Dibine kadar yaşanmayan ayrılık acısından kurtulamazsın
Ayrılık fenadır. Eğri oturup doğru konuşalım. İster kararı sen ver ister ortak ister karşı taraf ayrılsın senden, hepsinin acı seviyesi ayrı olmakla birlikte hepsi de acıtır canı.
Utanma. Üzülme. Yani üzül elbet ama üzüldüğüne üzülme. Bu başına ne ilk ne de son kez geliyor, sen de biliyorsun.
Ama bu seferki her zamankinden daha fena acıttı galiba, değil mi? Olur öyle bazen, kafana takma. Geçeceğini hepimiz biliyoruz. Önemli olan geçene kadar sen nelerden geçeceksin.
Bazen o süreç bittikten çok sonra dönüp baktığında gülersin yaptıklarına bazen de “Ahh be, ne gerek vardı?” dersin.
Kendine karşı dürüst ol, acını yaşa
Ayrılık acısı, dünyanın sana bahşettiği serbest zamandır aslında. Bu dönemde yaptığın çoğu şeyden sorumlu tutulamazsın. Aklını yitirmişsindir bir süreliğine…
Acıyı dibine kadar yaşamak da bir maharettir. Hastalığı antibiyotiksiz atlatmak gibi bir şey bu…
Konu aşk olunca vücudun direnci ne kadar kuvvet kazanır emin değilim ama acını sonuna kadar aptalcasına yaşamanın büyük faydası var bence.
Freud ne demiş? “Being entirely honest with oneself is a good exercise” Türkçe meali, kardeşim kendine karşı dürüst ol, gerisi kolay.
Aklına her geldiğinde, ofiste, yolda, arkadaş sohbetinde, kafa dağıtmak için kendini attığın dans pistinin ortasında, gecenin ta 3’ünde, ağlamak mı istiyorsun? Ağla gitsin. Salyan sümüğüne karışsın. Ağzın bir karış açık nefessiz ağla. İnsanlar senden rahatsız olsun. “Nasıl toparlayacağız bu kızı” diye kara kara düşünsün. Dostlar bugün içindir, bırak yapsınlar.
Her an onu mu anlatmak istiyorsun? Anlat. Arkadaşların artık senden bıksın. Bıksın ki, bunu da sana pat diye söylesin. Dost dediğin öyle olur, tokadı sözleriyle yüzünde hissettirir.
Başka vücutlar derman mı olur sanıyorsun? Dene. Olmaz ama sen yine de dene. Belki de olur. Hayat bu, belli mi olur?
İşe gidesin yok mu? Çalışsan da faydan yok mu? Arasana, bugün işe gitme. Bir günde dünya batmaz sensiz.
Telefonda daha fazla konuşmak istemiyor musun? Söyle bunu telefondaki kişiye, “Kapatıyorum ben artık kusura bakma” de. Kapat.
Dışarıda arkadaşlarınla otururken kalkıp gidesin mi geldi? Kalk git. “Bu aralar kafası yerinde değil” der, seni affederler merak etme.
Normalde duysan “Aaa hiç de bilmem böyle şarkıları” dediğin, en acılı arabesk şarkıları boğazın ağrıyana kadar bağırarak söyle.
Ayrılık acısının en güzel dostu rakıdır. Bolca tüket. Kalori, sağlık bilmem ne! Boşver şimdi onları hayat sana serbest zaman verdi, kayıtsız delilik halinin tadını çıkar.
O süreci iyi kullan
Ayrılık sonrası acı çekilen o süreç aslında biraz da şımarıklığa alan tanır. Normalde yapmayacağın, yapsan insanların seni asla çekmeyeceği şeyleri yapman için toplumun sana verdiği serbest zamandır.
Onu iyi kullan. Hem suyunu çıkar hem de çok uzatma.
Hayata dönmenin ne kadar keyifli olduğunu da sana yine bu serbest zaman hatırlatacak. Onu iyi dinle. Söylediklerine kulak ver, hepsini bir bir not al kenara.
Kendini de etrafını da daha çok dinle bu süreçte. Kendinle kalmaktan hatta zaman zaman kendi kendine konuşmaktan hiç korkma.
Hep dedikleri gibi; kendini sevemezsen başkalarını sevemez misin gerçekten bilmiyorum ama kendini sevemezsen, kendini sevmezsin ve bu korkunç olur. Tek başına bile bu yeterli değil mi?
Bu serbest zamanda kendini sevmeyi unutma. Gerisini boşver, zamanla olur.
Ha bir de edepsizce acı çekmeyi unutma.
Hatta en çok onu unutma.