X

Dinlemeyi öğrenmek, işte bütün mesele bu!

Hiç kimse senin gözünden göremez! Senin gördüğün sana özeldir. Tıpkı denizin üzerine yansıyan güneş ışınlarının sana ne hissettirdiğinin yalnızca sende bıraktığı etki gibi. Bazılarımız gözlerini kısarken bazılarımız özellikle seyreder. Hayat da böyledir işte! Olaylara bakış açımızdaki farklılıklar bundandır. İnsan yalnızca baktığı kadar görebilir ve yalnızca duymak istediği kadar duyabilir. Görmek istemeyene ne yaparsanız yapın gördüremezsiniz. Duymak istemeyene ne yaparsanız yapın anlatamazsınız kendinizi. Dünyanın en güzel kelimelerini de seçseniz, dünyanın en güzel sesine de sahip olsanız nafile… Hepimizin zaman zaman ikili ilişkilerinde yaşadığı problemdir bu. Peki, asıl sormamız gereken soru nedir?

Hangimiz gerçekten ilk önce kendini anlatmak yerine ilk önce karşımızdakinin hislerini anlamaya çalışıyor? Burada kilit soru bu bana göre. Anlatmaktan daha çok, ilk önce dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Biz daha baştan hemen haklılığımızı ispatlama çabasına girerek ilişkimizi değersizleştirmeye başlıyoruz. Daha karşımızdaki kendini ifade etmeye başladığı dakikada geçmişten gelen birikimlerimiz büyük bir tsunami yaratıp savunma duvarı inşa etmemize neden oluyor. Daha karşımızdakinin cümlesi bitmeden ne söyleyeceğimizi düşünmeye başlıyoruz. İnanın en büyük iletişim problemimiz bence bu.

Düşünsenize, gerçekten karşınızdakini anlamaya yönelik sakin bir ses tonuyla “Seni gerçekten çok iyi anlıyorum” deyip cümleye başladığınızda ve “Sana böyle hissettirdiysem…” şeklinde devam ettiğinizde hangi anlaşmazlık çözüme kavuşmaz? Hangi öfkenin ateşi suyla kavuşmaz? Ama hepimiz yangına körükle gitmeye bayılıyoruz. İlk önce kendimizin anlaşılmasını bekliyoruz. İlk önce ben! “İlk önce o anlasın”lar vs. Sonuç ne oluyor? İki öfke patlamasıyla ortalığı ateşe vermiş ya da her şeyi anlatmaya çalışmaktan bıkmış, usanmış, yorulmuş, kendi kabuğuna çekilip sessizlik diyarında yalnızlaşmış iki yabancı insan ortaya çıkıyor. Sonra bir şeyler kendi kendine düzelsin diye beklerken tükenmiş ilişkiler meydana geliyor.

Bir de nedendir bilinmez çoğumuzda sanki karşımızdaki insana değer verdiğimizi hissettirirsek sanki kendimizden bir şeyler kaybederiz gururu var. Hemen müthiş bir savunma kalkanı çekerek karşımızdaki ne hissederse hissetsin ben haklıyım soğukluğu… Samimiyetten daha ötesi olmadığına inanıyorum. Her ne kadar haklı bile olsak bir şekilde karşımızdaki bunu kötü algıladıysa ilk önce bu algıyı nasıl yok edebileceğimizi düşünmemiz daha sağlıklı olmaz mı? İyi niyeti hisseden hangi insan yelkenleri suya indirmez ki?

İkinci adım ise biraz zaman tanımak olmalı. Çözülemeyen bir problem varsa ortada olayların soğuması için her iki taraf da biraz zaman tanımalı birbirine. Ama bunun günler de sürmemesi gerekir. Sonuç olarak sessizlik en büyük psikolojik şiddettir. Bu katlanılamayan, yıpratan, gereksiz saçma sapan bir zaman dilimi olur bana göre. Ama ilk sorunumuz olan dinlemeyi öğrendiğimiz takdirde belki de olayların soğumasına hiç ihtiyacımız kalmayacaktır bile…

Duygularınızı hissettiğiniz gibi karşı tarafa hissettirmek sizi güçsüz yapmaz. Tam tersi duygularını yansıtabilmek, değer verdiğini hissettirebilmek cesaret ister ve herkes tam anlamıyla hissettiğini yaşayamaz da, hissettiremez de… Fakat yapabiliyorsanız duygularınızı yansıtmaktan korkmayın! Karşınızdakini dinlediğinizi hissettirdiğinizde ona ne kadar değerli olduğunu da hissettireceksiniz. İşte o zaman her iki taraf da birbirini gerçek anlamda anlamaya başlayacaktır.

Birbirimizi sevdiğimizi daha çok hissettirebildiğimiz, dinlediğimiz ve konuşmaktan korkmadığımız günler dileğiyle…

Bu arada sizlere güzel bir haberim var. Yazılarımı takip edenler bilir. Kişisel gelişim, farkındalık, ilişkiler, aşk, sevgi, kısacası hayata dair yazdığım yazılarımı derlediğim ve hayatınızı bir nebze olsun güzelleştireceğine inandığım ve hayatın güzelliklerle dolu olduğunu yansıttığını düşündüğüm ilk kitabım PUSULA çıktı! Şimdi tüm seçkin kitapçılarda satışta! Kitabımı incelemek isterseniz, satın alabileceğiniz birkaç linki aşağı bırakıyorum.

Ayrıca yazılarımı ve paylaşımlarımı takip etmek isterseniz Instagram sayfam @gmzeokutan hesabını takibe almayı ve kitabımı satın aldığınız takdirde benimle paylaşmayı unutmayın lütfen!

https://www.dr.com.tr/Kitap/Pusula/Edebiyat/Deneme-Yazin/urunno=0001955844001
https://www.bkmkitap.com/pusula-693655
https://www.babil.com/pusula-kitabi-gamze-okutan
https://www.sozcukitabevi.com/Kitap/gamze-okutan-pusula
https://www.kitapmuptelasi.com.tr/pusula
https://www.istanbulkitapcisi.com/kitap/pusula-kitabi-gamze-okutan

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Yaşam amacımızın ne olduğunu bulma yolculuğunda bizi neler bekliyor?

Gamze Okutan: 15 Aralık 1986 Beykoz İstanbul doğumlu olan Gamze Okutan 2004 yılında Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden mezun olduktan sonra uzun yıllar mağazacılık sektöründe satış danışmanlığı ve sağlık sektöründe hizmet veren bir firmada yönetici asistanlığı yaptı. Çalışma hayatı sebebiyle üniversiteye biraz ara verdikten sonra 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldu. Şu anda Yazılım ve Teknoloji alanında hizmet veren bir firmada Mali & İdari İşler Yetkilisi olarak meslek hayatına devam ediyor. Evli ve bir kız çocuk sahibi bir anne. Pusula kitabının yazarı. Gamze Okutan’ın kendini bildi bileli sanata, kişisel gelişime, psikolojiye olan ilgisi hep vardı. Zaman zaman şiir yazmayı, deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştığı yazılar yazmayı, kendi çapında hobi olarak müzikle uğraşmayı ve söylemeyi çok seven biri. Ayrıca arada sırada meditasyonla zihnini sakinleştirip stres atmayı, yoga ile bedensel enerjisini korumayı seviyor. Hayatta pozitif ve negatif her şeyin bir bütün olarak güzel olduğunu düşünüyor. Olaylara bakarken çoğunlukla pozitif taraftan değerlendirmeyi yani bardağın dolu tarafından görmeyi ve çözüm odaklı olmayı seviyor. Fakat negatifin ağır bastığı durumlarda duyguların sonuna kadar yaşanması gerektiğini aksi takdirde mutlu olmanın mümkün olmayacağını düşünüyor. Hayatı dolu dolu, tutkuyla, hissederek yaşamayı seven aslında hayatın kendisine aşık, hayalperest bir yolcu olarak tanımlıyor kendini. Hayatın paylaştıkça güzellikler getireceğine olan inancını ve umudunu hiçbir zaman kaybetmemiş biri olarak paylaştıkça belki küçük dokunuşlarla bakış açımızdaki yansımaları çok daha renklendirebiliriz diye düşünüyor. Hep birlikte, el ele birbirimizin yoluna daha çok ışık tutarak yönümüzü bulmamıza bir nebze olsun katkı sağlayabileceğimize inanıyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale