Dünyaya gözlerimizi açtığımız günden bugüne, özellikle emekleme döneminden anne babamızın dizlerinde oturur pozisyona geldiğimiz, oradan da dengemizi bulma çabasıyla sağa sola yalpalayarak ayakta durmaya başladığımız zamanlardan itibaren dik durabilmek için yer çekimi kuvvetiyle gizli bir mücadele halindeyiz. Elbette evren tartışmasız bir uyum içinde yaratılmış; ancak günümüzün modern yaşam şartları ve şehirli insanın taşıdığı mekanik yükler insan bedenine ağır gelmeye başlamış olacak ki, yer çekimi kuvveti içinde dik ve doğru bir duruşa sahip olmak için gayret gerekiyor.
Öncelikle doğru duruş nedir, nasıl olmalıdır bunu kısaca açıklayalım. Omurgamızın sağlıklı bir şekilde dik durabilmesi için doğal olarak ‘S’ şeklinde kavisli bir yapısı vardır. Yani sırtımızda dışa doğru hafif bir kavis, boyun ve bel bölgemizde içe doğru hafif bir kavis vardır. Bu kavislerin ve eğriliklerin artması veya azalması duruş bozukluklarına sebep olur. Vücudumuza önden bakıldığında görülen eğrilikler ise skolyoz olarak adlandırılır; ancak bu yazı daha genel bir sorun olan “yan görünümde fark edilen duruş bozuklukları” hakkında olacak.
Doğru duruş nasıl olmalıdır?
Doğru duruş, ayakta iken başımız dik, çenemiz yere paralel, yandan bakıldığında kulaklarımız omuzlarımızla aynı hizada, önden bakıldığında omuzlar kulaklardan uzak ve iki omuz aynı çizgide, üst sırt kasları aktif ve omurga kavisleri düzgün bir şekilde olmalı. Oturur pozisyonda ise omurganın fizyolojik doğal kavisleri/eğrilikleri korunmalı. Bunu sağlamak için dik oturmalı ve ağırlığımızı her iki kalça üzerine eşit dağıtmaya çalışmalıyız. Oturduğumuz sandalye, çalıştığımız masa, baktığımız bilgisayar ekranı, kullandığımız klavye ve tüm oturma alanları, boynun ve belin doğal çukurluğunu desteklemeli; sırtımızı kamburlaştıran, boynumuzu düzleştiren bir açı oluşturmamalıdır. Yatarken ise vücudumuzun sağ tarafına doğru yatmak kalp ve dolaşım sistemimizi rahatlatabilir. Dizlerimizi hafifçe karnımıza doğru bükebilir, ihtiyaç duyarsak bacaklarımızın arasına yumuşak bir yastık koyabiliriz. Baş yastığımız ise boynumuzu destekleyecek yükseklikte olmalı.
Duruşunuz duygu durumunuzu etkiliyor
Tüm bu bilgilerin yanında son yapılan araştırmalar her vücut duruşumuza karşı bir duygu durumu olduğunu belirtiyor. Dik ve özgüvenli durduğumuzda beyin ona göre vücut kimyasallarımızı değiştiriyor; başımız ve omuzlarımız öne düşük ve kamburumuz çıkmış bir pozisyonda durduğumuzda ise ona göre kimyasallar salgılıyor. Kadınlar neden topuklu ayakkabı ile daha özgüvenli ve çekici görünürler hiç düşündünüz mü? Belki o topuklarla düzgün yürüyebilmek için dik durmak zorunda olduğumuzdan bizi bu harika duygu duruma getiren kimyasallar da harekete geçmiş oluyor.
Şimdi buraya kadar her şey tamam, peki bunca senenin alışkanlığından nasıl vazgeçeceğim diyorsanız elbette egzersiz, özellikle pilates ve yoga yapmak doğru duruşa sahip olmanız için büyük fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte metroda ayakta giderken, iş yerinde saatlerce masa başında çalışırken ya da önemli bir toplantıda ayakta konuşma yaparken, yürüyüşte ya da günlük aktiviteler sırasında uygulayabileceğiniz küçük ipuçları doğru duruş için oldukça faydalı olacaktır.
Doğru duruşa sahip olmak için uygulayabileceğiniz ipuçları
Ayakta durduğunuzda ya da yürürken, dik bir pozisyonda durmanız gereken zamanlarda aklınıza şunu getirin; sanki başınızın tepesinden bir iple gökyüzüne doğru çekiliyorsunuz ve omurganız yukarı doğru uzayan bir lastik… Bunu gözünüzde canlandırıp duruşunuzda uyguladığınızda, omurganızın iki yanından geçen kasları aktif konuma getiriyorsunuz ve boyun kaslarınızı da kullanmaya başlıyorsunuz. Bunu yaparken omuzları kaldırmayın! Omuzlarınız rahat olsun.
Üst sırt kaslarınızı aktive etmek için, iki kürek kemiğinizin arasında sanki küçük bir top tutuyormuş gibi düşünerek kürek kemiklerini hafifçe birbirine yaklaştırabilirsiniz.
Dik duruş için sırt ve boyun kasları kadar karın kasları da önemlidir. Karın kaslarınızı aktif kullanmak için ise göbek deliğinizi hafifçe içe doğru çekmeyi deneyin, bu şekilde gövdenizin yanlarına ve göğsünüze doğru nefes alabilirsiniz ve karın kaslarınızı kullanarak belinizi de bir parça koruma altına almış olursunuz.
Tüm bu basit ama duruşunuza çok şey katacak hatırlatmaları uyguladığınızda gövdenizdeki kasların omurganızı yani sizi taşımaya başladığını görecek, yer çekimi içinde sahip olduğunuz gücü fark edecek, ayaklarınızın yere daha hafif bastığını hissedeceksiniz.
Çoğu zaman ne söylediğimiz değil, nasıl bir duruşla söylediğimiz önemli oluyor. Her ne durumda olursak olalım, dik, güçlü ve kendine güvenli bir duruş ile söylediklerimiz daha dinlenir olacaktır.
Ve eğer omuzlarımızda yükler varsa onları taşıyacak güçte kaslarımızda vardır, yeter ki onları kullanmanın yollarını bulalım…