El attığım sportif faliyetler listesi çok kabarık gözükebilir, ama pole dance’in, yani türkçeleştirildiği şekliyle direk dansının yeri hepsinden farklı. Ne de olsa insanın kendini dişi hissedebildiği, dişiliğini dışa vurabildiği alanlar çok kısıtlı ve pole dance, sizi kendinizle baş başa (bir eğitmen ve belki de 1-2 arkadaşınızla da) bırakarak buna olanak sağlıyor. Terapötik bir etkisi var desem yeridir.
Kurumsal dünyada ciddiye alınmak için “ölçülü” giyinen bir iş kadını veya uzun süreli evliliğin getirdiği kanıksama ve çocuk doğurmanın ve yetiştirmenin sonucunda eşiyle cinsel partnerlik rollerinden uzaklaşmış olabilirsiniz. Yalnızca Türkiye’de değil, gelişmiş olarak tabir ettiğimiz ülkelerde de kamusal alanlardaki seksizmden bıkmış ve bu nedenle sokakta dikkat çekmeyecek şekilde giyinmeyi alışkanlık edinmiş olabilirsiniz. Yani gündelik hayatın gerçekleri, toplumsal baskı ve otosansürün çeşitli kombinasyonları nedeniyle dişi yanınızı baskılıyor olabilirsiniz. Şahsen kendimi bu ilk kategoriye koyuyorum, fakat dişiliğini rahatça ifade ediyor ve onun tadını daha da çıkarmak istiyorum da diyebilirsiniz.
İşte tüm bu profillerdeki insanlara hitap edebilen bir fiziksel aktivite ve “sahne sanatı” aslında pole dance. Günümüzde striptiz barlarıyla bağdaştırılan bu aktivitenin kökeninde olduğu düşünülen şeyler ise çok çeşitli: Bazen kadınların bir direk etrafında eşleri için dans ettikleri Afrikalı kabile dansları referans gösteriliyor, bazense Mallakhamb, yani Hindistan’da genelde erkeklerin jimnastik niyetine, kalınca bir direk etrafında ve en tepesinde yaptıkları akrobatik hareketler. Kesin olarak bilinen şey ise bildiğimiz haliyle yapılan pole dance, 1920’lerde sirklerde gösterinin bir parçası olmuş ve daha sonraları “burlesque”e de göz kırparak striptize eşlik etmiş. Bir süredir ise Uluslararası Pole Sport Federasyonu, bu sporun olimpik bir dal olarak kabul edilmesi için çalışıyormuş.
2009 yılında Londra’da Central Saint Martins’de yüksek lisansımı yaptığım sırada, Muay Thai antrenmanları olduğu için üye olduğum spor salonunda aynı zamanda direk dansı derslerinin de olduğunu görmek beni hem şaşırtmış, hem de sevindirmişti. Haftanın 4 veya 5 gününü Muay Thai’ye ayırdığım ve saatleri çakıştığı için toplamda katıldığım direk dansı dersleri 8-10 seansı geçmemiştir, fakat bende yarattığı etki hem yüksek lisans bitirme projem olan Pay Here serisi için 4 farklı eğitmenin fotoğraflarını çekmeme, hem de mezun olup İstanbul’a döndükten sonra bile burada pole dance dersleri kovalamama sebep oldu. Londra’daki ilk deneyimimde beni en çok şaşırtan şey direk dansının, spor ve fitness’la aslında ne kadar iç içe olduğunu görmekti. Buna karşın, en büyük ayırıcı özelliği, dişi enerjinin ifadesi için hobi düzeyinde yapılabilir olan nadir aktivitelerden olmasıydı. (başka bir zevke hitap etse de aklıma gelen en yakın şeylerden biri, atletik gerekliliği eksiltirsek göbek dansı olabilir). Fotoğrafladığım eğitmenler sayesinde fark ettiğim en önemli şey ise, vücutlarının ne denli güçlü ve atletik olduğuydu. Şimdiden sadedi merak edenler için kısaca hem fit olmaya, hem de dişiliği ön plana çıkarmaya yarayan son derece eğlenceli bir aktivite olduğunu hemen söyleyeyim 🙂
Yıllardır sayıkladığım fakat imkan ve zaman yaratamadığım direk dansı derslerini, Eda’yla beraber Etiler’in göbeğindeki konsept spor stüdyosu Bosomist‘te düzenli bir şekilde yapma fırsatı bulunca tabi ki üzerine atladım. Eda’yla birlikle duo olarak aldığımız bu özel ders kıvamındaki seansları, tercih edilirse maksimum 4 kişilik bir grup halinde de yapılabilir. Aralık ayında açılan çiçeği burnunda Bosomist, belli aralıklarla hafta sonları workshop düzenliyor ve pole dance nedir, nasıl bir deneyimdir gibi soruları cevaplayarak merakı gideriyor. Böylece fikir sahibi olanlar isterlerse sonrasındaki derslere düzenli olarak katılabiliyorlar. Ayrıca bu deneyimi arkadaşlarıyla gelip yaşamak isteyenler olursa, özel bir workshop seansı ile direk dansının ne olduğu, tarihçesi, nelere dikkat etmek gerek gibi konulara değinip, başlangıç seviyesinde uygulama yapılabiliyor.
İlgili yazı: Yeni yılda kendinize bir hediye verin ve direk dansıyla dişiliğinizi keşfe çıkın
Bosomist’i daha da özel kılan şey ise, genelde İstanbul’daki stüdyolara erkeklerin katılamadığı pole dersleri dahil, herhangi bir cinsiyet ayrımı gözetmeksizin herkese kapılarının açık olması. Önemli olan pole dersi grup olarak alınıyorsa, grubun mutabık kalması.
Hocamız Gizem Tongal derslerin başında ısındırmanın yanı sıra, direk dansı için çok önemli olan core bölgesini güçlendiren egzersizler yaptırmayı da ihmal etmiyor; çünkü zerafet ve kıvraklık kadar, güç ve dayanıklılık da hareketlerin iyi ve doğru yapılması için gerekli. Spin; yani dönüş, duruş ve koreografiye başlamadan yaptığımız şeylerden biri de yoga hareketlerini andıran ve esnekliği artırmayı amaçlayan hareketler.
Eda’yla spor geçmişiz kabarık olduğu için bu duruma nispeten kolay adapte olduğumuzu söyleyebilirim, fakat bu direk dansının kolay olduğu anlamına gelmiyor. Bir nevi gülü seven dikenine katlanır durumuna hazır olmak, ama daha ilk dersten direğin etrafında dönebileceğiniz kadar kolay spin’ler sayesinde gülün tadına da en başından varmak mümkün. Gizem’in gösterdiği bazı hareketler önceleri imkansız gözükse de, adım adım yapmaya doğru ilerlediğimizi görmek beni çok memnun etti. Ayrıca karşınızda iyi bir hoca olunca, çabalarınızın ve emeğinizin karşılığını aldığınızda ne kadar estetik, çekici ve hayranlık uyandırıcı gözükeceğinizin kanlı canlı bir örneğini izleyebiliyorsunuz. Daha da önemlisi, tüm özel derslerde olduğu gibi, hocanızın sizin spesifik beceri ve seviyelerine göre dersi uyarlaması çok büyük bir avantaj. Hatta ve hatta özel istekleriniz olursa nazınızın geçeceğinden emin olabilirsiniz. Örneğin; geçenlerde “Twerk” öğrenmek istediğimizi söyledik ve Rihanna şarkılarının eşliğinde şu ana kadar ki en eğlenceli dersimizden birini yapmış olduk!
Son olarak önerim, hem (belki de derindeki) dişi yanınızın tasmasını serbest bırakın, hem dişiliğinizi korumaya çalışırkenki debelenmelerinizi kahkahalarla kucaklayın, gülümseyerek aynada kendinizi izleyin ve benzersiz bir deneyime ilk adım atın!