenize, hayatta karşınıza çıkan ve sizi kıran olumsuz deneyimlere çok daha farklı bir gözle bakabilmenize ve olduğunuz halinizle ne kadar değerli olduğunuzu hatırlamanıza yardımcı olacaktır.
İlginizi çekebilir: Japon sanatı “Kintsugi”den ilhamla, iyi yaşamak için 4 öneri
Ichigo ichie / Japonya
Dikkat dağınıklığının ve binlerce seçeneğimizin olduğu modern dünyada, anlık hazların peşinde yaşamlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Çoğu zaman karşımızdakini dinlemiyor, aynı anda birden fazla işle ilgilenmeye çalışıyor, çevremizde olan biten her şeyle, herkesle ve tüm nesnelerle bağlantımızı kolaylıkla yitirebiliyoruz. Dikkat ve uyumu odağına alan, yaşamı daha çok sevmemize olanak sağlayacak ichigo ichie felsefesi ‘tek seferlik’, ‘tek bir kez’, ‘anlık bir fırsat’ anlamlarına geliyor. İchigo iche felsefesine göre her bir an, her bir buluşma ve deneyimlediğimiz her şey, eşsiz ve bir daha asla aynı şekilde tekrarlanamayacak deneyimlerden oluşuyor. Herhangi bir anın tadını çıkarmak yerine o an içinde başka şeylerle meşgul olduğumuzda, zihnimiz geçmişte ya da gelecekte olduğunda o anı sonsuza kadar kaybetmiş oluyoruz.
Ichigo ichie felsefesini hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Dünyaya sadece bir kez geliyoruz ve hepimiz bu gerçeğin farkındayız. Ancak günlük endişelerimize ve sorumluluklarımıza kapılıp her saniye bir şeylerle meşgul ettiğimiz zihnimiz, bu gerçeği kolaylıkla unutabiliyor. İchigo ichie yaşamda geçirdiğimiz her ana farkındalık ve dikkatle odaklanmamız gerektiğini, sevdiklerimizle geçirdiğimiz her dakikanın paha biçilemez olduğunu ve anda kalabilmenin odaklanmamız gereken tek şey olduğunu bize hatırlatan bir yaşam felsefesi. İchigo ichie özünde ‘şimdi ya da asla’ mottosunu barındıran, zihnimizi ana getirmemize yardımcı olan açık bir davet olarak görülebilir. Bu felsefeyi hayatınızda uygulamaya başladığınızda her anı size verilmiş bir hediye gibi görmeye, takdir etmeye ve geçmişte ya da gelecekte değil, tam o anda yaşamaya başlayacaksınız.
Haiku – Japonya
Bir yaşam felsefesi olmasa da Japon Edebiyatı’na özel bir şiir biçimi olan haiku, daha üretken olabilmek için yaşam tarzımıza entegre edebileceğimiz, son derece derin ve anlamlı felsefi öğeler barındırıyor. Haiku şiiri üç dize ve genellikle ilk ve son dizeleri beş, orta dizesi yedi olmak üzere toplam 17 heceden oluşan, çerçevesi son derece keskin sınırlarla belirlenmiş bir şiir türü. Haiku şiir tarzının sınırlarının bu kadar keskin olması şairler için kısıtlayıcı olsa da, dizelerde kafiye zorunluluğu olmaması az da olsa esneklik sağlıyor. Sınırları bu kadar keskin olan haikunun en dikkat çeken özelliği, çok az sözcükle çok şey anlatabilmek için kelimelerin oldukça dikkatli seçilmesi ve seçilen her bir kelimenin güçlü mesajlar içermesi gerekliliği.
Haiku’yu hayatınıza nasıl uyarlayabilirsiniz?
Sade, yalın ve israftan uzak bu şiir biçimi özünde hayatımızı sadeleştirmeye çalışırken ihtiyacımız olan ve olmayan şeyleri çok dikkatli değerlendirmemiz, önemli olan şeyleri gözden kaçırmamamız ve elimizdeki kaynakları çok dikkatli kullanmamız gerektiğini öğütlüyor.
İlginizi çekebilir: Haiku tarzı üretkenlik artırma önerileri