Doğada olmanın, açık havanın tadını çıkarmanın, tertemiz havayı en derinlere çekmenin, mavilik ve yeşillikler karşısında seyre dalmanın şüphesiz ki herkese iyi gelen, güzel hissettiren bir tarafı var. Yemyeşil çimlerin üzerinde piknik yapmak, küçük bir tepeden manzarayı seyre dalmak, mis kokulu ormanların içerisinde yürüyüş yapmak ve daha nicesi çok keyifli. Kısacası, açık havanın tadını çıkarmamızı sağlayan tüm aktivitelerin ruhumuzu besleyen bir yanı olduğu kesin. İşte tam da bu ruhumuzu besleyen, iyi hissettiren, keyif veren hissin Nordik ülkelerde yaşam tarzı olarak hayat bulmuş bir ismi var: “Friluftsliv”. Norveççe’den ‘açık havada yaşam’ olarak çevrilen bu kavram, doğada bir şeyler yapmanın iyi oluşumuz için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor. Açık havada bir şeyler yapmanın, doğada keyifli zaman geçirmenin elbette ki birçok yolu var ama biz bu yaşam tarzından ve İskandinavlardan ilhamla ülkemizde kolayca uygulayabileceğimiz bir açık hava aktivitesi olan trekkingi friluftsliv pratikleriyle ele almak istedik; çünkü kuzey ülkelerinde yaşayan hemen hemen herkesin günlük aktivitesi açık havada yürüyüş. Gelin, bu keyifli konseptin ne olduğuna daha yakından bakalım ve ülkemizde doğayla iç içe olup tazelenebileceğimiz, doyasıya ‘friluftsliv’ yaşam tarzını benimseyebileceğimiz keyifli trekking rotalarını keşfedelim. Mavi-yeşil yolculuklara çıkmaya hazırsanız işte friluftsliv ve Türkiye’den en iyi trekking yerleri…
Friluftsliv: Norveçlilerin açık havada yaşam felsefesi
Norveçliler dışarıda olmanın ve açık havada zaman geçirmenin ruh, beden ve zihin sağlığının en önemli gerekliliği olduğunu biliyor ve yaşam tarzlarına bu doğrultuda yön veriyorlar. Bu nedenle de havanın ne durumda olduğuna bakmaksızın; karda, buzda, yağmurda, çamurda, fırtınada ilk fırsatta kendilerini açık havaya atıyor ve dışarıda zaman geçiriyorlar.
Dünyanın en soğuk ülkelerinden biri olmasına rağmen Norveç’te yaşayan insanlar, doğada zaman geçirmeyi yaşam tarzı haline getirmeyi vurgulayan ‘friluftsliv’ konseptiyle adeta bütünleşik yaşıyorlar. Peki tam olarak ne demek friluftsliv? En öz tanımıyla ‘açık havada yaşam’ anlamına gelen friluftsliv, doğayla mümkün olan her an birleşmeyi ve onu kucaklamayı anlatıyor; yani huzuru, mutluluğu, rahatlığı açık havada bulma. Bir kavramdan daha çok bir çeşit yaşam tarzı olan friluftsliv, kışların inatla uzun ve karanlık geçtiği bu ülkede şartlar ne olursa olsun yıllardır uygulanmaya devam ediyor.
Norveç’te ve diğer İskandinav ülkelerinde günlük yaşamın bir parçası haline gelen friluftsliv, yılın farklı zamanlarında ve ülkelerin farklı bölgelerinde değişik pratiklerle uygulanabiliyor. Kimileri için parkta arkadaşlarıyla piknik yapmak kadar basit ve kolay olabilirken kimileri için ekipman ve hazırlık gerektiren bir kamp deneyimi friluftsliv pratiğine dönüşebiliyor. Öte yandan, açık havada yürüyüş yapmak ise hemen hemen bu ülkelerde yaşayan ve bu yaşam tarzını benimseyen herkesin tercihi oluyor. Nordiklerden ilhamla ülkemizde de bu yaşam tarzını pratiğe dönüştürmemize yardımcı olacak en keyifli aktivitelerden biri olan trekkinge uygun birçok yer olduğunu düşünecek olursak bize de Türkiye’nin en iyi trekking rotalarını keşfetmek kalıyor. Açık havada olmanın, Norveçliler gibi friluftsliv tarzı yaşamın keyfini sürmek ve kendinizi doğanın havanın dinlendirici atmosferine bırakmak isterseniz işte Türkiye’nin en iyi trekking rotaları:
Türkiye’nin en iyi trekking rotaları
Mavinin, yeşilin tüm tonlarını içinde barındıran, dünya üzerinde eşi benzeri olmayan ovalara, dağlara, yaylara sahip olan, büyüleyici doğal güzellikleri ile herkesi kendine hayran bırakmayı başaran ülkemizden işte en iyi trekking rotaları:
Likya Yolu
Türkiye’nin en gözde trekking rotaları dendiğinde akla gelen ilk rota şüphesiz ki Likya yolu. Fethiye’den başlayıp Antalya’ya kadar devam eden yaklaşık 560 kilometre uzunluğundaki bu yol yürüyüş severlerin favorisi. Zorluk seviyelerine göre ayrılmış 20 farklı parkurdan oluşan Likya Yolu’nda keyifli yürüyüşlerin yanı sıra antik kentleri keşfedebilir, denize girebilir, mavinin ve yeşilin buluştuğu manzaralarla büyülenebilirsiniz.
Ihlara Vadisi
Kapadokya’nın en güzel yerlerinden biri olan Ihlara Vadisi doğayla iç içe olmanın yanı sıra tarihi ve kültürü de içinde barındırıyor. Kilise ve şapelleri ile keyifli yürüyüş rotanızı daha görkemli hale getirebileceğiniz 14 kilometre uzunluğunda Ihlara Vadisi, aynı zamanda Melendiz Çayı ile birleşiyor ve hem mavinin hem de yeşilin buluştuğu enfes görüntüler burada saklanıyor. Ayrıca, vadiye inmek için 380 basamak inmek gerekiyor; yani daha varmadan ısınmaya başlıyorsunuz.
Frig Yolu
Medeniyetlere ev sahipliği yapmış, birçok efsaneye konu olmuş, aşklar, acılar, hüzünler barındırmış, koskoca bir tarihi içinde saklayan eşsiz bir yer: Frig Yolu. Afyon’dan Ankara’ya, Eskişehir’den Kütahya’ya dört farklı ili içerisine alan, 500 kilometrelik bu yolda 3 rota bulunuyor. Her bir rotada tarihin ve kültürün kalıntılarına tanık olacağınız Frig Yolu’nda Frig eserlerinden antik yollara, vadilerden eski dini merkezler olan şehirlere farklı keşifler yapabilirsiniz.
Hitit Yolu
Gelelim bir başka tarihi ve kültürel yola: Hitit Yolu. Anadolu miraslarını ve Unesco listesinde yer alan Hattuşa Antik Kenti’ni içinde barındıran bu eşsiz trekking rotası hem doğa hem de tarih severler için altın değerinde. 300 kilometreye kadar uzanan ve eski göç yollarından geçen bu güzergahta Hititler dönemindeki önemli kentleri ve tarihi kalıntıları görebilir, kendinizi geçmişin tozlu sayfalarında hissedebilirsiniz. Adeta zaman yolculuğunda trekking…
Kaz Dağları
Dört bir yanı cennet ülkemizin en kıymetli yeşillik alanlarından biri olan ve Balıkesir’den Çanakkale’ye uzanan Kaz Dağları bol oksijenli, tertemiz, mis kokulu havayı içine çekmek isteyen tüm trekking severlerin olmazsa olmaz rotası. Her bir noktası kendi içerisinde ayrı bir yürüyüş parkuru olan Kaz Dağları’nda Tozlu Yaylası’ndan Sütüven Şelalesi’ne Tahtakuşlar tırmanış rotasndan Mıhlı Çayı’na maviyi, yeşili sonsuz renk skalasında bir arada görebilir, maceraperest dağ sever ruhunuzu besleyebilirsiniz.
Aladağlar
Kayseri’den Adana’ya uzanan doğal güzellikleriyle ünlü Aladağlar’da gerçek bir doğa severin hayalini kurabileceği her şey var. İster trekking ister tırmanış isterseniz de rafting. Vadileri, şelaleleri, keyifli patikaları, ormanlık ve dağlık alanlarıyla dilerseniz kamp da kurabileceğiniz Aladağlar’da çeşitli kanyon ve mağaraları da ziyaret edebilirsiniz.
Palovit Yaylası
Karadeniz’in incisi Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin en yüksek noktalarından biri olan Palovit Yaylası’nda kendinizi özgür kuşlarla hizalanmış, bulutların arasında yürüyüş yapıyor hissedebilirsiniz. Dünyanın en yaşlı ormanlarını barındıran ve köyleri bölen dört ayrı kısımdan oluşan Palovit’te Karadeniz’in mis gibi havasını ciğerlerinize çekerken uzun ve keyifli trekkingler yapabilirsiniz. Üstelik dilerseniz Ayder ve Samistal Yayları’na da geçiş yapabilirsiniz.
Pürenli Yaylası
Temiz yayla havasının iyi gelmeyeceği hiçbir şey yoktur diyor ve Palovit’ten sonra Pürenli Yaylası’nı da trekking rotalarımıza ekliyoruz. Düzce’ye bağlı olan Pürenli, doğayla iç içe zaman geçirirken uzun yürüyüşler yapabileceğiniz ve tazeleneceğiniz, çokta uzaklara gitmeden açık hava ve trekking tutkunuzu yaşayabileceğiniz 1400 metre yüksekliğinde yemyeşil bir alan. Yaylada ahşap küçük kulübelerin ve minik gölün kenarından geçmenin içinizi ısıttığını hissedeceksiniz.
Macahel Yaylası
Trekking rotalarınıza ekleyeceğiniz bir yayla daha: Macahel. Daha doğrusu Macahel Yaylaları, çünkü alabildiğine geniş yeşilliklerden oluşuyor. Ama bu yaylalar bir başka. Nedeni ise Türkiye’nin UNESCO koruma listesine alınan ilk biyosfer rezerv alanı. Zengin bitki örtüsü, endemik yeşillikleri ve en önemlisi Kafkas Arısı’nın doğal yaşamı olan Macahel, aslında bölgeden elde edilen balı ile ünlü. Aynı zamanda sisli tepeleri, geniş ufuk çizgisi, puslu bulutları ve tertemiz havasıyla da trekking severlerin uğrak rotası. Dilerseniz bölgede kamp kurabilir, şelale ve gölleri de ziyaret edebilirsiniz.
Ballıkayalar
Şehre en yakın olanı sona sakladık: Ballıkayalar. Trekking tutkunuzu uzaklarda yaşamanıza gerek yok. İstanbul’a sadece birkaç saat uzaklıktaki Gebze’de bulunan Ballıkayalar, hem doğayla iç içe olmak hem de mavinin, yeşilin ve enfes manzaraların tadını çıkarmak için harika bir rota. Şehrin içinde böylesi bir güzelliğin nasıl korunmayı başardığı merak konusu olsa da Ballıkayalar’da neredeyse tüm doğa aktivitelerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Yürüyüş alanları, kaya tırmanışı, dere kenarı, farklı zorluklardaki trekking parkurları ve daha fazlası için hemen bir hafta sonu planı yapabilirsiniz.
Sizin de keyif aldığınız ve doğanın tadını doyasıya çıkarabildiğiniz kendinize özel trekking rotalarınız varsa bizimle yorumlarda paylaşabilir, doğa severlerin kalplerini fethedebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Doğa yürüyüşü rehberi: Yeni başlayanlar için A’dan Z’ye trekkingDoğa yürüyüşü rehberi: Yeni başlayanlar için A’