X

Doğum sırasının kişiliğe etkisi

Ünlü Psikolog Alfred Adler, doğum sırasının, bireyin mizacını, kişiliğini etkilediğini söyler. Peki ilk çocuk, ortanca çocuk, ailenin en küçük çocuğu, tek çocuk, ikiz olmak veya kardeşlerle yaş farkı kişinin geleceğini nasıl şekillendiriyor?

İlk Çocuk

İlk çocuklar, bir süreliğine de olsa ebeveynlerinin ilk ve biricik çocukları olmalarından dolayı, aileye daha önce tatmadıkları duygular getirirler. Yeni doğan bebeğe genellikle ciddi bir zaman, dikkat ve emek harcanır. Aileye ilk doğan kişi, ebeveynlerinin sürekli ve bölünemeyen ilgisini üstünde toplar. Sonuç olarak ilk çocuklar mutlu, güvenli, huzurlu bir varoluş yaşarlar. Bu varoluş ikinci çocuk görününceye dek sürer. Yeni kardeşin doğumuyla, tüm ilgi ve odağın merkezi olmak bir yana, artık eski sevgiyi, bakımı hissetmeyen ilk çocuk, ikincinin doğumuyla beraber kendisini tahttan düşürülmüş hisseder. Daha önce paylaşmadığı sevgiyi artık yeni birisiyle paylaşmak durumunda kalır. Elbette ilk çocuklar, taht mücadelesini sürdürecek ve sonuca giden her yol mübahtır zihniyetiyle, ailenin ve ikinci çocuğun limitlerini zorlayacaktır. Kimi çocuk kardeşini çok seviyormuş gibi görünerek, ortaya olağan dışı bir tablo çıkartacaktır. Anne ve babanın henüz çok toy ve heyecanlı olduğu bu dönemde ilk çocuklar, ailenin proje çocukları olma özelliğini taşır. Onlardan beklentiler daima yüksektir.
İkinci çocukla aradaki yaş farkı ne kadar olursa olsun, ilk çocuklar daima abla veya ağabeydir. Ailenin ilk doğan çocukları; çok fazla çalışmaya, hep önde olmaya ve kendilerini ispat edip tahtlarını geri kazanmaya meyillidirler. Baskın, hırslı ve sorumluluk almaya hazır bireyler olma eğilimindedirler.

İkinci Çocuk (2 kardeşten ikincisi)

Ailenin 2. çocukları var olan bir düzene doğmuştur. Genelde ilk çocuğun hışmına uğradıkları için büyükle hep rekabet haline girerler. Büyük ne yapsa taklit etmek isterler. Aileye kendini göstermek için büyük kardeşin başarısız olduğu konularda başarılı olmak için çaba gösterirler. Genelde ilk çocuğun tam tersi özelliklere sahiptirler. Aile için de ilk çocuk, deneme tahtası olduğu için, ilkinde yaptıklarını düşündükleri hataları yapmamaya çalışırlar. Aile, ilk çocuğun tecrübesinden ve bilinçlenmesinden dolayı daha rahat olup ikinci çocuğa çocuğa daha çok müsamaha gösterir.
Ebeveynlerin daha hoşgörülü, az kaygılı ve daha az müdahaleci olması vesilesiyle ikinci doğan çocuk gelişmeye açık olur. İkinci çocuklar doğum anından itibaren ilgiyi, sevgiyi, şefkati, bakımı büyükle paylaşmak durumundadırlar. İkinci doğanlar daima tetiktedirler ve hep yarıştaymış gibi davranırlar. İkinci çocukların akranlarıyla yarış halinde olma eğilimi vardır. Büyük çocuğa yetişme kaygısı kimi zaman performans kaygısı yaratabilmektedir.
İkinci doğan çocuklar çevreye kolay uyum sağlama, kolay arkadaş edinmeye meyillidir. Sıkça ağabeyi veya ablasıyla çatışma yaşadığı için çatışma becerileri gelişir. Girişken olurlar. Aradaki yaş farkı ne olursa olsun, ailenin en küçüğüdürler ve takip etmeleri gereken birisi vardır. Ebeveynleri tarafından küçük muamelesi gördüklerinden; korunmaya, kollanmaya ve desteğe ihtiyaç duyarlar.

Ortanca Çocuk

Ortanca çocuklar, kalabalık bir ailede yetişmenin de etkisiyle farklı fikirlere açıktırlar ve empati yetenekleri gelişmiştir.

Adler’e göre ortanca çocuklar kendilerini genelde arada sıkışmış gibi hissederler. Sıkça ailenin sorunlu çocuğu olarak tanımlanırlar. Ama bazı ailelerde arabulucu rolünü de üstlenebilirler. Hayatları boyunca sahnede başrolü üstlenmedikleri için daha karamsar olma meyilleri vardır. Genelde ilk çocuğa oranla daha az fotoğrafları vardır. Ortanca çocukların bulundukları sosyal ortamlara çok sadık oldukları ve çok arkadaşları olduğu düşünülür. Kardeşlerle sık çatışmaya girdiklerinden adaletin en büyük savunucusu olma durumundadırlar. Kalabalık bir ailede yetişmenin de etkisiyle farklı fikirlere açıktırlar ve empati yetenekleri gelişmiştir. Ortanca çocuklar, ayrıca ‘ya hep ya hiç tutumu’ benimserler. Ortanca çocukların girişimci ruhlarının çok kuvvetli olduğu, esnek, hoşgörülü, diplomatik tavırlarının baskın olduğu düşünülür.

En küçük Çocuk

Diğer çocuklarla arada yaş farkı varsa ağabeyler ve ablalar da en küçüğün bir nevi ebeveyni olurlar.

Adler’ göre en küçük çocuk ailenin daimi bebeğidir ve en çok şımartılan çocuğudur. Yaşı ne olursa olsun, ne aile ne de büyük kardeşler onu gözlerinde büyütür. Genelde sevgiyi paylaşmak durumunda değildir. Yoğun ilgi, sevgi, pohpohlama hali çocuğun benmerkezci bir tutum geliştirmesine neden olur. Herkesin her koşulda kendisiyle ilgilenmesi gerektiğini düşünür. Ebeveynlerin tutumu ilk çocuklara göre çok daha yumuşaktır. Diğer çocuklarla arada yaş farkı varsa ağabeyler ve ablalar da en küçüğün bir nevi ebeveyni olurlar. En küçüğün, anne ve babanın rızasını alamadığı konularda arabulucu olarak diğer çocukları kullanma ihtimali yüksektir. Ailenin aşırı ilgisi, şımartması ve müsamahası, küçük çocukların biraz daha bencil, şımarık, diğerlerine bağımlı ve daha az sorumluluk alan bireyler olmalarına neden olur. Daima sevgi görmeyi, onaylanmayı, imtiyaz sahibi olmayı dilerler.
Ailenin küçüğü, ailenin neşe ve eğlence kaynağı olarak görülür.

İlgili yazı: Ailenin kaçıncı çocuğu olduğunuz romantik ilişkilerinizi nasıl etkiliyor?

Tek Çocuk

Tek çocuklar ya en büyük çocukta görülen ya da en küçük çocukta görülen karakteristik özelliklere sahiptirler. Hayatlarında ailelerinin ilgisini, sevgisini ve şefkatini paylaşacakları hiç kimseleri olmadığı gibi ailenin şımartmasına da maruz kalırlar. Okula başlamak ve devam etmek, onlar için ciddi bir meseleye dönüşebilir. Zira onlar her zaman tüm ilginin ve dikkatin kendilerinde olmasına alışkınlardır. Genelde aşırı beğenilmek, onaylanmak, motive edilmek ve ilgi odağı olmak isterler. Genelde yaşlarından daha olgunlardır, iletişim becerileri kuvvetlidir ve yetişkinlerle iletişimde çok rahatlardır. Öte yandan çocukluğu boyunca kendi kendini eğlendirmek durumunda olan çocuğun yaratıcılığı da çok gelişmiştir.

İkiz

İkizlerde genelde baskın olan bir çocuk vardır ve ilk doğan gibi davranır. Bu durumun zaman zaman istisnaları vardır. İkizler genelde birbirinden güç alır ve bu birlikten güç ve özgüven doğar. Fakat yalnız kalma ve tek vakit geçirmeyle ilgili sorun yaşayabilirler. Topluluk içinde onay ve destek arayan bir profil çizebilirler. Rekabete alışıklardır. Zira hayata gözlerini açtıkları andan itibaren rakipleri vardır. İkizlerden biri evlendiğinde ayrılık kaygısı başlar ve bu depresyona neden olabilir.

Kaynak:

Adler, A. (1930), Sorunlu Okul Çocuğu, Broser (Editör), 1926 tarihinde A.Adler tarafından verilmiş bir dizi konferans metninin derlenerek kitap haline getirilmiş şekli, Çeviren:Kamuran Sipal, Cem Yayıncılık.1998.

Corey, G. (2008). Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları. Mentis Yayınları. Ankara
Yörükoglu, A. (2003), Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, 26. Basım, İstanbul
Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat: Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji & Uluslararası İlişkiler bölümlerinden çift ana dal dereceleriyle mezun olmuştur. İngiltere’de University of Westminser’da Örgütsel Psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamıştır ve akabinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji (çift ve aile terapisi alt dalı) programında ikinci yüksek lisans programından mezun olmuştur. Çocuklarla, gençlerle, yetişkinlerle, ailelerle ve çiftlerle psikoterapi yapmaktadır. Çalışmalarında; sistemik, EMDR, şema, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, çözüm odaklı terapi yöntemlerini kullanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale