X

Doğa ve sporun birleşimiyle nefes kesen benzersiz bir macera: Uludağ Ultra Maratonu

Evet uzun yıllardır koşmak konusunda amatör olarak deyim yerindeyse “deli” olan bir insanım itiraf ediyorum. Koşu ile ilişkim üniversite yıllarıma dayanıyor, benim hayatımda, tabi ki ilerleyen yaşlarda, özellikle gün içerisinde enerjimi harcamak üzere vakit bulamadığım veya çok fazla beyinsel, düşünsel, hesaplama içeren aktiviteler ile uğraştığım zamanlarda olmazsa olmazım.

Benim için çok özel olmasının bir diğer sebebi ise hayatımda çok zor geçirdiğim bir dönemde gerçekten “bir psikoloğa” ihtiyaç duymadan kendi kendime toparlanabilmemin de ne büyük sebebidir durmadan koşmak. Her sabah saat 04:00’da oturduğum sitenin beton zemininde de olsa mutlaka 1,5-2 saatlik bir koşu yapmadan güne başlayamadığım bu dönemde koşmak benim için içimdekileri, kafamdakileri ve hayatın akışına dair tüm sorularımı boşaltabilmem, kendimi bulabilmem ve en önemlisi son derece zinde hissedebilmem için çok önemli bir yere sahipti; benim her daim ilacım oldu. Hala kendimi hafif hastalanıyor gibi hissettiğimde yaptığım ilk şey sabah dışarıda koşamasam bile spor salonuna gidip koşmaktır; çoğu kez iyileşerek çıkarım salondan…

İşte bu koşu merakımı bu yıl hayatıma giren muhteşem tesadüfler ile koşu organizasyonlarına da taşıdım, ve bugüne kadar farkında olmadığım kocaman bir dünya, olağanüstü enerjileri ile hayatıma ışık tutan birçok güzel insan ve en önemlisi koşmaya bu derece tutkun olan binlerce güzel kalp ile karşılaşmak benim için adeta bir dönüm noktası oldu. Tabi ki bu süreçte de aynı hayattaki gibi hedefler koymanız, yılmadan çalışmanız ve en önemlisi “zevk almanız” gerekiyor.

Sizlere bu yazımda öyle bir organizasyondan bahsetmek istiyorum ki, eğer benim gibi kalbinizi koşu ve koşmak ile doldurduysanız veya sadece atmosferini bile merak ediyorsanız veya güzel zaman geçirmek istiyorsanız bu Temmuz ayında Bursa’da “ilk kez” düzenlenecek olan Uludağ Ultra Maratonu ve organizasyonu tam size göre. Ben bu organizasyonda, bugüne kadar bir yarışmada (ve itiraf edeyim dünya üzerinde) henüz tek seferde koşamadığım “en uzun” mesafe hedefim olan 25 kilometre koşusunu tecrübe ediyor olacağım.

Uludağ Ultra Maratonu 2017

Gelin Uludağ Ultra Maratonu’nun nefes kesici heyecanını organizasyon direktörü sevgili Yaşar İsmet Demiröz’ ün siz Uplifers okurları için paylaştığı güzel yanıtlarından öğrenelim:

Yaşar Bey bizlere kendinizi ve koşmak üzerine kendi hikayenizi kısaca anlatabilir misiniz?

Benim koşu hikayem aslında çocuklukta başladı diyebilirim. Yaşıtlarıma göre iyi koştuğumun farkına sokak aralarında oynadığımız saklambaç ve diğer oyunlar esnasında vardım. Saklambaçlarda uzaklara saklanır yine de hızlı koştuğum için çoğunlukla sobelenmeden paçayı yırtardım. Koşu, profesyonel olarak bundan 13 yıl evvel liseye adım atınca hayatıma girdi. Okuduğum lisenin atletizm ve oryantiring takımlarında yer aldım. Ormanların cezbediciliği beni zamanla sadece oryantiring sporuna yönlendirdi. 2006 yılından itibaren de defalarca oryantiring milli takımında bulundum. En son Şubat 2017’de düzenlenen Akdeniz Ülkeleri Oryantiring Şampiyonası’nda ülkemize 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazandırdım. Yani koşmaya devam…

Uludağ Ultra Maratonu’nu düzenleyeceksiniz, bu organizasyon neden bu kadar özel ve bu maratonu diğer parkurlardan ve organizasyonlardan ayıran nedir?

Öncelikle doğaya, dağlara ve ormanlara karşı inanılmaz bir sevgi beslemekte olduğumu belirtmek istiyorum. Uludağ hem yüksekliği, hem ormanları, hem de doğasıyla ülkemizin ender yerlerinden biri. Birçoğumuz farkında olmasa da Uludağ, bulunduğu bölgenin nefesidir. Ağaçlar yeşilken Uludağ ormanlarına girip koşan bir koşucu buraları unutamaz. Gerek yarışlar, gerekse burada yaptığım kamplar esnasında hiç sıkılmadan keyifle antrenmanlar yaptım. Bu hazzı tüm koşucuların tatmasının gerektiğini düşündüğüm için bu yarışı düzenleme kararı aldım. Muhteşem ormanları, zirvesi ve gölleri, şelaleleri Uludağ Ultra’yı diğer parkurlardan ayıracaktır.

Sizce bu değerli organizasyonun en heyecan verici yönü nedir, kişisel olarak bunun bir parçası olmak sizi nasıl hissettiriyor?

Uludağ Ultra ilk defa düzenlenecek bir yarış olacağı için bizim çocuğumuz gibi. En heyecanlı tarafı ise katılımcılarla yapılan görüşmelerde onların heyecanlarını görmek ve buna ortak olmak diyebilirim. Yani başkasının heyecanı biz organizatörleri de çok heyecanlandırıyor. Hep birlikte güzel ve heyecanlı bir organizasyon geçireceğimizi düşünüyorum.

Kaç kişinin katılmasını öngörüyorsunuz ve koşmaya gönül vermiş okurlarımıza Uludağ Ultra Maratonu’na katılmaları konusunda mesajınız ne olurdu?

Şu anda kayıt olmuş 138 katılımcımız var ve bu sayının yarışa kadar 600’e ulaşmasını bekliyoruz. İlk yıl düzenlenecek bir yarışmanın bu kadar ilgi çekmesi Uludağ Ultra’nın ne kadar doğru bir karar olduğunun da göstergesidir diyebiliriz. Koşmaya gönül vermiş arkadaşlarımızın çoğunun, günlük yaşamın yoğun temposu nedeniyle orman ve patika koşularına pek vakit ayıramadıklarını biliyoruz. Bu sebeple monotonluktan kurtulmak, doğada stres atmak ve koşuya gönül vermiş birçok diğer arkadaşlarımızla güzel bir vakit geçirmek için tüm koşucu arkadaşlarımızı davet ediyoruz.

Henüz koşu ile tanışmamış okurlarımıza koşu hakkında kişisel olarak 3 tavsiye verecek olsaydınız, bunlar neler olurdu?

Koşuyla tanışmamış arkadaşlardan öncelikle insan vücudunun sadece yürümek için değil aynı zamanda koşmak için de tasarlandığının, kendileri de isterlerse çok rahat koşabileceklerinin farkına varmalarını isterdim. Bunun farkına varıp koşmaya başlayanların ise ilk aşamada 10 gün boyunca yılmadan inatla koşmaya devam etmelerini tavsiye ederdim. Çünkü bu sürecin ardından hem koşunun fiziksel ve mental faydalarını fark edecekler, hem de koşu artık onlar için bir alışkanlık haline gelecektir. Üçüncü önerim ise antrenmanların arasında bazı yarışmalara katılmalarıdır. Çünkü yarışmalar, sizde de olduğu gibi performansı ve hedefleri yükseltir.

Uludağ Ultra Maratonu hakkında daha detaylı bilgi ve katılım için web sitelerini ve Facebook sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. 

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale