X

Dişil ve eril enerjiyi dengeleyen rahim ve hara bilgeliği

Artık kütüphaneler eskisi kadar rağbet görmüyor. Bilgiye akıllı cihazlarımız sayesinde kolaylıkla ulaşıyoruz. Dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri olan British Library’nin web sitesine baktım geçenlerde. Yaklaşık 180 milyon kaynağı ve her gün artan ziyaretçi sayısı ile akıllı telefonlarla ulaşılmayacak kök bilgiyi ve nice değerli kaynağı önümüze seriyor, diğer tüm kütüphanelerin yaptığı gibi. Belki oturduğumuz yerden tatile gideceğimiz yerdeki en popüler restoranları akıllı telefonlarla kolayca buluyoruz ama öz bilgi için hala ve çok şükür ki kütüphanelere ihtiyacımız var.

Neden bu girişi yaptığımı sorarsanız yaşayan, kayıt tutan, ezberleyen, unutan, hatırlayan varlıklar olduğumuz için bizim de bunları sakladığımız ve aslında dilediğimizde kendimizle ilgili sınırsız bilgiye ulaşacağımız bir nevi arşiv odamız var vücudumuzda, o da rahim.

Sanmayın kadın organı diye yalnızca kadınlar faydalanabilir, erkek bedeninde de göbek deliğinin üç parmak kadar altında bulunan ve “hara” adı verilen bölge, erkek bedeninin arşiv odası. İlahi dişil ve eril enerjiyi dengeleyen, kişinin kendini şifalandırmasını sağlayan rahim ve hara. Tüm ilişkilerin, tüm duyguların, hatıraların, mutsuzlukların, başkalarıyla yaşadığımız her detayın toplandığı, karmamızla ilişkilenmiş tek kaynak olan rahim ve hara, geleceğimizi şekillendirmemiz için de başvurabileceğimiz sezgi rehberimiz.

Şefkatin, uyumun, işbirliğinin, sevginin, önsezinin, gücün kaynağı rahim. Yeni bir yaşamın, yeni projelerin, başlangıçların, ilişkilerin, kararların kaynağı rahim. Rahim ve hara, tüm ilişki enerjilerini depolayan, yaratıcı gücümüzü aldığımız yer. Bu yüzden iç sesimiz var. Bizi öz benliğimizle, ruhsal sesimizle tanıştıran zihin değil, yaşadıklarımız değil, başka insanlar değil. Kendi bedeninde, doğduğundan beri sahip olduğun ve senin onla iletişime geçmeni bekleyen ve ilk fırsatta bu kaynaktan sınırsızca faydalanman için var olan bu organ, çok ve çok daha fazla kıymeti, anlayışı ve sevgiyi hak ediyor. Bu sınırsız güç kaynağının kilidini açmak gerekiyor ki yaratım gücüne sahip olduğunu anla.

Pek kolay değil. Gücün ana merkezinden, neşenin, yaratımın, ruhsal beraberliğin ana kaynağından çok uzağız, kadın olarak rahim bilgeliğinden yararlanmayı bilmediğimizden, günümüz koşullarında hayatta var olabilmek için baskın eril enerjilerle hareket etmeyi seçiyoruz. Aynı sebeple erkekler de içlerindeki dişil enerjiyi baskıladıklarından, çevrelerine sahte entelektüel bilgi duvarları örerek, duygularını bastırarak ana kaynakla bağlantılarını kesmiş durumdalar.

Rahim ve haradan kopuş nükleer savaşlara, toplumlar arasındaki devasa kültürel farklılıklara, spiritüel geleneklerin ve bilgilerin unutulmasına, aile değerlerinin gittikçe kaybolmasına, beraberliklerin zaman geçtikçe daha kısa sürmesine neden oluyor. Rahim ve hara yerine zihinden güç alan erkek ve kadın, eril enerjinin egemenliğini kabul ederek yaratıcı gücün ilahi güzelliğini unutup sadece zihinden yaşamlarına devam ediyor. Oysa kadın, zihni yerine rahminden gücü almalı ki dişil enerjiyle eril enerji dengelensin. Öbür türlü güçsüz, sadece kendine odaklı kişilerden oluşan bir toplum yaratarak acı çeken, erkeklerle rekabet eden, feminen doğasıyla bağlantıyı kaybetmiş yalnızca zihinden bağlantı kuran kadınlar olup çıkıyoruz ve hepimiz içimizden aslında yalnızca zihne odaklanmanın doğru olmadığını da hissediyoruz. Neşenin ve yaratıcılığın kaynağı olan rahim ve haranın ilahi önemini anladığında, kalbin organik olarak açılıyor, daha fazla neşeye, dara derin duyguya, anlayışa, sevgiye sebep oluyorsun ve iyi duyguların iyi olayları yarattığını bildiğine göre, neden artık en güzellerini seçmiyorsun?

Her gün yeni bir kozmetik ürünü, yeni bir moda akımı, estetik anlayışı çıkıyor ortaya. Sürekli hayatımıza yeni renkler, eşyalar, insanlar, bir şekilde bize daha iyi geleceğini düşündüğümüz dışsal şeyler eklemeye çalışıyoruz. İçsel rehberliğimizle ilişkimiz kopuk olduğundan, yaratıcı dişiliğimizi onurlandırmadığımız için dışsal elementlere günbegün bağımlı hale geliyoruz. Kıyafet, renkler ve kokularla daha feminen olduğumuzu sanıyoruz ve büyük bir yanılgı içindeyiz.

Kendime ait olmam gerektiğini bilmediğimden, başkalarının benim için iyi olduğunu iddia ettiği şeylerin tutsağı oluyorum ve gücümü, bu şeyleri ortaya çıkaranlara çoktan teslim ettim bile. Böylece normal görülen, toplumda kabul edilen ama içinde sinik, gücünü kullanmayan biri olup çıkıyorum. Gerektiğinde hayır diyebilirim. Geleneksel anlayışın dışında bir anlayışla kendimi daha çok onurlandırabilirim. Kabul edilen güzellik anlayışına uymak zorunda da değilim, bu tamamen rahim ve hara bilgeliğime bağlı. Her gün daha fazla farkında olarak, yaratım gücüm olduğu için de geçmişi bırakarak yeniden yaratabilirim. Neşelenmek için, mutlu olmak için yapmam gereken tek şey feminen enerjimle bağlantı kurmak. Rahim ve hara bilgeliği ile yerleşik derin yaralar, üzüntüler şifalandırılabilir. Sebepsiz ve sınırsız bir neşeye, anlayışa, orgazmik hayat enerjisine sahip olursun.

Rahim ve hara bilgeliğini aktive eden kadın ve erkek tüm olur, şifalanır, dengelenir ve kendi olur.

Şimdi kendine şu soruyu sor, içindeki bilgeliği keşfetmek ister misin?

Eğer bir erkeksen, hazırım diyorsan, işe hayatındaki kadınları desteklemekle başla. Sevgilin olması gerekmez, annen olur, kız kardeşin olur, çalışma arkadaşın veya ofis işlerine destek olan kadın olur, belki de bir müşterin.  Alçakgönüllülükle, mükemmel bir erkek olup olmadığın kaygısına düşmeden, en olduğun halinle destekle hayatındaki kadınları. İç sesini daha çok dinle. Başkalarını destekledikçe daha fazla neşeleneceksin, izin ver buna. Maskülenliğinin yumuşaklık olduğunun, birilerini desteklemek olduğunun farkına var. Seni “adam gibi adam” yapan şeyler ne başkalarının hakkındaki fikirleri, ne sebepsiz öfkelerin ne de duygularını saklaman. Bunlar sana ait değil, özüne ait olmayan şeyleri kendinden uzaklaştırmanın vakti artık.

Kadın mısın?

Bırak toplumsal kaygıları, nasıl göründüğünü unut. İnsanların seni onaylamasına duyduğun ihtiyaca son ver, yeterince deneyimledin. Senin en güçlü sesin, sana akıl ve kalp veren, can veren yer rahmin. Rahminin sesi asla ihanet etmez, en güçlü rehberliğin bu, onu sev, onunla konuş, onun değerli olduğunu hissettir. Onu dinle. Period zamanlarını onurlandır. Başkalarını doğuran, onlara can veren bu bedeni onurlandır. Gücünün keyfini çıkar. Hissettiğin mutluluğun, arzunun, neşenin keyfini çıkar. Yanında olan herkese bulaşır keyfin anında. Korkudan, ama yapamam ki bahanelerinden uzaklaş, hiçbiri sana ait değil. Hayatındaki adamları sev, aynı anne babadan olmayan tüm kız kardeşlerini sev, mümkün olan en derin şekilde sev, onları da sen ve senin kız kardeşlerin doğurdu.

Siz birbirinizsiniz…

İlginizi çekebilir: İki ucu sihirli değnek: Eril ve dişil enerji

Sıla Karadoğan: İngiliz Dili Edebiyatı eğitimli, Mutfak Sanatları Akademisi programı sonrası kendi pastanesini açan bir pasta şefi, rafine şekerle vedalaşıp yalnızca kendi sevdiği şeyleri pişiren, okuyan, yazan, theta healing danışmanı, dişi bilgelik çalışmaları öğrencisi, bolluk bereket yaratımı uygulayıcısı, bir de full time bir ofis işi olan, hayatı ve insanları çok seven biriyim.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale