X

Dillere destan bir hikaye olmak için: Aşk meydan okumayı sever

Işığa kavuşmak için karanlığa meydan okumak gerekir.” Platon

Meydan okumak aslında hayatımızın her alanında, hayatımız boyunca karşılaştığımız veya istemesek de sonunda meydan okumak noktasına geldiğimiz bir süreçtir. Hayatımızın amacına da, akışına da işlemiştir bu yüzden. Peki, bizler neden meydan okuruz ve de aşk söz konusu olduğunda nasıl meydan okuruz? Bunu bu yazımda sizlerle incelemek istiyorum…

Etrafımda sıkça “hadi bakalım biraz meydan okuma görelim” dediğimiz zamanlarda “korkup” kaçanlarla karşılaşmaktayım son dönemde… Hani derler ya “dağ gibi durup da esen deli rüzgarlara, kavurucu güneşe veya o deli dalgalara meydan okumak” işte ondan söz edelim istiyorum ve konumuz elbette aşk olsun…

Hani derler ya “dağ gibi durup da esen deli rüzgarlara, kavurucu güneşe veya o deli dalgalara meydan okumak” işte ondan söz edelim istiyorum.

Aşkta meydan okumak ne demektir? Öncelikle bunu anlamamız gerekir. Şöyle düşünebilirsiniz; “aşkta neden meydan okuyayım, aşk narindir, aşk güzelliktir zaten bir akış vardır, meydan okumaya neden gerek olsun?” Ama işte meydan okumak gerçeği, o “sınav” anlarımızda karşımıza çıkıverir…

Evet, çokça sınanırız… Sınanmak nedir? Hemen birkaç örnekle açıklamak istiyorum. Örneğin, ilişkilerimizin ilk başladığı noktalarda anlaşmazlıklar yoktur, duyguların yoğunluğuyla çatışmaları görmezden gelebilecek kadar hoşgörülü bir süreç yaşarız. Ne zaman ki nokta kişisel algımıza veya duygu yoğunluğunun biraz daha azaldığı bir noktaya dayanır işte o zaman ilk “fikir ayrılıklarımız” ortaya çıkar… Örneğin, biz o akşam dışarıda eğlenmek isteriz ve sevgilimiz evde vakit geçirmek ister. Biz bir tatile çıkmak isteriz, sevgilimiz o tatili ailesiyle birlikte tamamlamak isteyebilir…

Bunlar sadece basit örneklerdir veya daha da zorlar kader bizi. Bir gün nişanlımız çıkıp gelir ve işi gereğince bambaşka bir ülkeye taşınması gerektiğini söyler. İşte bu noktada aşkı mı seçeceğimize yoksa hayatımızı mı değiştireceğimize dair bir karar vermemiz gerekir… Bu gibi durumlarda istemesek de “meydan okuruz” ve meydan okumamız gerekir. Kendiliğimizi kaybetmeden, kendimizi ifade edebilmek için aşkta meydan okumak gerekir.

İlişkilerimizin ilk başladığı noktalarda anlaşmazlıklar yoktur, duyguların yoğunluğuyla çatışmaları görmezden gelebilecek kadar hoşgörülü bir süreç yaşarız.

Diğer kişiyi memnun etmek gerçeğini bir yana bırakarak, sonucu her ne kadar üzücü veya yıpratıcı olursa olsun öncelikle kendimizi tam bir birey olarak ifade edebilmektir bu noktada meydan okumalarımız. Evet, örneğimizde gördüğümüz üzere o kişiyle birlikte hayatımıza devam etmek istiyorsak yaşadığımız şehri değiştirebiliriz veya tam tersi bir karar verecek olursak bu açık bir meydan okuma olacaktır… Aşkımız zaman ve mekan ayrılıklarına maruz kalacaktır, yine de yenilmeyeceğimize ve ilişkimizi devam ettirebileceğimize dair meydan okuruz…

Bazen araya yaş farkı girer, toplumumuzun genel görüşü tersine bir kadın olarak kendimizden daha küçük yaştaki bir adamla birlikte olmayı tercih edebiliriz, evlenebiliriz, nişanlanabiliriz. Bazıları “uğursuzluk” olarak yorumlar, diğerleri yorum yapar geçer ama biz meydan okuruz. Yaş farkına ve karşılaşabileceğimiz her türlü engele rağmen aşka bir şans vererek dünyaya meydan okuruz…

Sonra ilişkilerimizde aldatılmak durumları karşımıza çıkabilir. Belki 10 yıllık evliliğimizin nasıl bu hale geldiğini anlamakta zorlanırız. Belki iki çocuğumuzu da alıp girmek kırılmış gururumuzu onaracak olsa da içimizden gelse de bir türlü yapamayız. Bir erkek olarak artık sevemediğimiz bir kadınla birlikte bir hayatı geçirmek istemeyiz ama bunu dile getirmek oldukça zordur, yaşanmışlıklar vardır, ortada hatıralar vardır, aileler vardır, bizler dışında açıklanamayacak birçok değişken vardır…

Bugün örneklerine ne yazık ki çokça rastlayamamaktayız ama dünya tarihi boyunca bugüne hikayesiyle taşınan ünlü aşklar meydan okumayla donanmıştır.

Sonuç ne olursa olsun evet, meydan okuruz aşk için, aşkı bulmak için, hayata dönebilmek için, bazen yeni bir aşka yelken açarak, bazen asla gidemem diye düşündüğümüz bir aşktan giderek evet meydan okuruz… Yolumuza çıkan tüm engellere, bizi durduran tüm duygulara ve kaybedeceklerimize rağmen yine de meydan okuruz…

Çünkü aşk meydan okumayı sever. Meydan okumak cesaretle başlar… Aşk cesarete bulanmadıkça aşk olabilir mi? Dibini bile göremediğimiz uçurumlar misali olmadıkça, çağlayan akarsular gibi sürükleyip götürmedikçe, başını sonunu kaybetmedikçe, daha ne kadar zor olabilir diye söylenmedikçe ve en önemlisi, bizim o bir tanecik kalbimizin en son teline dokunup da dünya bir yana, bu aşk bir yana dedirtmedikçe… Yani “meydan okumanın” en muhteşem haline bizi götürmedikçe aşk gerçekten aşk olabilir mi?

İşte aşk bu yüzden meydan okumayı sever. Bugün örneklerine ne yazık ki çokça rastlayamamaktayız ama dünya tarihi boyunca bugüne hikayesiyle taşınan ünlü aşklar meydan okumayla donanmıştır. Romeo ve Juliet tüm dünyaya meydan okumuşlardır. Goethe ilk kitabı Genç Wertherin Acıları’nı ona yazdıran yaşamında kitaba konu olan aşkıyla dünyaya meydan okumuştur. Mimar Sinan muhteşem eserlerinin ilhamını Mihrimah Sultan’a olan ve tüm dünyaya adeta meydan okumak nasıl olur gösteren aşkından almıştır ve tabii ki Mecnun çöllere düşerek Leyla’nın aşkından yanarken kendini unutabilecek kadar derin “meydan okumuştur” hayata ve kadere…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, aşk için meydan okuyun, öncelikle “özür dilerim” demekten alıkoyan gururunuza, sonra kendinize aşkı kaybetmemek adına meydan okuyun… Aşkı bulmayı diliyorsanız bunun için kaderinize meydan okuyun, sadece istediğinizin bugün cömertçe kader tarafından size sunulması için meydan okumayı sevin… Eğer aşk olanları geri kazanmaya çalışıyorsanız aradaki tüm kırgınlıklara rağmen “aşk” olasılığı için meydan okuyun…

Aşk meydan okununca aşk, işte o zaman aşk…

 

İlginizi çekebilir: Aşk bilinmeyeni sever: “Ben her zaman sana aşıktım”

 
Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale