X

Doğa ve insan ilişkisinin önemi: Doğa bize bir şeyler mi anlatıyor?

Her birimiz büyük şehir yaşantısı içerisinde kendimizi bir yerlere yetişirken buluyoruz. Gidilmesi gereken toplantılar, tamamlanması gereken işler, ev içerisinde üzerimizde olan sorumluluklar, sosyalleşme ihtiyacı için kalabalık buluşmalar derken upuzun bir listenin içerisindeyiz. Sabah erken kalkma ile gece geç yatmanın arasında bir yerlerde günümüzü tamamlarken bizlere iyi gelebilecek kaynaklarımızı belirlemede zorlanabiliyoruz. Çoğunlukla evlerin ya da ofislerin içerisinde saatlerin geçişini takip edemeyebiliyoruz.

Doğada vakit geçirmek birçoğumuz için destekleyici bir kaynak olarak tanımlanabilmektedir. Deniz kenarına gittiğimizde dalgaların ritmik hareketlerini izlemenin, ormana gittiğimizde ağaçların rüzgarla hareketlerini takip etmenin ya da sabah kalktığımızda pencereden kuşların cıvıldayan seslerini dinlemenin her birimize bir şekilde iyi gelmesinin bir nedeni var. Koşuşturma içerisinde duyduğumuz seslerden farklı olarak doğanın kendine ait bir ritmi ve ahengi mevcut. Doğanın birçok yönüyle bizlere iyi gelmesinin bir nedeni var.

Doğa ve stres ilişkisi

Sizin de doğada vakit geçirdiğinizde kendinizde gözlemlediğiniz olumlu süreçleriniz oluyor mu? Kendinizi daha sakin hissettiğiniz, bedenininiz rahatladığını fark ettiğiniz ya da nefesinizin yavaşladığını gözlemlediğiniz anlara şahit oluyor musunuz? Şehrin içerisinde de olsanız deniz kenarında yürüyüş yapmanın ya da şehir parklarında gezintiye çıkmanın etkilerini gözlemleyebiliyor musunuz?

Birçok kişi hafta sonları geldiğinde ormanlık alanlarda kahvaltı etkinliklerine gitmeyi, piknik yapmayı ya da ormanlık alanlarda yürüyüş yapmayı oldukça sevmektedir. Çünkü yeşil alanlarda geçirilen zaman, tüm haftanın ortaya çıkardığı stres seviyesinin azalmasına katkı sağlamaktadır. Ewert ve Chang (2018) tarafından yapılan araştırmada, bireylerin doğa ile ilişkisinin zaman içerisinde azaldığında kaygı ve stres düzeylerinde anlamlı bir artışın olduğunu vurgulanmaktadır. Bir diğer çalışma göstermektedir ki, doğa ile kurulan temas azaldığında, çalışmaya katılan bireylerin depresyon, anksiyete ve stres seviyelerinde artış görülmektedir. Bu da demek oluyor ki, doğada geçirilen sürenin bireylerin iyi oluşu üzerinde olumlu bir etkisi bulunmaktadır (Sarıçam, Soyuçok ve Şahin, 2015). Bir şekilde doğada geçireceğimiz vakit her anlamda bizlere katkı sağlayıcı bir öneme sahip olarak ifade edilebilmektedir.

Yeşil egzersizin faydaları

Düzenli yapılan fiziksel egzersizler hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımız için oldukça önemlidir. İmkanlar içerisinde tempolu yürüyüşler yapmak, bisiklete binmek, spor salonuna gitmek ya da grup aktiviteleri ile egzersizler yapmak, stresi azaltırken bireylerin fiziksel olarak yaşayabileceği sorunların azalmasına da katkı sağlamaktadır. Bourne ve Garano (2003), düzenli egzersizin, kan basıncını ve konsantrasyonu artırdığını, beyinde serotonin seviyesini yükselttiğini, hafızayı güçlendirdiğini ve stresi, depresyon riskini azalttığını ifade etmektedir. Fakat araştırmalar doğal ortamlarda yapılan egzersizlerin bireylerin iyi oluş seviyesinde ve fiziksel sağlıklarında daha olumlu katkıları olduğunu belirtmektedir. Yeşil egzersiz kavramı, yeni ve popüler bir tanımlayıcı olarak ifade edilmektedir. Bireylerin doğal ortamlarda (doğanın içerisinde, yeşil alanlarda) gerçekleştirdiği fiziksel aktivite olarak tanımlanmaktadır (Durusoy ve Mutuş, 2021).

İngiltere ve İsveç’te yapılan çalışmalar, ağaçlık alanlarda, doğal ve yeşil ortamlarda egzersiz yapan koşucuların, spor salonlarında aynı kalori yakarak egzersiz yapan bireylere göre kendilerini daha az tedirgin, daha az stresli hissettiklerini ifade ettiklerini belirtmektedir. Ayrıca bu bireylerin kendilerini daha dinlenmiş ve daha az öfkeli hissettikleri de yapılan araştırmalarda bulunmuştur (Louv, 2022). Bu çalışmanın yanı sıra yapılan diğer çalışmalar göstermektedir ki; doğal ortamlarda yapılan egzersizler kaygının, öfkenin, yorgunluğun ve üzüntünün azalmasına destek olmaktadır (Bowler, Buyun- Ali, Knight ve Pullin, 2010).

Bireysel, aile veya arkadaş çevremizle birlikte geçireceğimiz vakitleri, doğa içerisinde planlamak haftalık şehir hayatında yaşadığımız stresin azalmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca çocuklar bu süreçlerde doğanın sunduğu çeşitlilikle tanışacak ve yaratıcılıklarını güçlendirecek gözlemler yapabileceklerdir. Denetimli bir şekilde yapılacak doğa etkinliklerinin yararlarını keşfetmek için ilk olarak çevrenizde yer alan alanları inceleyerek başlayabilirsiniz. Çeşitli yürüyüş gruplarına katılabilir, mantar toplama etkinliklerine dahil olabilir ya da belirlenen alanlarda istediğiniz ölçüde topluca bir etkinlik planlayabilirsiniz. Doğanın bizlere sunmuş olduğu tüm yararların yanında çevrenizdekilerle çevre bilincini geliştirmeye yönelik sohbetler edebilirsiniz.

Kaynaklar:

Bowler, D.E., Buyung-Ali, L.M., Knight, T.M. & Pullin A., (2010). A systematic review of evidence for the added benefits to health of exposure to natural environments. BMC Public Health 10, 456.
Durusoy, E., & Mutuş, R. (2021). Yeşil egzersizin kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa etkileri. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, (14), 351-362.
Ewert, A. & Chang, Y. (2018).  Levels of nature and stress response. Behavioral Science. 8, (49).
Louv, R. (2022). Doğadaki Son Çocuk, Çocuklarımızdaki Doğa Yoksunluğu Ve Doğanın Sağaltıcı Gücü. Ankara: Tübitak Popüler Bilim Kitapları. 8. Baskı.
Sarıçam, H., Soyuçok, E., ve Şahin, H., S. (2015). Doğayla ilişkili olma ile depresyon, anksiyete ve stres arasındaki ilişkinin incelenmesi. Uluslararası Hakemli Psikiyatri Ve Psikoloji Araştırmaları Dergisi.

İlginizi çekebilir: Takım çalışması nedir, neden önemlidir?

Elçin Tanık Ünsal: Elçin Tanık, 2016 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Aynı yıl içerisinde İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programını tamamlamıştır. 2021 yılında Ege Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Yüksek Lisansını “Çocuk ve Ergenlere Yönelik Kapsamlı Cinsellik Eğitimi Derleme Çalışması” bitirme projesiyle tamamlamış ve uzman psikolojik danışman olmaya hak kazanmıştır. Yüksek lisans dersleri kapsamında ‘Bilişsel Davranışçı Terapi’ eğitimini almıştır. Akabinde 80 saatlik Bilişsel Davranışçı Eğitimini alarak programı tamamlamıştır. Eğitimini alarak uygulayıcısı olduğu diğer yaklaşımlar, Çocuk merkezli oyun terapisi, Filial Terapi, Sanat Terapisi ve Çözüm Odaklı Terapidir. Bebeklerin gelişim değerlendirme süreci için tarama testi uygulamaktadır. Mesleki bakış açısını destekleyecek eğitimler almaya devam etmektedir. Şu an iş yaşamına kurucu ortağı olduğu İzmir Monat Psikoloji’de çocuk, ebeveyn ve yetişkinler ile online ve yüz yüze olacak şekilde çalışarak devam etmektedir. Aynı zamanda eğitim kurumlarında eş zamanlı psikolog olarak çalışmakta ve danışmanlık hizmetleri vermektedir. Dijital öğrenme alanında hizmet veren şirketlere ve ebeveyn-çocuk uygulamalarına içerik planlamakta ve yazmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale