X

Depresyondan çıkmanın bilimsel olarak kanıtlanmış yollarından biri: Dans etmek

Gerek bir kursa gidip inceliklerini öğrenerek, gerekse de evde kendi kendimize dans etmenin fiziksel ve ruhsal durumumuz üzerinde sayısız faydası var. Bunlardan biri de depresyonla mücadele. Çağımızın en büyük dertlerinden biri olan depresyonu atlatmakta dansın ne kadar faydalı olduğu, pek çok çalışmayla kanıtlandı. Peki dans etmek, depresif hisleri nasıl ve neden azaltıyor?

Depresyon, günlük mod dalgalanmalarından öte, hayatın her anına sirayet eden bir melankoli, motivasyon eksikliği ve isteksizlik durumu. Dünya üzerinde 350 milyondan fazla insanı etkilediği düşünülen klinik depresyon, kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha sık görülüyor. Bir travma, büyük bir kayıp ya da üzüntü ile tetiklenebildiği gibi, depresyon hayatın monotonluğu gibi sebeplerle aniden ortaya çıkıp kişiyi şaşırtabiliyor.

Hareketli bir meditasyon biçimi olarak tanımlanabilecek olan dans, kişinin kendini akışa bırakmasını ve onu hüzünlendiren düşüncelerden sıyrılmasını sağlıyor.

Depresyonla savaş ilaçlarla desteklenmesi gereken boyutta değilse, uzmanlar genelde kendilerini ve başkalarını mutlu edecek işler yapmayı, motivasyonunu geri kazandıracak eylemlerde bulunmayı öneriyor. Bunların en önemli ve etkililerinden biri de dans etmek. Dans etmenin de dahil olduğu fiziksel egzersizlerin faydaları 2004 yılında yapılan bir araştırma ile ortaya konmuştu.

“Zaten motivasyon eksikliği hissediyorum, dansa başlasam bile mutlaka bırakırım” diye düşünenleriniz için de bu araştırmada ilginç bir sonuç var: Depresyon tanısı konmuş kişilerin fiziksel egzersizi yarıda bırakma oranı diğerlerinden çok da farklı değil. Yani gerçekten zaman geçirmekten hoşlandığınız bir egzersiz, örneğin kendinize uygun bir dans türü bulduğunuzda, onu sürdürmeniz olası. Kim bilir, belki bu istek hayatınızın diğer alanlarını da etkileyebilir ve size motivasyonunuzu geri kazandırabilir.

2011 yılında yapılan ve özel olarak dans – depresyon ilişkisini inceleyen bir çalışmadadans – da benzer sonuçlar ortaya çıktı. Dans kapsamında fiziksel egzersizin yanı sıra müzik, dokunma gibi duyusal uyaranların da oldukça etkili olduğu gözlendi. 20 ila 24 yaşları arasında 120 erkek ve kadın katılımcı ile yapılan çalışmada, kişiler dans ve kontrol grubu olarak ikiye ayrıldı. Dans etmeyen kontrol grubunda, tahmin edileceği üzere, hiçbir değişiklik olmadı. Ancak dans grubunda, 12 haftalık düzenli dans dersleri sonucunda raporlanan depresyon seviyelerinde anlamlı bir azalma görüldü.

Dans kapsamında fiziksel egzersizin yanı sıra müzik, dokunma gibi duyusal uyaranların da oldukça etkili olduğu gözlendi.
Dans etmek depresyona hangi yollarla iyi geliyor?
  • Egzersiz: Yukarıda bahsettiğimiz gibi, dans etmek eğlenceli bir fiziksel aktivite olduğundan depresyonla savaşta etkili. Egzersiz, vücutta ödül mekanizmasıyla ilişkili dopamin ve mutluluk verici endorfin hormonu seviyelerini arttırıyor.
  • Müzik: Müziğin en temel olgularından biri olan ritim, odaklanma için oldukça faydalı. Hatta bazı tören ve ayinlerde farklı bilinç seviyelerine ulaşmak için bile ritimli müzikler kullanılıyor. Finlandiya’da yapılan bir çalışma, tek başına müziğin bile depresyonu önlemekte etkili olduğunu gösterdi.
  • Meditasyon: Hareketli bir meditasyon biçimi olarak tanımlanabilecek olan dans, kişinin kendini akışa bırakmasını ve onu hüzünlendiren düşüncelerden sıyrılmasını sağlıyor.
  • Başkalarıyla iletişim: Depresyondaki kişilerin genelde en son yapmak istediği şey kalabalık içine karışmaktır. Bu, günlük sohbetler için doğru olabilir; ancak dans etmek ortak bir amaç içerir. Böylece hem başkalarıyla iletişime geçmiş, hem de o kaçındığınız “yeni birini tanımaya çalışma” zorunluluğundan kurtulmuş olursunuz.
  • Kişisel gelişim: Yeni bir şey öğrenmek kişiye tatmin verirken, yine beyindeki ödül merkezini harekete geçiren dopamin seviyelerini arttırır. Böylece dans etmek konusunda iyi oldukça bu eyleme daha çok bağlanır ve dansın olumlu etkilerinden daha uzun süre faydalanabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Hayatınızdaki o boşluğu doldurmanın dört yolu

Kaynaklar:

Psych Central

Harvard Health Publications

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.



21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale