X

Tüm gün ekran başında oturanlara: Dijital stres nedir, nedenleri nelerdir?

Teknolojinin hayatımızın birçok yönünü iyileştirdiğini inkar edemeyiz. Sonuçta bugün sadece bir ekranı kaydırarak bilgiye, eğlenceye, doktorlara, terapistlere ve çok daha fazlasına sınırsız bir şekilde erişebiliyoruz. Peki bu “sonsuz erişim” bize sadece yarar mı getiriyor? Muhtemelen kendinizi, gecenin bir yarısı hiçbir şeyi kaçırmadığınızdan emin olmak için telefonunuza zincirlenmiş gibi ekranı kaydırırken bulduğunuz olmuştur. İşte tüm bunlar dijital strese yol açabilir. Dijital stres, aslında pek çok insanın deneyimlediği bir durumu ifade etmek için kullanılan yeni bir terim. Ve dijital teknolojilere artan güvenden ve sağladıkları sürekli bağlantılılıktan kaynaklanabilecek stres, endişe ve bunalmışlık duygularını ifade ediyor.

Dijital stresin nedenleri, sürekli bağlantılı bir dünyada bununla nasıl başa çıkılacağı ve daha fazlası, yazımızda.

Dijital stres nedir ve neden olur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi, dijital stres dijital teknolojilere karşı artan bağlılığın bir sonucu olarak ortaya çıkan stres, endişe ve bunalmışlığı ifade eder. Bağlantıda kalmak ve işinizi bitirmek için gerekli olduğunu düşündüğünüz ekran süresini kaldırabileceğinizi hissedebilirsiniz ancak dijital stresten kaçınmanın zor olmasının bazı nedenleri vardır:

1. Bilgi bombardımanı

Çeşitli dijital cihazlar ve platformlar aracılığıyla bize gelen sürekli bilgi ve bildirim akışına ayak uydurmak zor olabilir. Bu, sosyal medyada gezinirken, yorumlara veya e-postalara yanıt verirken ortaya çıkan dijital çoklu göreve yol açabilir. Sonuçta kendinizi video oyun çarkına yakalanmış dijital bir hamster gibi bunalmış ve stresli hissedebilirsiniz.

2. FOMO (Kaçırma korkusu)

Ne yazık ki Instagram akışında gezerken bir duraklatma düğmesi yok. Özellikle sosyal medya bağlantıda kalmak ve en son haberler, trendler, sosyal olaylar hakkında güncel bilgiler edinmek için bir baskı duygusu yaratabilir. Bu da yetersizlik duygularına, düşük özgüvene ve strese yol açan bir rekabet ve sosyal karşılaştırma duygusunu besleme eğilimindedir.

3. Şimdiki andan kopukluk

Telefonunuza veya bilgisayarınıza yapışmış olmanın hem zihinsel hem de fiziksel olarak sağlıksız olduğunu biliyorsunuz ve bir şekilde size dijital dünyada “var olmanız” gerektiği hissettiriliyor. Bu baskıya karşılık oturumunuzu tamamen kapatamamanız ve etrafınızdaki dünyanın farkında olamamanız da uzun vadede strese yol açabilir.

Dijital stres belirtileri

Peki dijital stres yaşayıp yaşamadığınızı nasıl anlayabilirsiniz? İşte dijital stresin bazı işaretleri:

  • Geri çekilme ve tecrit: Dijital stres, insanları olağan sosyal aktivitelerinden çekilmeye ve kendilerini arkadaşlarından, aile üyelerinden ve meslektaşlarından izole etmelerine sevk edebilir. Sosyal geri çekilme, daha fazla kaygıya ve hatta bazı durumlarda depresyona yol açabileceğinden, bu durum dijital stresin etkilerini artırabilir. Ayrıca bundan işteki ve evdeki üretkenliğiniz de etkilenebilir.
  • Kendini saklama: Kendilerini dijital stresle başa çıkmakta zorlanırken bulan insanlar, yaşadıkları zorluğu kendilerine yakın insanlardan saklamaya çalışabilirler. Bu, siber zorbalık ve çevrimiçi taciz yaşayan kişiler için de geçerlidir.
  • Yorgunluk ve unutkanlık: Eğlence ve bilgi kaynakları için akıllı telefonlara ve dijital teknolojilere güvenen kişiler, kendilerini daha yorgun ve unutkan hissedebilirler. Bazı araştırmalar, insanların uzun vadede, konsantre olma yeteneklerinin azaldığını ve dijital teknolojilerin dikkat sürelerini kısalttığını göstermiştir. Bu etki, öğrenme ve hafıza ile ilgili sorunlara yol açarak stres ve kaygıya karşı duyarlılığınızı artırabilir.
  • Depresyon: FOMO (kaçırma korkusu), aşırı dijital uyarana maruz kalma, sahte haberler, siber güvenlik ve çevrimiçi zorbalık gibi durumlardan kaynaklanan stres, sürekli kaygı haline neden olabilir. Bu da sonunda depresyonun gelişimine katkıda bulunabilir. İnsanlar belirgin bir neden olmaksızın depresyon ve düşük üretkenlik yaşadıklarında, uzun süreli dijital stresten muzdarip olmaları düşünülebilir.
  • Baş ve mide ağrıları: Dijital stres yaşayan birçok insan, devamlı baş ve mide ağrıları, genel vücut ağrıları ve mevcut bir tıbbi durumla açıklanamayan çeşitli semptomlar yaşayabilir. Bu belirtilerden bazıları depresyon belirtileri olabilir.
  • Anksiyete ve panik atak: Dijital stres yaşayan bireyler, bunun bir sonucu olarak kaygı ve panik atak geliştirebilirler. Bu kaygı, dijital platformları ve teknolojileri daha uzun süre kullanmakla artabilir ve ekran süresi sınırlandığında veya tamamen durduğunda genellikle azalır.

Dijital stresle nasıl başa çıkılır?

Dijital bağımlılığınızın, ruh sağlığınızı etkilediğinin farkında olsanız bile, bundan tamamen kaçınmak neredeyse imkansızdır. Burada fark yaratabilecek şey, dijital stres filizlendiğinde bununla başa çıkmak için doğru araçlara sahip olmaktır. İşte dijital stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilecek bazı stratejiler.

1. Sınırlar belirleyin ve molalar verin

Gün içinde yemek sırasında ve yatmadan önce olduğu gibi dijital cihazları kullanmayacağınız belirli zamanlar belirleyin. İster iş ister eğlence için, ekrana bakarken 20-20 kuralını uygulayın. Her 20 dakikada bir, 20 saniye ara verin ve göz yorgunluğunu azaltmak için 20 fit ötedeki bir şeye bakın. Daha iyi bir yöntem istiyorsanız 50-10 kuralını deneyin: 50 dakikalık ekran süresinin ardından hareket etmek ve esnemek için 10 dakikalık bir ara verin.

2. Cihaz bildirimlerinizi özelleştirin

Uzmanlar dijital stresten kaçınmak için sadece mutlaka ihtiyacınız olan uygulamalardan gelen bildirimlere izin vermenizi öneriyor. Bu, teknolojiyle daha kasıtlı ve dikkatli bir ilişki oluşturmaya yardımcı olabilir.

3. Kişisel bakımınıza öncelik verin

Egzersiz, farkındalık ve meditasyon, uyku ve çevrimdışı ilişkileri geliştirmek, genel sağlığınızı artıracak ve ekran başına oturmanız gerektiğinde stres seviyenizi düşürecektir. Dijital strese diğerlerine göre daha yatkın olanlar için günlük stres azaltıcı bir takviye almak da kaygı ve panik oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir: Uykusuzluk, stres ve yorgunluğa hangi besin takviyeleri iyi gelir?

4. Dikkat egzersizleri yapın

Çoklu görev yapmaktan veya bilinçsizce ekran kaydırmaktan kaçının ve her seferinde bir göreve odaklanın. Bunu yapmak, dijital stres belirtilerini daha kolay tanımanıza ve bunalmış hissetmeye başladığınızda ara vermenize yardımcı olabilir.

5. Mavi ışık filtreleri kullanın

Son olarak, ekranların yaydığı mavi ışık uyku düzenini bozabilir ve göz yorgunluğuna neden olabilir. Mavi ışığın gözleriniz üzerindeki etkisini ve uyku kalitenizi azaltmak için cihazlarınızda mavi ışık filtreleri, gözlükler veya mavi ışığı engelleyen ekran koruyucular kullanın.

Sonuçta dijital dünya kaybolmayacak, hayatlarımızda var olmaya devam edecek. Ancak konu sağlığınız olduğunda, bu konuda bilinçli olmakta fayda var. Önemli olan proaktif olmaktır. Kendinizi bunalmış hissetmeye başladığınızda dijital stresin farkında olmak zihinsel sağlığınızı, fiziksel sağlığınızı, üretkenliğinizi, odaklanmanızı ve başkalarıyla ilişkilerinizi iyileştirebilir.

Kaynaklar: mindbodygreen, facilethings

İlginizi çekebilir: Instagram bağımlılığından kurtulma ipuçları ve sınırlar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale