X

Dışımdakinden içimdekilere mektup

Sevgili içeridekiler,

Tam olarak kaç kişi olduğunuzu bilmiyorum. Bazen içeriden gelen sesler beni öylesine rahatsız ediyor ki, kafamı duvara vura vura hepinizi oradan çıkarmak istiyorum. Bazen de ölümüne sessiz oluyorsunuz, duyduğum tek ses sizi merak eden ve oraya gelmenin yollarını arayan kendi sesim oluyor. Dün gece yatağa girmeden evvel günün değerlendirmesini yaparken hep bir ağızdan konuşmanızı ve bu sabah kendimi yapayalnız hissettiğimde ortadan tüymenizi unutmayacağım. Bunu son 1 yıldır o kadar sık yapar oldunuz ki bazen dost, bazen düşman gibi hisseder oldum sizi.

Bu küçük bedende ve bedenle uyumlu ruhta bu kadar çok kadının bir arada barınabilmesi bile mucizeyken, sizi sonsuz bir saygı ve sevgi ile kabullenmemi ve kafanıza göre savurduğunuz cümleler arasından en doğru olanı seçmemi istiyorsunuz. Sanki bu bebek oyuncağı da, ben de yapamayan aptal yetişkin! Şunun farkındayım; sizle kedi köpek gibi dalaşsam da sizsiz yapamam hanımlar. Eminim siz de bensiz yapamazsınız, yaklaşık 32 yıldır bedenimde beleşe yaşadığınızı düşünecek olursak. Bu nedenle gelin bir anlaşmaya varalım, bu anlaşmanın sonunda her iki taraf da kazansın.

Ruh ve Akıl Sağlığı Bütünlük Anlaşması

Bu anlaşma ben ile içimde yaşadığını tahmin ettiğim en az 5 kadın arasında imzalanmış olmakta olup aşağıda belirtilen maddelerden birine uyulmaması durumunda bedenin ve ruhun bütünlüğü bozulacak ve içeride yaşayan 5 kişi bensiz yaşamaya başlayacaktır. Bu nedenle herkesin elzem bir şekilde aşağıdaki maddeleri benimsemesi ve hayata geçirmesi önem teşkil etmektedir:

  • Yeni tanıştığım insanlara ön yargı ile yaklaşmayı bırakın. Oluşturmamı istediğiniz önyargılar ‘ön’ kelimesinden kurtulup bağımsızlığını ilan ederek hayatımdaki varlığına yargı olarak devam ediyor. Yaşayan hiçbir varlığa ona vakit ayırmadan tanımlamalarla hitap etmek istemiyorum.
  • İşlerin zorlaşacağını hissettiğinizde hemen koyvermem için bana salık vermeyi sonlandırın. İşler zorlaştığında ferahlayabileceğim içsel önerilerle gelin, içimde yaşayanlar olarak bana rehber olun.
  • Küçük şeyler… Hiçbir şey onlardan değerli değildir. Minicik bir şeyle mutlu olduğumda bana Polyanna muamalesi yapmayın.

    Küçük şeyler… Hiçbir şey onlardan değerli değildir.

  • Evde kalmışım muamelesi hele hiç yapmayın! Bana 1 anne yeter, bir de 5’iniz birden üzerime gelmeyin.
  • Sarhoş olduğumda ister dans ederim, ister sarılırım, ister öperim, ister kusarım size ne! Mide benim ayol!
  • Sevgilim eski olduğunda benim için ne kadar değerli olduğunu anımsatmayın. Biz bir aradayken onun iyi yönlerini neden hiç göremediniz?..
  • İçimde açık uçlu sorular sormayın. Beni ve duygularımı merak ediyorsanız dışarıdan içeriye ulaşan sesin nasihatten çok anlaşılmaya ihtiyacı olduğunu anlayın.

İlgili yazı: Mutlu olmanın yolu kendinize zor sorular sormaktan geçiyor

  • Birisiyle tartıştığımda aklımdan komik şarkılar geçirtmeyin. Valla bu madde o kadar önemli ki anlatamam, konuşulanlara dair sonra hiçbir şey anımsamıyorum.
  • Minnet duyma huyu geliştirin.
  • 50 ayakkabıya, 100 gömleğe, 1000 şapkaya ihtiyacım yok. Gördüğünüz her şeyi küçük çocuklar gibi istemeyin. Daha fazlası diye bir şey yok. Yettiği kadar, yeteri kadar var.
  • Hep bir ağızdan ses çıkarıp oluşturduğunuz kafa karışıklığını iyi bir şey sanmayın.
  • Belki de yarım kaldı zannettiğim şeyin tamamı bu kadardır. Beni yolun sonuna kadar gitme konusunda ikna etmeyin.
  • Her şeye hayırlısı deyip yaşlı teyzeler gibi içimi karartmayın. Hayırlısı da benim istediğim bir şeye denk gelmiyor hiç. Hayırlısı hep başka bir şey çünkü.
  • Mutsuzluk umutsuzluk kelimesinin içinde saklıdır. Bana yalandan ego yaptırmayın, eksiklerimi dostane bir dille söyleyin.
  • Aşk üzerine yazan şairleri, yazarları küçümsemekten vazgeçin. Çünkü bunlar olmadan ne ben, ne de siz olabilirdiniz.

    Aşk üzerine yazan şairler, yazarlar olmasaydı ne ben ne de siz olabilirdiniz.

  • Benim için statü arkadaşı aramaktan vazgeçin. Ben hayat arkadaşı arıyorum, bunu özümseyin.
  • Dünyayı değiştirmek istiyorum, bu nedenle bir insanı gerçekten sevmeme izin verin.
Serpil Şahin: Serpil Şahin, üniversite yıllarından beri medya işi ile ilgileniyor. Radyo ve TV ile başlayan yolculuk, İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergi ile devam eder. Bir süre sonra dijital medyayı öğrenmeye karar verir ve 2006’dan bu yana dijital medya üzerinde çalışır. Dijital medyanın hem mutfağında, hem restoran bölümünde bulunan Serpil, 2013 yılında kendi ajansı Happygen’i kurar. Happygen’in kurulduğu dönemlerde ilk kitabı Aşk Yemeği Acılı Sever çıkar, şimdilerde 2.kitap için çalışmaları devam ediyor. Tam bir müzik aşığı olan kadın, anime ve mangaya karşı koyamıyor. “Hayatlarımızda tiyatro, masal, sinema ve sevgi bolca olsun.” dileğini her gün evrene yolluyor. Umarız o uzaylı bu güzel dilekleri yutmaz.
İlgili Makale