X

Doğanın sesine kulak verme zamanı: Yeniden bir olalım

Şehir hayatı uzun yıllardır popülerliğini sürdürüyordu. Geniş iş imkanları, yüksek yaşam standartları, daha birçok alanda seçeneklerin fazla oluşu, küçük yerleşim yerlerinden büyük şehirlere göçün ana sebepleriydi. Bu kadar göç alan şehirlerde de trafiğin yoğunlaşması, yeşil alanlara olan uzaklığımızın artması ve günlük temponun yüksek oluşu kaçınılmaz oldu. Bu durum beraberinde stres seviyesindeki artışı da getirdi. Doğadan uzaklaşıyorduk ve bu uzak kalış sebebiyle stresimizi de atamıyor, içimize hapsediyorduk. Bir süredir bu tempoya alışmıştık ve yarı uykuda hayatımızı devam ettiriyorduk.

İnanırım ki evren (Allah, kader, karma; ne olarak adlandırırsanız adlandırın, hepsi geçerli), almamız gereken bir dersi biz alana kadar önümüze tekrar tekrar, farklı olaylar kılığında çıkarır. Ve eğer o dersi o olayda almadıysak, bir sonraki olay daha büyük olur. Ta ki bizim onu görebileceğimiz büyüklüğe ulaşana kadar…

Pandemi, son zamanlarda başımıza gelen ve hepimizin görebileceği büyüklükteki olaylardan biri oldu. Belki özel hayatımızda farklı farklı olaylar yaşıyorduk ama pandemi tüm dünyanın görebileceği boyuttaki bir olay olarak değerlendirilebilir. Uzun süre evlerimizde kapalı kalmak, bulunduğumuz alanda çoğunlukla doğaya uzak olmak bize yaşamımızı sorgulattı. Belki de küresel olarak uyanışımızın başlangıcı oldu. Bu dönemde birçok kişinin şehirden uzak yazlık evlerinde, kiraladıkları başka evlerde zamanlarını geçirdiğine tanık olduk. Hatta küçük kasabalara göçler bile hızlandı. Şehirde kalanlarımızsa on beş dakika bile olsa parka gidip yürüyüş yapmaya, doğada zaman geçirmek için daha çok vakit ayırmaya başladı. Eskiden havalı kafelere gidip fotoğraf çeken bizler, parklarda oturmaya, oksijeni içimize çekmeye fırsat kollar olduk.

Bu büyük olay hepimize özümüzü, doğaya olan ihtiyacımızı hatırlattı. Çünkü biz insanlar doğadan ayrı değiliz, olamayız. Bir dönem ondan uzak yaşadık, ondan uzak yaşamayı normal sandık. Ama artık görmeye başladık ki biz doğa ile BİRiz.
Eve kapanmaların son bulduğu yaz döneminde tam “normal” hayatlarımıza dönüyorduk ki geçtiğimiz hafta yaşanan yangın felaketi bize bunu tekrar, belki de daha yüksek sesle hatırlattı. Yanan her bir ağaç, her bir canlı ile bizim de içimiz, ciğerlerimiz yandı. Öfkelendik, kızdık, üzüldük, çaresiz hissettik. Elimizden geldiğince yardım ettik.

Şimdi o bölgelerde soğutma çalışmaları yapılıyor ve önümüzdeki yol ikiye ayrılıyor. Birinci yol kolay olanı; bildiğimiz tarzda dümdüz bir patika. O yoldan gidiyorsak eğer, yangınlar söndüğünde eski alışkanlıklarımıza devam edeceğiz. İleride yaşanacak olası felaketlerde tekrar öfkeleneceğiz, kızacağız, üzüleceğiz, çaresiz hissedeceğiz. Sonra tekrar aynı patikada ilerleyeceğiz. Yol dümdüz olacak ama çaresizliğimiz gittikçe artacak.

İkinci yol ise çetrefilli, engebeli ve zikzaklarla dolu. Ama eğer yolu tamamlarsak bizi öyle güzel, öyle berrak ve eşsiz bir nehir bekliyor ki tüm yorgunluğumuzu alacak. Bu yolu tamamlayabilmek içinse her zaman aklımızda bulundurmamız ve seçimlerimizi buna göre yapmamız gereken bir konu var: Doğa ile BİR olduğumuz gerçeği.

Günlük yaşantımızda doğa ile bir olduğumuzu kendimize hatırlatabilirsek o nehre her gün bir adım daha yaklaşacağız. Bunu kendimize hatırlatmak için bazı küçük alışkanlıkları kazanmaya bugünden başlayabilir ve hayatımıza entegre edebiliriz. Düzenli olarak doğaya temas etmek, onunla bir olduğumuzu hatırlatacak en güzel ve en kolay yol. Bunu yapmaksa oldukça kolay. Tatillerde, hafta sonları, fırsat bulduğumuz her an bunları uygulayabiliriz…

  • Yakınınızdaki bir ağaca avuçlarınızın içiyle temas edin. Bir süre gözlerinizi kapayıp onun canlılığını, gücünü hissedin, yapraklarının sesine kulak verin. Ve ona şükranlarınızı sunun. Size oksijen sağladığı için, başka canlılara yuva olduğu için, yaşam döngünüze katkıda bulunduğu için.
  • Benzer şekilde parka ya da pikniğe gittiğinizde çıplak ayaklarınızla toprağa temas edin. Kapalı alanda ve teknolojik cihazlarla baş başa kaldıkça vücudunuzda biriken elektriği almasına ve sizi dinginleştirmesine izin verin.
  • Deniz kenarında ayakkabılarınızı çıkarıp çıplak ayaklarla sahilde yürüyün. Ayağınızın altındaki irili ufaklı taşları, kumu, ara ara çarpan dalgaları hissedin.
  • İster ağaçlarla ister denizle çevrili olun, kuşların farklı melodilerine, rüzgarın tınısına, doğadaki farklı canlıların seslerine kulak verin.

Doğayla iç içe oldukça fark edeceğiz ki onunla biriz ve o bizim içinde yaşadığımız en büyük evimiz. Ve nasıl bedenimizi, evimizi temiz tutuyorsak doğayı da temiz tutmanın aynı olduğunu özümseyeceğiz. İşte o zaman plastik tüketimini azaltmak, geri dönüşüm yapmak, çöp kutusu dışında bir yere çöp atmamak, ihtiyacımızdan fazlasını tüketmemek, onu korumaya dair her türlü aksiyon bize daha kolay ve uygulanabilir gelecek. Bu sebepledir ki önce doğa ile BİR olduğumuzu hatırlamaya ihtiyacımız var.

Gelin siz de doğanın bize pandemi, yangın felaketi ve benzeri olaylar aracılığıyla seslenişine kulak verin.
Gelin siz de ikinci yoldan ilerleyin ve bu engebeli yolda birbirimizi destekleyerek o görkemli nehre hep birlikte varalım.
Gelin yeniden BİR olalım!

İlginizi çekebilir: Dünyayı iyileştirmek, kendini iyileştirmektir: Nereden başlamalı?

Sibel Okan - moment by Sibel: Merhaba ben Sibel. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Daha önce özel sektörde pazarlama alanında çalıştım. Mühendislik eğitiminin bana katmış olduğu analitik düşünce yapısı ve süreç yönetimi bilgisinin yanı sıra, Hamburg'da 5 ay boyunca yaşama fırsatı bulduğum Erasmus programı ve yelkencilik deneyimi okulumun bana verdiği en keyifli hediyeler. Üniversite hayatından özel sektördeki iş hayatına geçtiğim ilk yıllarda, mutluluğu arama yolunda tanıştığım enerji dengeleme deneyimi, farkındalığımın artmasına ve içimdeki yaratma gücünü daha derinden tanımama vesile oldu. Çıktığım bu yoldaki tüm deneyimlerimde ortak öğreti "anda yaşamak" oldu. Daha mutlu bir Sibel'e dönüşmek için anda yaşamanın yollarını keşfederken edindiğim bilgileri olabildiğince çok kişiyle paylaşarak herkesin kendi yaşamına uygulayabileceğini göstermek ve ilham olmak isteğiyle farklı bir yolda ilerlemeye karar verdim. Mindfulness temelli yoga ve meditasyon eğitmeni, mindfulness koçu olarak; tüm servislerimi tek bir çatı altında topladığım moment by Sibel markamla anda yaşamak için farklı yollar keşfetmenize alan açıyorum!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale