X

Dişil bir kalkan olarak meditasyon

Rahmimizin sesiyle zihnimizin sesini ayırt edemeyişimizin, kadınlar olarak yaşadığımız problemlerin ilk 3’ü arasında yer aldığına yemin edebilirim ama ispat edemem. Bunu kendimde de, çevremde de çok sık gözlemliyorum. İçerimizden iki ayrı ses duyuyoruz ve hangisi gerçek hangisi değil farkına varamıyoruz. Ya da farkına varıyor ama tercih yapmakta zorlanıyoruz. Seçimi de genelde zihinden gelen sesten yana yapıyoruz. Sebepleri farklı olabiliyor ancak çözümü ortak: Meditasyon.

Dişil bilgeliğin en temel ögelerinden biridir sezgisellik. Doğası gereği sezebilen dişil enerji, bu özelliğiyle bize aslında kalkan ve yol gösterici olur. Hayatımızı etkileyecek herhangi duruma ilişkin içimizden yükselen o ses, bizi uyarmaya çalışıyordur. Yahut büyük bir değişim aşamasındaysak hayrımıza olanı seçmemiz için seslenir.

Sezgisellik güçtür. Elle tutulamaz, gözle görülemez. Yani yaşamakta olduğumuz zihinsel düzenin beklediği kanıtları sunamaz. Ancak bu onun var olmadığı anlamına gelmez. Bize varlığını farklı yollarla hatırlatır. Bazen rüyalarla gelir, bazen kelime olarak belirir, bazen his olarak içimize doğar, bazen de gündelik hayatın akışında bir işaret çakar. O vardır ve türlü suretlere bürünür. Geldiği yer rahmimizdir, dişil bilgeliğin merkezinden yükselir.

Biz onu biliriz, biliriz ancak ne yazık ki genelde onu seçmeyiz. Sesi ayırt etmekte zorlanırız, hangisi gerçekten benim sesim diye şüpheye düşeriz. Ya da zihinden yaşamaya öyle alışmışızdır ki, o sese kanıt bulamayınca şüpheye düşeriz. Mantık yürütme patikasında çok sık gidip geldiğimizden, oradaki yolu tanır ve güvenli buluruz. Sezgisellik bize güvensiz gelir. Peki neden böyledir, neden biz sezgilerimizi seçemeyiz?

Sezgilerin sesini kısan etmenler

Sezgilerimizle yaşamamanın türlü türlü sebepleri var. Kişiden kişiye ve zamandan zamana değişse de, ortak bazı nedenleri sıralamak istiyorum.

  • Sesleri ayırt edememek: En sık rastlanan durum belki de bu olabilir. Çoğumuz hangi ses sezgilerimiz hangi ses zihnimiz ayırt edemiyoruz. Son dönemin popüler dizisi Bahar’da da bu duruma ilişkin bir sahne izlemiştik. Ana karakterlerden Bahar (Demet Evgar) 7.bölümde Evren’le (Buğra Gürsoy) dertleşirken daha önce hiç duymadığı bir iç ses duyduğunu söyler. Ve sahne şöyle devam eder: “Durmadan konuşuyor.” Evren ise şöyle can alıcı bir ifade kullanır: “Aklımız bize oyunlar oynar, sezgilerimiz asla!” Bahar’da şu cevabı verir: “Kafamın sesiyle iç sesimi karıştırmamam lazım.” Bizler de benzer sorunu yaşıyoruz. Sesler duyuyoruz ancak hangisi zihnimizin oyunları hangisi sezgilerimizin haykırışı ayırt edemiyoruz. Bu ikilem sezgisel yaşamayı bilmediğimizden genelde zihnin sesini tercih etmekle noktalanıyor.
  • Zihinden yaşamayı bilmek: Dünya erkek egemen bir sistem üzerine kurulu. Eril enerji hegemonyası zihinden yaşamayı yücelttikçe, bizler de böyle bir düzende büyüyoruz. Normalimiz zihni dinlemek oluyor. “Akıllı olmak” övgülerini topladığımız çocukluğumuz, bizi yetişkinlikte de mantıklı olmaya itiyor. Beraberinde içinde yaşadığımız toplumun da aynı düzlemde olması; ofisteki arkadaşımız, patronumuz, partnerimiz, aile üyelerimiz ve gündelik hayatı paylaştığımız nice karakter… Biz onlara, onlar bize zihni kullanmayı, zihinden ezbere yaşamayı öğretiyoruz. Bu da sinir sistemine mantık yürütmeyi aşikar kılıyor. Tanıdık ve dolayısıyla güvenli yol oradan gelen sinyalleri işlemek oluyor.
  • Konfor alanından çıkamamak: Sezgileri dinlemek genelde o andaki gerçekliğimizden farklı olanı seçmeyi gerektirir. Bu her zaman böyle değilse de genelde durum budur. Ve konfor alanından çıkmak irade gerektirir, güç ve cesaret ister. Eğer o iradeyi gösterebilecek güce sahip değilsek seçimi zihinden yana yaparız. Zihin bizi konfor alanında tutar, çünkü bu ezbere bildiği hayatı yaşamayı sağlar. Bilinmezlik tehlikeli geldiğinden, zihin güvenli gelen konfor alanını ve bilindik olanı seçmeyi ister. Oysa hayrımıza olan bazen bilinmeyendir. Rahmimizin bize işaret ettiği o yol bilinmezlerle dolu olabilir ancak bu o yolun güvensiz olduğu anlamına gelmiyor. Biz ikisini birbirine karıştırıyoruz, ezbere yaşamayı güvenli sanıyoruz.
  • Kendimizi dinlememek: Sezgileri seçmememizin bir diğer sebebi kendi sesimize değer vermeyişimiz. Eğer kendimize yeterince güvenmiyorsak, beraberinde kendi sesimize de güvenmiyoruz. Doğruyu bileceğimize inanmıyoruz. Aslında inanmayan toksikleşmiş eril yanımızdır. Hatırlayalım; hepimizin içinde hem dişil hem eril enerji yaşar. Sezgiselliğin merkezi dişil doğamızken, zihnin alanı eril enerjidir. Zihin tü kaka değildir, ancak zihnin sezgileri bastırmaya çalışması içimizdeki bu iki enerji alanının dengeden çıktığını gösterir. Bu dengesizlik içinde de kazanan toksikleşmiş eril olunca zihnin sesini tercih ederiz.
  • Hissetmenin yanlış olduğuna inanmak: Üzücü şekilde toplumumuzdaki çocukların büyük bir kısmı duyguları bastırılarak yetiştiriliyor.

-Düşüp dizimizde acı hissettiğimizde dikkatimizi başka bir yere vermek için ‘bak kuş’ denmesi de,

-Bulunduğumuz ortamda içsel bir rahatsızlık hissedip huzursuz olduğumuzda ‘sana öyle geliyor’ denmesi de,

-Korku hissedip destek aradığımızda ‘bunda korkacak ne var’ denmesi de aynı şeye hizmet ediyor: “Hissetmenin yanlış olduğu inancına.”

Bu inançla büyüyen her birey kaçınılmaz olarak zihni seçmeyi öğreniyor. Doğrunun zihinden yaşamak olduğuna inanıyor ve hayatını buradan yaptığı seçimlerle kurguluyor. Günün birinde rahim alanından hissel bir ses yükseldiğinde de, bunun yanlış olduğunu bildiğinden kulaklarını tıkamayı tercih ediyor.

Farklı sorunların ortak çözümü

Sezgileri değil zihni seçtiğimiz her deneyim içten içe bizi huzursuz eder. Bunu eminim okuyan herkes bilir, ben de biliyorum. Bazen sesleri ayırt edemediğimden, bazen de ayırt etsem bile türlü bahaneden dolayı zihni seçebiliyorum. Sonra mı? Pişman oluyorum. O pişmanlıklardan dersler çıkarmayı evet öğreniyorum. Ne var ki hata yaparak öğrenmenin zorluğunu değil, meditasyonun kolay yolunu seçebiliriz. Sezgilerimizi duyup dikkate almayı bize meditasyon öğretir. En basit ve en etkili tekniktir. Bunu yine hem kendi deneyimimde de hem de başkalarının deneyiminde görebiliyorum.

Nefese odaklandığımız meditasyon bize iki ayrı şekilde yardımcı olur. Öncelikle konsantrasyonu pratik ederiz. Nefese dikkati her verdiğimizde beynimizin ön lobunda farkındalığa dair yeni nöron ağları öreriz. İşte bu farkındalık bizi anda tutmayı ve anda gerçekleşen deneyimleri daha yargısız görebilmeyi sağlar. Zihnin yargı perdesi kalktığında sezgisellik daha görünür olur. Beraberinde nefesi izlerken araya giren zihnin sesi ve düşünceler, bize o dünyayı yakından tanıma fırsatı verir. Düşünceleri ve zihnin sesini dikkatle izlediğimizde doğasını keşfederiz. Böylelikle hangi ses zihne hangi ses sezgilere ait fark etmek kolaylaşır. Bütünsel olaraksa meditasyon bize kendimiz olmayı öğretir. Kendimizi keşfetme yolunda en ulaşılabilir, kolay, verimli yöntemdir. Meditasyon pratiğiyle hissetmenin doğasıyla yakın bağlar kurar, hayatımızı zihinden yaşadığımızı fark ederiz. Konfor alanımız nasıl bir yer ve varsa bize zararı nedir bunların hepsine meditasyon ile uyanabiliriz.

Tüm bunlar beraberinde sezgiselliğimizi aktive eder. O artık daha berrak ve gerçektir. Sezgiler kaçındığımız sesler değil, peşinden gittiğimiz senfoni oluverir. İşte meditasyon tam da bu senfoniyi güvenle dinleyebilmemiz için, zihnin oyunlarına karşı bir kalkan görevi görür. O kalkan bizim biz olabilmemiz için kendimizle kalmamızı sağlayan ömürlük koruyucumuzdur.

İlginizi çekebilir: “Sanat, dişil içindir”

Burcu Durmuşoğlu: Merhaba. Çocukluğumda saç fırçasını haber sunup röportajlar yapmak için kullanınca, ruhumun çağrısını dinleyip Anadolu Üniversitesi Basın ve Yayın Bölümü’nü okudum. Aynı yıllarda tutkum olan futbolla işimi birleştirip spor muhabirliği yaptım. Sektörün yıpratıcılığı sebebiyle ömür boyu medyada kalamayacağımı hissedip farklı alanlara yöneldim. Ayrılma kararını verirken yaşım 28’di ve telaşlı bir haldeydim. 30’undan sonra yeni bir kariyer kurulamayacağına dair köklü bir inancım vardı, ancak o inanç yıkıldı. 40’ıma yaklaşırken yolumu henüz buluyorum. Yogayla birlikte özüme indikçe, döndüm dolaştım ve yeniden anlatıcı oldum. Sormaya ve anlatmaya olan tutkum beni içerik üreticiliğine taşıdı. Dişil ve eril alan üzerine çalışıyor, kadın özgürlüğünü gözetiyor ve yogamı paylaşıyorum. Hayatımı içerik üreticisi, bireysel danışman olarak sürdürüyorum. Uplifers ailesinde kaleme aldığım yazılarımla, okuyucularda soru işaretleri uyandırmayı diliyorum. Sevgiyle…

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale