3 haftadır minimalizmle ilgili tek satır okumadım. Minimalizm üzerine paylaşım yapan hiç kimsenin sitesinde saatlerimi harcamadım. Telefonumda 1 haftadır kullanmadığım uygulamaların hepsini sildim. Rehberimde kayıtlı ve 1 yıldır görüşmediğim, arayıp sormadığım herkesin numarasıyla vedalaştım. Müzik listemde denk gelip hemen atladığım şarkılar artık yok. Telefonumdaki tüm fotoğrafları harici bir belleğe yükledim.
Sonra fark ettim ki hala, evet hala, yarım saat aralıklarla telefon ekranını açıyorum. Belki de 10 yıl önce hayatımızda yer almayan pek çok şeyin şu an yaşamımızın büyük bir parçası olduğu gerçeğini fark edip dehşete kapıldım.
Geçmiş yazılarımda sizlerle dijital minimalizm konusundaki fikirlerimi paylaşmıştım. Tüm bunlardan bahsederken dijital ekran süremin 2 saat olması beni epey etkiledi. Silkelendim ve sosyal medya hesapları, telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalara günlük yarım saatten fazla ayırmamaya karar verdim. Mesleğim gereği pek çok işimin medya ile olmasına rağmen bunu başardım. Sosyal medya hesabımın tüm bildirimlerini kapattım. Zorunlu olarak bulunduğum WhatsApp gruplarını sessize aldım. Çünkü biliyorum ki acil durumlarda mantıklı olan aramaktır ve acil olmayan şeyler için gün içinde sürekli bildirimlerle uyarılmak sizi rahatsız eder.
Bu kararları almamdaki en büyük etkenlerden biri de kitap okurken, ailemle vakit geçirirken ya da film izlerken duyduğum telefonumu kontrol etme isteğiydi. Hatta bu durum o kadar saplantılı bir hal aldı ki belki bildirim gelmemiştir diye sık sık uygulamaları kontrol eder oldum. Dijital minimalizm konusunda aldığım sıkı karara uydum ve ilk günlerde gelen dürtülerin hepsiyle başa çıktım.
Bu sayede arta kalan zamanlarda ruhuma iyi gelen müzikler keşfettim, aynı sayfayı tekrar tekrar okumadan kitapları bitirecek zihinsel dinginliğe kavuştum, aileme ayırdığım vakitlerde yalnızca onlara odaklanmayı başardım. Hatta inanır mısınız, akşam yemeklerinden daha fazla keyif almaya, onları hazırlarken daha çok özen göstermeye ve yaşamın tadına varmaya başladım.
Çalışırken ya da evi derleyip toplarken yalnızca onlara odaklandığım için tüm işleri daha kolay ve hızlı bir şekilde tamamladığımı fark ettim.
“Tüm bunlar dijital ekran süreni kısaltmakla mı oldu?” diyeceksiniz; evet, kesinlikle bu sayede oldu. Çünkü tüm yaşam telaşımız içinde maruz kaldığımız ekranlar beynimize gereksiz milyonlarca bilgi depoluyor. Her gün hiç bağlantımızın olmadığı hayatlara bakarken, fark etmeden saatlerimizi harcıyoruz. Onlardan eksik ya da aksak yönlerimizin derdine düşerek gerçekten önemli olan şeylere odaklanmayı unutuyoruz. Değer verdiğimiz insanlarla konuşurken ya da bizim için gerçekten önemli şeye emek verirken bilinçsizce telefonlarımıza gömülmüş bir halde buluyoruz kendimizi.
Bu yüzden kendiniz için yapacağınız en güzel şey alışkanlıklar ve saplantılar içinde nefes almayı öğrenmek olacaktır. Bir sonraki yazıma kadar kendinize ve dünyaya iyi bakın.
İlginizi çekebilir: Sosyal medya hesaplarınızla mı evlisiniz?