X

Doğayı koruyan sistem: Yeşil ekonomi

Ekonomik kalkınma, bir ülkedeki yaşam düzeyini, insan başına düşen milli geliri ve ekonomik gelirin gelişimini barındıran bir süreç olarak biliniyor. Eğer bir ülkenin ekonomik açıdan pozitif yönde değiştiği görülüyorsa o ülkenin ekonomik kalkınmasının iyi olduğunu söyleyebiliriz. Yeşil ekonomi ise ekonomik kalkınmanın çevresel boyutunu vurgulayan bir kavram olarak tanımlanıyor. Bu yazımızda, sizler için yeşil ekonominin ne olduğunu ve detaylarını kaleme aldık.

Yeşil ekonomi nedir?

Doğaya zarar vermeden sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmaya çalışıldığı ekonomi modeline yeşil ekonomi deniyor. Bu model içerisinde çevresel riskler, doğanın korunması ve ekolojik problemlerin azaltılması göz önünde bulunduruluyor. Eğer bir ülkede karbon ayak izini düşürerek ekonomik kalkınmanın devam ettirilmesi amaçlanıyorsa bu ülkenin yeşil ekonomi modelini benimsediğini söyleyebiliriz. Ayrıca, bahsi geçen ülkede çevresel faktörler düşünülürken aynı zamanda bu ülkenin tüm insanlarına değer verildiğini de vurgulamak istiyoruz.

Yeşil ekonomi, temelde üç farklı boyut ile açıklanıyor. İlk boyut olan ekonomik boyutun sınırları içinde ekonomik gelişmenin ve istihdamın yükseltilmesi hedefleniyor. İkinci boyutta ise herkese kapsayıcı bir tavır ile yaklaşılıyor ve sosyal eşitliğin önemi ele alınıyor. Bu nedenle, ikinci boyuta sosyal boyut deniyor. Üçüncü boyut olan çevresel boyutta da çevrenin korunmasına değiniliyor. Çevresel boyuttaki amaç doğal kaynakların dikkatli bir şekilde korunması ve kullanılması göz önünde bulunduruluyor. Kısacası, bu model uygulanırken hem insanların hem doğanın hem de adaletin değeri gözler önüne seriliyor.

İlginizi çekebilir: De-influencing nedir: Tüketim çılgınlığının içerisinde bilinçli tüketici olmak

Yeşil ekonominin 5 ilkesi

Yeşil ekonomi modeli, yukarıdaki boyutları daha detaylı bir şekilde açıklayan beş ilkeyi barındırıyor. Şimdi, bu ilkeleri açıklayarak bu modeli daha somut bir şekilde algılamanıza yardımcı olmak istiyoruz.

1. Refah ve kalkınma ilkesi

Bu ilke, bir toplumun huzurlu bir şekilde yaşayabilmesine dayanıyor. Yeşil ekonominin benimsenmesi sayesinde insanlar bollukla karşılaşabiliyorlar ve hayatlarını rahat bir şekilde sürdürebiliyorlar. Ayrıca, bu ilke kapsamında bir toplumdaki her bireyin değeri düşünülüyor ve herkesin ülkesi için ortak bir faydaya dahil olması sağlanıyor.

Bu ilke için barınma, eğitim, ulaşım ve altyapı gibi ülkedeki her faktör düşünülüyor ve her insana gerekli haklar tanımlanıyor. Bir başka deyişle, refah ve kalkınma ilkesi sayesinde hiçbir birey birbirinden ayrılmıyor ve dışlanma kavramı geride bırakılıyor.

2 .Eşitlik ve adalet ilkesi

İlk ilkedeki ortak fayda amacından yola çıkılarak fırsat eşitliği kavramı yeşil ekonomi modelinde yerini buluyor. Örneğin, bu modeli benimseyen ülkelerde adil gelir dağılımı göz önünde bulunduruluyor. Kısacası, ‘fakir’ ve ‘zengin’ sıfatları arasındaki çizgi yok ediliyor ve her bireye maddi açıdan sıkıntı yaşamayacağı bir ülke sunuluyor.

Eşitliğe ek olarak, adil karar alma süreçleri de bu modelde yer alıyor. Örneğin, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri yok ediliyor ve kadınlardan LGBTİ+ bireylerine kadar ayrımcılığa ve etiketlenmeye maruz kalan insanların toplumdaki yeri sağlamlaştırılıyor.

3. Çevrenin korunması ilkesi

Yeşil ekonomi modelindeki ‘yeşil’ renginin önemini vurgulayan bu ilke, doğal kaynakların yeteri kadar düşünülmediği ülkelerin gelişemeyeceğini öne sürüyor. Bu ilkeyle birlikte dünyadaki kaynakların tükenebilir bir yapıya sahip olduğu belirtiliyor. Bu tükenme gerçekliğinden ötürü yeşil ekonomi benimsenirken gelecek nesillere huzurla yaşayabilecekleri bir ülke bırakma amacı taşınıyor.

Bu model, çevreci bakış açısı sayesinde ülkelerin doğanın önemini fark etmesine yardımcı oluyor. Üçüncü ilke kapsamında doğal kaynakların kullanımına sorumluluk bilinci entegre ediliyor. Ayrıca, özel araç kullanımı gibi karbon ayak izini artıran faaliyetlerin miktarı da yeşil ekonomiyle azaltılıyor. Örneğin, bu modeli uygulayan ülkelerde insanlar ulaşım için bisiklet gibi spora teşvik edici araçlar kullanıyorlar ve toplu taşımayı benimsiyorlar.

İlginizi çekebilir: Ev ekonomisine katkıda bulunurken çevreyi de korumanızı sağlayacak tasarruf önerileri

4. Verimlilik ve yeterlilik ilkesi

Dördüncü ilke, bir ülkedeki üretim süreçlerini geliştirmeye odaklanıyor. Bir başka deyişle, bu ilke aracılığıyla tüketim üretimin üstüne çıkamıyor ve tüketimle üretim arasında uygun bir denge kuruluyor. Bu denge sayesinde hem doğal kaynaklar etkin bir şekilde kullanılıyor hem de düzenli üretim sayesinde ülkenin geliri desteklenmiş oluyor.

Verimlilik ve yeterlilik ilkesi, yeteri kadar kullanımın önemini de vurguluyor. Örneğin, dört kişilik bir ailenin akşam yemeği için tam dört kişilik bir öğün hazırlaması bu ilkeyi açıklayabiliyor. Bu aile, dört kişilik bir masa yerine altı kişilik bir masa hazırlarsa çok fazla artık besin çıkar ve bu artıkların geri dönüşümü çok zor olur. Yeşil ekonomi ise atık çıkartmanın önüne geçiyor ve fazlalık anlayışını engelliyor.

5. İyi yönetişim ilkesi

Son ilke, iş birliğine dayanan bir yönetimin benimsenmesi üzerine kurulu. Bir başka deyişle, yeşil ekonomi kapsamında kamu ve sivil toplum aktörlerinin iş birliği yaparak karar alma süreçlerini geliştirmesi gerekiyor. Bu yüzden, bu durumu bir grup çalışması gibi düşünebilirsiniz. Yeşil ekonomiyi uygulayan ülkeler, insanların el ele tutuşarak ortak bir hedef için çalışması gerektiğini ifade ediyorlar.

Gerekli iş birliğinin sağlanması sayesinde hem üretim hem de tüketim süreçleri geliştirilebiliyor. Bu noktada, iyi yönetişim ilkesinin ‘’Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’’ ve ‘’Bir elin nesi var, iki elin sesi var’’ söylemlerini somut bir şekilde gösterdiğini söyleyebiliriz.

Dünya üzerindeki tüm ülkelerin yeşil ekonomi modelini benimsemesiyle doğal kaynakların tükenmesinin önüne geçebiliriz. Ayrıca, nesli tükenmek üzere olan canlıların aramızdan ayrılmasını da bu model sayesinde önleyebiliriz.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilirliğin gerçek anlamı: Çevre, ekonomi ve hayat üçgeninde denge kurmak

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale