X

Disbiyozis nedir? Ne zaman probiyotik tedavi kullanmak gerekir?

Bağırsaklarımızda yaşayan milyonlarca dost bakteri, virüs, mantar ve arkealar durmaksızın vücudumuzda bizim için çalışıyorlar. Ama bazen bu dost mikropların arasına zararlı mikropları karışabiliyor. Bazen de bağırsaklarımızda yangı ve geçirgenlik artışı sonucu dengeler bozulup yararlı bakterilerin sayısı ve çeşidi azalabiliyor. Bu dengesiz hale disbiyozis deniyor. Bu duruma aynı zamanda mikroskobik dengelerin hastalık lehine bozulması da diyebiliriz. Dizbiyozis öncelikle vücutta enflamasyona neden oluyor ve kronik hastalıklara zemin hazırlıyor.

Disbiyozisin neden olduğu kronik hastalıklar vücudun pek çok bölümünü etkiliyor

  1. Beyin: Bağırsak bakterilerinin dengesinin bozulması Alzheimer, Parkinson hastalığı, migren, fibromiyalji, anksiyete, depresyon, huzursuz bacaklar sendromu, dikkat dağınıklığı ve otizm spektrum bozukluklarına neden olabiliyor.
  2. Metabolizma: Disbiyozis olunca kilo vermek zorlaşıyor; kilo almak kolaylaşıyor. Tip II diyabet, obezite, metabolik sendrom riski artıyor.
  3. Bağışıklık sistemi: Bağırsak mikropları sağlam bir bağışıklık sisteminin olmazsa olmazları; onlar olmayınca enflamatuar bağırsak hastalıkları (Crohn, ülseratif kolit), sedef hastalığı, romatizmal hastalıklar, Çölyak hastalığı, kronik yorgunluk sendromu ve multiple skleroz riski artıyor. Direnç azaldığı için her türlü viral ve bakteriyel enfeksiyona yakalanma olasılığı artıyor.
  4. Mide ve bağırsaklar: Bedenimiz ve beynimiz için yararlı mikroorganizmalar çok gerekli; ama bakteriler olmazsa veya dengeleri bozulursa bundan en çok mide ve bağırsaklar etkileniyor; enflamatuar bağırsak hastalıkları, irritabl bağırsak sendromu, ülser, reflü, mide- bağırsak kanserleri, Çölyak hastalığı, non Çölyak gluten hassasiyeti riski artıyor. Geçmeyen ağız kokusuna neden olabiliyor.
  5. Karaciğer: Disbiyozis; karaciğer kanseri, siroz, karaciğer yağlanması ve safra yolu hastalıkları riskini artırabiliyor.

Dizbiyozisin nedenleri: Disbiyozise yol açan ve kolaylaştıran faktörler

  • Sezaryen yolla doğmak
  • Prematüre doğmak
  • Anne sütü almamak
  • Steril ortamlarda yetişmek
  • Aşırı hijyenik ortamlarda büyümek
  • Stres
  • Batı tipi beslenmek: Yüksek şeker ve rafine karbonhidrat, omega 6, doymuş yağ oranı, hayvansal protein ve tuz oranı yüksek; lif, sebze ve omega 3 oranı düşük beslenme şekli
  • Sık ve fazla glutenli yiyecek ve içecek tüketmek
  • Sık ve uzun süreler antibiyotik kullanmak
  • Sık alkol kullanmak
  • Hareketsizlik
  • Antiasit, protein pompası inhibitörleri, sık non steroid antienflamatuvar ilaç, doğum kontrol hapı kullanmak
  • Sık ve düzenli yapay tatlandırıcı kullanmak.

Disbiyozis tedavisi

Yukarıda saydığım risk faktörlerinden biri veya birkaçına sahipseniz ve yine yukarıdaki yakınmalarınız varsa ne yapmalısınız?

  1. Önce beslenme şeklinizi değiştirin; şekeri, rafine karbonhidrat ve gluteni hayatınızdan çıkarın. Daha çok sebze meyve yemeye çalışın.
  2. Alkol tüketimini azaltın.
  3. Dışarıda ve doğada daha fazla zaman geçirin, toprakla daha fazla temasta olun.
  4. Probiyotik içeriği yüksek fermente süt ürünleri (yoğurt, kefir, peynir), fermente turşu ve kombu çayı tüketin.
  5. Probiyotik takviye kullanın: Probiyotik ürünün içinde en az toplam 5-10 milyon koloni oluşturacak birim (kob) olmalı ve mümkün olduğu kadar çok çeşit bakteri ailesi içermeli. Bakterilerle beraber içerisinde lif, oligosakkarid ve inülin gibi prebiyotik takviye varsa probiyotik ürünler daha etkili olur.

Bağırsaklar hakkında daha fazla bilgi için Beynini Doğru Besle adlı kitabımı okuyabilir ve Instagram hesabıma bakabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Sağlıklı beyne giden yol bağırsaklar ve bağırsak bakterilerinden geçer

Dr. Banu Taşçı Fresko: Dr. Banu Taşcı Fresko, 1969 senesinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1992 senesinde bitirmiş, ihtisasını İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda 1997 senesinde tamamlayıp Nöroloji Uzmanı olmuştur. Birçok özel hastanede çalıştıktan sonra şimdi çalışmalarını muayenehanesinde sürdürmektedir. Uzun yıllar kronik ağrılardan mustarip olduğu için, hastalara yol gösterecek, hayatlarını kolaylaştıracak bir kılavuz yazmak istemiştir. Ekim 2017de ‘Beynini Doğru Besle’ isimli kitabı çıkmış, kitapta migren ve fibromiyalji ağrılarıyla nasıl başa çıkılacağını, beslenmenin önemini ve tüm kronik hastalıklarda yoganın iyileştirici etkisinden bahsetmiştir. 2017 senesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur’dan Temel Yoga Hocalık Eğitimi ve Banu Çadırcı’dan 100 saat yoga terapi ve yoga anatomi eğitimi almıştır. Aynı zamanda Ahmet Güllü ve Vedat Örs atölyelerinde eğitim almış, profesyonel bir ressamdır, bu güne kadar 7 kişisel sergi açmıştır. Bugünlerde bir yandan Mayıs 2018’deki sergisine hazırlanmaktadır.
İlgili Makale