X

Doğadaki 5 elementi tanıyor musun: Senin elementin hangisi?

Kendinizi bir ormanda hayal edin… Küçük bir derenin kenarına oturmuşsunuz, suyun kayalara çarptıkça çıkan sesini dinliyorsunuz… Ağaçların rüzgârla sallanan dallarının arasından içinizi ısıtan güneş ise masmavi gökyüzünde sakin…

İşte size 5 element; etrafta gördüğünüz bütün bitkiler, ağaçlar, çiçekler “Ağaç” elementi, dere “Su” elementi, suyun içindeki mineraller, “Metal” elementi, ayağınızı bastığınız, bulunduğunuz alan “Toprak” elementi ve evrenimizdeki en güçlü enerji olan; Güneş ise “Ateş” elementinin temsilcisi…

Evet, 5 elementi anlamak için farkındalığımızı doğaya çevirmemiz yeterlidir çünkü Doğa en büyük öğreticidir. Doğanın yasalarını incelediğimizde, 5 elementin evrenimizdeki işleyişini de anlamak daha kolay hale gelir. Taocu Doğa Ekolüne göre 5 element kavramı sadece, doğayı anlamak için değil, tıp, tarım, günlük yaşam, siyaset için de kullanılmıştır. 5 element içinde bir sürü özellik vardır. Hem doğa, hem de onun küçük ölçekteki birimi olan insanlara egemen olan enerji yasalarını da içinde barındırır.

Her elementin, mevsimi, hava durumu, rengi, şekli olduğu gibi insan vücudunda da organı, sesi, tadı ve de duygusu vardır… Aynı doğanın ve mevsimlerin her yıl sürekli tekrar eden döngüleri gibi, insanların da içinde değişim döngüleri bulunur. Doğayı büyük, makro kozmos evren diye nitelersek, insanı da küçük ölçekteki mikro kozmos olarak değerlendirebiliriz. Yani doğada gördüğümüz her şey bir şekilde daha küçük ölçekte içimizde de mevcuttur.

Geleneksel Taocu görüşe göre; 5 element evrendeki canlı-cansız bütün varlıkların yapı taşıdır… Dünyadaki her şey de bu 5 elementin bir yansımasıdır. Ağaç, Ateş, Toprak, Metal, Su… Elementler evrenseldir ve her birinin döngüsel davranışı yaşam enerjisi dediğimiz “Chi”nin 5 Yin ve 5 Yang durumlarını oluşturur.

Mevsimlerden yola çıkarak bu 5 elementin işleyişini anlamak her zaman daha kolaydır. Her mevsimin kendine özgü nitelikleri ve ona karşılık gelen elementi bulunur. Ve her mevsim değişiminde, bedenimiz, zihnimiz, duygularımız, ruh halimiz, yediğimiz besinler, giydiğimiz kıyafetler de değişim gösterir… Biz doğaya uyum sağladıkça, doğa bize arka çıkar, kollar, sağlığımızı, duygularımızı olumlu yönde etkiler.

Şu anda içinde bulunduğumuz mevsimi ele alalım… İlkbahar mevsimi yaklaştıkça, mucizevi doğa tekrardan uyanmaya, bitkiler filizlenmeye, etraf yeşermeye, çiçekler tomurcuklanmaya başlar. Geceler kısalırken, günler uzar. Böylelikle Yang enerjinin de doğumu başlamıştır. Yaklaşan ilkbahar “Ağaç “ elementinin karşılığıdır…

Ağaç yeni başlangıçları, gelişmeyi ve büyümeyi sembolize eder. Her şeye hayat veren olumlu bir yapısı vardır… Bu olumluluk bizim duygularımıza da yansır; coşku ve yeni heyecanlar hissederiz. Bedenimiz yavaş yavaş ısınan havanın etkisiyle gevşerken, mevsime uygun olarak, kıyafetlerimiz hafiflemeye, taze sebzeler sofralara girmeye başlar. Ağaç elementinin özelliğine uygun olarak, bizim de yeni başlangıçlara, olumlu düşüncelere, minnete ve eski her türlü eşya-kişi-duyguyu yenilemeye ihtiyacımız vardır. Ağaç elementinin rengi yeşil, şekli dikdörtgen, vücutta karşılık geldiği organı karaciğer ve gözler, tadı ekşi, duygusu da öfkedir…

Bundan sonra gelecek olan mevsim yazdır… Yaz mevsiminin elementi “Ateş”tir. Yang Enerjinin zirve yaptığı dönemdir. Enerji artık iyice olgunlaşmış ve çiçek açmıştır. Güneş artık en canlı ve sıcak haliyle tepededir. İçimizi ısıtan bu sıcaklık duygularımıza da Ateş elementinin özellikleri olan iyimserlik, neşe, tutku, sevgi ve heyecanı katar… Gençlikte her yaz aşık olduğunuz günleri, dostlarınızla geçirdiğiniz bol kahkahalı uzun yaz akşamlarını hatırlayın…. Artık, kıyafetlerimizle beraber, içimizdeki ısının artışını soğutmak amacıyla tükettiğimiz besinler de hafiflemiştir. Ateş elementinin rengi kırmızı, şekli üçgen, vücutta karşılık geldiği organı kalp, kan ve dil, tadı acı, duygusu ise sevinçtir. 

Ve yavaş yavaş güneşin yakıcı etkisi zayıflamaya başlar. Yin ve Yang enerji tarafsız durumdadır. Yaz sonu hasatları başlamıştır. “Toprak”, aynı Toprak ana gibi üzerine ekilen fidana cevap verir, büyütür, geliştirir. Toprak ana gibi hiçbir karşılık beklemeden her zaman vericidir. Enerjisi dengeli, güvenli ve destekleyicidir. Mevsimler arasındaki geçiş dönemidir. Bedenimizde ise besin maddelerinin yiyeceklerimizden yine bir çeşit hasat edilmesini ve sindirilmesini sağlayan mide, dalak ve pankreasa karşılık gelir… Bu dönem o yazdan kalma coşkulu duygularımızın sakinleşmeye başladığı, iç huzuru, anlayış ve empati ile dolu bir dönemidir. Toprak elementinin rengi sarı, şekli kare, tadı tatlı, duygusu ise güven, açıklık, adalettir…

Yapraklar dökülmeye, günler soğumaya ve kısalmaya başlar. Artık ağaçlar, üzerlerindeki meyvelerini bırakmaya, içeriye doğru çekilmeye ve büzüşmeye başlarlar… Yin enerji tekrar yükselişe geçmiş, sonbahar gelmiştir. Sonbaharın elementi “Metal”dir. Ağaçlardan düşen yapraklar veya meyveler gibi bu dönem, işimize yaramayacak, gerekli olmayan ve bizi beslemeyen “çürümüş” duygulardan ve olaylardan uzaklaşıp bırakmak, değerli olanların peşinden koşmanın dönemidir. Bedenimizde; akciğer ve bırakma eylemini gerçekleştiren kalın bağırsak organları ile temsil edilir. Metal elementinin rengi beyaz, şekli dairesel, tadı çürümüş gibi keskin, duygusu ise bırakmanın yarattığı hüzündür.

Ve artık havalar iyice soğumuştur. Doğa uykuya geçmiş, sessizce beklemededir. Yin enerji zirve yapmış, olduğu noktada durağan ve karanlıktır. Tam da doğa gibi artık yavaşlamanın zamanıdır. Yaz boyunca depolanan enerjinin korunacağı, ilkbaharda başlayacak faaliyetler için hazırlıkların yapılacağı günler gelmiştir. Kazaklar çıkmış, besinlerden enerjiyi korumaya ve vücudu ısıtmaya yönelik daha ağır ve doyurucu yiyeceklere geçiş başlamıştır. Soğuyan beden, sıcak çorbanın peşindedir. Mevsim kış; elementi ise “Su”dur.

Bu dönem yağan yağmurlar ve kar doğayı temizler ve gelecek dönem için su depoları oluşturur. Su elementinin duygusu korkudur. Bu da yaşamda kalabilmek için, bilinmeyenin gölgesinde bireyin mücadelesi, arayışı ve bilgeliğidir. Su elementinin rengi siyah, şekli dalgalı, tadı ise tuzludur. Vücutta böbrekler, idrar torbası ve kulak ile ilişkilidir…

Mevsimlerin döngüsü gibi elementlerin de kendi aralarında döngüleri vardır… Yapıcı döngüde, Ağaç elementi, Ateş elementini besler. Bunu Ateşi artırmak için odun atmamız gibi de düşünebiliriz. Ateşin küllerinden Toprak oluşur. Toprağın içinde değerli mineraller, yani Metal vardır… Mineraller suya geçer. Su ise Ağacı besler. Tıpkı en doğalından bir tekerleme gibi. Elementler birbirlerini destekledikleri gibi, birbirlerini yok etmeye veya ele geçirmeye de çalışırlar. Örneğin Ağaç, Toprağı tutar, hareketini engeller. Toprak, Suyu çamura döndürür, bulanıklaştırır. Su, Ateşi söndürür, Ateş, Metali eritir. Metal ise Ağacı keser.

Evet, elementler evrensel ve içlerinde ciddi bir bilgi taşıyorlar. Bu bilgi ile evreni ve bedenimizi, duygularımızı anlamamızı kolaylaştırıyorlar. 5 element teorisini kullanarak, bu bilgiyi farklı alanlarda ortaya çıkarmamız mümkün… Feng Shui ile, mekânlarımızda çıkan elementleri dengeleyerek içinde huzuru, sağlığı, başarıyı yakalayabileceğimiz mekânlar oluşturabiliriz. Çin Astrolojisi ile; doğum anında aldığımız etkilere bağlı olarak çıkan elementlerin ilişkilerini doğru yorumlayarak, kariyerimiz, ilişkilerimiz, potansiyelimiz, sağlığımız konularında, ömür boyu bize yol gösterecek pusula oluşturabiliriz. Çin tıbbı ise; kişinin beden, duygu ve psikolojik durumunu 5 element teorisini esas alarak bütüncül olarak değerlendirir. Sadece hastalığın semptomuna göre değil, hastalığa neden olan duyguyu veya yaşam biçimini de değerlendirir. 5 elementin yorumu, kişiye daha hastalanmadan sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlayacak bilgileri de verir.

Evet, her elementin, her kişinin haritasında anlatacağı bir öykü mutlaka vardır. Bu öykülere kulak vererek, kaliteli bir hayat sürmeyi hepimiz başarabiliriz… Peki senin elementlerin neler anlatıyor?

İlginizi çekebilir: Bahar mevsimini karşılarken evlerimizde olumlu enerjiyi arttırmanın yolları

Bahar Gücüyener Pardorokes: 1970 yılında İstanbul’da doğan Bahar Pardorokes Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesinin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2012 senesine kadar çeşitli mimari ofislerde, yurt içi ve yurt dışı projelerde, daha sonra da kendi mimarlık şirketinde aktif olarak çalıştı. 2013 senesinden itibaren ise kişileri, yaşadıkları mekânlar ile uyumlayarak mekânları düzenleme fikri gelişmeye başladı… 2013 senesinden itibaren mesleki bilgisine, Feng Shui öğretisini eklemeye karar verdi. Önce IFSA (International Feng Shui Association) Türkiye temsilcisi Master Esra Koyuncu’nun eğitimlerini tamamladı. Daha sonra Grand Master Raymond Lo’dan Klasik Feng Shui, Çin Astrolojisi ve I Ching eğitimlerini alarak danışmanlık derecesi kazandı. Y. Mimar Banu Olcay Akkiprik ile beraber “madeinfengshui” şirketini kurdu. O günden beri, ev ve işyerlerine, profesyonel Feng Shui danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor, mekânları, sahipleriyle dengeli hale getirmeye çalışıyor. “Aynı Feng Shui uzmanı gibi mimarın da amacı yaşanılan mekânları iyi işlev görecek şekilde tasarlamak, her mekânda var olacak faaliyete uygun dekorasyon ve düzenleme sağlamaktır. Yaşadığımız mekânlarda, yaşam enerjisini yok saymamız mümkün değil. Bu enerjinin, mekân içinde mükemmel şekilde akması, içinde yaşayanlara da mutluluk sağlık, denge getirir. Bütün tarihsel süreçte ve şimdi günümüzde yine hepimiz, huzur ve mutluluk peşinde değil miyiz?”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale