21 -24 Mart tarihlerinde Perşembe’den Pazar’a 3 gece 4 gün olarak planladığımız Kars-Sarıkamış turu, bizi tahmin ettiğimizden daha uzun, daha uzaklarda bir yolculuğa çıkardı. Doğunun en batılısı, farklı kültürlerin ve milletlerin buluşma noktası, ülkemizin güneşi ilk gören sınır kapısı Kars, yaşadığı işgaller, ev sahipliği yaptığı milletler, kültürel yapısı ve sayısız özelliğiyle, bizi kelimenin tam anlamıyla bü-yü-le-di.
Sarıkamış’ta konaklayarak, günün yarısını kristal karlarda kayarak, diğer yarısını ise bu güzel şehri gezerek geçirmeyi planladığımız gezimiz, uçak saatleri bize en uygun olan Pegasus’la başladı. Kars’a indiğimizde bizi başka bir iklim, hatta sanki başka bir dönem karşıladı. Soğuk havanın çarptığı, yardımsever insanların da içinizi ısıttığı şehrimizden Sarıkamış’taki otelimize doğru yol aldık.
Kayak veya Snowboard severler için, uzun ve keyifli parkurlarıyla, Alpler’den de bildiğimiz kristal karıyla bir cennet olan Sarıkamış uzun yolları aşmak başlı başına bir neden. Ancak Kars’ın güzelliklerini gördükten sonra iki aktiviteyi de bir arada yapmanın ne kadar doğru bir karar olduğunu anladık.
Sarıkamış – Çıldır Gölü
Bu seyahatimizde sabahtan öğlene kadar kayak keyfini yaşayıp, öğleden sonra özel araç ile Çıldır Gölü’nü ziyaret etme fırsatıyla başladı şehri gezmemiz.
Doğu Anadolu’nun en büyük ikinci gölü olan Çıldır Gölü, yüzeyinin tamamen buzla kaplanması sebebiyle üzerinde yürüyenlere gerçekten güzel anlar sunuyor. Mart sonuna doğru yapmış olduğumuz bu gezide zaman zaman çeşitli noktalarda buz erimesinin olduğu söylenince, sadece az bir kısmında yürüyüp, göl üstünde kızaklı at ile gezmeyi bir sonraki döneme sakladık.
Sarıkamış – Ani Harabeleri
Kars’ın içinde ama Kars’tan bambaşka bir dokusu olan büyüleyici bir miras Ani Harabeleri. Gezerken, Ermeni sınırını görebildiğiniz, iyi ki bizim topraklarımızda kalmış dediğiniz, 78 hektarlık devasa bir alana kurulmuş, 1001 Kilise Şehri olarak da anılan Ani Harabeleri’nde bugüne kadar 40 kilise, şapel ve anıt mezar tespit edilmiş.
İpek Yolu’nun üzerinde yer alan, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bu şehirde, en parlak döneminde 100.000 insan yaşıyormuş. Şu an Kars’ın nüfusunun 280.000 olduğunu göz önünde bulundurursak, Ani Harabeleri’nin jeopolitik açısından ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Saat 4 gibi ulaştığımız Ani’yi güneşin batmaya başladığı saatlere kadar gezdik. Tahminimizden çok daha büyük olan bu şehri gezerken, büyük depremler ve işgaller sonucu zarar gören ama yıkılmayan kilise ve camilerin arasından görünen muhteşem manzaranın, doğayla tarihin ahenkli dansının büyüsüne kapıldık.
Hamam, tapınak, ev kalıntılarının arasında gezerken bir de Kars’ın köylerinde çocuklara oyuncak dağıtan, “Biroyuncakdasenver” gönüllüsü Taner Bey ile tanıştık. Bu güzel ve bereketli topraklar, yardımsever insanıyla da bizi bir kez daha kendine hayran bıraktı… Güneşin de katkısıyla muhteşem kareler yakaladığımız Ani Harabeleri’nden buraya bir kez de bisikletle gelme sözü vererek ayrıldık…
Kars – Şehir merkezi
Kars şehir merkezi de, Ani Harabeleri gibi yaşadığı işgaller ve farklı milletlere ev sahipliği yapması nedeniyle, adeta bir kültür mozaiği. Sokaklar arasında gezerken kendinizi bambaşka bir dönemde, bazen Rusya’da, bazen de Anadolu’da hissedebiliyorsunuz.
Ermeniler’den Osmanlı’ya geçen, Rus işgalinden Kurtuluş Savaşı ile birlikte tekrar ülkemiz sınırlarına kazandırılan bu şehirde yaşayan farklı milletler ve onların kültürleri, Kars’ın kültür ve sanat alanında gelişmesine de neden olmuş. Ozanların şehri Kars’ta, Cumhuriyet’in ilk yıllarında bile balolar, tiyatrolar, gösteriler yapılırmış. Orada yaşayan insanlarla konuştuğumuzda eskiden çok daha güzel bir yaşam olduğunu, sanata daha fazla önem verildiğini belirtseler de, içinde barındırdığı konservatuar ve şehirde yaşayan 21.000 öğrenciyle, bizce Kars “doğunun en batılısı”, gelişime en açık noktası.
Birkaç satıra sığmayacak kadar zengin bir geçmişe sahip şehrin en güzel binalarından Katerina Köşkü, Hotel Cheltikov, Kars Kalesi, Namık Kemal’in evi, Osmanlı’dan kalan Taş köprü, Ruslar’dan kalma devlet binaları, cami, kilise ve müzeler; hepsi, içinde ayrı hikayeler barındıran mutlaka görülmesi gereken hazineler… Kente kültür ve sanat anlamında en önemli katkıyı sağlayan, barış ve demokrasiyle yaşamayı savunan Moloklar ise Rus işgalinden bize kalan belki de en önemli hazine.
Kars’ta bisiklet turu
Anlatmakla bitmeyen bu güzel şehri keşfetmeyi keyif ve sporla birleştiren “Userrides”, Kars’ta bisiklet turu yapmaya karar vermiş! Ağustos ayında düzenleyecekleri tur ile, Kars’ın yazları çok sert olmayan hava koşulları sayesinde, bisiklet için ideal bir lokasyon olduğunu, Ani Harabeleri’nden Sarıkamış’a uzanacak masalsı bir yolculuk organize ettiklerini belirtiyorlar. Tur rehberi eşliliğinde tarihin içinde pedal çevirirken, Kars lezzetlerini tadacağınız, yediklerinizi de anında yakacağınız bu organizasyonu kaçırmayın!
Yazarlar: Baldan Çolak & Ali User
İlginizi çekebilir: Gelibolu kahramanlarının izinde: Doğa ve tarihe dost bir bisiklet turu