Dinlenmek için kendinize izin veriyor musunuz?
Doğaya baktığımızda bitki örtüsü, hayvanlar ve diğer canlılar gerektiğinde dinlenmeyi çok iyi biliyorlar. Mevsim geçişleri, havaların değişmesi ile kendi döngülerinde önce biraz geri çekilip sonrasında daha güçlü, daha canlı olarak hayatlarına devam ediyorlar. Bazı bitkiler yapraklarını döküyor, bazı hayvanlar ise kış uykusuna yatıyorlar. Doğadaki canlılar, kendi düzenleri içerisinde doğalarına uygun şekilde dinleniyorlar. Biz insanlar peki, hayata mola vermeyi ne kadar başarabiliyoruz dersiniz? Akıllı telefonlarımız, laptoplarımız bile “Şarj et beni artık” diye alarm veriyorlarken; biz kendi bedenimizden gelen sinyallere ne kadar kulak verebiliyoruz?
Dinlenmek, fiziksel ve zihinsel sağlık kadar ruhsal sağlığımız için de oldukça önemli. Günlük gece uykusunun yeterli sürede alınmasından tutun da, gün içinde kendi akışınızda vereceğiniz küçük molalara kadar dinlenmek, iş veya günlük hayatınızdan alacağınız verimi artıracaktır.
Durmak birçok insan için gereksiz bir vakit kaybı olarak görülüyor. Hızlı yaşamın içerisinde yoğun stres altında işleri yetiştirmeye koştururken, aynı anda birden fazla işe odaklanmaya çalışan, yemek adına ağzına birkaç lokma atıp devam eden, bütün günü ekran karşısında geçirip akşam da bilgisayarı kapatıp, telefonu eline alıp devam eden o kadar fazla insan var ki. Bu yaşam tarzı insan doğasına ne kadar uygun? Dinlenmek için kendimize izin vermediğimiz sürece sürekli yorgunluk, mutsuzluk ve tatminsizlik modern insanın peşini bırakmayacaktır.
Sürekli hareket etmek, ilerlemek, hızla tüketmek yeni düzenin gereklilikleriymiş gibi sunulurken; kendimize asıl sormamız gereken soru “Ben bunu yaparak ne elde etmeye çalışıyorum?” olacaktır. Geleceğe yatırım yapmanın, iyi bir gelecek sahibi olmanın bedeli “şu an” olmak zorunda mı? Gelecekten geçmişe dönüp baktığımızda pişmanlık yaşama ihtimalimiz yok mu? “Gerek var mıydı gerçekten bu kadar koşmaya? Yıllarımı kendime hiç vakit ayırmadan, nefes almadan geçirmiş olmaya değdi mi?” diye sormak istemez kimse eminim.
Anın kıymetini bilmek dediğimiz şüphesiz biraz durmakla, biraz da kendimize, çevremize ve yaptıklarımıza bakmakla mümkün. Yaşamakta olduğumuz pandemi süreci de, tüm dünyayı aslında biraz durmaya ve düşünmeye davet etmiş bulundu.
Günümüzde meditasyon çalışmalarının öneminin artmasının sebebi de hayatın yoğunluğunda ve koşturmacasında insanlara biraz olsun nefes almayı ve anda durabilmeyi hatırlatmak. Beğendiğim bir söz vardı, şöyle diyor: “Her gün 20 dakika kendinizle baş başa kalıp biraz oturmalısınız. Eğer gerçekten çok meşgulseniz 1 saat oturmalısınız.” Sağlığımız, hayattaki en kıymetli varlığımız. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığınız için kendinize iyi bakmayı ve dinlenmeyi ihmal etmeyin.
İlginizi çekebilir: Önceliklerinizi önceliklendirme zamanı: Tabağında kendine kadar yerin var mı?