X

Doğal ve gerçek ilişkiler için: “Kalpte yakın olabilme” sanatı

Son dönemde sıklıkla karşılaştığım ve çokça soru aldığım bir konu; öncelikle kendinin nasıl ilişkilerden hoşlanacağından emin olmamak ve karşısındakini de anlamamak. Yani ilk bölüm “kendi kendimizin ne istediğimizi bilmemek” durumumuz ve ikinci bölüm ise “buna bağlı olarak empati yapmaktan yoksunluk” dolayısı ile başlıkta belirtilen sonuca hızla sürüklenen ilişkiler bütünü; yakınlık geliştirememek, gerçekten kalpten bir yakınlık kuramamak, kendini açamamak, akışkan bir şekilde duygu alışverişine girememek veya kısaca yakınlık “geliştiremedim” dediğimiz çokça örnek…

Benim şahsi olarak yakınlıktan anladığım samimiyet… Bu aslında ikili her türlü ilişkimde aradığım bir durum. Samimiyet, bir insanın karşısındaki insana yargılamasından ve hoşuna gitmeyecek olup/olmasından bağımsız olarak sadece kendi gibi olmak demek bence… Ben her durumda böyle olabildiğimde ancak yakınlık kurabildim ve gördüm ki herhangi bir kişi öncelikle “kendisine” samimi olamadıktan sonra ikinci veya üçüncü kişilere olması da mümkün olmuyor…

İşte ilk paragrafta sorduğumuz sorunun ve son dönemde sizlerden bana ulaşan nasıl bir ilişki istediğimi nasıl anlayacağım sorusunun da cevabını burada bulabiliriz; öncelikle sabırla, istikrarla ve tabi ki olmazsa olmazımız samimiyetle kendimize bakacağız. Hem de öyle derinlere bakacağız ki sınır çizmeyecek kadar çok ve özünü anlayacak kadar geniş… Kendi sorgulamamızı, kendi dengemizi kısaca kendi ‘”öz samimiyet” halimizi bulmadan yakınlık geliştirmemiz yani gerçekten kalp içeren bir ilişkide bulunabilmemiz mümkün olmayacaktır…

İkinci aşamaya geldiğimizde peki nasıl yakınlık geliştirebiliriz, bunu nasıl daha iyi hale getirebiliriz? Yine anahtar sözcük tabi ki samimi olmak, kendimize karşı samimi olduğumuz kadar dışarıdan etkilenmeden, sevilmek veya sevilmemek endişesi ile dolmadan önce sadece ve sadece kendimiz gibi olmak… Son dönemde ilişkilerde gördüğüm en büyük eksikliklerden biri, bunu yadsıdığımızda dağ gibi büyüyerek karşımıza çıkıyor; suçlamalar, kendini ifade edememişlik durumundan kaynaklanan öfke ve kurban rolünü benimsemek…

Bu gibi “diğer” kişiye yönelttiğimiz tüm duygular aslında öncelikle kendimiz ile ilişkili görüş ve almamız gereken sorumluluklarımızı almamış olduğumuzun birer göstergesidir… Sonuçta yakınlık kuramıyoruz evet, çünkü kendimize dürüst olmadığımız kendi kendimize samimi olmadığımız herhangi bir akışta diğer kişiye de samimi gözlerle yani kalbimizden yani tam anlamıyla ona teslim olarak bakamıyoruz… Hala kaybedebilme endişesini taşıdığımızda aslında korku daha baskın hale geliyor; korku baskınlığını arttırdıkça, özümüze samimiyetten uzaklaşıyoruz ve varsa yoksa o kişinin istediği şekilde olmaya kayıyoruz; fakat anlamamız gerekiyor ki bu “yakınlık geliştirmek” demek değil bu “yalan söylemek”, yani dürüst olmamak, yani aslında olduğumuz gibi, özümüz gibi olmamak…

Bakın sevgili Sharon Wegscheider Cruse “Kıymetinizi Bilin” isimli güzel eserinde yakınlık geliştirebilmek için neler öneriyor:

  • “Birbirinize kulak vermeye gündelik olarak zaman ayırın; Bir araştırma, ortalama eşlerin yüz yüze, göz göze iletişime günde yalnızca dokuz dakika ayırdığını ortaya koymuş.
  • Her seferinde çözümlenecek tek bir konuyu ele alın ve gereğini yerine getirin; Aynı şeyleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp yeniden konu etmek güveni azaltır ve yeni sorunlara yol açar. Aynı meselenin açıldığı her sefer buna eşlik eden çözümsüzlük duygusu büyür.
  • Meselelerin ardındaki duygulara inin; Çoğu mesele güç savaşlarıdır. Karşı tarafın ailesi, cinsellik, para ve çocuklar konulu tartışmalar çoğu zaman iki taraflıdır  ve münakaşalar döner kapılarda dönüp durmayı andırır. Duygular gerçektir ve anlayışa yardımcı olabilir. Anlayış tavır değişikliği ve bağışlayıcılık getirebilir.
  • Konuşmama kuralını yıkın; Canınızı sıkan bir şey varsa dile getirin. İp uçları vermek, oyun oynamak ya da karşınızdakinin zihninizi okumasını beklemek dürüstlükten uzaktır.
  • Normal, doğal ve sağlıklı bağların nasıl bir his verdiğini bulmaya karar verin ve bunu yaşamaya başlayın. Yakın bir ilişkinin oluşumu sırasında görünürde can sıkıcı anlar olacaktır; ne çok yüklenin ne de vazgeçin, sadece alıştığınız gerilimden uzak olmanın farklılığını yaşayın. Bırakmayın. Ödülleri farklı olacak ama olacaktır. Yükselişler ve düşüşler, telaş ve umutsuzluklar yerine belli belirsiz, bilinmedik duygular gelişecek, bunlar da aidiyet hissi, rahatlık ve iç huzuru olacaktır.
  • Sıkça, yapıcı ve adil bir biçimde kavga etmeyi öğrenin; Ortaya çıktığında gerilim ve anlaşmazlık havasını dağıtın. Anlaşmazlıklarınızı güvendiğiniz ve görüşlerine önem verdikleriniz yanında tartışın. Yola devam edin. İçerleme ve kaçınma yakınlığın istediği enerjiyi boğar.
  • Çok önemli: İlişkiniz ya da arkadaşlığınız dışında anlam arayın; Adına daha yüksek bir güç deyin, tanrı deyin, ne diyecekseniz onu arayın. Kaynağı arayın, “paylaşılan yolculuk” sizi birlikte yakınlığa çekecektir.”

Günlük hayatımızda derince sorgulamadığımız tutumlarımız aslında ilişkilerimizdeki “yakınlık kurabilmek” becerimizi işte bu kadar önemli derecede etkilemektedir. Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, öncelikle kendine samimi davranabiliyor musun? Peki ya ilişkinde sadece olduğun kişi misin yoksa hiç istemesen de hiç samimi olmasan da eğilip bükülüyor musun? Peki bu sana kendinden fersah fersah uzak hissettirirken o can-ım olmuş olduğuna nasıl yakın hissedebileceksin?

Yakın olmak demek, kalbinde yer almak demektir, yakın demek öncelikle kendimize giden yolda dürüstçe tüm boşluklarla yüzleşmiş olabilmemiz demektir, egodan, alınganlıklardan, samimiyetsizliklerden ve en önemlisi “diğeri ne düşünecek” sorularından arınabildiğimiz halimizdir. Bugün elini tuttuğunuz o sevdiğinize gerçekte ne kadar “yakınsınız” veya “yakın olabilmeye” cesaretiniz var mı?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale