X

Dişiliğinle hücresel seviyede buluşmak ister misin?

Kadın olmanın türlü türlü halleri var. Ergenliği, bakireliği, anneliği, hamileliği, menopozu, yaşlılığı var. Her dönemin, her halin ayrı bir anlamı, güzelliği, biliş seviyesi var. Yeni bir yaşama sebep oluyoruz. Gelecek nesilleri taşıyoruz bedenimizde, rahmimiz sayesinde. Her kadın kendini keşfetme yolunda yaşadığı her andan daha fazla keyif almak, hayatın ritmine daha kolay uymak için rahminin bilgeliği ile tanışmalı ve bunun farkında olmalı.

Annelerimizin bedeni, sevgiyi hissettiğimiz ilk yer. Hamileliğinde annemiz tarafından yeterince sevilmişsek, istenmişsek bunu rahimdeyken bile hissediyoruz. Onun rahmindeyken ihtiyacımız olan her şey bize doğallıkla ve sınırsızca akıyor. Sonra dünyaya geliyoruz. Bu kez, artık anne olan kimi kadın, bir süreliğine, doğum sonrası depresyon denilen bir çeşit üzüntü ve sıkıntı hali yaşıyor, bu zamanı taze annenin kendisine annelik yapılması gereken bir zaman dilimi olarak düşünebiliriz. Bazı Uzak Doğu kültürlerinde yeni doğum yapmış kadınlara başka kadınlar bakıyor, “mothering the mother” deniliyor İngilizcede, “anneye annelik yapma” diyebiliriz.

Annenin başka çocuğu varsa onlarla yakın kadın akrabalar veya komşular ilgileniyor. Yeni annenin ev işi, temizlik, yemek gibi işlerle uğraşması yasak. Genelde doğu kültürlerinde, loğusa kadınlara masajlar yapılıp özel bir bakıma sokuluyor, doğum sonrası depresyon toplumlarca kabul edilen bir hal ve kadınların bu dönemi en rahat ve sorunsuz şekilde geçirmeleri için devam eden gelenek ve görenekler yüzyıllardır devam ediyor. Burada kimi kadınların kurduğu “anne oldum, hayatım değişti, içtiğim suyun tadı değişti, evladım için yaşıyorum, şöyle fedakar anneyim, böyle mükemmel anneyim, en iyisi benim” gibi cümlelerle oluşturmak istedikleri imajın çok daha dışında bir şeyden söz ediyorum. Amacım dünyaya bir can getirmenin ne kadar özel bir durum olduğunu bir kere daha hatırlatmak, çocuk sahibi olduysanız ve siz de böyle bir dönemden geçtiyseniz  bunun normal olduğunu söylemek ve dişiliğinden anlık da olsa şüphe eden her kadının rahmini düşünerek gücüne sahip çıkmasına yardımcı olmak. Çünkü  olduğun her şey ve olmak istediğin her yeni sen, sen olmanın gücü ve bilgeliği rahminin içinde saklı. Huzur, özgürlük, zevk, keyif hepsi var. Farkında olman yeterli.

Her gebelik doğumla sonlanmıyor elbette. İstenmeyen gebelikler, düşükler, gebeliklerin doğumdan önce sonlandırılması rahimde acı ve üzüntünün birikmesine sebep oluyor. Rahim direk sakral çakra ile bağlantılı olduğu için sakral çakra tıkanıklığında oradaki birikmiş derin acı ve üzüntünün şifalandırılması iyi bir yöntem. Taciz, tecavüz, istenmeyen cinsel birliktelikler, çok zor gerçekleşen doğumlar da aynı acı ve kedere sebep olan travmalar. Özellikle düşük veya gebeliğin kişinin kendi isteği ile sonlandırılması gibi durumlarda rahime başka bir ruh bir süreliğine yerleşip sonrasında çıktığı için rahimdeki o boşluğu kadın hissediyor. Yani sandığınızdan çok çok çok daha fazla derin ve sezgisel varlıklarız.

Kişi cinsel travmalar sonrasında önce bir süre duygusuz, ruhsuz hissedebilir. Hiçbir şey hissetmeyebilir. Sonraki dönem kızgınlık dönemi. Ama kendine, ama hayatındaki kişiye, annesine, babasına, belki tanrıya. Kızgınlıkla beraber pazarlık dönemi geliyor, “ben böyleyken sen şöyle yaptın, madem öyle, ben de artık bu şekilde davranırım” gibi olası bir kayıpla baş etme yöntemi olarak düşünebiliriz bu dönemi. Ve arkasından depresyon, ne kadar süreceği kişinin seçimine bağlı olarak değişen, daha derinden bir acı yaşadığımız dönem. Ve en sonunda kabul, kaybın kabulu, gerçeğin kalıcı olduğunu kabul etmek ve hayata dönmek.

Bazen de menopoza giren kadınlar dişiliklerinin sonlandığını düşündüklerinden kendilerini değersiz ve işe yaramaz hissediyor. Batı kültüründe ne yazık ki bu inanç hala çok yaygın oysa doğu toplumlarına baktığımızda anlıyoruz ki onlar için bir kadının menopoza girmesi onun  kendini yeniden yaratma dönemi anlamına geliyor. Onlar menopoz dönemlerini kutluyorlar çünkü menopoza giren bir kadın artık bilge bir kadın, aklını, tecrübesini sınırsızca kutlayabilir. Kadının ne kadar eşsiz bir bedene sahip olduğunun göstergesi adeta. Carlos Cataneda’nın Don Juan’ın Öğretileri isimli kitabında denir ki: “Evrenin cinsiyeti dişidir. Kadınlar fevkalade kelebekler gibidirler. Hayallerinin ötesine uçmak için rahimlerini kullanabilirler. Hayal etmek için rahimlerini kullanabilirler”…  

Herhangi bir sebeple rahminin gücüyle bağlantısını kesmiş kadınlar için minik bir egzersiz veriyorum şimdi, kendini güçsüz, hayattan kopuk, enerjisi düşük hissettiğin anlarda yapacağın bu egzersiz seni ilahi güçle yeniden bağlantıya sokacaktır.

Öncelikle rahat bir pozisyon al, mümkünse yere otur ve rahat bir şekilde bağdaş kurarak ellerini göbek deliğinin hemen altındaki bölgeye yerleştir.

Düşüncelerinin akmasına izin vererek, rahmin sessiz sesini dinle. Bir bak sana söylemek istediği bir şey var mı, oraya odaklandığında neler geçiyor aklından, ne hissediyorsun, rahat bir alan mı, huzursuz mu oldun, rahminin sana ne söylediğine odaklan. Belki bir şey hissetmeyeceksin, belki bir çocukluk anısı gelecek birden gözünün önüne, belki eski bir tanıdık veya unuttuğunu sandığın bir anı… Yargısızca, sakince, uyum sağlayarak o şeyin ifadesine bırak kendini.

Şimdi çok derin ve sıkı bir nefes al, fark edeceksin, sen nefes aldıkça, o dinginliğin içinde rahminin de nefes aldığını fark edeceksin. Aldığın nefesi yavaşça ağzından ver. Bunu 10-12 kere tekrarla lütfen.

Her seferinde rahme odaklanarak ona yeniden güç, yeniden sevgi, yeniden hayat pompalıyorsun. Kimi zaman ağlama isteği gelebilir, farklı duygular deneyimleyebilirsin, ağla. İzin ver, aksın. Yaptıkça, daha fazla alana yayıldığını, evrene sığmadığını hissedeceksin. Tüm duygular dengelendiğinde, artık kendini boşlukta hissettiğinde  egzersize son verebilirsin.

Bu o kadar kolay ve etkili bir egzersiz ki oturduğum yerden kendim de yapıyorum ve anında içimin yaşam enerjisi ve sevinciyle dolduğunu hissediyorum. Bu egzersizi 10 gün boyunca günde birkaç sefer yap ve kendindeki değişimi gözlemle. Dişiliğinle bağlantı kurdun yeniden. Ona izin verdin, onu kucakladın ve feminen sesini dinledin. Belli bir süre bunu tekrarlayan kadınlar kısa bir süre sonra fiziksel görünümlerinde değişikliklere gidiyorlar. Daha neşeli, daha enerjik ve konsantrasyonu daha yüksek biri oluyorlar. Sonuçları o kadar güzel ki denemeye değer.

İlginizi çekebilir: Dişil ve eril enerjiyi dengeleyen rahim ve hara bilgeliği

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Sıla Karadoğan: İngiliz Dili Edebiyatı eğitimli, Mutfak Sanatları Akademisi programı sonrası kendi pastanesini açan bir pasta şefi, rafine şekerle vedalaşıp yalnızca kendi sevdiği şeyleri pişiren, okuyan, yazan, theta healing danışmanı, dişi bilgelik çalışmaları öğrencisi, bolluk bereket yaratımı uygulayıcısı, bir de full time bir ofis işi olan, hayatı ve insanları çok seven biriyim.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale