X

Depresyona farklı yaklaşımlar 2: Akılcı-Duygusal Davranış Terapisi

“Bizi sorunlu yapan şey, yaşadığımız olaylar değildir, bizim o olaylar hakkındaki görüşlerimizdir.”
Epiktetüs

Kendisiyle tanıştığım dönemde çok ağır bir ameliyat geçirmesine rağmen son derece dinçti, bir kitap yazıyordu ve geleneksel Cuma akşamı atölye çalışmalarına tam gaz devam ediyordu. Bahsettiğim insan New York’taki enstitüsünde staj yapma şansına sahip olduğum Dr. Albert Ellis. Depresyona farklı psikoloji ekollerinin yaklaşımını konu aldığımız yazı dizimizin bu bölümünde Dr. Ellis’in Akılcı-Duygusal Davranış Terapisinden bahsedeceğiz.

Bilişsel-davranışçı bir yaklaşım olan Akılcı-Duygusal Davranış Terapisi (Rational-Emotive Behavior Therapy-REBT), bir kişilik kuramı ve psikoterapi yöntemi olarak Albert Ellis tarafından 1955’te “Akılcı Terapi” adıyla geliştirilmiş; 1961’de “Akılcı-Duygusal Terapi” ve 1993’teyse günümüzde kullanılan “Akılcı-Duygusal Davranış Terapisi” (ADDT) adını almıştır (Türküm, 1994).

Ellis’in ortaya koyduğu yaklaşım ilk başlarda aşırı bilişsel, oldukça pozitivist ve çok aktif yönlendirici bir yaklaşım iken (Ortakale, 2008), zamanla duyguları ve davranışları da önemseyen bir gelişim seyri ortaya koymuştur (Ellis, 1994; Türküm, 1994). Ellis’e (1994) göre insanlar, yanlış akıl yürütme ve akılcı olmayan inançlardan dolayı depresif, kaygılı, sıkıntılı olmakta ve benzeri sorunlar yaşamaktadırlar.

ADDT Stoacı filozof Epictetus’un “Kişinin sorun yaşamasına neden olan şey olaylar değil, kişinin olaylar üzerindeki düşünceleridir” görüşüne dayanmaktadır. İnsanların çarpıtılmış, doğru olmayan ve temelde rasyonel olmayan düşüncelerle kendilerini kurban haline getirdikleri görüşü ADDT’nin temelini oluşturur. Ellis yanlış akıl yürütmeyi A-B-C modeli olarak ele almıştır. 

  • A (Activating Experience): Harekete Geçiren Deneyim
  • B (Belief): Kişinin A’da gerçekleşen olaylar hakkındaki akılcı, mantıklı ya da gerçekçi olmayan düşünceleri, inançları
  • C (Consequences for emotions): Duygusal Sonuçlar

A, C’ye neden olmaz; C’yi ortaya çıkaran, A hakkındaki inançlarımız, yani B’dir. Örneğin, bir kişinin işten çıkarılmasından sonra depresyon yaşamasını ele alalım. Kişinin depresyon tepkisini vermesine yol açan şey, olayın kendisi değildir; kişinin beceriksiz olmak, reddedilmek ve işini kaybetmekle ilgili sahip olduğu inançlarıdır. Kişi yaşadıklarına dair irrasyonel bir inanca sahip olmasından ötürü depresyon, kaygı, öfke, kendinden nefret etme, kendini eksik görme gibi duygular yaşayabilir. Ellis, irrasyonel inançları dört grupta toplamaktadır.

  • Bunların ilki ve sık sık görüleni, “yapma(ma)lıydım”, “gelme(me)liydim” biçiminde “meli” ve “malılarla” ifade edilen dayatma yönündeki irrasyonel inançlardır.
  • İkincisi kişinin ortaya çıkması muhtemel durumlara ve sonuçlara katlanamayacağına, dayanamayacağına inanma yönünde dışa vuran irrasyonel inançlardır (Tanhan, 2014).
  • Üçüncüsü, ortaya çıkması muhtemel durum ve sonuçları felaketleştiren; bir şeyin en olumsuz haliyle sonuçlanacağına inanma yönünde aktive olan irrasyonel inançlardır.
  • Dördüncüsü ise değer biçme (niteleme) olarak ifade edilebilecek öznel değerlendirmeleri kötüleme, değersizleştirme gibi olumsuzlaştıran irrasyonel inançlardır (Tanhan, 2014).

Ellis’e göre bu dört irrasyonel inanç, bireyde açığa çıkabilecek diğer tüm irrasyonel inançların temelini oluşturmaktadır. Böylelikle Ellis, bireyin sahip olduğu temel olumsuz inançlara bağlı olarak, yaşadığı olaylardan olumsuz etkileneceğini varsayar ve depresyonu irrasyonel inançlara bağlar (Tanhan, 2014). Mantık dışı inançlar, çocuklukta çocuk için önemli kişilerden öğrenilir.
Özetle İrrasyonel inanışlar;

• Gerçeklikle doğru orantılı ve gerçekçi değildir
• Mantıklı çıkarımlara dayalı değildir
• Katıdır, yanlıştır ve dogmatiktir
• Hatalı yorumlara yol açar
• Emirler ve zorunluluklardan ve dayatmalardan oluşur
• Sıklıkla aşırı genellemelere neden olur
• Depresyon, kıskançlık, çekememezlik öfke, kaygı gibi sağlıksız, aynı zamanda olumsuz duygulara yol açar
• Duygusal, davranışsal ve bilişsel sonuçları işlevsel değildir
• Bireyin hedeflerine ulaşmasında ona engel olur (Dryden & Neenan, 2004).

ADDT’nin hedefi, insanların kötü duygusal sonuçlara “yol açan” irrasyonel inançlarını nasıl değiştireceklerini göstermektir. Bireylerde oluşan bu irrasyonel inanışları kendilerine göstermek ve tekrardan yapılandırmak için Ellis birtakım teknikler kullanmaktadır. Bunlar: Danışanla güvene dayalı ilişki kurma, yorum yapma, eleştiride bulunma, öğretme, geri-bildirim verme, düşünceyi çürütme, espri, ödev gibi yöntemlerdir (Shertzer & Stone, 1971). Bu tekniklerin yanı sıra ADDT klinisyenleri tarafından farklı bilişsel ve duygusal yöntemlerden olan danışanın kullandığı dilin değiştirilmesi, benzetme, rol oyunu, müdahale tartışma gibi yöntemler de kullanılmakla birlikte, ayrıca bu yöntemlerle birlikte edimsel şartlanma, sistematik duyarsızlaştırma, gevşeme ve model alma gibi davranışsal yöntemler de terapilerde sıklıkla kullanmaktadır (Corey, 1980, Akt. Karakoç, 2016).

Ellis ve Harper (2009) terapide danışanların duyguların sorumluluğunu ellerine alma becerilerini kazandırma adına, “’Bu beni endişelendiriyor’ ya da ‘Beni sinirlendirdin’ dedikleri zaman, durumu ‘Ben bu konuda endişelendim’ ya da ‘Senin davranışın yüzünden sinirlendim’ şeklinde görmelerine yardım ediyoruz,” der. ADDT terapi seanslarında danışan, terapist aracılığıyla düşüncelerinin farkına varır. Ardından çarpık olan sözlü bilişler ve görsel imajları tespit etme becerisi geliştirilir (Piştof ve Şanlı, 2013). Bundan sonra irrasyonel ve işlevsiz olan yargılarının yerine rasyonel ve işlevsel olan yargıların edinilmesine bakılır. Son olarak da danışanın terapi sayesinde kendi hayatında yaptığı değişikliğin işlevsel olup olmadığını geribildirim sayesinde görmektir (Piştof ve Şanlı, 2013).

ADDT’de terapötik süreç sadece anksiyete, depresyon, öfke, ve diğer duygusal problemlerin çözümü veya minimum seviyeye indirgenmesi ile değil, aynı zamanda mutluluk, sorumluluk, hayattan alınan zevk, rasyonel hareket etmek, bağımsızlık, ve kişilerin potansiyelini kullanabilme gibi pozitif alanlarla da ilgilenir (Patterson, 1986). Araştırmalara göre ADDT uygulanan depresif kişilerin %75’inin durumlarında düzelme gözlenmiştir (David ve ark. 2004). Depresyona yönelik farklı terapi yöntemlerini ele aldığımız yazı dizisi gelecek hafta devam edecek. Gördüğünüz gibi 21. yüzyılda depresyonu farklı şekillerde ele alan ve etkileri bilimsel araştırmalarla desteklenen birçok terapi yöntemi mevcut. Eğer depresyondaysanız bu yöntemlerden size en uygun olanında karar kılıp psikolog ve psikiyatristlerden gerekli desteği almayı ihmal etmeyin lütfen.

Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Öz Sevgi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail.com adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.rsolaker@gmail.com 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Corey, G. (1980). Theory and Practice of Counseling and Psychotherapy. 4th edition. California: Brooks/Cole Publishing Company.
David, D., Kangas, M., Schnur, J.B., & Montgomery, G.H. (2004). REBT depression manual; Managing depression using rational emotive behavior therapy. Babes-Bolyai University (BBU), Romania.
Dryden, W. & Neenan, M. (2004). The rational emotive behavioural approach to therapeutic change. London: Sage Publications.
Ellis, A. (1994). Reason and emotion in psychotherap, revised. NY: Kensington. 69
Karakoç, B. (2016) Yüksek Lisans Tezi
Ortakale, M. Y. (2008). Akılcı davranış eğitimi, Yayınlanmış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı: Adana.
Piştof, S., Şanlı, E. (2013). Bilişsel Davranışçı Terapide Metafor Kullanımı. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi.
Shertzer, B. & Stone, S. C. (1971). Fundamentals of Counseling. Boston: Houghton Mifflin Company.
Tanhan, F. (2014) Öğretmenlerde İrrasyonel İnançlar İle Cinsiyet Ve Depresyon İlişkisinin İncelenmesi. Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2014; (28): 55-73
Türküm, S. (1994). Akılcı-Duygusal Terapide Yansımalar. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 27(2), 969-974.

İlginizi çekebilir: Depresyona farklı bir bakış açısı: Bilişsel davranışçı yaklaşımlar

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale