Seksi olduğunda,
Pasif olduğunda,
Sakin mizaçlı bir tavır takındığında,
Kısık sesli konuştuğunda,
Süslendiğinde,
Anne olduğunda,
İyi yemek yaptığında,
Saçlarını uzattığında,
Erkeğini elinde tuttuğunda,
Kırmızı giyindiğinde…
Dişil enerjiyle dolup taşmazsın. Dolabını kırmızı elbiselerle donatıp dişil enerjinin yükselmesini beklemek, yıkanmak üzere küveti suyla doldurup önünde beklemeye benziyor. Islanmak için küvete girmeye, dişil enerjini uyandırmak için kendi doğana girmeye ihtiyacın var. Ve ikisinin de özü aynı: Hissetmek.
Günümüzde pek çok kavram gibi bunun da içi boşaltıldı. Sorun dişil enerjide değil, onu yüzeysel kılanlarda. Derine inmeyi zor bulan zihnin çoğu kez yaptığı gibi, dişil enerji de itibarsızlaştırıldı. Bunda, yaşadığımız toplumda kadının konumlandırıldığı yerin büyük etkisi olduğunu gözlemliyorum. Kadının yerinin evinin olduğu, eşine ve çocuklarına hizmet etmesi gerektiğine inananların kullandığı kısa yol olmuş gibi dişil enerji.
- Dişil doğanın “olma” hali, işe yaramama veya arka planda kalma halleriyle yer değiştirmiş.
- “Olma” halinden ileri gelen yavaşlık ve dinginlik, kadının sessizleşip sakin bir tavra bürünmesi inancına dönüştürülmüş.
- Dişil enerjinin temel ihtiyaçlarından “bedenle bağ kurmak”, kadının bakımlı ve seksi olması gerektiğine evrilmiş.
- Ellerle bir şeyler üretmenin yaratım gücünü beslemesinin yerine, kadının iyi yemek yapması ya da bebeğine bakan kişinin sadece o olması klişesi geçmiş.
Oysa hayat böyle bir yer değil. Tek başına dişil enerji yok, eril enerji de var. Popüler kültürün işine geldiği gibi sadece dişilden bahsetmesi tüm bu yanlış anlaşılmaları beraberinde getiriyor. Sonrasında da hemen yukarıda anlattığım gibi çarpık algılar baş gösteriyor. İnsanlığın hayrına olabilecek eril/dişil perspektif işe yaramamak şöyle dursun, ötekileştirilip yargılanıyor. Ve nihayetinde de başka amaçlar için kullanıyor.
Her insanın içinde hem dişil hem eril vardır ve bunların kendine ait nitelikleri bulunur. Dişil ve eril bizim doğamızın parçalarıdır, hayatı yaşayabileceğimiz rehber görevi görürler. Böyle ifade etmenin eril ve dişili çok daha verimli ve saygın bir hale getirdiğini düşünüyorum. Düşüncenin ötesinde eril ve dişili doğamızın gerçekliği olarak hissediyorum. Kelimelerle hayatımızı yaratıyor ve şekillendiriyoruz, o nedenle kavramlara önem veriyorum.
Eril ve dişil olarak ifade ettiğimiz doğamızın nitelikleri, özünde zıtlık barındırıyor. Birkaç örnekle sıraladığımızda;
- Sıcak/Soğuk
- Yang/Yin
- Aydınlık/Karanlık
- Enerji/Madde
- Gündüz/Gece
gibi eril ve dişil de duaileteyle şekillenen iki kavram aslında. Sıcak ve soğuk nasıl birer nitelikse, eril ve dişil doğamızın da kendine ait nitelikleri var. Bu nitelikleri rehber olarak kullandığımızda kendimizi iyileştirme ve şifalandırma yolunda destek alıyoruz.
Yani her şey senin nereden baktığınla ilgili, mühim olan doğru bilgiye ulaşabilmek ve kalbinin sesini dinleyebilmek. Birlikte dişil ve eril doğamızı keşfedeceğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz, en yüksek verimle akmasını dilerim.
İlginizi çekebilir: Dişil enerji nedir: Eril bir dünyada dişil enerjiyi canlandırarak dengelenmenin yolları