Diyet yapmadan vücudunuzu şekle sokmanın ve formda kalmanın 15 yolu
Birçok insan daha sağlıklı hissetmek ve daha fit görünmek için farklı diyet yöntemlerini denemeye açık olsa da, diyet yapmak herkes için en uygun ve kolay tercihlerden biri olmayabiliyor. Daha az yemek ya da diyet yapmak bedeninizi şekle sokmanın, performansını artırmanın ve hafifletmenin tek yolu değil.
Hayatınızı daha iyi yaşamak ve sağlıklı rutinlerinizi kalıcı kılmak da bedeninizi şekle sokmanın etkili yollarından biri. Peki fit görünmek için onca dikkat edilmesi gereken şey varken nelere dikkat etmeli, nereden başlamalı?
Uplifers olarak diyet yapmadan vücudunuzu şekle sokmanıza yardımcı olacak 16 faktörü sizler için derledik.
Yavaşlayın: Birçok kişi yemek yemeyi zorunluluk, halledilmesi gereken bir görev olarak düşündüğü için öğünleri sırasında acele eder, yemeğe ayırdığı vakti önemli işleri halletmek için kullanır. Bunun yanı sıra verilen kısa aralar, iş yoğunluğu ve fast food zincirlerinin kolay erişilebilirliği de "hızlı yemek" kavramının yayılmasına neden olur. Ne var ki ne kadar yavaş yer, ne kadar fazla çiğnerseniz yediğiniz yemeğin tadına o kadar varırsınız. Bu da, vücudunuzun size verdiği "doydum" sinyalini duymanızı sağlar.
Yemeklerinizi telefonunuzla birlikte değil, başka insanlarla birlikte yiyin: Gözünüzü ve zihninizi ekranlardan bir kez uzaklaştırdığınızda, tüm bedeniniz size bunun için teşekkür edecek. Televizyon izlerken, telefonunuzla oynarken ya da Instagram'da dolanırken yemek yemek, daha fazla yemenize neden olabilir. Journal of Clinical Nutrition'da yayımlanan bir araştırmaya göre öğünleriniz sırasında dikkatinizi teknolojik aletlere vermek, sonraki zamanlarda abur cubur yemenize sebebiyet veriyor. Telefonunuzla baş başa yemek yemek yerine, kalabalık ortamlarda, arkadaşlarınızla ve ailenizle sohbet ederek ve ne yediğinizin farkında olarak beslenmek her zaman için çok daha güvenli.
Meditasyon yapın: Stres, heyecan ve gerginlik, fazla yemek yemeyi tetikleyen en büyük etkenlerden bazıları. Günümüz şartlarında bu tür etkenlere fazla fazla maruz kalabildiğimizi varsayarsak bu etkenleri hayatımızdan çıkarmanın yollarını aramakta fayda var. Meditasyon yapmak, zihninizi, düşüncelerinizi ve endişelerinizi kontrol altına almanıza ve hem bedeninizin hem de ruhunuzun sakinleşmesine yardım eder. Her sabah 15 dakikalık bir meditasyon seansıyla güne başlayarak yavaşlamanın ve huzurlu hissetmenin keyfine varabilirsiniz.
Daha fazla uyuyun: Özellikle genç yetişkinler için işe giderken, okurken ve çalışırken uykuya 7-9 saat gibi bir süre ayırmak pek mümkün olmuyor. Ancak Shape dergisine göre az uyumak, beslenme alışkanlıklarınızın sağladığı faydadan mahrum olmanıza neden oluyor. Dolayısıyla sizi uykunuzdan edenin neler olduğunu tespit ederek uykuya ayırdığınız zaman dilimini genişletmenizde fayda var. Örneğin yatmadan önce bir bölüm fazla izlediğiniz diziyi izlemeyip ya da telefonunuzda zaman geçirmeyip, yatağa erkenden gitmeyi deneyerek başlayabilirsiniz.
Daha fazla su için: Su, bedeninizin yaklaşık %60'ını kaplıyor. Dolayısıyla susuz kalmak halsizliğe, yorgunluğa, baş ağrısına, dikkat bozukluğuna, iştahsızlığa ve enerji düşüklüğüne yol açabiliyor. Mümkün olduğunca su tüketerek bu tür problemlerin önüne geçmekle birlikte açlık hissinizi bastırabilir, daha hareketli bir gün geçirebilir, bedeninizi daima aktif tutabilirsiniz. Bunun yanı sıra uzmanlar gün içinde kadınların 9, erkeklerinse 13 bardak su içmelerini öneriyor. Bunun için siz de kendinizi her gün biraz daha motive ederek su içme alışkanlığı kazanabilirsiniz.
Saunaya girin: Stres demişken bedeni stresten ve toksinlerden arındıran bir diğer etkili yöntemden bahsedelim. Araştırmalara göre saunada zaman geçirmek hem kalbe hem de stresli bedene iyi geliyor. Artık sauna birçok spor salonunda bulunuyor. Eğer bir spor salonuna kayıtlı değilseniz internetten fırsat sitelerine göz atabilir, uygun fiyatlı seanslar satın alabilirsiniz. Siz de haftanın bir gününü "spa günü" ilan ederek kendinize ve bedeninize hak ettiği ilgiyi gösterebilirsiniz.
Terapiye gidin: Bedeninizin sağlıksız olmasına ve işlevlerini doğru yerine getirememesine neden olan en büyük sebeplerden biri psikolojik tıkanıklıklar. Birçok insanın aşırı iştahlı ya da iştahsız hissetmesinin arkasında dile getirmedikleri psikolojik huzursuzluklar yatar. Psikolog Marian Margulies bu durumu "bir kişi duygularını ve hislerini dile getirmek yerine bastırıyorsa, zihin otomatik olarak o duyguları bilinçaltına itiyor, bu da ileri zamanlarda vücutta meydana gelen problemlere yol açıyor" sözleriyle belirtiyor.
Egzersiz yapın, esneyin ya da yürüyüşe çıkın: Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birçok insan bilgisayar başında çalışmaya başladı. Bu da, bedenin hareketsiz kalmasına ve hamlamasına neden oluyor. Bedeninizi aktif tutmak, yediklerinizi sindirmenizden gece kaliteli uyku uyumanıza kadar pek çok şey açısından önemli. Dolayısıyla sizi hareket ettirecek, yapmaktan hoşlanacağınız bir aktivite keşfedin ve onu günlük rutinleriniz içerisine dahil edin. Herkes spor salonunda egzersiz yapmayı sevmek zorunda değil, sevdiğiniz yerlerde yürüyüşe çıkabilir, bir dans kursuna yazılabilir ya da evde esneme hareketleri yapabilirsiniz.
Foam-Roller Köpüğü edinin: Fit kalmak için ne yediğinize dikkat ettiğiniz kadar bedeninizin işlevselliğine de önem vermelisiniz. Hem profesyonel sporcuların hem de amatörlerin rahatlıkla kullanabileceği Foam-Roller Köpüğü'nü kişisel esneme ve yenilenme ekipmanınız olarak düşünebilirsiniz. Foam-Roller Köpüğü ile bedeninizin hareket kabiliyetini artırarak, kan dolaşımınızı hızlandırabilirsiniz. Üstelik hem düşük maliyetli hem de uygulaması oldukça basit.
Beslenme günlüğü tutun: Çoğu zaman gün içinde ne yediğimizin farkında olmadan gün içinde yanlış tercihler yapabiliyoruz. Yediklerinizi yazılı olarak görmek ve haftalık, aylık beslenme rutininizi takip etmek yediklerinizin kontrolünü yapmanıza yardımcı olur. Diğer yandan akne, sivilce, karın ağrısı, şişkinlik gibi problemlere neyin neden olduğunu tanımlamak için yediklerinizi kağıda dökmek, bu problemlere neyin yol açtığını daha kolay tespit etmenizi sağlar. Beslenme uzmanı Jeanne Goldberg "beslenme günlüğü tutmak, yediklerine ve kilosuna dikkat etmeye gönüllü olanlar için en etkili çözümlerden biri" diyor.
Meyvelerinizi içmeyin, yiyin: Günümüzde hızlıca yayılan smoothie modasının ardından "meyve içmek" oldukça pratik ve yaygın kullanılan beslenme alışkanlıklarından biri haline geldi. Ancak araştırmalara göre meyveleri blender'dan geçirmek, sahip oldukları besin değerini yok ediyor ve anlaşılan vücut vitaminleri sindirmek için sıvıya değil, katıya ihtiyaç duyuyor. Bu konuda tartışılan bir diğer konu ise meyve suları. The Washington Post'a göre %100 meyve suyu damgasına sahip içeceklerin şekerli sudan pek farkı yok.
Porsiyon kontrolü yapın: Porsiyonlarınızı kontrol etmek sanıldığı gibi "az yemek" anlamına gelmiyor. Aksine porsiyon kontrolü dengeli beslenmenin en etkili yöntemlerinden biri. Öyle ki "her şeyden ama az az yemek" oldukça doğru bir yol. Büyük porsiyonlar fazla yemenize neden olabilirken, küçük porsiyonlar daha önce doymanızı sağlar. Söz konusu yemek olduğunda psikolojik hilelerin önemini de unutmamak gerek. Eğer yediklerinizin gözünüze olduğundan daha fazla görünmesini istiyorsanız, birçok restoranın uyguladığı "büyük tabak, az yemek" taktiğini evinizde de uygulayabilirsiniz.
Öğle yemeğinizi yanınızda taşıyın: Dışarıda yemek yemenin en büyük problemlerinden biri, yediğiniz şeylerin nasıl koşullarda önünüze geldiğini bilmiyor olmak. Günümüzde "sağlıklı" olarak nitelendirdiğimiz restoranların bazılarında dahi bu tür güven problemleri yaşayabiliyorken neden kendi öğle yemeğinizi kendiniz yapmayasınız? Kendinize haftalık bir yemek menüsü hazırlayın ve tüm hafta boyunca o menüye sadık kalmaya çalışın. Bir süre sonra kendi öğle yemeğinizi götürmeye öyle alışacaksınız ki, dışarıda yemek sizin için bir seçenek bile olmayacak.
Daha fazla sebze tüketin: Sebze tüketmenin kalp sağlığına iyi geldiğini ve birçok olası kanser hastalığına alınan önlem niteliğinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Sebzelerin sahip olduğu vitaminlerden bahsetmeye gerek bile yok... Ne var ki önümüzde onlarca seçenek olduğunda sebzelere öncelik tanımak pek mümkün olmuyor. Böyle durumlarda önünüzdeki servis tabağına bir kez göz atın ve yemeye patates kızartmasından ya da etten değil de önce sebzelerden başlayın. Böylelikle karnınız doyduğunda en azından sebzelerinizi yemiş olduğunuz için kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz. Hem fiziksel hem de mental olarak!
Doyduğunuz anda yemeyi bırakın: Özellikle ülkemizde "tabakta yemek bırakılmaz" gibi bir algı varken doyduğunuz zaman yemek yemeyi bırakmak bir hayli zor olabiliyor. Kimi zamansa karnımız doysa bile önümüzdeki lezzetli yemekleri öylece masada bırakmaya içimiz elvermeyebiliyor. Ne var ki doyduğunuz halde yemeye devam ettiğinizde midenizi bu anlamda uyarıyor ve her seferinde daha fazlasını istemesine neden oluyorsunuz. Dolayısıyla yediğiniz yemek ne kadar lezzetli olursa olsun doyduğunuzu hissettiğiniz anda elinizden çatal ve bıçağı bırakmak için kendinize söz verin.