X

Doğanın sunduğu yaşam felsefesi: Vipassana

Doğanın bizim için apaçık bir kitap gibi sunduğu yaşam felsefesini, nefesini duymuş ve okumuş bir bilgelik, Vipassana!

Bugün, kişisel gelişimin revaçta olmasıyla etrafa saçılan bilgelikler… Kimisi peri masalı ya da kafiyeli güzel cümleler gibi okunup tüketiliyor ya da hakikaten kendini tanımak, kabul etmek veya geliştirmek isteyenler hangi öğretiyi benimseyeceklerine karar vermekte zorlanıyorlar. Biraz oradan, biraz buradan. Belki biraz Osho, biraz Neale Donald Walsh, biraz da Mevlana Celaleddin Rumi… Peki size hepsini birleştiren oldukça eski ve yalın bir öğreti olduğunu ve söylediği neredeyse sadece tek bir şey olduğunu söylesem…. Belki bu sizin için biraz daha kolaylaştırıcı olur.

Bu kolaylığın içine daldıkça içinden size sırlarını sunuyor desem. Tek bir noktadan giriyorsunuz daima, ve o tüm yaşamı, zamanı, adaleti, zorluklarla mücadele etmeyi, iyiliği ve huzuru çoğaltmayı size öğretiyor. Üstelik asla zihinsel boyutta değil, tamamen deneyimsel boyutta… 

İşte bu yöntemin adı: Vipassana. 

“Olanı olduğu gibi görmek anlamına gelen Vipassana, Hindistan’ın en eski meditasyon tekniklerinden biridir. Bu teknik, 2500 yıldan daha uzun bir süre önce Gotama Buddha tarafından yeniden keşfedilmiş ve evrensel hastalıklara evrensel bir çare, yani bir ‘yaşama sanatı’ olarak öğretilmeye başlanmıştır.” (kaynak: www.tr.dhamma.org )

Dünyanın her yerinde, son derece huzur dolu alanlarda ücretsiz kurslar halinde öğretilmeye devam etmektedir. İlk önce 1 günlük kursa gitmek şartıyla daha sonra 10 günlük inzivalara katılabiliyorsunuz. İnzivalar tüm süreç boyunca sessizlik ve az yemek, az uyku şeklinde geçmektedir. Diğer tüm teknik bilgileri yazının altına belirteceğin internet adresinden ulaşabilirsiniz. Ben daha çok insana kattıklarından bahsetmek istiyorum.

Benim Vipassana ile tanışmam Metin Hara’nın İçben’le Tanışma Seminerinin bir bölümünde oldu. Ardından Türkiye’ye gelen Jeff Oliver isimli Budist Rahip ile Edirne, Keşan’da 3 günlük bir inzivaya katıldım. Ve sonrasında yollara düşüp Tayland’a Kanchanaburi’ye 10 günlük inziva için seyir ettim…

Orada ilk öğrendiğim şey, bu pratiğin mutlaka istikrarla, disiplinle devamlılık gerektirdiği ve ancak o zaman faydalarına haiz olunabileceği olmuştu. O nedenle sabır ve disiplin ilk şarttı! Buna Shila diyorlardı, aslında sessizliğin, hiç kimse ile hiçbir şey konuşmamanın amacı da Shila idi ( *Shila: Doğru ve temiz ahlak/ tutum). Ardından evet… Bahsedilen hediyeler ve sırlar yavaş yavaş beliriyordu.

Akşamları, kendi dilinizde S.N. Goenka’nın konuşmalarını dinleyebildiğiniz bir teyp ve kulaklık alıyorsunuz ve yaklaşık 1 saat boyunca onun her günkü pratikle ilgili sohbetini dinliyorsunuz. Çoğunlukla pratiği anlamak üzerine yapılan bir sohbet oluyor bu. Bunun bir din olmadığını, yalnızca doğanın kanunu olduğunu anlatıyor. Ve bunu örneklendiriyor.

Amaçları hakikaten sadece öğretmek, anlatmaya çalışmak olan sohbetlere daima bayılmışımdır. Çünkü sen anlat ben değerlendirir inanıp inanmaya karar veririm. Kaldı ki Vipassana inanıp inanılmayacak bir şey de değil, DENEYİMLENECEK bir şey…

S.N. Goenka her sohbetinde Vipassana’nın amacının yalnızca tek bir şey olduğunda ısrarla duruyor ve “Vipassana’nın amacı: Zihni saflaştırmaktır” diyor. Evet… Ve bunun için Vipassana öyle basit şeyler istiyor ki oradan oraya koşturmak isteyen zihnime bunları yaptırabilmek için inanılmaz bir çaba gösteriyordum.

İlk 3 gün yapılan Anapana Meditation süresince sadece burun deliklerinizden giren ve çıkan nefesin olduğu bölge ile nefesin üst dudağınıza değdiği bölgeyi de içine alan üçgene odaklanmanız isteniyor. Bu öyle ZOR ki! Aslında küçük bir bölge dikkatinizi keskinleştirmek içindir ve daha geniş bir bölgede zihni tutmaktan daha kolaydır. Ancak zihni yalnızca orada sabit tutmak çok zordu. İşte ancak zihni terbiye edebilmenin ve böylelikle onu saflaştırmanın da tek yolu budur diyor. Zihni saflaştırmanın tek yolu Samadi’dir. (*Samadi: Zihnin Odaklanması). Samma Samadi… (*Samma: İyi, doğru olan)… Ve ardından Panya gelir… (*Panya: Aydınlanma, Zihnin Saflaşması).

Ve bunu yaparken YALNIZCA GÖZLEMlemenin de üstüne basıyordu. SADECE İZLE… Sadece izle…
Yargılama, kontrol etme. Eğer zihnin gidiyorsa onu da gör ve nazikçe geri getir, zihninin nasıl oradan oraya koşmak istediğini GÖR ve sadece gör…

Ve ben böylelikle fark ediyorum ki sadece görmekten o kadar uzaklaşmışım ki, zihnim daima yorumlamak istiyor. Evet, bu zihnin pozitif işlemlerinden biri, dünyayı tanıyabilmek için eski bilgilerle kıyaslamak, yorumlamak, değerlendirmek.. Peki ben zihnimin içinde bunu sürekli yaparsam hakikate nasıl ulaşabilirim ki? Yalnızca kendi zihnimin sınırları içinde kalmaz mıyım? Kendi eski deneyimlerim ve bilgilerim kadar yaşamaz mıyım dünyayı? İşte bundan özgürleşmek için bırak zihninin yorumlarını şimdi bir kenara ve lütfen sadece giren ve çıkan nefesin olduğu o üçgen böyleyi izle… Hadi sadece izle…. Bu sığ bir nefes, bu derin bir nefes, giren nefes soğuk, çıkan nefes sıcak… Sadece gör…. “İşte zihni saflaştırmanın bir diğer sırrı da bu” diyor Vipassana.

Ve tam o anda aklıma şu söz geliyor, “Olan sadece olur, önemli olan benim ona verdiğim anlamdır.” 
Evet verdiğim anlamın sığlığı, yaşadığım tüm ıstırabın (craving) sebebi… Varsayımlar, beklentiler, sürekli (bir şekilde) hayattan bir şeyler istemek.

Ve bir başka anlam hareketsizlik: S.N. Goenka der ki “Hareketsiz durmalıyız çünkü tüm hareketler bir rahatsızlıktan dolayı olur.” Kişi oturabildiği en rahat pozisyonda dahi otursa bir zaman sonra rahatsızlık duymaya başlayacaktır ve hareket etmek isteyecektir, yeni bir pozisyona… Ve elbette bir süre sonra ona da aynı şey olacaktır. Yeniden bir rahatsızlık hali… Oysa mevcut hali yalnızca gözlemlesek göreceğiz ki, her durum geçicidir. Ve buna Anicca denir. Anicca her şeyin geçici olduğuna dair doğanın bir kanunudur. Dünyadaki her durum geçicidir. Her duygu hali de öyle… Sevinç, hüzün, zenginlik, fakirlik, hastalık, sağlık, hepsi ama hepsi geçicidir. Tıpkı mevsimler gibi, açıp solan çiçekler ve bir gün ısıtan, bir gün artık ısıtmayan Güneş gibi… Bu sadece böyle olur.

Ve o anda yine bir zamanlar “hakikat nedir?” sorusuna düştüğüm tefekkür sonucu bulduğum bir cevap geliyor aklıma. “Eğer bir şey değişiyorsa o hakikat değildir.” Öyleyse dünya hakikatin kendisi değil, o yalnızca geçici bir rüyadır.

Vipassana ile ilgili yazmak, anlatmak istediğim daha nice deneyimim var… Örneğin bilinçaltını nasıl harekete geçirdiği, nasıl şifalandırabildiği ile ilgili… Hakikaten o sessizlik ve yalınlık içinde deneyimlediğiniz şifalanma gibisini başka HİÇBİR YERDE, HİÇBİR ŞEYDE, HİÇBİR KİMSEDE BULAMAZSINIZ. Vipassana seni sen ile birlikte bırakır ve seni özüne doğru yola çıkarır.

Yola çıkarken de yol boyunca da tek başına olmanın gururunu yaşarsın sonrasında. “Demek ki o beklediğim kurtarıcı kendimmişim!” dersin. Nefes daima en yakın dostun oluverir. En sadık dost ve en mucizevi ilaç olur yaşamında.
Özünü arayan herkesin bu deneyimi mutlaka yaşamasını diliyorum. 
Hakkımda okumak için, www.creatingground.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. Bana meditasyon eğitimleri hakkında ulaşmak için dilekcantimur@gmail.com adresinden mail atabilir veya 0554 963 4286’dan veya Instagram‘dan ulaşabilirsiniz.

Başvuru için kaynak: www.dhamma.org

İlginizi çekebilir:

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale