Doğum sonrasında psikolojinize dikkat edin: Annelik hüznü ve Postpartum Depresyon
Herkese 2 aylık bir aradan sonra tekrardan merhaba. Bu ayki yazımda yeni doğum yapmış kişilerin sıklıkla yaşadığı iki durumdan bahsedeceğim: Annelik Hüznü ve Postpartum Depresyon, yani Doğum Sonrası Depresyonu. Bu iki durum semptomları açısından benzerlik gösterse de aslında birbirinden oldukça farklıdır.
Annelik hüznü
Bir düşünelim: Yeni doğum yaptınız veya hamilesiniz. Birçok soru işareti ve belki de en yakınlarınıza dahi açmaktan çekindiğiniz endişeleriniz mevcut. Yanlış yapmaktan korkuyorsunuz. Ya sizin için kötü bir anne derlerse? Annelik serüveninizde başarısız olursanız neler olur? Öncelikle yeni doğan bir bebeğin hayatı yavaş yavaş öğrenmesi gibi siz de anneliği bebeğinizle birlikte çıktığınız bir öğrenme süreci olarak düşünmelisiniz. Onun bu dünyaya yabancı olduğu kadar siz de bu yeni role oldukça yabancısınız. “Başarısızlık” gibi bir kavramın anne olmakla bir ilgisi olmadığı gibi stresli hissetmeniz, korkmanız ve bazen duraksamanız sizi “kötü anne” yapmayacak, tam tersine bebeği ile birlikte öğrenen, güçlenen ve bu yeni deneyimin getirdiği stresle cesurca başa çıkan biri haline getirecektir.
Bebek sahibi olmak güzel olduğu kadar stresli bir deneyimdir. Uyku düzensizliği, yeni sorumluluklar, kişisel zamanın ve öz bakımın kısıtlanması sonrasında, duygularınızın karmakarışık olması oldukça normal ve beklenilen bir durumdur. Doğumdan sonra ilk birkaç hafta böyle hissedebilirsiniz. Ağlama krizleri geçirmek, boğuluyor gibi hissetmek, eskisinden çok daha duygusal ve hassas olmanız birçok hemcinsinizin de yaşadığı “annelik hüznü” olarak adlandırılır. Annelik hüznü, doğum sonrası depresyonuna kıyasla daha kısa süreli ve daha hafif bir geçişe sahiptir.
Ya Postpartum Depresyon?
Annelik hüzününe göre Postpartum Depresyon riskli bir durumdur ve kesinlikle geciştirilmemelidir. Her ne kadar benzer belirtilere sahip olsalar da bu iki farklı durumu birbirinden ayırt etmek için bakılması gerekenler; semptomların süresi ve yaşama arzusundaki değişimlerdir.
Eğer;
- Kendinize, partnerinize ve/veya yeni doğana karşı zarar verici davranış, tutum ve düşünceleriniz mevcut ise (öz kıyım girişim ve/veya düşünceleri vs.)
- Bebeğinizle bağ kuramadığınızı hissediyorsanız,
- Öz kıyım düşüncelerine sahipseniz,
- Değersiz ve ezilmiş hissediyorsanız,
- Anne olmakla ilgili yoğun pişmanlık yaşıyorsanız, doğum sonrası depresyonu geçiriyor olma ihtimaliniz oldukça yüksektir.
Vakit kaybetmeden bir uzman yardımı almanız hem sizin hem aileniz için oldukça önemlidir.
Her yeni doğum yapmış kadın bu problemi yaşıyor mu?
Hayır. Fakat bu durumun oluşmasına katkı sağlayan belli başlı risk faktörleri mevcut. Doğum sonrası, kadının tüm fizyolojik stabilizasyonu dağılıyor. Hamilelik sürecinde fiziksel, fizyolojik ve elbette duygusal değişimler bu durumu tetikliyor. Kişinin geçmiş yaşam deneyimleri, annelik şeması, psikolojik ve psikiyatrik geçmişi de risk oluşmasına katkı sağlayan diğer faktörler arasında.
Ne yapılabilir?
- Duygularını kendine saklama! Paylaş anlat ve yargılanmaktan korkma.
- Katılımcı ol! Diğer yeni anne olmuş kişilerle iletişimde kal. Yalnız olmadığını bil.
- Ev işlerini es geç! Ev işlerini bir süreliğine es geç ve bu süreyi kendine ayır. Yürüyüş yap, meditasyon yap, kitap oku ne istersen onu yap.
- Gün ışığından faydalan! Güneş ışınlarının depresyona ne kadar iyi geldigini artık herkes biliyor. D vitamini negatif ruh haliyle savaşmak için birebir.
- Uzman desteği al! Bir psikolog veya psikiyatristle görüşmek seni daha iyi hissettirecek. Jinekoloğunuzla da iletişim halinde kalın. Hormonal değişim için hormon desteği önerebilir ve sürece yardımcı olabilir.
- Basit egzersizler yap! Seni zorlamayacak egzersizler için zaman ayır. Spor da depresif ruh haline iyi gelen faktörlerden biri.
- Destek al! Ailenden, eşinden veya profesyonel bir bebek bakıcısından destek al.
Önce sen iyi hissetmelisin. Unutma; mutlu anne, mutlu çocuklar demektir.
Sevgilerimle…
Instagram adresim: @psikolog.ezgiaslantas
İlginizi çekebilir: Kendimize ne kadar mental bakım yapıyoruz?