Doğadaki ve duygularımızdaki dönüşümü gösteren bir olay: Gün dönümü
Bugün 21 Aralık. Güneş ışınları Oğlak dönencesine dik açıyla geliyor. Artık Kuzey Yarımküre’de günler uzamaya, Güney Yarımküre’de ise kısalmaya başlıyor. Coğrafyamız itibariyle bizim payımıza da bugün kış gün dönümü ve senenin en uzun gecesi düşüyor. Bizim en uzun gecemiz, Güney Yarımküre’de yaşayan birinin en uzun gününe denk geliyor. Peki, bu temel coğrafya bilgisi neden bu kadar anlamlı? Çünkü bir yerlerde kış başlarken, bir yerlerde yaz başlıyor. Çünkü bu coğrafik durum, anbean yaşadığımız muhteşem dönüşümün yalnızca bir tezahürü.
Sen bir gününe uyanırken “bugün kışın ilk günü” diye, başka biri de bambaşka bir yerde yazın ilk gününü karşılıyor. Fiziksel olarak sen onun yerinde olsaydın, bugün senin mevsimin başka olacaktı. İşte, konu tam olarak da bu. Hayatta her şey eş zamanlı bir şekilde mevcut aslında. Hiçbir şey kaybolmuyor, sürekli dönüşüyor. Yeryüzündeki, doğadaki bu sürekli dönüşüm hali, bizler için de geçerli bir durum. Duygu durumlarımız ve zihin durumlarımız da benzer bir dönüşüm içerisinde, sürekli olarak. İçinde bulunduğumuz tüm zor zamanlar da geçici, güzel zamanlar da… “Geçicilik” ilk başta kulağa olumsuzmuş gibi gelse de, esasen elzem bir durum. Bu sayede, “en uzun geceler” kendini “en uzun günler”e bırakabiliyor. Ve insan bu sayede “en uzun günleri”nin kıymetini bilebiliyor.
Nasıl ki, yeryüzünde tüm mevsimler aynı anda tezahür edebiliyorsa, bizler de çeşitli duygulara ve düşüncelere aynı zaman içerisinde erişebilir haldeyiz, açık büfe misali. Her zaman istediğimiz hali seçemesek de, diğer duygu ve düşüncelerin de daima ‘varlık’ gösterdiğini bilmek, geçiciliğin yanına bir de “mümkünlük” halini ekliyor. O an’daki hallerin başka türlüsü de mümkün yani. Yapılması gereken belki de yer değiştirmek sadece. Belki de bazı duyguların ve düşüncelerin yerini değiştirmek, yapılması gereken… Bazen de beklemek gün dönümünü. O günün getirdiğini nasıl göğüsleyeceğini düşünürken sen, bir bakmışsın ki gün dönmüş. Günün yüzü bambaşka bir şeye dönmüş, sen de onunla birlikte yüzünü döndürmüşsün bambaşka yerlere.
Hayat hep akıştadır. Yaşanan hiçbir “an” bir diğerinin tekrarı değildir. Bununla birlikte, her sabah tekrar başlama şansı vardır yepyeni bir güne. Bu yüzden, akışta kalmak önemlidir. Çünkü her şey sürekli hareket halindedir; sadece bedenler değil, duygular, düşünceler, arzular, beklentiler… Akışta kalmak, kolay olmamakla birlikte gerekli ve denemeye değerdir. Kendi hallerimizin de tıpkı mevsimler gibi geçiciliğini hatırlayabilmek ve bazı hallerin başka türlüsünün de mümkün olduğunu aklımızda tutabilmek üzere, güzel bir başlangıç olsun herkese; sizin mevsiminiz hangisiyse…
İlginizi çekebilir: Hayatımızda fazlaca yer kaplayan bir grup: Tutunduklarımız