Duymak değildir dinlemek, sonuçta etrafımızda caddede olan her sesi dinlemiyoruz değil mi? Algı eşiğimize giren her sesi duyuyoruz. Oysa dinlemek bir süreç, aktif bir eylemdir. Ne demek yani şimdi? Biraz daha açalım… Küçük bir çocuğu dinlerken, onun ruhuna temas edebilmemiz, ona varlığını hissettirebilmemiz için elimizle, gözümüzle, kalbimizle dinleriz. Emek veririz, sesine kulak veririz, temasta bulunuruz, hareketlerini inceleriz, mimiklerine dikkat ederiz, algımıza gelen tüm uyarıları işlemleyerek anlamlandırırız. Ne istediğini, ne hissettiğini, neyden hoşlandığını ancak böyle anlayabiliriz. Aslında sadece kulağımızla, sadece bakışımızla değil, dinlemeyi tüm dikkatimizle yapmış oluruz.
Yaşama anlam katan ilişkilerimizdir. Aile ilişkileri, arkadaş ilişkileri, iş ilişkileri ve en önemlisi kendimizle olan ilişkimiz. Her zaman danışanlarıma da belirttiğim gibi, çözümlemeye başlayacağımız çıkış yolu kendimiz olmalıyız.
Kendimizi iyi tanıdığımız, özü dinlediğimiz zaman ilişkilerimiz de iyi olur. Öz değerlerimizin, kırgınlıklarımızın, yaralarımızın, öfkelerimizin, hayal kırıklıklarımızın farkına vardığımızda ilişkide çözümleyemediğimiz noktalara ışık tutabiliriz. Özü anlayabilirsek karşı tarafı da anlama imkanımız olur, yoksa kendi düşüncelerimizden zaman bulup karşı tarafa dikkat vermemiz, farkındalıklı dinlememiz, onu anlamamız mümkün olmaz.
Karşılıklı ilişkilerde iyi dinlemek için, karşı tarafı dinlemeye değer görmek ve anlamlı bir ilişkide bulunmak istemek, yani niyet önemlidir. Dinlemek iki taraflı bir süreçtir; karşı taraf konuşurken sizin işlemden geçirip, anladığınızı hissettirdiğiniz aktif bir eylemdir. Yargılama olmamalıdır, yargılama olursa dinleme gerçekleşmez.
İletişim kurarken, karşı tarafın söylediği kadar söylemediği de çok değerlidir. Farkındalıklı dinleme, karşımızdakinin kelimelere yansıtmadığı/yansıtamadığını da anlamamızı sağlar. Bedensel hareketlerine, konuşma tarzına, ses tonuna dikkat etmek ve anlamak da dinlemeye dahildir. Birçok ilişki probleminin ortaya çıkması, kişilerarası iletişim kopukluğundan kaynaklanır, karşılıklı olarak iyi bir dinleme olmayan ilişkilerde sorun olduğu söylenebilir.
Günümüzde şahit olduğum; telefonla uğraşırken “Konuş konuş kulağım sende, ben dinliyorum” cümlesi dinlemenin sadece duyma ile ilgili zannedilmesidir. Halbuki, ilişkilerde bu diyalog “Benimle ilgilenmiyorsun, beni dinlemiyorsun…” gibi devam edip çatışmalara yol açabiliyor.
Sağlıklı bir iletişimde, arada engelleyici faktörlerin olmaması gerekir. Telefon, televizyon, dikkatinizi yönelttiğiniz herhangi bir materyal iletişimi engellemektedir. İlişkide paylaşımı sınırlandırmaktadır. İlişkide dinlemek, ilişki dinamiğini güçlendirir, sağlıklı bir iletişim geliştirir. Kendisinin dinlenildiğini gören taraf, değer verildiğini, önemsendiğini, kabul gördüğünü düşünür. Kendini, duygularını, düşüncelerini ifade etme imkanı bulduğundan, benlik algısı artar. Anlaşıldığını hisseden taraf, kendisini dinleyen kişilere karşı yakınlık duyar. Anlamlı bir ilişkinin temelinde farkındalıklı dinleme önemli bir yer tutar.
İlginizi çekebilir: Daha iyi bir dinleme becerisi kazanmak için uygulayabileceğiniz 5 egzersiz