X

Diyet yaparken tartı dost mudur, düşman mı?

Davranışçı psikolojinin temel ilkelerinden biridir ödül-ceza sistemi: Kişinin, sonunda ceza aldığı bir davranışı tekrarlama sıklığı azalır.

Bu yüzden kilo vermeye çalışırken sık sık tartılmak ilk başta mantıklı gibi görünebilir. Çünkü düşününce istenen şekilde yendiği zaman, ertesi sabah tartılıp vücut ağırlığının azaldığını görmek ödül yerine geçer ve hedeflenen yemek düzenine devam etmek için motivasyonu artırır. Eğer yenmemesi gereken bir şey yendiyse de yine tartılıp kilodaki artışı görmek ceza yerine geçer ve böylece davranış -hedefe yönelik olmayan bir yiyecek yemiş olmak- tekrarlanmaz. Oysa insan hem fizyolojik, hem de psikolojik olarak bundan daha karmaşık bir varlık.

İlk olarak fiziksel açıdan bakıldığında ne yazık ki kilo sadece ne yendiğiyle orantılı olarak inip çıkan bir şey değil. Yani hedeflenen yeme davranışı tam olarak yerine getirilip ona rağmen başka etkenlerle -vücudun su toplanması gibi- ertesi gün kilo aynı veya daha fazla çıkarken, yenmesi istenmeyen bir şey yenmesine rağmen ertesi gün kilo aynı veya biraz daha düşük bile çıkabilir. Bu da tahmin edersiniz ki ceza sistemini alt üst eder.

“Eğer bu kadar uğraşmama rağmen bir işe yarayamayacaksa kendimi neden zorlayayım ki?” veya “Demek arada sırada biraz kaçamak yapabilirmişim, fark eden bir şey olmuyormuş” gibi düşünceler oluşabilir kişinin kafasında. Oysa bunlar verinin yanlış değerlendirilmesinden doğan düşünceler olduğundan sonuçları da beklendiği gibi olmayacaktır. Kişi belki de boşu boşuna motivasyonunu kaybedecek veya iyi gidebilecek olan yeme düzenini bir şey olmayacağı fikrine kapılarak bozacaktır.

Gelelim tartının takıntı haline gelmesine… Bazen her gün olan tartılma gittikçe günde ikiye, üçe ve daha sonra her yemek yedikten sonra veya su içtikten sonra tartılmaya kadar çıkabilir. Bu bir bakıma yemenin verdiği suçluluk ve rahatsızlık duygusunu rahatlatmak, hissedilen kaygıyı azaltmak için yapılan bir eylemdir. Ancak elbette ki tam tersi bir etki gösterir; çünkü yemek sonrası kişi kilosunda bir artış gözlemler. Böylece olay bir kısır döngüye dönüşür.

Tartı bir kaygı azaltma aracı olarak kullanılmamalıdır. Tam tersi; hissedilen duygularla yüzleşmek, bu duyguları hissedip kendi doğal azalışına izin vermek gerekir. Önemli olanın tartıda görülen azalma değil, kişinin kendini nasıl hissettiği olduğu unutulmamalıdır. Kilodaki azalmaya takılmak yerine, sağlıklı yemenin ve egzersizin vücutta yarattığı değişikliğe ve kazandırdıklarına odaklanmak gerekir.

Asıl nokta aynaya baktığınızda kendinizden memnun olmanızdır. Tartıda gördüğümüz aslında sadece bizim rakamlara yüklediğimiz anlamdır. Oysa aynada gördüğümüz kendimiziz!

İlk adım bir sayıdansa kendi gözlerimizin içine bakarak “Kendimi seviyorum ve kendimden ne olursa olsun hoşnutum” diyebilmektir. Yeme davranışını değiştirmenin tek amacının kiloyu azaltmak, incelmek olduğu gibi yanlış bir inanış var. Oysa bu, kişinin kendi için attığı bir adımdır, gelişmeye, kendine güvenini artırmaya, sağlıklı olmaya, kendine saygı duymaya, daha enerjik hissetmeye doğru bir adımdır. Tartıya takılıp kalmak bütün bunları göz ardı edip diyeti çok basite indirgemek olur. Sadece kilo vermeye yönelik uygulanan bir programın kişiye daha çok boyutlu yardımcı olma şansını azalttığını hatırlamak gerekir.

İlginizi çekebilir: Duygularınız yemekle doymaz: 5 adımda duygusal yeme sendromuna son

Diyetisyen Ece Yalın: 2011 Eylül döneminde Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde Beslenme ve Diyetetik Bölümü’ne başlayıp 2015 Mayıs döneninde Mezun olarak Diyetisyen ünvanını almaya hak kazanmış olan Ece Yalın: 2015 Temmuz-Eylül sürecinde Ankara Hava Lojistik Komutanlığı’ndaki kurum diyetisyenliğini görevinin ardından 2015 -2017 dönemlerinde bir diyet merkezinde Yönetici Diyetisyen olarak görev alıp, 2016 yılı içinde Hacettepe ve KEPAN işbirliğinde yürütülen "Huzurevi Malnütrisyon Saptaması" bilimsel çalışmasına kabul edilerek üç pilot ilden biri olan Ankara ilini temsilen çalışmada görev almıştır. 2016 Ekim-2018 Şubat döneminde St.Clements Unv’de Psikoloji bölümünde başladığı Yüksek lisansını derece ile tamamlamıştır. 2018 Temmuz döneminde kurucu ve yöneticisi olduğu Fit Center Clinic’te bireysel beslenme danışmanlığı hizmeti ile birlikte, diyet algısına yeni bir bakış açısı getirip bireylerin kilo kontrol sürecini kolaylaştırmaya teşvik edebilmek amacıyla sağlıklı beslenme mutfağı hizmeti veren Fit Center Bistro’da da yöneticiliğini devam ettirmektedir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale